Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2019’da dünya genelinde 20 milyondan fazla kişi omurilik yaralanmasından etkilendi ve her yıl yaklaşık 930.000 yeni vaka görülüyor. Travmatik omurilik yaralanmaları çoğu kez yoğun bakım gerektiriyor; klinik tabloların değişkenliği ve iyileşme süreçlerinin farklılaşması, özellikle acil servis ve yoğun bakımda tanı ve prognozu güçleştiriyor. Waterloo Üniversitesi’nin yakın tarihli çalışması, bu zorluğa hastanelerin her gün aldığı rutin kan testlerinin yeni bir kullanım alanıyla yanıt veriyor: yaralanma şiddetinin ve hatta mortalite riskinin, erken ve uygun maliyetli biçimde öngörülmesi.
RUTİN TESTLERİN GÜCÜ
Waterloo Halk Sağlığı Bilimleri Okulu’ndan Prof. Abel Torres Espín, rutin kan parametrelerinin (hastanelerde zaten günlük olarak alınan ve zaman içinde takip edilen ölçümlerin) klinik kararları bilgilendirecek önemli bir sinyal taşıyabileceğine dikkat çekiyor. Bu yaklaşım, ek bir maliyet veya özel altyapı gerektirmeden kullanılabilen verilerden, omurilik yaralanması hastalarında ölüm riski, yaralanmanın varlığı ve ciddiyeti hakkında anlamlı tahminler üretmeyi hedefliyor.
BÜYÜK VERİ, MAKİNE ÖĞRENİMİ
Araştırma kapsamında ABD’deki 2.600’ü aşkın hastadan elde edilen hastane verileri analiz edildi. Ekip, yaralanma sonrası ilk üç hafta içinde alınan kan testlerindeki elektrolitler, bağışıklık hücresi sayımları ve diğer yaygın parametrelerin zaman içindeki örüntülerini gelişmiş analitik ve makine öğrenimi ile taradı. Böylece, milyonlarca veri noktasında gizli kalıplar saptanarak, iyileşme ve yaralanma şiddetine ilişkin erken uyarı işaretleri belirlendi.
ZAMANA BAĞLI İZLEME
Waterloo’da Torres Espín laboratuvarında doktora sonrası araştırmacı Marzieh Mussavi Rizi, tek bir zamanda ölçülmüş tek bir biyobelirtecin öngörü gücünün sınırlı kaldığına, asıl değerin çoklu biyobelirteçlerin zamanla değişiminde yattığına işaret ediyor. Bulgular, erken nörolojik muayenelere dayanmayan ve hastanın anlık tepkisine daha az bağımlı modellerin, hastaneye yatış sonrası 1–3. gün gibi erken bir dönemde dahi mortalite ve yaralanma şiddetini doğru tahmin edebildiğini gösteriyor.
ERKEN DÖNEM KARARLARI
Erken nörolojik değerlendirme klinikte kritik olmakla birlikte, özellikle yaralanmanın ilk günlerinde belirsizlik barındırabiliyor. Çalışma, yaralanmanın motor tam mı yoksa eksik mi olduğuna dair sınıflamanın, hemen sonrasında alınan rutin kan verileriyle tahmin edilebildiğini ve zaman ilerledikçe tahmin performansının arttığını ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, yoğun bakım kabulünün ilk gününde sıklıkla uygulanan standart nonspesifik şiddet ölçümleri ile karşılaştırıldığında erken ve isabetli öngörüler sunuyor.
ERİŞİLEBİLİR VE ÖLÇEKLENİR
MR ve sıvı omikleri gibi yöntemler de objektif biyobelirteçler sağlayabiliyor; ancak her sağlık ortamında erişilebilir değil. Rutin kan testleri ise ucuz, kolay erişilir ve her hastanede standart. Araştırma ekibi, bu yüzden ölçeklenebilir klinik etki açısından kan verilerinin, makine öğrenimiyle entegrasyon için güçlü bir aday olduğunu değerlendiriyor.
KRİTİK BAKIMDA YENİ ÇERÇEVE
Prof. Torres Espín, yaralanma şiddetinin ilk günlerde öngörülmesinin klinik karar verme açısından önemini vurgularken, yalnızca nörolojik değerlendirmenin bunun için her zaman yeterli olmadığını hatırlatıyor. Çalışma, rutin kan verilerinden yararlanarak hem tedavi önceliklerini hem de kaynak tahsisini iyileştirebilecek, kritik bakım ortamlarına uygulanabilir bir çerçeve sunuyor. Bu temel bulgunun, omurilik yaralanması dışındaki fiziksel travmalar için de genişletilebilir bir yaklaşım olabileceği belirtiliyor.