Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Prof. Dr. Kerem Alkin

Vücudumuzun bağışıklık sistemi bugün mücadelesini verdiğimiz 'küresel virüs salgını'ndan bireysel bazda etkilenmemek adına ne kadar önemliyse dünya önemli süreçlerden, kırılmalardan geçerken, bölgesel ve küresel krizleri 'güçlü' bir şekilde atlatabilmek adına, ülkenin 'milli bağışıklık sistemi'nin güçlü olması o derece önemli. Ülkenin 'milli bağışlık sistemi'nin gücü 'ekonomik güç', 'siyasi güç', 'askeri güç' ve 'bilgi gücü'ne dayalı. Ülkenin üretim, ihracat, tasarruf ve yatırım becerisi ekonomik gücü oluşturur. Ülkenin 'hızlı' ve 'etkili' karar alabilme, strateji ve çözüm üretebilme kabiliyeti 'siyasi güç'tür.

DÖRT ÖNEMLİ GÜÇ

Ülkenin sınırları tam koruma, ülkenin her karış toprağına hakim olma, bölgesel ve küresel ölçekte 'caydırıcı güç' olabilme kapasitesi 'siyasi güç'tür. Ülkenin ekonomik, siyasi ve askeri alanda alacağı 'hızlı' ve 'etkili' kararları kendi siber altyapısıyla, kendi yazılımlarıyla ürettiği bilgiye dayalı olarak alma kabiliyeti, 'milli veri tabanı'nı kendi donanımlarında 'saklama' kabiliyeti ise 'bilgi gücü'dür. Bugün, savunma alanındaki büyük başarının perde arkasında sadece kara, deniz, hava unsurlarımıza yönelik 'milli unsurlarımız' değil, aynı zamanda bu unsurlarımızın etkinliğini artıran milli yazılım ve donanımızın gücü unutulmamalı.

Bu dört önemli güç, 'eş zamanlı' ve 'eş ölçüde' kapasite ve kabiliyete sahip oldukları ölçüde ülkenin 'milli bağışıklık sistemi' de güçlüdür. Son 17 yılda gerçekleştirilen, ekonomik, siyasi, askeri ve bilgi gücüne dayalı reformlar, 'milli' projeler, 'milli ' hamleler, pek çok tuzağı, pek çok hainliği, Türk halkının 'özgüveni' ve 'milli irade'siyle bertaraf etmemizi sağladı. Bugün, küresel virüs salgınından da başarıyla, önümüzdeki 20 yıl için yeni bir 'hikaye' yazmak; Türkiye için küresel ekonomi-politikte yeni ve güçlü bir 'pozisyonlanma' içerisinde olmak adına, 'milli bağışıklık sistemi'mizi güçlü tutmamız gereken bir dönemden geçiyoruz.

TOPYEKUN DAYANIŞMA HAMLESİ

Küresel virüs salgınını güçlü bir sağlık alt ve üst yapısıyla göğüslemek; virüsün bir an önce kontrol altına alınması adına, bireysel fedakarlıklarımızı, toplumsal bir 'birlik ve beraberliğe' dönüştürmek adına var gücümüzle mücadele ediyoruz. Bu süreçte, Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla başlatılan 'BizBizeYeterizTürkiyem' 'Milli Dayanışma Kampanyası' dünyada örneğine zor rastlayacağınız, bize has, bu topraklara has bir 'birlik ve beraberlik'tir.

Türkiye'nin üretim, istihdam, yatırım ve ihracat gücünü korumak adına, devlet, hükümet nasıl ki seri tedbir ve paketler açıklıyor ise maddi desteğe ihtiyaç duyan vatandaşlarımız için 'topyekun dayanışma' hamlesi, 'bir ve beraber' olduğumuzu bir kez daha göstermek adına örnek bir adımdır. IMF'nin küresel virüs salgınıyla mücadelenin ortasında, Venezuela'nın yardım çağrısını 'siyasi' nedenlerle reddettiği bir dünyada, çözümü 'benliğimiz'de, 'içimiz'de, 'milli dayanışma ruhu'muzda arayalım.

