Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

Ar-Ge, inovasyon, beşeri sermaye, fiziki sermaye ve benzeri faktörler, ülkeler arasındaki gelişmişlik seviyesi farkının nedenleri olarak görülür. Bunlar, ekonomik gelişmişliğin yakın (proximate) belirleyicisidirler. Neden bazı ülkelerin Ar-Ge ve beşeri sermaye gibi alanlarda daha başarılı olduğu sorusunu ele aldığımızda, ekonomik gelişim farklarının arkasında daha temel (fundamental) belirleyiciler olduğunu görüyoruz. Kurumsal yapının kalitesi, bu temel belirleyicilerin başında yer almaktadır. Kurum dediğimiz yapı sadece devlet dairlerinden, kanunlardan, düzenlemelerden ve denetimlerden ibaret değildir. Bunlar, kurumsal yapının formel boyutlarıdır. Kurumsal yapı ayrıca siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkilerimizin ve işlemlerimizin sınırlarını belirleyen sosyal norm ve davranış biçimlerini de içerir. Bunlar da kurumsal yapının enformel boyutlarıdır.

Güven, enformel kurumsal yapı içerisindeki en önemli parçalardan biridir. Güveni sadece aile, dost, komşu ve hemşeri gibi tanıdığımız insanlara yönelik düşünmeyelim. Güven hususunda asıl önemli olan insanların toplumda tanımadıkları diğer bireylere yönelik besledikleri duygudur. Zira ekonomik gelişmeyi hızlandıracak şekilde şirketleri yönetmek, yatırımlar yapmak ve ortaklıklar kurmak için güvenin çapını arttırmamak gerekiyor.

Güven konusunda ülkeler arasında ciddi farklar bulunmaktadır. Örneğin, İskandinav ülkelerinde insanların yüzde 70’i toplumda tanımadığı kişilere karşı güven duyduklarını beyan ederken, Türkiye için bu rakam yüzde 10’lar civarındadır.

Yapılan akademik çalışmalar, toplumsal güveninin ekonomik gelişmeyi beslediğini göstermektedir. Güven seviyesi yüksek olan ülkelerde bürokratik işlemler ve aşırıya kaçan düzenlemeler daha düşüktür; sanayi-üniversite işbirliği daha yüksektir; güçlü ve sürdürülebilir ortaklıklar kurmak daha kolaydır; başta sermaye piyasaları olmak üzere finans sisteminin gelişimi daha hızlı gerçekleşir; şirket sahiplerinin yetkileri ehil yöneticilere verme eğilimi daha yüksektir. Yüksek güven ortamı ayrıca şirketlerin dayanışma içerisinde çalışmalarının önünü açarak ekonomik kriz dönemlerinin daha az hasarla atlatılmasını sağlar. Güven seviyesi düşük olduğunda bütün meseleler katı bürokratik işlemler, yönergeler, düzenlemeler ve denetimlerle çözülmeye çalışılır. Bütün bunlar günün sonunda işlem maliyetlerinin yükselmesine ve verimsizliğe neden olarak ekonomik gelişmeyi frenler.

Sonuç olarak güven konusu basitmiş gibi görünse de ekonomi üzerindeki derin etkilerinden dolayı en az politikalar kadar üzerinde durulması gereken bir alandır.

24 Haziran 2019 Pazartesi