Ülke kalkınmasında olmazsa olmaz yatırım ortamının iyileştirilmesi ve istihdam artışının yeni işe katılan nüfusu kapsayacak şekilde genişlemesidir. Bunun için olmazsa olmaz konu ise finansmana ulaşmadaki kolaylıktır. Yıllardır bürokrasinin azaltılması konuşulur, hükümetler bürokrasinin azaltılması için nice tedbirler alırlar ama bu şikayet yine de tam olarak sona ermez.
Şirketlerin büyümesi, finansal yapıların uluslararası hale gelmesi oranında özel sektör bürokrasisi olarak adlandırabileceğimiz yeni bir bürokrasi türü daha doğmaya başladı. Özellikle finansal kesimde yapıların büyümesine bağlı olarak bu bürokrasi giderek artan dozda devam eder hale geliyor. Üstelik bir yandan iş tanımları genişleyip işlemler standart hale geldiği halde bu oluyor. Aslında belli ölçüde doğal olarak büyüyen yapılarda bürokrasinin artması belli ölçüde kaçınılmazdır.
Esasen işlem tanımlarının olması, işlemlerin daha standart halde yapılmasına ve dolayısıyla da kolaylaşmasına imkan sağlar. Bu anlamda finans sektörü dahil şirketler işlem süreçlerini standardize etmeye çalışır. Bunun için süreç analizlerinin yapılması ve alınacak tedbirlerin bir an önce alınması, bir defalık değil, sürekli gelişim için olmazsa olmaz konudur.
Günümüzde hızlı büyüyen şirketlere baktığımızda süreç analizini göz ardı edenlerin bir zaman sonra sorunlarla karşılaşmaya başladığı ve bir süre sonra da ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldıkları kaçınılmaz bir durumdur.
Kurumsal süreç analizlerinin sürekli yapılmasının sağlanmasının faydası sadece süreçlerin sadeleştirilmesini değil, aynı zamanda büyüyen kurumsal yapılarda işlem güvenliği açısından da olmazsa olmaz bir gerekliliktir. Bunun için kurumların sadece iç denetim veya dış denetim yapılmasıyla yetinmeyip aynı zamanda süreç analizlerini de bir süreklilik halinde devam ettirmeleri zarurettir. Bu sayede kurumların sürekli dinamik kalmaları ve gelişimlerini sürdürmeleri mümkün olabilir. Dinamizmini koruyarak büyüyen kurumsal yapılar ise ülke kalkınması ve yatırım istihdam açısından en önemli gerekliliktir.
KALKINMA VE YATIRIM BANKALARI
Ülke kalkınması anlamında kalkınma ve yatırım bankaları olmazsa olmaz finansal kuruluşlardır. Bu kuruluşların hem sermaye hem de işleyiş açısından güçlendirilmeleri şarttır. Gelişmiş ülkelerde dahi kendi yatırım ve ihracatlarını teşvik noktasında ne denli güçlü yapıların oluşturulduğu gözlemlenen bir durumdur.
Bizde özellikle ihracatın daha dinamik olması ve sürekli gözlerin üzerinde olması sayesinde Eximbank önemli bir fonksiyon ifa etmektedir. Ancak burada da kaynak sıkıntısı zaman zaman finansmana hızlı ulaşımı zorlaştıran durumlara neden olabilmektedir.
Kalkınma ve yatırım bankaları ise bu anlamda biraz daha muhafazakar yapılar olarak devam etmektedirler. Bunda da en önemli neden bu bankaların kaynak sınırlılığıdır. Diğer yandan da işlem süreçlerinin hızlandırılması ve bu bankaların da biraz klasik banka gibi çalışan yapılara kavuşturulmaları gerekmektedir. Örneğin bu bankaların da artık kredi kullandırma departmanlarının risk analizlerini yapması ve konvansiyonel banka teminat mektubu istenmesi veya sadece ipotek yolu ile kredi verilmesi gibi değil, yaptıkları risk analizi sonucunda gerekli görülen temlik gibi unsurlarla yatırımcının kaynağa doğrudan ulaşımını kolaylaştırmaları gerekmektedir.
Bizde genelde olan bir uçtan öbür uca giden dalgalanmaların yaşanmasıdır.
Bazen bakarsınız çok esnek yapılar oluşturulup kötü niyetlinin kolayca istismarı ile karşılaşılır. Bunun sonucunda yapıyı öyle katılaştırırız ki, bu defa normal işleyiş bir hayli sıkıntılı hale gelir. Bu tür gelgitlere düşmeden, hem güvenli, hem de hızlı işleyen ve amaca hizmet eden yapıların kurulmasında ise olmazsa olmaz; sadece içerdeki değil, uluslararası trendlerin de yakından izlenmesi ve işleyiş süreçlerinin sürekli revize edilmesinin bir rutin haline getirilmesidir.
Elbette her geçen gün bu konuda ülkemiz kurumlarının mesafe aldıkları inkar edilemez. Ama daha alınacak çok mesafe ve gidilecek çok yol olduğunu unutmamalıyız.