Prof. Dr.  Kerem ALKİN

Prof. Dr. Kerem ALKİN

Diğer Yazıları

Türk ekonomisinin 3. çeyrek büyüme oranı yüzde 4 olarak açıklandı. Bölgesindeki tüm siyasi gerginliklere, küresel ticaret ve büyüme ile ilgili bütün sıkıntılara rağmen, ekonomisinin aktörleri, mal ve hizmet üretimindeki büyümenin sürmesi adına takdir edilmesi gereken bir çaba ortaya koyuyor. Reel sektörünün ayakta kalma mücadelesine bağlı olarak, ekonomi bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2.5, ikinci çeyrekte de yüzde 3.8 ve 3. çeyrekte yüzde 4 büyüdü. 8 Aralık’ta açıklanan ekim ayı sanayi üretim verisi de, piyasa beklentilerinin üzerinde geldi. Bir önceki yılın ekim ayına göre yüzde 4.6’lık artış, 1 Kasım genel seçimleri öncesindeki siyasi belirsizliğe rağmen, üretim ve ihracat için verilen mücadeleyi gösteriyor.

Bu durum, yılın son çeyreğinde de büyüme verisinin de beklenenden yüksek çıkabileceğini ihtimalini güçlendiriyor. 10 yıldır izlediğim bir iptidai metotla yaptığım hesaplamaya göre 3. çeyrek GSYH büyümesi için şahsi tahminim yüzde 2.6 ile 2.8 arasındaydı. Bu basit tahmin yöntemiyle, 3. Çeyrek Büyüme tahminim, en kötü 2.2; en iyi 3.8; yüzde 70 olasılık ile 2.6 ile 2.8 arası olarak şekillenmişti. Açıklanan yüzde 4’lük büyüme en iyi büyüme tahminimi de geçti. En iyi tahminime göre 1 puan daha aşağı bir tahmine çektiğim için kızdım.

Tarımda yüzde 5 katma değer artışı beklentimize katılmayanlar vardı. İyimser beklentimizi de aşan tarım 3. çeyrekte, 2014’e göre yüzde 11,1 arttı. Böylece yüzde 4’lük büyümeye katkı sağladı. Türk halkının 2014’e göre, tüketim harcamalarının da yüksek seyretmesi ve kamu harcamaları ile yüzde 4 yakalanmış gözüküyor. Eğer, sanayi üretim verisi kasım ve aralık ayında da yüksek çıkar ise, 2015 yılının son çeyreğinde de yüzde 3.5 ile 4 civarı bir performans yakalayabiliriz. Bu çeyrek büyüme ile yılın bütününde 3.5 ile 3.8 arasında bir büyümeyle 2015 yılını göğüslediğimizi şimdiden düşünebiliriz. Bu arada, 2015 için yüzde 3’ün altında büyüme öngören tüm uluslararası finans kurumları, derecelendirme kuruluşları, hatta IMF dahi, Türk ekonomisinin büyümesi ile ilgili ‘ters köşeye’ yattılar.

RUSYA İFLASA SÜRÜKLENEBİLİR

Petrol İhraç Eden Ülkeler Teşkilatı’nın (OPEC), 18 aydır aştığı günlük 30 milyon varillik üretim kotasını, üyeler tekrar Haziran ayında bir araya gelene kadar, 31.5 milyon varile çıkarması ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) gelecek haftaya faiz arttırmasının neredeyse kesinlik kazanması ile, Batı Teksas petrolünün varil fiyatı da, Brent petrolü de 2009’dan bu yana ki en düşük değerine geriledi. Suudi Arabistan öncülüğünde, OPEC’in Kasım 2014’teki toplantısında üretimi aynen sürdürmek ve ABD’de yüksek maliyete sahip ‘kaya’ petrolü üreticilerini dışarı iterek, pazar payını korumak üzere aldığı kararın ardından, petrol fiyatı yüzde 40’ın üzerinde değer kaybetti. Uluslararası Enerji Ajansı’na göre, küresel petrol stokları Suudi Arabistan, Rusya ve Irak’ın arzı artırmasının etkisi ile yaklaşık 3 milyar varile yükseldi.

New York merkezli hedge fon Again Capital’in ortağı John Kilduff, OPEC’in kotasız ilk sabahı ile birlikte sert düşüş görüldüğünü ve Suudilerin, yüksek maliyetli üreticileri dışarıda bırakmaya yönelik stratejilerini ikiye katladıklarını hatırlatmış. Kilduff’a göre, OPEC üyeleri küresel petrol piyasasındaki baskın konumlarına Rusya, 1970’lerin sonlarında, ABD’nin ‘yıldız savaşları’ projesinin tuzağına düşüp, yaptığı askeri ve uzay harcamaları ile iflas etmişti. Şimdi de, çöken petrol fiyatları ile birlikte, Suriye ve Orta Doğu operasyonu, Rusya için ikinci bir çöküşün tetikleyicisi olabilir ve Rusya’yı daha ‘şoven’, daha saldırgan hale getirebilir. Bu nedenle, Türkiye’nin soğukkanlılığını koruması ve NATO’yu ısrarla devrede tutması iyi bir taktik olabilir.

RUSYA SAÇMALASA DA KOORDİNELİ OLALIM

Rus savaş gemisinin Boğaz’dan geçişi esnasında, güvertede omzunda roketatar taşıyan askerle yapılan ‘şov’ ne kadar gereksiz bir saçmalık ise Türkiye tarafının da o kadar koordineli ve ayakları yere basan bir tavır içerisinde olmasında yarar var.

Putin yönetimini, köşeye sıkıştırmanın yolu esas Rus iş dünyasındaki huzursuzluğu arttırmaktan geçer. Türkiye’nin, önce alternatif kaynakları bulduktan sonra, tarımdan maden cevherine, Rusya’nın aldığı ve alabileceği önlemlere bağlı olarak, Rusya’dan ithalatı sınırlayıcı tedbirleri hızlandırılabilir. Zaten petrol fiyatlarından dolayı huzursuzluğun ciddi boyutlarda olduğu Rusya’da, tarım ve madencilik sektöründeki rahatsızlığı da artırabilir. Türkiye’ye yönelik yaptırımların dozajının kaçmaması adına, bu defa Rus iş dünyasından kendi hükümetine baskı yoğunlaşabilir.

13 Aralık 2015 Pazar