tatil-sepeti

Dünyanın en büyük ekonomileri, araştırma ve geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerine yaptıkları harcamalarla öne çıkıyor. ABD, Çin, Japonya ve Almanya gibi ülkelerin toplam milli gelirlerinde ciddi bir dilim oluşturan bu harcamalar, gelişmişlik ligindeki sıralamanın itici gücü oluyor.

Bu arada orta gelir seviyesinin üzerine çıkma ve G-20’deki pozisyonunu kuvvetlendirme hedefinde olan Türkiye’de de Ar-Ge harcamaları artıyor. 2014-2018 dönemini kapsayan 10. Kalkınma Planı’nda bu yönde ivme kazanıldı. Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) içindeki payı 2013’te yüzde 0.82 iken 2017’de yüzde 0.96’ya yükseldi. TÜİK verilerine göre Ar-Ge çalışmaları için yapılan harcama 2018’de, bir önceki yıla göre yüzde 21.6 artarak 13.24 milyar liraya yükseldi. Faal Ar-Ge merkezi sayısı ise bin 178 oldu.

Geçen hafta yayımlanan 11. Kalkınma Planı’nda da gelişmiş milli ekonomi hedefi için yüksek teknolojili üretim ve Ar-Ge faaliyetlerinin artırılacağı vurgulanıyor. Buna göre 2023’te Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranı yüzde 0.96’dan yüzde 1.8’e çıkarılacak. Bu harcamalar içinde özel sektör payı da yüzde 56.9’dan yüzde 67’ye yükseltilecek.

SEKTÖRLER BELİRLENDİ

Bu noktada, planda sıralanan öncelikli altı sektör de dikkat çekiyor. Tamamı orta yüksek ve yüksek teknoloji sektörleri arasında yer alan öncelikli sektörlerin geliştirilmesi Ar-Ge talebini de artıracak. Öncelikli sektörlere ilaveten tarım, turizm ve savunma sanayii de kalkınma planında önemli gelişme alanları olarak belirlendi.

SANAYİLEŞMEDE İVME

Planda, yerli üretimin artırılması ve sanayileşmenin hızlandırılması öngörülüyor. Bunun için kamuda ve özel sektörde Ar-Ge ve yeniliği esas alan bir yapının oluşturulması temel amaç olacak.

Bu amaç için şöyle hareket edilecek:

  • İmalat sanayisinin katma değerli üretim kapasitesi artırılacak.
  • Öncelikli sektör ve kritik teknoloji alanlarının kesiştiği ürünlere yoğunlaşılacak.
  • İç talebi karşılamakta yeterli olmayan ürünlerin üretimi artırılacak.
  • Üniversite-sanayi işbirliğine ağırlık verilecek
  • Sanayide öncelikli sektörlerin ihtiyacına yönelik lisansüstü programlar oluşturulacak.
  • Öncelikli sektörlerde ihtiyaç duyulan kritik bileşenlerin kamu kurumlarının eş finansmanıyla geliştirilmesi sağlanacak.

300 BİN KİŞİLİK AR-GE ORDUSU

Kalkınma Planı’nda verilen bilgiye göre ihracatın yüzde 56.2’sini ve Ar-Ge harcamalarının yüzde 19.6’sını KOBİ’ler gerçekleştiriyor.

Plana göre, öncelikli sektörlerde start-up, yenilikçi KOBİ ve büyük firmaların işbirliği kapasitesini geliştirmeye yönelik platformlar kurulacak. Ayrıca eşleştirme ve ortak proje geliştirme desteği verilecek. Plan dahilinde tam zamanlı Ar-Ge personeli sayısının 153 binden 300 bine yükseltilmesi hedefleniyor.

KAMU ORTAK ALIM YAPACAK

Yerli üretimin ve teknolojik kabiliyetlerin geliştirilmesinde üst düzey karar almak üzere Cumhurbaşkanı başkanlığında ‘Sanayileşme İcra Kurulu’ kurulacak. Bu kurul, öncelikli sektörlere ilişkin hedeflere ulaşmak için şu alanlarda yetkili olacak:

  • Sanayileşme politikalarına ilişkin ortak stratejilerin geliştirilmesi
  • Sanayi stratejilerine ilişkin uygulamaların izlenmesi
  • Kamu alımlarına ilişkin özel modeller geliştirmek dâhil yerli üretimin artırılması amacıyla esas ve usullerin belirlenmesi
  • Kamu idarelerinin belirlenen modellere uygun olarak ortak alım yapmak dâhil farklı yöntemleri uygulamalarının sağlanması.

