Dr. Can GÜRLESEL

Dr. Can GÜRLESEL

Diğer Yazıları

2016 yılı Çin ekonomisinde yaşanan ekonomik dönüşümün küresel etkileri ile başlamıştır.Bu çerçevede Çin’deki gelişmeleri ve etkilerini değerlendirelim;

1. BÜYÜME MODELİ DEĞİŞİYOR VE YAVAŞLIYOR

Çin,1990’lı yılların ortasından bu yana uyguladığı üstü örtülü kamu desteklerini içeren kendine özgü devlet kapitalizminden 2015 yılı başından itibaren yine kendine özgü piyasa ekonomisine geçmektedir. 2014 yılında göreve başlayan yeni yönetimin hedefi yeni kalkınma planı sürecinde bu geçişi 2020 yılına kadar tamamlamaktır. Bu geçiş Çin’in ekonomik büyüme modelinde de değişikliğe yol açmaktadır. Çin uzun yıllar sürdürdüğü yatırımlara ve ihracata dayalı büyüme modelinden iç talebe dayalı bir büyüme modeline geçmektedir. Bu nedenle ekonomik büyüme hızı ortalama yüzde 10-11 seviyelerinden yüzde 6-7 arasına inmektedir. Çin yeni büyüme modeli ile yüzde 6-7 arasında bir büyümeyi sürdürülebilir kılarak sosyo-ekonomik kalkınmasını tamamlamayı hedeflemektedir.

2. ÇİN’DEKİ GELİŞMELERİN DÜNYA EKONOMİSİNE ETKİLERİ

Çin ekonomisi kısa sürede dünyanın ikici büyük ekonomisi haline gelmiştir. Son yirmi beş yıl içinde sağladığı ortalama yüzde 11 büyüme ile dünya ekonomisinde motor görevi yapmıştır. Çin hızlı büyümesi ile yarattığı talep etkisi ile çok sayıda ülkenin de büyümesini hızlandırmıştır. Çin enerji, emtia, ara malı ve nihai mallar talebi ile bu ürünleri ihraç eden ülkelerde ekonomik büyümeyi hızlandırmıştır. Almanya, Güney Kore, Japonya, Endonezya, S.Arabistan, Angola, Avustralya gibi ülkeler ihraç ettikleri farklı ürün grupları ile Çin ekonomisiyle bağımlılık yaratmışlardır. Çin ekonomisindeki yavaşlama, bu ülkelere yönelik mal talebini de sınırlamakta olup çok sayıda gelişmiş ve gelişen ülke Çin’deki yavaşlamadan olumsuz etkilenmektedir. Böylece dünya ekonomisi ve ticaretindeki büyüme de sınırlanmaktadır.

3. ÇİN’İN KÜRESEL MALİ PİYASALAR ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Çin’deki gelişmeler küresel mali piyasalar üzerinde dört önemli etkiye yol açmaktadır. Bunlardan ilki Çin kaynaklı petrol ve emtia talebinin yavaşlaması ile birlikte bu ürünlerin fiyatlarında görülen hızlı gerilemedir. Petrol ve emtia fiyatları 2000’li yılların başında görülen en düşük seviyelere geri gelmiştir. İkinci etki Çin para birimi Yuan üzerinde oluşan değer kaybı baskısı ile yaşanan döviz kuru dalgalanmalarıdır. Çin para birimi Yuan değer kaybettikçe diğer gelişen ülke para birimleri de zayıflamakta, Dolar ise değer kazanmaktadır. Üçüncü etki küresel sermaye hareketlerinde görülmektedir. Çin’den ve diğer gelişen ülkelerin mali varlıklarından sermaye çıkışları yaşanmaktadır. Son olarak küresel hisse senedi piyasaları petrol ve emtia üreticisi firmaların gelirlerinin düşmesi ile tetiklenen bir gerileme sarmalına girmektedir. Bu ortamda ABD devlet tahvilleri, Dolar ve Altın en güvenli yatırım araçları olarak değerlenmektedir.

4. ÇİN’DEKİ GELİŞMELERİN TÜRKİYE’YE ETKİLERİ

Çin’deki gelişmelerin Türkiye’ye ticaret kanalı üzerinden dolaylı, finansman ve beklenti kanalı üzerinden ise doğrudan etkileri bulunmaktadır. Türkiye’nin Çin’e ihracatı düşüktür. Bu nedenle Çin’deki yavaşlama Türkiye’nin ihracatını doğrudan çok az etkileyecektir. Ancak Türkiye’nin Körfez ülkeleri gibi önemli ihracat pazarları Çin yavaşlaması ile oluşan küresel mali koşullarda etkilenmekte, gelirleri azalmakta ve ithalatlarını azaltmaktadırlar. Bu da Türkiye’nin bu ülkelere ihracatını önemli ölçüde etkilemektedir. Çin’deki gelişmeler finansman ve beklenti kanalı ile ise Türkiye’yi doğrudan etkilemektedir. Türk Lirası da değer kaybetmekte, hisse senedi fiyatları gerilemekte, sermaye çıkışları yaşanmakta, gelişen ülkelere yönelik bozulan beklentiler Türkiye’yi de içine almaktadır. Türkiye’de ayrıca demir çelik sektörü gibi bazı alanlar Çin’in yarattığı haksız rekabetten ve yaşanan fiyat düşüşlerinden olumsuz etkilenmektedir.

Son Söz; Çin’deki ekonomik yavaşlamanın getirdiği olumsuz etkiler, hızlı büyümenin yarattığı olumlu etkilerden daha çok hissedilecek.

31 Ocak 2016 Pazar