'POST-KORONAVİRÜS' DÖNEM İÇİN 6 BAŞLIK

Koronavirüs küresel salgını, hiç süphesiz, bizleri yeni koşullara, bireysel ve iş yaşamımızı yeni bir anlayışa taşıyacağımız bir sürece sürükledi. Bu yeni sürecin uluslararası, ulusal ve bireysel düzeyde 'değişim'i gerektiren sonuçları olacak.

1. Nakit para kullanımını azaltmaya yönelik yeni bir süreç hız kazanacak. En fazla mikrop, bakteri, virüs taşıyan, elden ele dolaşan nakit paradan dijital paraya geçiş hızlanacak.

2. Küresel dijital platformlara yönelik 'bireysel mahrumiyet' ve 'kişisel verilerin korunması'na yönelik tartışmaları, insanların vücuduna 'çip' takılması boyutunda yeni bir sürece taşıyacak. 'Virüse yakalanmak' korkusu, insanları bireysel mahrumiyetinden fedakarlığa zorlayacak ve 'küresel müesses nizam' 'kişisel mahrumiyeti' korumaya yönelik devlet tedbirlerini eleştirecek. Devletlerin kontrolü dışında internet imkanı gibi başlıklar hız kazanacak.

3. 'Ulus-devletçiler' ile 'küreselciler' arasında tırmanan savaşın en çetin raunduna gireceğiz. Ulus-devlet kavramını sonuna kadar savunan tüm liderleri 'virüs salgını' ile köşeye sıkıştırmaya çalışacaklar. İngiltere'nin eski Başbakanı Gordon Brown, virüsle mücadelede ivedilikle 'küresel hükümet' kurulmasını önerdi. Bunun anlamı, 'ulus devletler'in yenilgisi.

4. Virüs salgını, devletlerin ve şirketlerin yönetim tarzını bütünüyle değiştirecek. Konvansiyonel tarzda 'yatay' veya 'dikey' organizasyon yapıları demode ilan edilecek. Devletler ve şirketler çalışanlarını 'uzaktan erişim'le çalıştırmaya ikna edilecek. Açık ofis kavramı, şirket merkezi kavramı sorgulanacak.

5. Küresel teknoloji şirketlerinin ve dijital platformların ne kadar vazgeçilmez olduğu perçinlenecek. e-ticaret, e-ihracat ve paylaşım ekonomisi Y ve Alfa Kuşağı için vazgeçilmez kılınacak. Bu iki kuşakta da, mülkiyet edinme eğilimini sonlandırmaya çalışacaklar. Yeni kuşağın tam 'dijitalleşme'ye dayalı 'sosyal izolasyon'u en yakın dostunun 'akıllı cihazlar' olduğu bir yaşam tarzı empoze edilecek.

6. 'Ulus-devlet'i savunanlar için ağır bir sınav dönemi olacak. Tüm 'küreselleşme' taraftarı baskılara karşın 'milli sanayi' hamlesini savunmayı sürdürecekler. 'Sınırları tümüyle kaldırma'nın savunulduğu bir konjonktürde, küresel ticaretin bütünüyle serbest bırakılmasının savunulduğu bir dönemde, 'ulus-devlet' kavramı ışığında, ülkeler savunmanın yanı sıra sağlık, bilişim, siber alt yapı ve enerjide 'kendine yeten ülke' olmak adına büyük bir mücadeleye soyunacaklar. Küresel sağlık, bilişim ve enerji şirketlerinin tüm baskı ve lobi faaliyetlerine rağmen. Türkiye olarak, bu sürece 'milli egemenlik'i önceliklendiren bir anlayışla hazırlanmalıyız.

03 Nisan 2020 Cuma