İMALAT SANAYİSİNDE DEĞİŞİM

Orta-yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayi ihracatındaki payı 36.4’ten 44.2’ye, yüksek teknolojili sanayilerin imalat sanayi ihracatındaki payı yüzde 3.2’den yüzde 5.8’e çıkarılarak, kaynakların verimli kullanımı ve ihracat gelirleri artırılacak.

YAN SANAYİ İLE BÜYÜKLER EL ELE

Kalkınma Planı’na göre yenilikçi girişimcilik desteklenecek ve büyük işletmeler ile girişimciler arasındaki Ar-Ge işbirlikleri geliştirilecek. Bu çerçevede, büyük firmaların, sektörlerindeki yeni girişimlerin kurulma ve büyüme aşamalarına destek olması sağlanacak.

MAKRO EKONOMİDE 2023 HEDEFLERİ

Milli gelir geçen yıl 784 milyar dolar oldu. 11. Kalkınma Planı’na göre 2023 yılında GSYH’nın 1.080 milyar dolara, kişi başına gelirin 12 bin 484 dolara yükseltilmesi hedefleniyor. Buna bağlı olarak, işsizlik oranının yüzde 9.9’a düşürülmesi, enflasyonun da kalıcı biçimde tek haneli rakamlara indirilmesi hedefleniyor. Plana göre 2023 yılında ihracat 226.6 milyar dolar, ithalat 293.5 milyar dolara olacak. Turizmde hedeflenen gelir artışıyla cari işlemler açığının milli gelire oranının dönem sonunda yüzde 0.9 olması öngörülüyor. 2018’de yüzde 75.3 olan ihracatın ithalatı karşılama oranı da 2023’te yüzde 77.2 olacak.

İLK KALKINMA PLANINDA TEMEL AMAÇ İTHAL İKAMESİYDİ

Türkiye’nin 1. Kalkınma Planı, 1963-1967 yıllarını kapsıyordu. İlk yerli otomobil ‘Devrim’ çalışmasından hemen sonra yayımlanan bu ilk plan yatırım planı niteliğindeydi. Planın temel amacı, tüketim malları üretiminde öngörülen artışı sağlamaktı. Planın temel özelliği ‘ithal ikamesi’ni amaçlamasıydı. Sonradan Türk sanayileşme politikasının bir geleneği haline gelen ‘ithal ikamesi’ devlet eliyle ve sistemli bir biçimde bu plan ile başlatılmıştı. Sonraki planların ana temaları da planlama, ithal ikamesi ve ihracat olmuştu.

DESTEKLENEN ÖZEL ALANLAR

Öncelikli sektörlerde ihtiyaç duyulan kritik bileşenlerin, cihazların ve malzemelerin ihtiyaç makamı kamu kurumlarının eş finansmanıyla geliştirilmesi sağlanacak. Bu hedef doğrultusunda şu adımlar da gerçekleştirilecek:

  • Havacılık, savunma ve otomotiv sanayii gibi sektörler için gerekli olan yüksek alaşımlı, katma değeri yüksek alüminyum ürünlerin üretilebilmesine yönelik Ar-Ge ve yatırım faaliyetleri özendirilecek.
  • Döküm, fırın ve reaktörler için kullanılan ithal ‘refrakter malzeme’ ve ileri seramik ürünlerine yönelik Ar-Ge, Ür-Ge ve yatırımlar desteklenecek.
  • Deniz Teknolojileri ve Sanayisi Teknik Komitesi kurulacak. Sektördeki firmalarda Ar-Ge ve yüksek katma değerli üretim desteklenecek.
  • Yakın mesafe yolcu ve araç taşımacılığında kullanılan gemilerin tam elektrikliye dönüştürülmesine yönelik program başlatılacak.
  • Temiz kömür teknolojilerine ilişkin Ar-Ge projeleri desteklenecek.
  • Linyit, jeotermal ve kaya gazı gibi yerli kaynaklara yönelik arama, üretim ve Ar-Ge faaliyetleri artırılacak.
  • Elektronik yayınlar da dâhil olmak üzere yayıncılık faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik Ar-Ge çalışmaları desteklenecek.
  • Kimya sektörünün Ar-Ge ve sürdürülebilirlik kabiliyetini artıracak uygulamalar hayata geçirilecek.
  • Yazılım alanındaki devlet teşvikleri Ar-Ge, Ür-Ge ve pazarlama süreçlerini bütüncül olarak kapsayacak şekilde yapılandırılacak.
  • Biyoteknolojik ilaçlar gibi yüksek teknoloji gerektiren alanlar başta olmak üzere Ar-Ge, üretim, nitelikli insan kaynağı ve mevzuat konularında gerekli ekosistem oluşturulacak.
  • Elektronik sektöründe Ar-Ge’ye dayalı rekabetçi üretim ve ihracatın artırılması temel amacıyla çalışılacak.
  • 5G ve ötesi teknolojiler dâhil olmak üzere yerli elektronik haberleşme şebeke ve altyapı bileşenlerinin Ar-Ge ve üretim faaliyetleri teşvik edilecek.
  • Akümülatör ve pil üretimine yönelik imkanlar geliştirilecek. Bu teknolojilere ait alt bileşenlerin (yazılım, donanım, hammadde) çalışmaları desteklenecek.
  • Yerli marka otomobil projesine yönelik teşvik mekanizması geliştirilerek proje tamamlanacak.
  • Otomotiv meslek ve teknik liselerinde sektörün, karar alma organlarında yer alması sağlanacak.
  • Elektrikli otomotiv üretimine yönelik batarya yatırımı yapılacak.
  • Ar-Ge ve ticarileştirme desteklerinin fikri mülkiyet sistemiyle bağlantısı artırılacak.

29 Temmuz 2019 Pazartesi

Etiketler : Gündem

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği'nde değişiklik yaptı.







SPK'nın "III-52.4 sayılı Girişim Sermayesi Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ"i Resmi Gazete'de yayımlandı.


Buna göre, girişim sermayesi yatırımlarının finansmanında önemli bir yatırım aracı olan, Türkiye'nin sermaye piyasalarında da giderek önem kazanan ve hızla büyümeye devam eden girişim sermayesi yatırım fonlarına yapılan yatırımların artırılabilmesi amacıyla ve uygulamada karşılaşılan ihtiyaçlar ile girişim sermayesi ekosisteminin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yeni yatırım araçlarının yaygınlaştırılmasına yönelik olarak anılan tebliğin muhtelif maddelerinde değişiklik yapıldı.


Yapılan değişiklikler kapsamında, doğrudan yatırım yerine girişim sermayesi yatırım fonları (GSYF) üzerinden riskin dağıtılarak yatırımın çeşitlendirilebilmesi, daha önce yatırım almış ve yatırım turu kapanmış girişim şirketlerine yatırım yapılabilmesine imkan sağlamak amacıyla fon toplam değerinin en az yüzde 80’i diğer GSYF katılma paylarından oluşacak şekilde GSYF’lerin fon sepeti fonu yapısında ihraç edilebilmesine imkan tanınacak.


Yatırımın yapıldığı tarih itibarıyla son yıllık veya yatırım yapılan tarihe en yakın tarihli finansal tablolarına göre varlıklarının en az yüzde 51’inin Türkiye’de kurulu bağlı ortaklık veya iştiraklerden oluşan yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yatırım yapılmasına olanak sağlanacak.


Girişim sermayesi ekosisteminin sağlıklı bir şekilde büyümesi ve yeni finansman araçlarının yaygınlaştırılması amacıyla, ilgili mevzuatta yer alan şartlara uyum sağlanmak kaydıyla, ileri vadede ortak olma hakkı veren sözleşmeler girişim sermayesi yatırımı olarak değerlendirilecek.


Bu kapsamda, yurt dışında kurulu girişim şirketlerine yapılan yatırımın sınırının fon toplam değeri yüzde 10’undan, yüzde 15’e çıkarılacak ve Fon’un tedavüldeki katılma paylarının yurt dışındaki gerçek ve tüzel kişilerce sahip olunması halinde bu oran kademeli olarak %100’e kadar artırılabilecek.


