Dijitalleşme; meslekler için korkulu bir rüya halinde geldi. Bu durumdan en çok etkilenmesi beklenen mesleklerden biri de muhasebecilik. Halihazırda işletmelerin önemli bir işlevi olan muhasebe, e-beyanname, interaktif vergi dairesi, e-fatura vb. teknolojilerle dijital dönüşüme uğramış durumda.


 



 

Dijital dönüşüm ve teknoloji, muhasebe meslek mensuplarının günlük işlerini değiştirmeye devam edecek. Mesleği sürekli kılmak için gerekli olan dijital, manuel ve diğer becerileri geliştirmeli ve etik kurallarının temeline odaklanmalı. Tüm bunların sonucunda yapay zekanın tehlike değil, bir dönüşüm, bir fırsat olduğu görülebilir.

 

DOÇ. DR. AYÇA DOĞANER

 

Muhasebe, işletmelerin parayla ölçülebilen mali olaylarının kayıtlanması, sınıflandırılması, özetlenmesi ve raporlanması, analiz ve yorumunun yapılması olarak tanımlanıyor. Muhasebe mesleği ile uğraşanlar, mükelleflerin kayıtlarını tutar, sınıflandırır, özetler, raporlar, analiz edip yorumlar. Ayrıca mevzuatın gerektirdiği yasal bildirim ve beyannameleri hazırlayarak ilgili mercilere sunar.

 

MESLEK OLARAK DOĞUŞU

 

Muhasebecilik mesleği en eski mesleklerden biri. Babil İmparatorluğu’nda kil tabletler, eski Mısır’da papirüs üzerinde hesaplama metinleri, hesap icmalleri var. Eski Yunan medeniyetinde ise tapınaklara ve bankalara ait hesapların tutulduğu bilgileri yer alıyor. 

 

Hatta ilk çağların sonlarına doğru Romalıların hesap tutma tekniği bakımından en ileri noktaya ulaştıkları tespit ediliyor. 

 

Günümüzdeki haliyle muhasebe teorisi ise çift taraflı kayıt yöntemi (muzaaf muhasebe metodu) 13. yüzyıldan itibaren İtalya’da kullanılmaya başlanıyor. Bu husus, 1296’da Floransa’da tutulmuş kayıtlardan anlaşılıyor.

 

TÜRKİYE’DEKİ TARİHİ

 

Türk muhasebe tarihinin gelişimine bakıldığında ise Anadolu’nun kayıt kültürü Mezopotamya’daki Asurlular ile Anadolu’daki Hititler arasında MÖ 2000-MÖ 1700 yıllarına ulaşılıyor. Batı Anadolu’da Gediz Vadisi’nde MÖ 600’lü yıllarda ilk metal para bulunuyor ve bu olay alışverişi kolaylaştırıp ticaretin önünü açarak, kayıt kültürüne ihtiyaç yaratıyor. 

 

Hesap tutma tekniği ise Batı’daki gibi ekonomik hayata paralel bir gelişme yaşadı. Ülkemizde muhasebe ilk kez 1850 tarihli Kanunname-i Ticaret ile düzenlendi. Söz konusu kanun, Fransız Ticaret Kanunu’nun tercümesi niteliğinde. Bunun yanı sıra muhasebe, orta öğretimde bazı okulların programına girdi, 1883 yılında ‘İstanbul Ticaret Mekteb-i Âlisi’, ‘Darüşşafaka’ ve ‘Askeri Rüştiye, İdadi’nin esaslı derslerinden biri olarak okutulmaya başlandı.

