Bakan Bolat, Çekya ile Türkiye arasındaki işbirliği fırsatlarına değinerek “Yeşil ve dijital dönüşüm ve yeni üretim modelleri bağlamında otomotiv ve savunma endüstrisi ile enerji ve hava yolu sektörü gibi alanlarda önemli potansiyel görüyoruz” dedi.


 

Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çekya temasları kapsamında iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin konuşulduğu Türkiye-Çekya İş Forumu’na katıldı.

 

Bolat, burada yaptığı konuşmada, iki ülke arasındaki işbirliği fırsatlarının ön plana çıkarılmasını ve ortaklıklarla Türk-Çek iş çevrelerinin güçlendirmesini sabırsızlıkla arzuladığını söyledi.

 

Orta Avrupa bölgesinin ana ticaret ortaklarından ve müttefik ülke olarak Çekya ile ikili ilişkilere önem verdiklerini kaydeden Bolat, bu güzel ilişkilerin sonsuza kadar sürmesini ve yoğun çabalarla daha da artmasını dilediğini ifade etti.

 

“İKİLİ TİCARET HACMİ ŞU AN 6 MİLYAR DOLAR CİVARINDA”

 

Bolat, iki ülke arasındaki ilişkilerin son 20 yılda çok hızlı arttığını belirterek, 20 yıl önce sadece 450 milyon dolar düzeyinde seyreden ikili ticaret hacminin şu an 6 milyar dolar civarında olduğunu vurguladı.

 

Bolat, "Büyükelçimizle bir toplantı yaptık ve 10 milyar dolar dış ticaret hedefi koyduk. Umarım 3-4 yıl sonra bu başarılır. Çünkü iki ülke arasında birçok sektörde çok büyük fırsatlar var. İkili ticaretimizi dengeli bir şekilde genişletmeyi ve çeşitlendirmeyi hedefliyoruz." ifadelerini kullandı.

 

Türkiye ile Çekya'nın ticari ilişkilerinin potansiyelinin tamamını gerçekleştirmekten çok uzakta olduğunu dile getiren Bolat, şöyle devam etti: “Çek yatırımcılarını fırsatları kaçırmamaya davet ediyorum çünkü 265 milyar dolarlık doğrudan yabancı yatırımımız var. Son iki ayda dünyanın dört bir yanından 25 milyar dolara yakın yabancı yatırımımız var. Yeşil ve dijital dönüşüm ve yeni üretim modelleri bağlamında otomotiv endüstrisi, savunma endüstrisi, enerji sektörü, özellikle yenilenebilir enerji, mobilite, akıllı şehirler, yapay zeka ve hava yolu sektörü gibi alanlarda önemli potansiyel görüyoruz. Başarılı bir ülke olan Çekya’dan tramvay ithalatı yapan pek çok şehir ve belediye var, bu işbirliğinin enerji sektöründe çok daha yaygınlaştırılabileceğine inanıyoruz.”

 

Bakan Bolat, Rusya ve Ukrayna savaşının doğal gaz arzı ve güvenliği üzerinde yarattığı zorlukların Türkiye dahil tüm ülkeleri enerji tedarikinde yeni teknolojilere ve yeni pazarlara yönlendirdiğini belirtti.

 

Bolat, "Bu bağlamda yenilenebilir enerji alanında işbirliğini ikili ilişkilerimizde gelecek vadeden bir diğer alan olarak değerlendiriyorum. Üretimimizin yüzde 42'sinin yenilenebilir enerjilerden, yüzde 26'sının birçok Çek firmasının katkılarıyla hidrolik enerjiden, yüzde 16'sının da rüzgar enerjisinden, güneş enerjisinden geldiğini belirtmeliyim. Çekya yenilenebilir enerji sektörümüzün baş yatırımcı ülkelerinden biridir." şeklinde konuştu.