Son yıllık finansal tablolarına göre aktif toplamının en az yüzde 40’ı gayrimenkul veya gayrimenkule dayalı varlıklardan oluşan şirketler ile esas faaliyet konusu müteahhitlik olan şirketler girişim şirketi olarak değerlendirilmeyecek.


Diğer GSYF’lere fon toplam değerinin en fazla yüzde 25’i, girişim şirketi niteliğindeki halka açık şirketlerin borsada işlem görmeyen paylarına fon toplam değerinin en fazla yüzde 20’si ve GSYF katılma payına sahip yatırımcıların yönetim kontrolüne sahip oldukları şirketlere ve ilişkili taraflarına fon toplam değerinin en fazla yüzde 20’si oranında yatırım yapabilecek.


Tebliğ kapsamında, fon katılma paylarının satış başlangıç tarihinden fon toplam değerinin en az yüzde 80’inin girişim sermayesi yatırımlarına yönlendirilmesine kadar geçen sürede ve sonrasında sermaye piyasası araçlarına yapılacak yatırımlarda, yatırımın yapıldığı tarih itibarıyla Kurulun III-52.1 sayılı Yatırım Fonlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde yer alan ihraççı sınırlamalarına uyum sağlanması gerekecek.


Kaynak taahhüdü tutarı, fon katılma paylarının nitelikli yatırımcıya satışına başlandığı tarihi müteakip en geç bir yıl içinde tahsil edilecek.

Tebliğ kapsamında, sektör talepleri dikkate alınarak başvuru süreçlerinin kısaltılabilmesi amacıyla GSYF’ler menkul kıymet yatırım fonları ve gayrimenkul yatırım fonları gibi şemsiye fona bağlı olarak ihraç edilebilecek.


Fon bilgilendirme dokümanlarının içeriklerinin sadeleştirilirken, bu doğrultuda belirli konulara fon ile katılma payı sahipleri arasında imzalanacak fon ihraç sözleşmesinde yer verilecek.


Tebliğ’e eklenen Geçici Madde 2 ile Tebliğ değişikliklerinin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla katılma payı ihraç edilmiş fonlar tarafından yatırımcılar ile fon ihraç sözleşmesi imzalanması gerekliliğinin yerine getirilebilmesi ve fonun ihraç belgesinde yer alması gereken asgari unsurlara uyum sağlanabilmesi için 30 Haziran 2025 tarihine kadar, yeni portföy sınırlamalarına uyum sağlanabilmesi için ise 31 Aralık 2025 tarihine kadar süre verildi.


Söz konusu Tebliğ bugün itibarıyla yürürlüğe girdi.

21 Eylül 2024 Cumartesi

Küresel piyasalar, Fed'in 4 yıl aradan sonra 50 baz puanlık faiz indirimine gitmesinin ardından "yumuşak iniş" ihtimaline yönelik beklentilerin yeniden güçlenmesiyle geçen hafta pozitif seyrederken, gözler ABD'de açıklanacak büyüme verisine çevrildi.


 

Fed politika faizini 4 yıl aradan sonra ilk kez indirdi ve 50 baz puan düşürerek yüzde 4,75-5,00 aralığına getirdi.

 

Fed'den yapılan açıklamada, son göstergelere göre ekonomik aktivitenin sağlam bir hızda genişlemeye devam ettiğinin görüldüğü aktarılarak, istihdam kazanımlarının yavaşladığı ve işsizlik oranının yükseldiği ancak düşük kalmayı sürdürdüğü kaydedildi.

 

Ekonomik görünümün belirsiz olduğu kaydedilen açıklamada, her iki taraftaki risklere dikkat edildiği vurgulandı.

 

Fed projeksiyonlarına göre enflasyon tahminleri ise bu yıl için yüzde 2,6'dan yüzde 2,3'e, 2025 için yüzde 2,3'ten yüzde 2,1'e düşürüldü.

 

ABD ekonomisinin büyüme tahmini bu yıl için yüzde 2,1'den yüzde 2'ye indirilirken, 2025, 2026 ve 2027 için yüzde 2 olarak öngörüldü. İşsizlik oranına ilişkin tahminler ise bu yıl için yüzde 4'ten yüzde 4,4'e ve 2025 için yüzde 4,2'den yüzde 4,4'e çıkarıldı.