 

Cumhuriyet döneminde ise 1933’te kurulan Sümerbank’ın işletme muhasebesini kurması için davet edilen Alman Profesör Sachenberg ile ülkemizde daha önce kullanılmayan yeni kavramlar muhasebe uygulamasına girdi. Sümerbank için geliştirilen muhasebe sistemindeki hesap planı, diğer tüm kamu iktisadi teşebbüsleri için uygulandı. Bu hesap planı, özel işletmeler için de muhasebe düzeninin oluşturulmasında bir başlangıç noktası oldu. 1937’de ‘Türk Ticaret Kanunu’ ve 1950’de ise ‘Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunları’ ile ‘Vergi Usul Kanunu’nun yürürlüğe girmesi, ülkemizdeki muhasebe uygulamalarını etkiledi.

 

MESLEĞİN KURUMSALLAŞMASI

 

1950 yılında genel vergi reformu kapsamında yürürlüğe giren Gelir Vergisi ve Vergi Usul Kanunları, 1956 yılında yürürlüğe giren 6752 sayılı Ticaret Kanunu ile muhasebe konusunda önemli gelişmeler gerçekleşti. 1976 yılında Muhasebeciler Mali Müşavirler Birliği Derneği kuruldu. Bu dernek, muhasebe mesleğinin örgütlenme arzusunu göstermesi açısından önemli.

 

Muhasebecilik mesleği, 3568 Sayılı ‘Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanunu’ ile 1989’dan sonra yasal bir yapıya kavuşturuldu. Bu husus, muhasebe uygulamalarının geliştirilmesi için çok önemli bir aşama. Kanun ile işletmelerde faaliyetlerin ve işlemlerin sağlıklı ve güvenilir olması, faaliyet sonuçlarının ilgili mevzuat çerçevesinde denetlenmesi, değerlendirilmesi sağlandı; halihazırdaki durumu ilgililerin ve resmi mercilerin istifadesine tarafsız bir biçimde sunulması ve yüksek mesleki standartların gerçekleştirilmesi mümkün hale geldi.

 

1990 yılının ortalarında ise İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası, Türkiye’nin en büyük odası olarak kuruldu. Oda, aradan geçen yıllar içerisinde Türkiye’nin en büyük muhasebe meslek odası olma özelliğini korurken, dünyanın da sayılı meslek odalarından biri konumuna geldi.

 

GÜNÜMÜZDE MUHASEBECİLİK

 

Muhasebeciler, günümüzde birçok faktörün etkisi altında olmalarına rağmen hem kendi ülkelerinin hem de işletmelerin ekonomik faaliyetlerinde büyük role sahipler. Muhasebecilerin yaptıkları işleri değiştiren teknolojik gelişmeler ve kurumlar tarafından yapılan düzenlemeler nedeniyle sürekli güncel kalmaları gerekiyor. Aynı zamanda gelecekteki faaliyetleri bu nedenle belirsiz hale geliyor. 

 

Söz konusu belirsizlikler için de yeniliklere uyum sağlamalılar. Teknolojinin hızla artan kullanımıyla birlikte muhasebeciler teknolojik anlamda düşünme ve yeteneklerini geliştirmeli, bilgi sahibi olmalı. 

 

Türkiye’de son yıllarda özellikle vergi tahsilâtı alanında dijitalleşme yaygınlaştı. Dijital ve interaktif vergi daireleri oluşturularak, vergiler ve beyannameler internet ortamına alındı. 

 

DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN ETKİSİ

 

Günümüzde her alanda etkisini hissettiren dijitalleşme, geleneksel iş yapma biçimlerini değiştirerek, teknolojinin daha yoğun kullanıldığı bir ortamı oluşturuyor. Özellikle Endüstri 4.0, yapay zeka, makina öğrenmesi gibi kavramların her geçen gün daha sık kullanılması, işletmelerde birçok işin insanlar yerine makinalar tarafından daha az hata ve daha az maliyetle yapılması yönündeki gelişmeleri de ortaya çıkarıyor. 

 

Bütün bu gelişmelerin meslekler için korkulu bir rüya halinde geldiği günümüzde, bu durumdan en çok etkilenmesi beklenen muhasebecilik. Halihazırda işletmelerin önemli bir işlevi olan muhasebe, e-beyanname, interaktif vergi dairesi, e-fatura vb. teknolojilerle dijital dönüşüme uğramış durumda. 

