Prof. Dr. Nurullah GÜR

Prof. Dr. Nurullah GÜR

Diğer Yazıları

Japonya’nın Osaka kentinde gerçekleşen G20 Zirvesi, geçmiş üç yıldaki zirvelerin aksine ekonomik meselelerin daha fazla konuşulduğu toplantılara ve ikili görüşmelere sahne oldu. Jeopolitik risklerin yükselmesinin bir yansıması olarak son yıllardaki G20 zirvelerine küresel siyasete dair meseleler damgasını vurmuştu. Ticaret savaşlarının kızışması ve küresel ekonominin yavaşlaması, odağı yeniden ekonomiye kaydırdı.

Dünya Ticaret Örgütü’nde reform

G20 Zirvesi’nde dijitalleşme ve yapay zeka ile birlikte yükselen yeni teknolojik dönüşümde insan odaklı bir yaklaşımı benimsemenin ekonomik, siyasi ve toplumsal istikrar açısından ne derece kritik olduğunun altı çizildi. Ülkeler arası güvene dayalı serbest veri dolaşımının önemi vurgulanarak, G20 ülkelerinin kişisel verileri ve fikri mülkiyet haklarını koruma hususunda koordineli bir şekilde çalışmaları gerektiği ön plana çıkartıldı.

Küresel ekonomik büyüme tahminlerinin yavaşladığı bir dönemde maliye ve para politikalarının ekonomik aktiviteye destek vermesi gerektiği liderler tarafından dile getirildi. Ticaret savaşlarının küresel ekonominin üzerine kara bulut gibi çöktüğü bir süreçte uluslararası ticaret ve yatırım ortamını daha açık, adil, öngörülebilir ve istikrarlı bir hale kavuşturmak için Dünya Ticaret Örgütü’nde gerekli reformlara gidilmesine dair düşünce ve niyetler ortaya kondu.

Binden fazla politika taahhüdü

Bugüne kadar G20 zirvelerinin sonuç bildirgelerinde küresel ekonomik sorunların çözümüne yönelik bini aşkın politika taahhüdü verilmiş olsa da ülkeler arasındaki çıkar çatışmalarının yanı sıra G20’nin kurumsallaşamaması ve yaptırım gücünün olmaması neticesinde bu politikalardan hayata geçirilebilenlerin sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.

Durum böyle olunca son dönemde zirvelerdeki toplantılardan çok liderler arasındaki ikili görüşmeler daha fazla önem kazandı. Dünyanın nefesini tutarak beklediği Trump-Xi Jinping görüşmesinden ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşına yönelik ateşkese gidilerek müzakerelere devam kararı çıktı. ABD’nin müzakereler devam ederken yeni bir gümrük vergisi artışına gitmeyeceğini duyurması, piyasaları bir süre rahatlatacağa benziyor.

Yüzeysel bir ticaret anlaşması

Ticaret savaşları ekonomik büyümeyi aşağıya çekerken küresel ölçekte enflasyonun artmasına neden olabilir. Bu koşullar altında her iki ülke artan ekonomik maliyetlerin kendi iç ajandalarına etkisini sınırlandırmak için sadece kısa ve orta vadeli sorunları önceleyen yüzeysel bir ticaret anlaşması yapma yoluna girebilirler. Ancak iki ülke arasındaki temel mesele ABD’nin aleyhine olan dış ticaret açığından ziyade güç ve hegemonya mücadelesi olduğu için müzakerelerden uzun vadeye dönük kapsamlı bir anlaşma çıkmasını beklemek hayalcilik olur. Ekonomide artan korumacılığı ve ticaret savaşlarını önümüzdeki yıllarda konuşmaya devam edeceğiz.

05 Temmuz 2019 Cuma