 

Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan Fed Başkanı Jerome Powell, enflasyona yönelik yukarı yönlü risklerin azaldığını ve istihdama ilişkin aşağı yönlü risklerin arttığını belirterek, 50 baz puanlık faiz indirimi kararının politika duruşunun uygun şekilde yeniden ayarlanmasıyla iş gücü piyasasındaki gücün korunabileceğine olan artan güveni yansıttığını ifade etti.

 

ABD ekonomisinin genel olarak güçlü olduğunu ve son iki yılda hedeflere doğru önemli ilerlemeler kaydedildiğini belirten Powell, iş gücü piyasasının eski "aşırı ısınmış" haline kıyasla "soğuduğunu" ve enflasyonunun önemli ölçüde azaldığını kaydetti.

 

Dünya genelinde Fed'in çarşamba günkü kararı sonrasında ABD'de ekonominin ne yönde ilerleyeceği değerlendirilmeye devam edilirken, resesyondan kaçınılabileceği ihtimali risk iştahını besledi.

 

Fed'in projeksiyonlarına göre yıl sonun kadar 50 baz puanlık daha indirim beklentisi öngörülürken, piyasalarda ise 75 baz puanlık indirim beklentileri öne çıkıyor. Bu durumda özellikle açıklanacak istihdam verilerinin öneminin arttığı görülürken, ekonomik aktiviteye ilişkin sinyaller de yatırımcıların odağında bulunuyor.

 

Analistler, gelecek hafta ABD'de açıklanacak büyüme verisinin de piyasaların odağında bulunacağını söyledi.

 

Bu gelişmelerle ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi, haftayı 7 baz puan artışla yüzde 3,72'den tamamladı. Dolar endeksi, yüzde 0,4 gerileyerek 101,7 seviyesine gerilerken, 2 bin 625,8 dolarla rekor seviyeyi gören altının ons fiyatı da yüzde 1,7 artışla 2 bin 622,3 dolara yükseldi.

 

Küresel piyasalardaki pozitif havanın etkisiyle Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 3,2 artışla 74 dolardan tamamladı.

 

NEW YORK BORSASI POZİTİF SEYRETTİ

 

New York borsası, Fed’in faiz kararının ardından haftayı pozitif tamamladı.

 

ABD’de açıklanan verilere göre, ülkede ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 14 Eylül ile biten haftada 219 bine gerileyerek piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti.

 

ABD’de cari işlemler açığı ise yılın ikinci çeyreğinde yüzde 10,7 artarak 266,8 milyar dolara yükseldi.

 

Ülkede, perakende satışlar, ağustosta aylık bazda azalacağı beklentilerinin aksine yüzde 0,1 artış kaydetti. Analistler, perakende satışlarda ağustosta yaşanan beklenmedik artışın tüketici harcamalarının nispeten güçlü kalmaya devam ettiğini gösterdiğini belirtti.

 

ABD’de sanayi üretimi de ağustosta aylık bazda yüzde 0,8 ile piyasa beklentilerinin üzerinde artış kaydetti.

 

Kurumsal tarafta ise Intel’in hisseleri, şirketin Amazon Web Services ile stratejik işbirliğini genişlettiklerini duyurmasının ardından yüzde 11,1 değer kazandı.

 

Çip üreticilerinden AMD’nin hisseleri yüzde 2,4 yükseldi. ABD’li teknoloji devlerinden Apple’ın hisseleri yüzde 2,6, Meta’nın hisseleri yüzde 7, Microsoft’un hisseleri yüzde 1,1 ve Alphabet’in hisseleri yüzde 4 değer kazandı.

 

Bu gelişmelerle Nasdaq endeksi yüzde 1,49, Dow Jones endeksi yüzde 1,62 ve S&P 500 endeksi yüzde 1,37 değer kazandı.

 

Gelecek hafta pazartesi ABD’de imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) Chicago ulusal aktivite endeksi, Salı tüketici güven endeksi, Richmond Fed sanayi endeksi, Çarşamba yeni konut satışları, Perşembe büyüme, dayanıklı mal siparişleri, haftalık işsizlik başvuruları, bekleyen konut satışları, Cuma kişisel gelir ve harcamalar, toptan stoklar, Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi takip edilecek.