 

Yenilenebilir enerji ve elektrikli araçlarda da her iki ülkenin özel sektöre yönelik işbirliklerini artırması için büyük bir fırsat olduğunu aktaran Bolat, madencilik sektöründe üst düzey ürünlerin üretimine yönelik AR-GE faaliyetlerinin yürütülmesi konusunda da Çekya ile işbirliği potansiyelinin bulunduğunu vurguladı.

 

Bolat, Avrasya'da, Orta Asya'da, Afrika'da, Orta Doğu'da ortak projelerin olabileceğine değinerek, "Nitelikli ve dinamik iş gücümüzle, 85 milyon güçlü tüketim iç pazarıyla, firmalarınızın daha geniş bir coğrafyaya ulaşması için önemli fırsatlar sunuyoruz. Türkiye olarak AB'ye tam üyeliğe kararlıyız ve destek konusunda Çek hükümetine ve Çek ülkesine güveniyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

 

"ZORLU KÜRESEL KOŞULLARA RAĞMEN ORTAKLIĞIMIZIN İSTİKRARLI KALMASINDAN MEMNUNUM"

 

Çekya Sanayi ve Ticaret Bakanı Jozef Sikela da özellikle enerji, otomotiv, akıllı şehirler, yeşil ve dijital dönüşüm, tarım gibi kilit sektörlerin yanı sıra diğer birçok sektördeki fırsatları keşfetmeyi sabırsızlıkla beklediğini belirterek, bunun için çabaladıklarını ve ortak çıkarlara sahip olduklarını belirtti.

 

Sikela, "Ülkelerimiz arasındaki coğrafi mesafeye rağmen, ekonomik refaha yönelik ortak bir isteği paylaşıyoruz. Rusya-Ukrayna Savaşı'ndan kaynaklanan zorlu küresel koşullara rağmen ortaklığımızın istikrarlı kalmasından ve özellikle ekonomik alanda büyümeye devam etmesinden özellikle memnunum." ifadelerini kullandı.

 

İki ülke arasında 2022'de Ankara'da gerçekleştirilen Ortak Ekonomi ve Ticaret Komitesi (JETCO) sonra ikili işbirliğinde pek çok olumlu gelişme yaşandığını söyleyen Sikela, "Bu toplantı, ekonomik bağlarımızı güçlendirmeye ve tarafsız güç işbirliğinden spesifik projeleri belirlemeye yönelik bir başka adımdır. Bugünkü toplantının ilişkilerimize yeni ve daha güçlü bir ivme getireceğine inanıyorum ve bu etkinliğin bir parçası olmaktan mutluluk duyuyorum." diye konuştu.

 

İki bakanın konuşmasında sonra iki ülke arasında mutabakat zaptı imzalandı.

21 Mayıs 2024 Salı

Para piyasalarındaki fiyatlamalar, bankanın ilk faiz indirimine son çeyrekte gidebileceği öngörülerini desteklerken, haziran ve temmuz aylarındaki toplantılarda Fed’in politika faizini sabit tutacağı tahmin ediliyor.


 

ABD Merkez Bankasının (Fed) enflasyonla mücadele kapsamında son 23 yılın zirvesine çıkardığı politika faizini yılın son çeyreğinde indirebileceği ihtimali öne çıkarken, Fed yetklililerinin temkinli açıklamaları ve makroekonomik verilerden alınan sinyaller belirsizliğin devam etmesine neden oluyor.

 

Dünya genelinde merkez bankalarının enflasyonla mücadelesi devam ederken, ABD ekonomisi yavaş yavaş soğuma sinyalleri verse de Fed’in yol haritasının henüz belirginleşmediği görülüyor.

 

Ülkede iş gücü piyasasının sıkı kaldığına yönelik veriler, Fed’in politika alanını daraltan başlıca etken olarak dikkati çekerken, ülke ekonomisinin “yumuşak iniş” yapabileceği ihtimali de faiz indirimi için aceleci olunmayacağı söylemlerini destekliyor.

