Doç. Dr. Adnan Veysel ERTEMEL

Doç. Dr. Adnan Veysel ERTEMEL

Diğer Yazıları

Adnan Ertemel

Zoom gibi online video konferans platformları, gerek iş amaçlı gerek eş, dost ve yakınlarımızla görüşme amaçlı olarak pandemi döneminde kısa zamanda evden iletişimin yeni ve herkesçe popüler araçları haline geldi.
Herkesin kendini yalnız hissettiği ve sosyalleşme ihtiyacının hiç olmadığı kadar arttığı bu pandemi döneminde, Zoom gibi konforlu video konferans platformlarıyla toplantıların bir yerden bir yere fiziksel olarak seyahat etmeye gerek olmadan kaliteli bir biçimde gerçekleştirilebiliyor olması herkese çekici geldi. Haliyle bu gibi platformlar kısa süre içinde milyonlarca insanın vazgeçilmezi oldu. Öyle ki Google, Meet ile Facebook Rooms ile Zoom’un açtığı bu yolda geride kalmamak için birbiri ardına çözümlerini hayata geçirdi.
Ancak birçok insan şimdiden Zoom tükenmişliği sendromu yaşamaya başladı...
Peki, ama bu sendrom neden kaynaklanıyor?
Gerçek hayattaki görüşmelerimizde karşı tarafla iletişimin nasıl geçtiğine dair fikir edinmek için bilinçaltının anlamlandırabileceği birçok ipucu vardır.
Oysa sanal bir video konferansta bu ipuçları olmadığından beyin görüşmenin nasıl geçtiğine dair fikir sahibi olabilmek adına çok daha fazla çaba sarf etmek zorunda kalır.

Daha fazla odaklanma gerektirir

Sonuç olarak sıradan bir görüşmeye nazaran video konferans görüşmeleri zihinsel açıdan çok daha fazla odaklanma gerektirir ve doğal olarak çok yorucu olur. Bu duruma gün içerisinde gece ve gündüz farkı gözetmeksizin gerçekleştirilen çok sayıda video konferans olduğu gerçeğini de eklediğimizde insanlarda doğal olarak tükenmişlik sendromu ortaya çıkıyor.
Diğer yandan evde iş yaşamından uzak biçimde yalnız başına vakit geçiren bireyler Instagram, YouTube gibi mecralarda yapılan çok sayıda canlı yayını gördüğünde kendini dışarıda kalmış ve değersiz hissetmemek için bu görüşmelerin bir parçası olmak zorunda hissedebiliyor. Bu da söz konusu sendromun daha da ilerlemesine neden oluyor.
Son zamanlarda yapılan araştırmalar, video konferans sırasında 1 saniyelik bile olsa yaşanabilecek gecikmenin görüşmenin samimi şekilde algılanmasının önünde bir engel olduğunu ve karşı tarafı daha soğuk hissetmemize neden olduğunu ortaya koyuyor.
Ayrıca Zoom gibi bir video konferansortamı, eş dostla da yapılsa ve ismine eğlence saati bile konsa, iş için kullanılan bir mecra olarak algılandığı için bireylerde ekstra bir stres oluşturuyor.
Tüm bu etkenler birleştiğinde, sonuç olarak haliyle mikrofon ve/veya görüntü kapalı toplantıya katılan, yani toplantıya kendini vermeyen katılımcı sayısı gittikçe artıyor.

En iyi çözüm video konferans mı?

Peki, bu durumla nasıl başa çıkabiliriz?
Yapılan araştırmalar telefonla görüşmelerin iki kişi arasındaki iletişimde video konferansa göre çok daha etkili olabildiğini ortaya koyuyor.
Bir video konferans toplantısı organize etmeden önce şunları gözden geçirin:
* Yapmak istediğiniz işi bir video konferans toplantısıyla çözmenin en iyi yol olup olmadığını düşünün. Kaliteli görüntüye sahip ve kaydı tutulabilen toplantılar yapabiliyor olmak, artık her görüşmemizi böyle yapmamızı gerektirmiyor. Klasik iş ortamında gün boyunca yüz yüze gerçekleştirilen çok sayıdaki toplantının kişisel verimliliği ve enerjinizi nasıl tükettiğini düşünün.
* Birçok durumda e-posta ve yazılı mesaj gibi alternatifler de farklı durumlara göre daha anlamlı ve daha etkili olabilir.
* Zorunlu olmayan toplantıları gerçekleştirmeyin. Grup yerine 2’şer kişilik bir ya da birkaç görüşmeyle çözülebilecek işleri telefonla ya da mesajlaşarak yapmaya çalışın.
* İşleri çözümlemek için e-posta ve mesajlaşma gibi alternatifleri de kullanabilirsiniz. İşle ilgili yapılacakları halletmek için bulutta paylaşılan dosyaları kısa ve net yazılmış notlar eşliğinde iletmek alıcıları bilgi bombardımanına tutmadan etkili sonuç almak için daha iyi bir seçenek olabilir.
* Mutlaka video-konferans yapacaksanız toplantının az sayıda ve her biri toplantıda aktif rol oynayacak kişilerden oluştuğuna emin olun.
Sonuç olarak yeni normale geçiş yaparken şüphesiz video konferans toplantılarının sayısı ve niteliği de zamanla sağlıklı bir dengeye oturacak...

12 Haziran 2020 Cuma