Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Prof. Dr. Ahmet Emre BİLGİLİ

Diğer Yazıları

PROF. DR. AHMET EMRE BİLGİLİ

Normal periyoda göre bir dönem yapılmayan ve Bakanlığın en yüksek danışma kurulu olan 20. Milli Eğitim Şûrası 1-3 Aralık tarihleri arasında ‘Eğitimde Fırsat Eşitliği’ başlığı altında toplanacak. Şûralarda genellikle eğitimin temel konuları konuşulurken, neden duyurusunun yapıldığı gün, ana konular da ilan edildi, belirlenen temalar eğitimin eski yani bilinen konuları idi türünden soruların haklı yanları olabilir.

Fakat konuların eski olmasından daha çok; çözülememiş ve güncelliğini koruyor olmasının, eğitim gibi dinamik bir yapıyla ilişkili olmasından dolayı daha önemli olduğunu düşünürüz. Üstelik de fırsat eşitliği, devamlılık gerektiren ve anayasal hak-sorumluluk olan bir kavramdır. Bunların da ötesinde dijital imkanların bilinirliği-varlığı çerçevesinde eşitsizliği daha da artıran uzun bir pandemi sürecinin ülke olarak yaşanmışlığı varken.

Nihai olarak bugün ülkemizde eğitimin en temel probleminin; bölgeler arası dengesizliğin mevcudiyeti, fırsat eşitsizliğinin devam ediyor olması ve bundan neşet eden diğer problemlerin hepimizi derinden rahatsız etmekte oluşudur. Dolayısıyla bu süregelen temel problemi Şûranın gündemine taşımak doğru olandır diye düşünürüz.

Eğitimde fırsat eşitsizliği, tabi ki sosyolojik tarafı da olan çok boyutlu bir sonuçtur ve nereden başladığı çözüm açısından önem taşır. Eğitimde bu durum; okul öncesi de dahil olmak üzere temel eğitim dediğimiz dönemden/alandan başlar. Bilinmektedir ki temel eğitimden sonrası hem okul türleri açısından hem de diğer yönlerden farklılaşmaktadır. Bu durumu göz önüne aldığımızda net olarak ortaya çıkar ki eğitimdeki eşitsizlik hali buradan başlıyor. O halde tedbirlere de bu noktadan başlamak doğru bir yaklaşımdır.

Eğitimdeki var olan bu dengenin bozulması hali sadece temel eğitimde değil ortaöğretim kurumlarında da ele alınacak kuşkusuz. Yaygın eğitim ve özel eğitim de bu kapsamda değerlendirilecek. Hem eğitime eşit ortamlarda erişim anlamında hem de kurumsal olarak okullarımızın arasındaki fiziki ve nitelik farkının azaltılması anlamında. Ortaöğretim kurumlarındaki proje okulları/sınavla öğrenci alan okullar gerçekten bir eşitsizlik mi oluşturuyorlar yoksa hakiki eşitliği sağlama yönünde mi rol oynuyorlar boyutu ile. Yine geçiş sınavları daha çok eşitlik sağlayıcı mı bozucu mu boyutu ile.

FARKLI KATMANLARDAN GELEN ÖĞRENCİLER

Eğitim açısından önemli olan; farklı bölge, kültür ve iktisadi katmanlardan gelen öğrencilere kendi şehrinde ve ülkesi bağlamında eşit eğitim imkanları sunabilmek, onları sınıf/okul dediğimiz ortamlarda birleştirmektir. Bunun teorisi ile birlikte pratiğinin de rasyonel olması gerekir. Şimdi bu konunun Şûra gündeminde farklı boyutları ile tartışılmasında uygulayıcı birim olan Bakanlık açısından elbette büyük fayda var.

Bakanlık zaten bu konuyu gündeminin ilk maddesine almış ve çalışmaktadır. Öncelikle temel eğitimi oluşturan okullarımızın fiziki eksikliğini gidermeye yönelik çalışmalar yapmaktadır. Anaokullarının sayısını artırmak bu işin ilk adımıdır. Sonrasında eğitimin temeli olan ilkokullarda fiziki olarak iyileştirmeler yaparak okul sayısının artması ile erişimi kolaylaştırmak ikinci adımdır. Bunlarla birlikte öğretmeni hem nicelik hem de nitelik olarak geliştirmek işin tamamlayıcı cüzüdür. Çünkü öğretmen her daim işin merkezinde yer alır ve onu mesleki olarak geliştirmeden, itibarını artırmadan eğitimin niteliğini artırmanın mümkünatı olmaz.

MESLEKİ EĞİTİMİN İTİBARI

Mesleki eğitim ise aslında işin en stratejik adımıdır. Çünkü; diğer alanları rahatlatacak, üniversite önünde yığılmaları azaltacak ve istihdamı daha anlamlı ve işlevsel kılacak rasyonalitesi olan önemli bir hamledir. Zaten Bakanlık bu konuda mesleki eğitimin itibarını artırıcı adımları atmış ve cazibesini artırma yönünde önemli mesafe katetmiştir. Bundan sonrası; yaygınlaştırmak, çeşitlendirmek ve devamlılığını sağlamaktır.

Bilindiği üzere bütün şûralara yönelik genel bir eleştiri var; şura kararlarının uygulanma oranının düşüklüğü ile ilgili. Elbette bunun birçok sebebi vardır, ama önemli sebeplerinden biri de uygulamaya yönelik ayağı yere basan ve ihtiyaç duyulan konuların gündem yapılmaması olabilir. Zira, Bakanlık olarak ihtiyaç duyduğunuz konuların ele alınması ve bunların çözümü yönünde oluşturulan tekliflerin pratiğe dönüştürülmesinin rasyonelite boyutu daha yüksektir. Eğitimde var olan eşitsizliği ne kadar azaltabilirsek ülkemiz ve insanımız için en iyisini yapmış sayılırız. Yolumuz açık olsun.

22 Ekim 2021 Cuma