 

Buna göre, ülkede işsizlik oranı yüzde 3,9 ile hala tarihi düşük seviyelere yakın seyrederken, nisanda yüzde 3,4 artan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Fed’in yüzde 2’lik hedefinin üzerinde bulunmayı sürdürüyor.

 

Öte yandan, ABD’de geçen hafta açıklanan verilere göre, Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,3 arttı. Böylelikle 2022’nin ikinci çeyreğinden bu yana en düşük büyüme kaydedilirken, nisanda yayınlanan öncü GSYH’ye göre, ülke ekonomisinin yılın ilk çeyreğinde yüzde 1,6 büyüdüğü öngörülmüştü.

 

Ülkede kişisel tüketim harcamaları da nisanda aylık bazda yüzde 0,2 ile beklentilerin altında artış kaydetti.

 

Fed’in enflasyon göstergesi olarak dikkate aldığı gıda ve enerji kalemlerinin hesaplama dışı tutulduğu çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi de nisanda aylık bazda yüzde 0,2 ile beklentilerin altında ve yıllık bazda yüzde 2,8 ile öngörülere paralel artış kaydetti. Çekirdek kişisel tüketim harcamaları fiyat endeksi martta aylık yüzde 0,3 ve yıllık yüzde 2,8 artmıştı.

 

Analistler, söz konusu verilerde yumuşama olmasına karşın Fed’in enflasyonla mücadele kapsamında attığı şahin adımların etkisinin hala istenilen düzeyde olmadığını belirtti.

 

İLK FAİZ İNDİRİMİ İÇİN YILIN SON ÇEYREĞİ ÖNE ÇIKIYOR

 

Enflasyonun istenilen hızda yavaşlamadığı ülkede, Fed yetkilileri tarafından zamanından önce politika faizini düşürmenin olası riskleri tartışılmaya devam ediliyor.

 

Bu durum, para piyasalarındaki fiyatlamalarda bankanın ilk faiz indirimine son çeyrekte gidebileceği öngörülerini desteklerken, haziran ve temmuz aylarındaki toplantılarda Fed'in politika faizini sabit tutacağı tahmin ediliyor.

 

Bununla birlikte eylül toplantısında politika faizinin indirilmesi ya da sabit bırakılması konusunda kararsızlık öne çıkarken, fiyatlamalar yüzde 60 ihtimalle politika faizinin düşürüleceği, yüzde 40 ihtimalle sabit bırakılacağının beklendiğini gösteriyor.

 

Öte yandan, bankanın kasım toplantısında yüzde 87 ihtimalle ilk faiz indirimine gideceği fiyatlanırken, aralıkta yüzde 57 ihtimalle kasımdaki olası indirimin ardından politika faizinin sabit bırakılacağı tahmin ediliyor.

 

Cuma günü açıklanacak istihdam raporu verilerinin söz konusu beklentiler üzerinde etkili olması beklenirken, özellikle tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyaller yakından takip ediliyor.

 

FED YETKİLİLERİ "TEMKİNLİ" DURUŞLARINI KORUYOR

 

Ülkede açıklanan makroekonomik veriler enflasyonist baskıların hala etkili olabileceğini işaret etmeyi sürdürürken, bu durum Fed yetkililerinin faiz indirimi konusunda temkinli duruşlarını korumalarında etkili oluyor.

 

Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari, enflasyonun kontrol altına alınmadan önce borçlanma maliyetlerini düşürmenin, ülke refahının temellerini riske atacağını kaydederek, faizlerin “uzun” bir süre sabit kalması gerektiğini söyledi. Kashkari, bir önceki açıklamasında da fiyat baskılarının yeniden artması durumunda daha fazla faiz artırımı ihtimalini göz ardı etmeyeceğini ifade etmişti.

 

Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de enflasyonunun yüzde 2 hedefine düşürülmesi için daha fazla faiz artırımına gerek olacağını düşünmediğini aktardı. Görünümün enflasyonun çok yavaş düşeceği yönünde olduğunu belirten Bostic, Fed’in kısıtlayıcı bir duruş sergilemesi gerektiğini vurguladı.

