fatih@fatihoktay.com

 

Çin’deki toplam yatırım harcamaları, 2021 yılı verileriyle ülke GSYH’sinin yüzde 43’ü tutarındaydı. Bu oranın dünya ortalaması yüzde 26. Bu yüksek yatırım oranı ile Çin’de, iki ülke arasındaki fiyat farklılıkları da hesaba katıldığında, söz konusu yılda ABD’de yapılanın 2.3 katı yatırım yapılmıştı.

 

Çin’de 90’ların ortalarında hemen hiç otoyol yoktu, bu alanda dünya lideri ABD idi; bugün Çin’de, ABD’de olanın iki katından fazla ve daha kaliteli otoyol var. Benzer durum, hava ve deniz limanları için geçerli. Çin, bugün dünyanın geri kalanındakinin iki katı uzunluğunda hızlı tren ağına sahip. Ülke, 90’ların ortalarında çelik üretiminde pek özel bir konuma sahip değilken, bugün dünya çeliğinin yarısını üretiyor. Elektrikli otomobil sektöründe 2010 yılında Çin’in hiç varlığı yokken, 2018 yılında ülke dünya üretiminin yarısından fazlasını gerçekleştiriyordu. Tüm bunlar muazzam yatırım harcamaları demek oluyor ve Çin mucizesinin ardında büyük ölçüde bu yatıyor.

 

ULUSAL TASARRUF YÜKSEK

 

Bu boyutlarda yatırım yapılmasını sağlayan, ülkenin tasarruf oranlarının yüksekliği; 2021 yılında ülkenin ulusal tasarrufları GSYH’sinin yüzde 44’ü düzeyindeydi, yani yatırımları karşılıyor, fazlası da kalıyordu. Bu böyle olmasaydı, Çin’in ülke tasarruflarının yetmediği kısmı kadar ticaret açığı vermesi ve bunu dış kaynaklarla finanse etmesi gerekecekti.

 

Geçtiğimiz on yıllarda gördüğümüz üzere, birçok gelişmekte olan ülkede olduğu gibi yatırımların böyle finanse edilmesi sürdürülebilir olmuyor. Yurt içi ve/veya dışındaki gelişmeler nedeniyle dış finansmanda aksamalar olduğunda döviz cephesinde sıkıntılar baş gösteriyor, ülke parasının değer kaybetmesi enflasyonu artırıyor; bu şekilde enflasyon, ülke parasının değer kaybı, dış finansmanda azalışın birbirlerini beslediği sarmallara girilebiliyor.

 

Çin’de ulusal tasarrufların yüksekliğinin birçok nedeni var. Ulusal tasarruflar bireyler yanında ülke şirketleri ve devlet tarafından gerçekleştirilir. Çin’de şirketler kârlarının önemli bir bölümünü yatırım yapmak üzere bünyede bırakarak ulusal tasarruflara katkı yapıyor.

 

GELİRLER YATIRIMA YÖNLENDİRİLİYOR

 

Devlet de gelirlerinin hatırı sayılı bir bölümünü tüketim nitelikli alanlara değil, yatırımlara yönlendirerek ulusal tasarruflara katkı sağlıyor. Ancak buradaki ana rol, ulusal tasarrufların yaklaşık yarısını gerçekleştiren bireylerde bulunuyor. Bireylerin tasarruf oranlarının yüksekliğinde, kültür, nüfus dinamikleri, sosyal güvenlik sisteminin yetersizliği gibi birçok neden yanında, devletin birçok gelişmekte olan ülkeden farklı olarak tasarrufları enflasyona ezdirmemiş olmasının önemli bir rolü bulunuyor. Ülkede geçtiğimiz on yıllarda, bireysel tasarrufların büyük bölümünün yöneldiği banka mevduatında faiz oranları, zaman zaman altına inip üstüne çıksa da ortalamada sistematik olarak enflasyonun altında bırakılmadı. Bunun böyle olmadığı durumda bireyler, tasarrufları eriyip gitmeden harcamaya yöneliyor, tasarruflar azalıyor, bu da bir yandan yatırım harcamaları düşmemişse cari açığın, bir yandan da talep artışı nedeniyle enflasyonun artması ve bu ikisi arasında bir sarmalın başlaması anlamına geliyor.

 

Öte yandan, Çin’in gayrimenkul krizinin ardında, tasarruflar için sağlanan getirinin sistematik olarak olmasa da zaman zaman enflasyonun altında kalması ve ortalamada düşük düzeyde olması nedeniyle bireylerin gayrimenkule yönelmesi bulunuyor. Bunun sonucu, bir yandan konut fiyatlarının büyük bir hızla artması, bir yandan yatırım amacıyla alınıp boş tutulan büyük bir konut stoku, hatta hayalet kent olarak anılan tamamen boş dev yerleşim yerleri, öte yandan da yatırım kaynaklarının üretken olmayan bir sektöre akması oldu.

 

Bu tecrübeler, önümüzdeki dönemde ülkemiz ekonomi politikalarının belirlenme sürecinde yararlı girdiler oluşturabilir.  

12 Haziran 2023 Pazartesi