 

Dünyada gerçekleşen politik, ekonomik, sosyal ve teknolojik değişimlerden etkilenmeyen hiçbir meslek yok. İşletmeler hatta sektörler bile birleşiyor, yeni meslekler ortaya çıkabiliyor. Muhasebe mesleğinin, piyasada rekabet edebilen ve kamu çıkarını koruyan bir meslek olarak kalabilmesi için değişiklikleri öngörmek ve değişikliklere liderlik edebilecek bir yapılanma içinde olması kaçınılmaz.

 

Dijitalleşme ve yapay zeka, günümüzde insanın olduğu birçok yerde insanın yerini alıyor ya da gelecekte alması bekleniyor. Muhasebe mesleğinin de bu etkilenmeden payını almaması mümkün değil. Bu bağlamda yapay zeka teknolojisinin, muhasebe mesleğinde bir dönüşüm yaratmaya ve mesleğin daha fazla teknoloji odaklı hale gelmesine yol açacağı malum. 

 

İNSANİ DOKUNUŞ KOPYALANAMAZ!

 

İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı Erol Demirel, meslek mensuplarına yönelik Şubat 2024 mesajında yapay zeka korkusunun yersiz olduğunu vurguladı. Demirel, konuyla ilgili olarak şunları kaydetti: “Günümüzde mesleğimizi dönüşüme uğratan en önemli gelişme, robotik ve yapay zeka destekli uygulamalardır. Yapay zeka, çeşitli endüstrilerde moda bir kelime olmuştur ve muhasebe mesleği de bir istisna değildir. 2024 yılında da yapay zeka, muhasebecilerin çalışma şeklini dönüştürerek ve büyüme için yeni fırsatlar sunarak mesleği etkilemeye devam edecek. Ancak muhasebecilerin yerini yapay zekanın alacağı korkusu temelsizdir. Yapay zeka belirli görevleri daha verimli bir şekilde yerine getirebilse de muhasebecilerin masaya getirdiği insani dokunuşu ve uzmanlığı kopyalayamaz. Muhasebeciler, müşterilerine özel tavsiyeler ve stratejik içgörüler sağlamak için gerekli olan eleştirel düşünme becerilerine, iş zekasına ve karmaşık finansal verileri yorumlama becerisine sahiptir.”

 

MUHASEBECİ-YAPAY ZEKA ORTAKLIĞI

 

Muhasebenin dört temel işlevinden olan kayıt, sınıflandırma, özetleme-raporlama süreçleri yapay zeka açısından yeniden ele alınabilir. Ancak analiz-raporlama işlevinde finansal tabloların yorumlanması konusunda yapay zeka bir gelişim gösteremez, bu alanda çalışan uzmanların danışmanlık görevine yoğunlaşacağı kabul edilebilir. 

 

Bu bağlamda, muhasebe meslek mensuplarının stratejik düşünme, büyük verileri analiz edebilme ve akıl yürütme gibi özelliklere sahip olması önemli. Muhasebede insan-yapay zeka ortaklığı sayesinde etik standartlar korunup, insan uzmanlığının yanısıra yapay zekadan da faydalanılabilir. 

 

Yapay zekanın muhasebe süreçlerine dahil edilmesi ile verimlilik ve doğru bilgi sağlanabilir. Ayrıca yapay zeka, insan kaynaklı hata riskini azaltarak finansal raporlamanın doğruluğunu da artırabilir. Karmaşık algoritmalar oluşturarak, geniş veri kümelerini analiz edebilir, kalıpları belirleyebilir ve insan gözünün fark edemeyeceği anormallikleri tespit edebilir. Tüm bunların yapılmasıyla daha kesin sonuçlara sahip olan finansal tablolar oluşur, aynı zamanda gerçek zamanlı bilgilerle desteklenerek karar alma süreci gelişir.

