Başbakanlık Makamı tarafından 27.02.2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan “Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnameler Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın 12’nci maddesi ile söz konusu vergi ile ilgili “Hasılat esaslı vergilendirme” uygulamasına gidilmesi öngörülmüştür.
Konuya yönelik düzenleme 4369 sayılı Kanun’un 82/5-f maddesiyle 1 Ocak 1999 tarihi itibarıyla yürürlükten kaldırılan Katma Değer Vergisi uygulamasında “Götürü usulde vergilendirme” sisteminin yerine geçerli olmak üzere söz konusu Kanun’un 38’inci maddesi olarak düzenlenmiş bulunmaktadır. Şöyle ki;
“Ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilenler ile mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine göre tespit edilenlerden, Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamında yer alan alanların talep etmesi halinde, vergiye tabi işlemlerin karşılığını teşkil eden (katma değer vergisi dahil) bedel üzerinden; Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesi uyarınca belirlenen en yüksek oranı geçmemek üzere Bakanlar Kurulunca ilgili sektör veya meslek grubu için belirlenen oran uygulanmak suretiyle hesapladıkları katma değer vergisini, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirmeksizin beyan ederek” ödeyeceklerdir.
Yukarıda belirlenen hasılat üzerinden hesaplama yapılmasına dayalı vergilendirme usulüne göre vergilendirilen mükelleflerin kazancının tespitinde, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisi ile hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim ve hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini gelir olarak dikkate alacaklardır.
Söz konusu “Hasılat esaslı vergilendirme” usulünü tercih eden mükellefler iki yıl geçmedikçe bu usulden çıkamayacaklardır.
Diğer yandan “Bakanlar Kurulu Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri Vergi Usul Kanunu’nun 178’inci maddesine göre ikinci sınıf tüccarlar için geçerli olan haddin iki katına kadar olanları, hasılat esaslı vergilendirme usulü kapsamına almaya, Maliye Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili” kılınmıştır.
Tasarı ile yapılması öngörülen bu düzenlemeyle;
- Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 28’inci maddesinin yeni şekline göre belirlenen sektör ve meslek grupları kapsamındaki gelir vergisi mükelleflerince ödenmesi gereken katma değer vergisinin, indirilecek katma değer vergisi ile ilişkilendirilmeksizin, alıcılardan tahsil edilen katma değer vergisi dahil toplam hasılata sektör bazında belirlenen oranın uygulanması suretiyle hesaplanması;
- Konuya ilişkin olarak mükelleflerin kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisini ve hasılat esaslı vergilendirme usulüne göre beyan ederek ödedikleri katma değer vergisini kazancın tespitinde işlemin mahiyetine göre gider veya maliyet, yaptıkları teslim hizmetler dolayısıyla hesapladıkları katma değer vergisini kazancın tespitinde gelir olarak dikkate almaları
- Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen sektörler ve meslek grupları kapsamında yer almak koşuluyla mesleki kazancı serbest meslek kazanç defterine, ticari kazancı işletme hesabı esasına göre tespit edilen mükelleflerden tercih edenlerin sisteme geçmesi ve sisteme geçenlerin en az iki yıl sistemde kalması,
- Bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinden, yıllık iş hacimleri ikinci sınıf tüccarlar için belirlenen ilgili haddin iki katına kadar olanları “Hasılat esaslı vergilendirme” usulü kapsamına almaya Bakanlar Kurulu’na, bu düzenlemenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi konusunda da Maliye Bakanlığı’na yetki verilmesi, öngörülmüş bulunmaktadır.
Katma Değer Vergisi Kanunu’nda yapılması öngörülen bu değişiklikle “işletme hesabı esasına göre defter tutan küçük işletmeler ile serbest meslek erbabının satışları nedeniyle hesaplanan katma değer vergisi dahil toplam hasılatlarına, sabit bir oran uygulanmak suretiyle “hasılat esaslı vergilendirme” sistemine geçirilmesi, bu mükelleflerin vergiye gönüllü uyumlarının sağlanması amaçlanmıştır.