tatil-sepeti
Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Suudi Arabistan’ın başını çektiği 7 Arap ülkesinin Katar’la giriştikleri diplomatik gerginlik ve bu ülkelerin kara, deniz ve havadan uygulama kararı aldıkları abluka, bölgede zaten var olan pek çok gerginlik konusunun üzerine tuz biber ekti. İslam İşbirliği Teşkilatı’nın dönem başkanı olan Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yoğun diplomasi çalışmaları başta olmak üzere, gerginliğin kısa süre içerisinde çözüme kavuşmasını sağlayacak girişimlerin başarılı olması herkesin yararına. Bununla birlikte, aklıma şunlar da takılmıyor değil. BAE Washington Büyükelçisi’nin Katar ve Türkiye’ye yönelik düşmanca e-postaları sızdıktan, Çin’in İran’ın Şangay İşbirliği Örgütü’ne tam üyeliğinin Astana’da üyeler arasında görüşüleceğini ve desteklediğini açıklamasından 48 saat sonra, Körfez Bölgesi’nde böyle ağır bir diplomatik kriz çıkması tesadüf olabilir mi?

KUŞAK-YOL PROJESİNE KADAR UZANIYOR

Katar ile İran arasında paylaşılan Güney Pars Doğalgaz Sahası’nda 51 trilyon metreküp doğalgaz var. Bunun anlamı, Körfez’deki diğer ülkelerin enerji alanındaki gelirleri açısından giderek doğalgaza ağırlık veren dünya ekonomisinde Katar’ın ve İran’ın eli çok güçlenecek. Dünyanın ikinci en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkesi İran’ın rezervlerinin kabaca yüzde 40’ı bu sahada. İran’ın sahadaki 14.2 trilyon metreküplük doğalgazına karşılık, Katar’ın payı 25.4 trilyon metreküp. Rusya ve İran’dan sonra, üçüncü en büyük doğalgaz rezervi sahibi olan Katar için bu oran, var olan rezervlerinin yüzde 99’u anlamına geliyor. Yani, ortada Çin’e, ‘kuşak-yol’ projesine kadar uzanan büyük bir enerji oyunu var ve İran’ın böyle bir rezervi dünyaya satabilmesi, ABD ve Suudi Arabistan’ın arzu etmediği ölçüde, bölgede hakimiyetini artırması anlamına gelecek. Çin ise kendi enerji ihtiyaçlarını karşılamanın derdinde.

KÜRESEL ENERJİ OYUNU SERTLEŞİYOR

Tüm bu gelişmeler, bölgesinin ekonomik ve siyasi istikrar vahası olma rolünü perçinleyen Türkiye’nin elini güçlendirecek sonuçları ortaya koyabilir. Bununla birlikte, Körfez ülkeleri arasında ‘arabuluculuk’ noktasında çok önemli bir konumumuz söz konusu. Bu nedenle, Türkiye’nin yatıştırıcı ve kucaklayıcı rolünün başarısı, bölgede birilerinin ellerini ovuşturarak beklediği sonuçları engelleyebilir. Katar krizinin ilk 24 saatinde, İran’da ilk kez Işid’in terör eylemi gerçekleştirmesi ve İran Dışişleri Bakanı Zarif’in daha saldırının olduğu gün Ankara ziyareti not alınmalı. Zarif, bölgede kendileri açısından endişe verici gelişmeler yaşandığını ve bu olaylarla ilgili Türkiye ile yakın görüş alışverişinde bulunmalarına ihtiyaçları olduğunu belirtti. Aynı gün TBMM Genel Kurulu’nda, Türkiye ile Katar Arasında Katar Topraklarında Türk Kuvvetlerinin Konuşlandırılmasına İlişkin Uygulama Anlaşmasına Dair Kanun Tasarısı kabul edildi. Katar’ın Türkiye ve İran’dan su ve gıda yardımı talebini de unutmayalım.

ABD’nin 2013 yılı ilkbaharında değiştirme kararı aldığı enerji stratejisi, kaya gazı ve kaya petrol bazlı bir üretim devrimi ile ABD’nin net enerji ithalatçısı bir ülke olmaktan, net enerji ihracatçısı bir ülke olmaya geçmesi anlamına geliyor. 2006 yılında günlük petrol ihtiyacının yüzde 60’ından fazlasını ithalat ile karşılayan ABD, 2020 yılında bu oranı yüzde 11’e indirmeyi hedefliyor. Böylece, ABD hem kendi enerji ihtiyacını kendi kaynakları ile karşılayacak, hem de dünyaya petrol ve doğalgaz satacak. Bu da, önümüzdeki dönemde, ABD’nin küresel enerji piyasasındaki rakiplerinin zayıflamasını gerektiriyor. Katar krizi, Körfez ülkelerinin petrol ve doğalgaz üretimini, İran ve Rusya gibi enerji oyuncularının pazardaki rollerini zora sokarsa, küresel enerji piyasasındaki her sıkıntı, bu alanı doldurmak isteyen ABD’nin işine gelecek. Bu nedenle, Katar krizi ve Körfez bölgesinde sebep olduğu kargaşanın, hem İran’ı hem Çin’i hem Rusya’yı etkileyecek ve küresel enerji oyunundaki dengeleri de sıkıntıya sokacak boyutları olabilir.

KATAR TÜRKİYE’DEN İŞGÜCÜ TALEP EDEBİLİR

Katar krizinin bölgesel ve küresel bazda sivil havayolu taşımacılığı, enerji rekabeti, petrol fiyatlarının yanı sıra Katar’ın gıda, insan kaynakları, 2022 dünya futbol şampiyonası gibi inşaat sektörü projelerini etkileyen sonuçları olacak. Çin’in ‘kuşak-yol’ projesinin Pakistan, İran, Basra Körfezi üzerinden güney koridorunu vuracak sonuçları olacak.

Son bir nokta, Katar’da mühendislik, tıp ve inşaat sektörlerinde 180 bin Mısırlı çalışıyor. Mısır’ın da ambargoya dahil olması ve Mısırlı çalışanların Katar’ı terk etmeleri halinde, bu boyuttaki bir işgücünün kaybı, Katar’da iş yapan yerel ve uluslararası firmalar için sorun oluşturabilir. Bu noktada, sadece gıda ve su yardımı değil, beyaz ve mavi yakalı işgücü boyutunda da Katar’ın Türkiye’den yardım talep edebileceğini not alalım.

12 Haziran 2017 Pazartesi