 

AVRUPA BORSALARI İNGİLTERE HARİÇ YÜKSELDİ

 

Avrupa borsalarında, Fed'in faiz 50 baz puanlık faiz indiriminin bölge piyasalarında olumlu karşılanmasıyla alıcılı bir seyir hakim oldu.

 

Öte yandan İngiltere Merkez Bankası (BoE), politika faizini, beklentiler dahilinde yüzde 5'te sabit bıraktı.

 

Bankadan yapılan açıklamada, Para Politikası Kurulu'nun (PPK) para politikasını, yüzde 2 enflasyon hedefine ulaşmak ve aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi sağlamak üzere belirlediği aktarıldı.

 

BoE Başkanı Andrew Bailey, kararın ardından yaptığı değerlendirmede, ağustosta politika faizini düşürdüklerinden beri enflasyonist baskıların azalmaya devam ettiğini belirterek, "Ekonomi genel olarak beklediğimiz gibi ilerliyor. Bu durum devam ederse politika faizini zaman içinde kademeli olarak düşürebiliriz. Ancak enflasyonun düşük kalması hayati önem taşıyor, bu nedenle politika faizinde çok hızlı ya da çok fazla kesinti yapmamaya dikkat etmeliyiz." ifadelerini kullandı.

 

Öte yandan Avrupa Merkez Bankası (ECB) yetkililerinin açıklamaları da öne çıktı.

 

ECB Başkan Yardımcısı Luis de Guindos yaptığı açıklamada, projeksiyonların enflasyonun 2025 sonunda yüzde 2 hedefi civarında seyredeceğini gösterdiğini belirterek, "Faiz oranı kararları konusunda tüm seçenekleri açık tutmak istiyoruz, enflasyonun eylülde düşmesini bekliyoruz ama 4. çeyrekte bir yeniden yükseliş olabilir." dedi.

 

ECB üyesi Peter Kazimir de faiz indirimi için acele etmeye gerek olmadığını görünümün daha net hale gelmesini beklemenin en güvenlisi olduğunu kaydederek, "ECB'nin ekim ayında faiz indirimine gitmesi için görünümde önemli bir değişiklik gerekli." ifadesini kullandı.

 

ECB Başekonomisti Philip Lane ise ücret ve karlarla ilgili gelen verilerin beklentilere uygun olduğu vurgulayarak, "Veriler temel senaryomuza uygun gelirse, parasal sıkılaştırmadan kademeli bir çıkış uygun olacak." açıklamasında bulundu.

 

Analistler, Fed'in faizleri 50 baz puan indirmesinin gevşeme döngüsü için küresel bir alan açtığı belirterek, Avrupa Merkez Bankasının (ECB) yıl sonuna kadar atacağı adımlarda daha da güvercinleşebileceğini söyledi.

 

Bölgede açıklanan verilere göre, Avrupa Ekonomik Araştırmalar Merkezi'nin (ZEW), kurumsal yatırımcı ve analistlerin gelecek 6 aya ilişkin beklentilerini ölçen ZEW Ekonomik Güven Endeksi eylülde önceki aya göre 15,6 puan düştü.

 

Ağustosta 19,2 puan olan endeks, bu ay 3,6 puan seviyesine inerken, Almanya'da mevcut duruma ilişkin yatırımcı güveni eylülde Mayıs 2020'den beri en düşük seviyesine geriledi.

 

Bu gelişmelerle İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,52 değer kaybederken, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,47, İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 0,57 Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,11 değer kazandı.

 

Almanya'da DAX 40 endeksi geçen hafta 19.044,96 puanı görerek rekor kırdı.

 

Gelecek hafta pazartesi Almanya'da imalat sanayi ve hizmet sektörü PMI, salı Almanya'da İfo iş dünyası güven endeksi, cuma Avro Bölgesinde ekonomik güven endeksi ve tüketici güven endeksi takip edilecek.

 

ASYA BORSALARI BOJ'UN FAİZ KARARIYLA BİRLİKTE YÜKSELDİ

 

Asya tarafında Japonya Merkez Bankasının faiz oranını sabit tutmasıyla birlikte geçen hafta pozitif bir seyir öne çıktı.