 

New York Fed Başkanı John Williams ise enflasyonun bu yılın ikinci yarısında da düşmeye devam etmesini beklediğini belirterek, yüksek borçlanma maliyetlerinin ekonomiyi kısıtladığını ifade etti. Williams, enflasyonun hala çok yüksek olmasına rağmen Fed’in politikasının iyi konumlandığını ve arz ile talep arasındaki dengesizliklerin hafiflediğini kaydetti.

 

PİYASALAR SİNYAL BEKLİYOR

 

Makroekonomik verilerden alınan sinyaller, Fed yetkililerinin temkinli duruşunu koruması ve bankanın politikalarına ilişkin belirsizlikler, varlık fiyatlarının sınırlı bir bantta hareket etmesine neden oluyor.

 

Buna göre, ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi bir süredir yüzde 4,35-4,70 bandında hareket ederken, dolar endeksi 15 Mayıs'tan bu yana 104,2-105,2 seviyeleri arasında seyrediyor.

 

Altının ons fiyatı ise 5 Nisan'dan bu yana 2 bin 280 ile 2 bin 430 dolar arasından alıcı buluyor.

 

Analistler, özellikle tarım dışı istihdam verisinden alınacak sinyallerin varlık fiyatlarının yönü üzerinde etkili olmasının beklendiğini ifade etti.

03 Haziran 2024 Pazartesi

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği (IATA), hava yolu şirketlerinin bu yıl 30.5 milyar dolar kâr elde etmesini beklediğini duyurdu.


 

Merkezi Kanada'nın Montreal kentinde olan IATA, küresel hava taşımacılığı sektörünün finansal görünümüne ilişkin raporunu yayımladı.

 

Raporda hava yolu şirketlerinin kar beklentileri, özellikle Avrupa'da son grevlere rağmen hava yolu şirketlerinin temel işçilik maliyetlerini kontrol altında tutması nedeniyle Aralık 2023'teki öngörü olan 25,7 milyar dolardan yukarı yönlü revize edilerek 30,5 milyar dolara yükseltildi.

 

Hava taşımacılığındaki şirketlerin gelirlerinin, bu yıl geçen yıla göre yüzde 9,7 artarak 996 milyar dolarla rekor kıracağı öngörülürken, toplam harcamaların yüzde 9,4 artarak 936 milyar dolarla en yüksek seviyeye ulaşacağı tahmin edildi.

 

Raporda, toplam yolcu sayısının 2024'te 4,96 milyara ulaşarak rekor kıracağı ve toplam hava kargo hacminin ise bu yıl 62 milyon tona çıkacağı öngörüldü.

 

IATA Genel Direktörü Willie Walsh, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Belirsizliklerin arttığı bir dünyada hava yolu şirketleri karlılıklarını artırmaya devam ediyor. Son dönemde yaşanan derin Kovid-19 dönemindeki kayıplar göz önüne alındığında, 2024'te beklenen toplam 30,5 milyar dolarlık net kar büyük bir başarı." ifadelerini kullandı.

 

Bu yıl rekor düzeyde yaklaşık 5 milyar hava yolcusu beklendiğini dile getiren Walsh, "Dahası, küresel ekonomi, müşterilere hava yoluyla ulaşan 8,3 trilyon dolarlık ticareti sağlamak için hava kargosuna güveniyor. Kuşkusuz havacılık, bireylerin ve ekonomilerin hedefleri ve refahı için hayati önem taşıyor. Hava yolu karlılığının güçlendirilmesi ve mali dayanıklılığın artırılması önemli." değerlendirmesinde bulundu.

 

Walsh, hava yolu sektörünün sürdürülebilir kar yolunda ilerlediğini belirterek, buna rağmen kapatılması gereken büyük bir boşluk olduğunu sözlerine ekledi.

 

Küresel havacılık şirketleri Kovid-19 salgınının ilk yılı olan 2020'de 140 milyar dolar zarar etmişti.

03 Haziran 2024 Pazartesi