 

Dijital dönüşüm ve teknoloji, muhasebe meslek mensuplarının günlük işlerini değiştirmeye devam edecektir. Ayrıca muhasebe mesleğinin temelini oluşturan güven ve mesleki yargıların değerini ve önemini artıracaktır. Mesleği sürekli kılmak için gerekli olan dijital, manuel ve diğer becerileri geliştirmeli ve etik kurallarının temeline odaklanmalı. Tüm bunların sonucunda yapay zekanın tehlike değil, bir dönüşüm, bir fırsat olduğu görülebilir.

25 Mart 2024 Pazartesi

Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "Meyve atıklarından çevre dostu ekstraksiyon teknolojileri kullanılarak uçucu yağ, çevreye duyarlı yenilikçi üretim teknikleri kullanılarak pektin elde ediliyor." ifadesini kullandı.


Kacır, sosyal medya hesabından projeye ilişkin paylaşım yaptı.

 

Tarımsal atıklardan katma değerli ürünlerin elde edilmesiyle hem israfın önüne geçileceğini hem de ekonomik getiri sağlanarak yeni ürünler elde edileceğini belirten Kacır, "Türkiye'ye değer katmak için çalışan araştırmacılarımızı destekliyoruz. TÜBİTAK MAM tarafından yürütülen projeyle, tarımsal atıklar çevre dostu teknolojilerle katma değerli ürünlere dönüştürülüyor. Projenin farklı bileşenleriyle meyve atıklarından, çevre dostu ekstraksiyon teknolojileri kullanılarak uçucu yağ, çevreye duyarlı yenilikçi üretim teknikleri kullanılarak pektin elde ediliyor. Ayrıca tarımsal atıkların biyogaz oluşum potansiyelinin artırılması ve toprak iyileştirici olarak değerlendirilmesi amaçlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

TİCARİLEŞMENİN ÖNÜ AÇILACAK

 

Kacır, Türkiye'nin, sahip olduğu iklim koşullarından dolayı farklı meyve türlerinin yetiştiriciliği için uygun olduğuna işaret eden ederek, şunları kaydetti:

 

"Ayrıca Erciyes Üniversitesi yürütücülüğünde gerçekleştirilecek Meyve Islahı Projesi ile etkileşim sağlanması, elde edilecek katma değerli ürünlerin ticarileştirilmesinin önünün açılması hedefleniyor. Daha yeşil bir gelecek adına, hayatın her alanında sıfır atık hedefiyle çalışmaya devam edeceğiz."

05 Mayıs 2024 Pazar

TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü (UME), Azerbaycan Metroloji Enstitüsü (AzMI) bünyesinde, anahtar teslim, 12 metroloji laboratuvarı kuracak.


Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, Türkiye ile Azerbaycan'ın işbirliği her alanda olduğu gibi sanayide de artarak devam ediyor.


Geçen yıl sonunda imzalanan sözleşmeyle yürürlüğe giren proje kapsamında TÜBİTAK UME, Azerbaycan Metroloji Enstitüsü bünyesinde boyutsal, dalga boyu, elektromanyetik, empedans, fotometri, hacim yoğunluk ve viskozite, kuvvet, medikal metroloji, nem, RF ve mikrodalga, sertlik ve zaman-frekans alanlarında 12 yeni metroloji laboratuvarının kurulumunu gerçekleştirecek.


Cihaz satın alma süreçlerinin tamamlanma aşamasına geldiği projede Azerbaycan Metroloji Enstitüsü teknik personelinin eğitimlerine de başlandı.


Azerbaycan'ın metroloji dünyasına entegrasyonuna önemli bir ivme kazandıracak olan projenin 18 ay içinde tamamlanması hedefleniyor.


Projenin ikinci fazında 15 yeni laboratuvarın daha kurulması planlanıyor.

02 Mayıs 2024 Perşembe