Giriş: 30.04.2018 - 00:00
Güncelleme: 24.10.2022 - 13:12
VEYSİ SEVİĞ

VEYSİ SEVİĞ

Vergi Usul Kanunu’nun 93’üncü maddesi uyarınca “Tahakkuk fişinden gayri, vergilendirme ile ilgili olup, hüküm ifade eden bilumum vesikalar ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel kişilere posta vasıtasıyla ilmühaberli taahhütlü olarak, adresleri bilinmeyenlere ilan yolu ile tebliğ edilir.”

Ancak mevcut yasal düzenleme gereği “ilgilinin kabul etmesi şartıyla, tebliğin daire veya komisyonda yapılması caizdir.”

Diğer yandan aynı kanunun 107/A maddesi uyarınca Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tebliğ yapılacak kimselere 93’üncü maddede sayılan usullere bağlı kalınmaksızın, tebliğe elverişli bir adres vasıtasıyla elektronik ortamda tebliğ yapılabilir.

“Elektronik ortamda tebligat, muhatabın elektronik adresine ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda yapılmış sayılır.

Maliye Bakanlığı, elektronik ortamda yapılacak tebliğle ilgili her türlü teknik alt yapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.”

Maliye Bakanlığı tarafından yayımlanan 456 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile söz konusu uygulamanın amaç ve kapsamı, konuya ilişkin tanımlamalar, elektronik tebligat yapılacak kişiler, bildirim yükümlülüğü ve elektronik tebligat adresi edinme, elektronik tebligatın gönderilmesi ve muhatabına iletilmesi, elektronik tebligat sisteminden çıkış, muhatabın sorumluluğu, ceza hükümleri, diğer hususlarla ilgili açıklamalara yer verilmiştir (27.08.2015 gün ve 29458 Sayılı Resmi Gazete)

Konuya ilişkin olarak Türkiye Barolar Birliği tarafından söz konusu tebliğin yürürlüğünün durdurulması ve iptali istemiyle açılan dava, Danıştay 4’üncü Dairesi tarafından reddedilmiş yapılan temyiz istemi üzerine Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu 08.11.2017 gün ve E:2017/618, K:2017/521 sayılı kararı ile dava konusu tebliğin, ceza hükümleri başlıklı 9’uncu maddesi yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına karar verilmiştir.

Dava konusu olan 456 sıra numaralı tebliğin 9’uncu maddesi ile “Elektronik tebligat sistemine dahil olması zorunlu olanlardan … Tebliğ ile getirilen yükümlülüklere uymayanlar için kanunun (Vergi Usul Kanunu) 148,149 ve mükerrer 257’nci maddeleri uyarınca, kanunun mükerrer 355’inci maddesindeki cezai müeyyide” uygulanması öngörülmüş olup, “ceza uygulaması sonrasında re’sen oluşturulan internet vergi dairesi kullanıcı kodu, parola ve şifresi gerçek kişilerde mükellefe, tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde doğrudan kanuni temsilcisine tebliğ edilir ve elektronik tebligat adreslerine tebligat gönderimine başlanır” denilmektedir.

Oysa bilindiği üzere Anayasa’nın 38’inci maddesinin birinci fıkrasında “Kimse…. Kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz” ifadesiyle suçta kanunilik; üçüncü fıkrasında “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” ifadesiyle de cezada kanunilik ilkeleri, güvence altına alınmıştır.

Diğer yandan Kabahatler Kanunu’nun “Kanunilik ilkesi” başlıklı 4’üncü maddesinde hangi fiillerin kabahat oluşturduğunun kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriğinin, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabileceği; kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarının, ancak kanunla belirlenebileceği kurala bağlanmıştır.”

Ayrıca; “213 sayılı Kanuna 107/A maddesinin eklenmesine ilişkin 6009 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 7’nci maddesiyle ilgili olarak komisyon raporunda bu maddede tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirme konusunda Maliye Bakanlığı’na yetki verildiği, ancak bu zorunluluğa uymayanlara ne tür ceza kesileceği konusunda tasarıda bir belirleme yer almadığı, bu nedenle Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355’inci maddesinin birinci fıkrasına 107/A madde numarası eklenerek belirleme yapılmasına yönelik şerhin …” yapılan tespiti destekler mahiyette olduğu ifade edilmiştir.

Sonuç olarak e-tebligat uygulamasında verilen cezalar hukuki dayanaktan yoksun bulunmaktadır.