tatil-sepeti
Dr. Veysi  SEVİĞ

Dr. Veysi SEVİĞ

Diğer Yazıları

Dr. Veysi Seviğ

Türk Ticaret Kanunu’nun 545’inci maddesi uyarınca “Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir”. İstem üzerine silinme tescil ve ilan edilir. Ancak aynı kanunun 547’nci maddesi gereği olarak “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.

Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiyesi için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemleri yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veyahut birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atar ve tescil ve ilan ettirir.

Ek tasfiye kararı geçici bir karardır. Ek tasfiye ile yeni bir hukuki durum meydana getirilmemekte, alınması ihmal edilmiş tedbirlerin alınması amaçlanmaktadır. Bu nedenle yapılması ihmal edilmiş tasfiye işlemlerinin yapılmasını takiben şirket yine sona erdirilir. Ek tasfiye sadece tasfiyenin kapanmış olmasına rağmen halen alınması zorunlu ek önlemlere gereksinim duyulması nedeniyle talep edilebilir. Şirketin yeniden sicile kaydedilmesini ve ek tasfiyenin yapılmasını zorunlu kılabilecek durumlar, örnek olaylar şunlar olabilir:

  • Şirket varlıkları içerisinde yer alan bazı aktiflerin dağıtımı sırasında dikkate alınmaması nedeniyle dağıtım dışında kalması (bu mal varlığı unsuru bilinmekle beraber unutulmuş olabileceği gibi sonradan şirkete ait olduğu anlaşılan bir mal varlığı da olabilir),
  • Anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle tasfiyeye ilişkin özel hüküm gereği tevdi edilmiş veya güvenceye bağlanmış bir borç, şirket lehine çözülmüşse ve söz konusu borç nedeni ortadan kalkmışsa,
  • Mal varlığının dağıtımı esnasında ilgili kanuni hükümlere uyulmamışsa,
  • Pay sahiplerince haksız olarak alınmış olan tasfiye payları için geri verme davasının açılması gerekiyorsa,
  • Organlara karşı sorumluluk davası açılacaksa,
  • Şirket tarafından yapılması ve web sitesine konulması gerekli olan açıklamalar ve şirket tarafından kabul edilmesi zorunluluğu bulunan işlemler varsa,
  • Şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise bu durumda yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi, üç ana şartın gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlar yukarıda örnek olarak verilen hallerde aranır.

Bunlar şu şekilde sıralanabilir:

- Yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanmalıdır. Korunmaya değer menfaatin varlığı inandırıcı delillerle açıklanmalıdır. İstemin ve ilgili delillerin inandırıcı olmaları yeterlidir. İspat şart değildir.
- Yeniden tescil isteği amaca ulaşmadan kullanılabilecek tek yol olmalıdır (amaca ulaşma şartı). Bu nedenle amacın gerçekleştirilmesinin bir başka yolu varsa ve örneğin alacağın başka şekilde elde edilmesi imkânı bulunuyorsa yeniden tescil isteğinde bulunulamaz.
- Sicil memurunun şirketi sicilden silme kararına karşı; bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak bir şekilde belgelendirilerek silme kararının iptali dava konusu olmalıdır.

Ek tasfiyede bulunacak olan tasfiye memurları, son yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve şirket alacaklarıdır. Ticaret sicil memurunun talepte bulunma yetkisi yoktur. Ek tasfiye; şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden talep edilir. Ek tasfiye kararının tescili bildiricidir. Tescil üzerine şirket tüzel kişiliğini yeniden kazanır ve organlar yeniden çalışmaya başlar. Bu bağlamda da ek tasfiyenin söz konusu olabilmesi için öncelikle şirketin tasfiye sürecinin tamamlanmış olması ve tasfiyenin kapanmış olması gerekmektedir. Ek tasfiye tamamlandıktan sonra yeni bir kapanış bildirimi, tescil ve defterlerin korunmaya alınması işlemlerine ihtiyaç vardır.

13 Eylül 2019 Cuma