Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5’inci maddesinde Kurumlar Vergisi’nden müstesna (bağışık) tutulan kazançlar Türkiye’de iç hukuka göre kurulu kurumlara olan ortaklıklardan elde edilen kazançlar ile kanuni ve iş merkezleri, Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde edilenler için ayrı ayrı belirlenmiş bulunmaktadır. Şöyle ki, iç bünyede;
- Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından elde edilen kazançlar,
- Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr payları,
- Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları,
Kurumlar Vergisi’nden müstesnadır.
Ancak diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden elde ettikleri kâr payları bu istisnadan yararlanamamaktadır.
Mevcut düzenlemeler çerçevesinde kâra katılma imkanı veren kurucu senetler ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları için iştirak kazancı istisnasından yararlanmak mümkündür.
İştirak kazancı istisnası vergilemede mükerrerliğin önlenmesi amacıyla uygulanmaktadır. Bu bağlamda da istisnaya konu kazanç elde edildiği yıl ilk kurumda vergiye tabi tutulduğundan, daha sonra söz konusu kazancın kâr dağıtımı yoluyla iştirak eden kuruma aktarılmasından sonra tekrar vergilendirilmesi bu düzenleme ile önlenmiştir.
Kanuni ve iş merkezi yabancı ülkelerde bulunan anonim ve limited şirket niteliğindeki şirketlerin sermayesine iştirak eden kurumların, bu iştiraklerinden elde ettikleri kazançların Kurumlar Vergisi’nden bağışık tutulması ise aşağıdaki düzenlemeler çerçevesinde olmaktadır.
Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-b maddesi uyarınca;
- İştirak payını elinde tutan şirketin, yurtdışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az yüzde 10’una sahip olunması,
- Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla iştirak payının kesintisiz en az bir yıl süreyle elde tutulması,
Rüçhan hakkı kullanılmak suretiyle veya yurtdışı iştirakin iç kaynaklarından yapılan sermaye artırımları nedeniyle elde edilen iştirak payları için sahip olunan eski iştirak paylarının elde edilme tarihi esas alınmaktadır.
- Yurtdışı iştirak kazancının kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az yüzde 15 oranında Gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması; iştirak edilen şirketin esas faaliyet konusunun finansal kiralama dahil finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, iştirak edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az Türkiye’de uygulanan Kurumlar Vergisi oranında Gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri toplam vergi yükü taşıması gerekmektedir.
- İştirak kazancının elde edildiği hesap dönemine ilişkin Kurumlar Vergisi beyannamesinin verilmesi gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi zorunludur.
Ancak yurtdışındaki inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda, söz konusu şirketin özel amaç için kurulduğunun ana sözleşmelerinde belirtilmesi ve fiilen bu amaç dışında faaliyetinin bulunmaması koşuluyla, söz konusu şirketlere iştirak edilmesinden elde edilen kazançlar için yukarıda belirtilen koşullar aranmamaktadır.
Diğer yandan uygulama açısından yukarıdaki özellikler çerçevesinde vergi yükü, kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere toplam Gelir ve Kurumlar Vergisi benzeri verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile tahakkuk eden Gelir ve Kurumlar Vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit edilmektedir.
- Kazancın elde edildiği tarih itibarıyla aralıksız en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının yüzde 75 veya daha fazlası, kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki şirketlerin herbirinin sermayesine en az yüzde 10 oranında iştirakten oluşan tam mükellefiyete tabi anonim şirketlerin en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan yurtdışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kurum kazançları istisna kapsamındadır.
03 Nisan 2017 Pazartesi