 

Japonya Merkez Bankası (BoJ) politika faizini değiştirmeyerek yüzde 0,25 seviyesinde sabit bıraktı. Bankadan yapılan açıklamada, Japonya ekonomisindeki toparlanmanın devam ettiği belirtilerek, enflasyonist baskıların da ithalat fiyatlarındaki gerilemeyle yumuşadığı ancak devam etmesinin beklendiği ifade edildi.

 

Para politikası toplantısının ardından açıklamalarda bulunan BoJ Başkanı Kazuo Ueda, küresel ekonomik görünümün oldukça belirsiz olduğunu ve piyasalarda istikrarsızlığın sürdüğünü belirterek, finans ve döviz piyasalarını yakından takip edeceklerini söyledi.

 

Ueda, ekonomik öngörüleri ve fiyat tahminleri gerçekleşirse, faiz oranlarını yükseltip parasal desteği yeniden ayarlayacaklarını vurguladı.

 

Japonya’da açıklanan verilere göre, ülkede, yıllık bazda ağustos ayı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yüzde 3, çekirdek TÜFE ise 2,8 artarak beklentiler dahilinde gerçekleşti.

 

Japonya’da ağustos ayı dış ticaret açığı 695,3 milyar yen oldu. Temmuz ayına ilişkin çekirdek makine siparişleri ise aylık 0,1 azalışla tahminlerin altında gerçekleşirken, yıllık bazda ise yüzde 8,7 artış kaydetti.

 

Çin’de sanayi üretimi ağustos ayında yıllık bazda yüzde 4,5 artarken beklentilerin altında gerçekleşti. Ağustos ayına ilişkin işsizlik oranı ise 5,3 ile tahminlerin üzerinde geldi.

 

Öte yandan, ülkede ağustos ayı konut fiyatları ise yüzde 5,3 ile azalış serisini sürdürdü.

 

Analistler, ülkedeki konut fiyatlarındaki sert azalışın önüne geçmek için alınan önlemlerin etkisinin sınırlı kaldığını belirterek, emlak fiyatlarındaki düşüşün ülkedeki temel ekonomik sorunların başında geldiğini kaydetti.

 

Bunun yanı sıra, Çin’de gösterge faizi işlevi gören 1 ve 5 yıllık kredi faizi oranlarında (LPR) değişiklik olmadı. Ulusal Bankalar Arası Fon Merkezinden yapılan açıklamaya göre, 1 yıllık kredi faiz oranı yüzde 3,35, 5 yıllık kredi faiz oranı ise yüzde 3,85’te sabit bırakıldı.

 

Öte yandan, Çin’in Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Fed’in politika faizini 50 baz puan indirmesinin ardından ABD dolarına bağlı kur rejimi nedeniyle gösterge faizinde aynı oranda kesintiye gitti.

 

Dolar/yen paritesi, haftayı yüzde 2,2 artışla 143,9 seviyesinden tamamladı.

 

Bu gelişmelerle haftalık bazda Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 3,12, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 0,70, Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 5,12, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,21 değer kazandı.

 

Gelecek hafta Salı Japonya’da hizmet sektörü ve imalat sanayi PMI, Perşembe BoJ toplantı tutanakları, Cuma Japonya’da Tokyo TÜFE, Çin’de sanayi karları takip edilecek.

 

YURT İÇİ PİYASALAR POZİTİF SEYRETTİ

 

Yurt içinde geçen hafta yükseliş eğilimi öne çıkarken Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi haftayı yüzde 2,22 değer kazanarak 9.900,25 puandan tamamladı.

 

Dolar/TL, haftayı bir önceki kapanışın yüzde 0,5 üstünde 34,1230'dan kapattı.

 

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 9.900 ve 9.700 puanın destek, 10.000 ve 10.150 seviyelerinin ise direnç konumunda olduğunu kaydetti.

 

Öte yandan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de tuttu.

 

PPK duyurusunda, "Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır." ifadelerine yer verildi.

 

Söz konusu gelişmelerin ardından Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) ise 254,2 baz puanla Şubat 2020'den bu yana görülen en düşük seviyeye geriledi.

 

Gelecek hafta salı reel kesim güven endeksi ve kapasite kullanım oranı, cuma ekonomik güven endeksi ile dış ticaret dengesi takip edilecek.

21 Eylül 2024 Cumartesi

Etiketler : Fed faiz ABD büyüme