Yenilenebilir enerji kurulu gücündeki artışla dünya sıralamasında basamakları hızla tırmanan Türkiye'nin temiz enerji haritasında, İzmir rüzgar, Konya güneş, Aydın jeotermal, Şanlıurfa hidroelektrik ve İstanbul biyokütle kapasitesiyle lider şehirler olarak öne çıkıyor.

Türkiye'nin yenilenebilir enerji kurulu gücü nisan sonu itibarıyla lisanslı ve lisanssız olmak üzere 50 bin 990 megavata ulaştı ve elektrikteki toplam 97 bin 377 megavat kapasitenin yüzde 52,5'ini oluşturdu.

Bu dönemde, yenilenebilir enerji kaynakları arasında en yüksek payı 31 bin 280 megavatla hidroelektrik santralleri aldı. Bunu 9 bin 543 megavatla rüzgar, 7 bin 70 megavatla güneş, 1595 megavatla jeotermal ve 945 megavatla biyokütle takip etti.

Türkiye'de yenilenebilir enerji yatırımlarının büyüklüğü 50 milyar dolar seviyesini aşarken, kurulu güç kaynak ve il bazında farklılıklar gösteriyor.

Şanlıurfa, 3 bin 128 megavatla hidroelektrikte en yüksek kapasiteye sahip şehir olarak ilk sırada geliyor. Elazığ, 2 bin 287 megavat, Diyarbakır 2 bin 250 megavat, Artvin 2 bin 167 megavat ve Adana 1902 megavatla hidroelektrikte en fazla kurulu güce sahip ilk 5 şehir arasında yer alıyor.

Ayrıca, Samsun 1879 megavat, Bingöl 1316 megavat, Kahramanmaraş 1300 megavat, Mardin 1213 megavat ve Giresun 940 megavat hidroelektrik kapasitesiyle öne çıkıyor.

RÜZGARIN BAŞKENTİ İZMİR'İ BALIKESİR TAKİP EDİYOR


Türkiye'de mevcut durumda, 253 santralde rüzgar enerjisi türbinleri elektrik üretimi gerçekleştiriyor. Rüzgar enerjisinde 1635 megavatla İzmir başı çekerken, İzmir'i 1275 megavatla Balıkesir ve 808 megavatla Çanakkale izliyor. Rüzgar enerjisinde 736,5 megavat kurulu güçle Manisa ve 412,5 megavat kurulu güçle Hatay da en fazla kapasiteye sahip ilk 5 şehir arasında yer alıyor.

İstanbul 398,7 megavat, Aydın 391 megavat, Kırklareli 379,2 megavat, Afyonkarahisar 323,8 megavat ve Kayseri 272 megavat rüzgar enerjisi kurulu gücüyle dikkati çekiyor.

ANADOLU'NUN GÜNEŞİ PARLIYOR


Türkiye'nin güneş enerjisinde kurulu gücü 6 bin 450 megavatı lisanssız, 620 megavatı ise lisanslı olmak üzere toplam 7 bin 70 megavat seviyesinde bulunuyor.

Bu kapasitenin 843 megavatına sahip Konya, güneş enerjisinde en yüksek kurulu güce sahip şehir olarak ilk sırada yer alıyor.

Türkiye'de dağıtık elektrik gücünün en belirgin örneği olarak değerlendirilen güneş enerjisinde Ankara 383,8 megavat, Şanlıurfa 370 megavat, Kayseri 333 megavat, İzmir 291 megavat, Afyonkarahisar 244,6 megavat, Kahramanmaraş 232 megavat, Manisa 217 megavat, Mersin 201 megavat ve Denizli 194 megavat kurulu güç bulunuyor.

JEOTERMALDE AYDIN, BİYOKÜTLEDE İSTANBUL BAŞI ÇEKİYOR


Jeotermal enerjisi kurulu gücünün oluşmasında yer altı kaynakların potansiyeli belirleyici olduğundan, Türkiye'deki jeotermal kapasitesi ağırlıklı olarak Ege bölgesiyle sınırlı kalıyor.

Jeotermalde Aydın 850,4 megavatla en fazla kapasite sahibi şehir olarak başı çekerken, Aydın'ı 354 megavatla Denizli, 349 megavatla Manisa, 27,3 megavatla Çanakkale, 12 megavatla İzmir ve 2,8 megavatla Afyonkarahisar takip ediyor.

Türkiye'de diğer temiz enerji kaynaklarına göre daha yavaş ilerlese de yüksek potansiyel barındıran biyokütle kurulu gücünde en yüksek kapasite 139 megavatla İstanbul'da bulunuyor.

Ankara 83,9 megavat, İzmir 58,2 megavat, Balıkesir 53,2 megavat ve Afyonkarahisar 51,5 megavatla en fazla biyokütle kapasitesine sahip ilk 5 şehir olarak öne çıkıyor.

Ayrıca, Tekirdağ'ın 44,3 megavat, Antalya'nın 40,6 megavat, Adana'nın 38,6 megavat, Samsun'un 38,3 megavat ve Konya'nın 36,2 megavat biyokütle kurulu gücüne sahip olduğu biliniyor.

Türkiye genelinde 72 şehirde hidroelektrik santrali bulunurken, 62 şehirde de biyokütle tesisi elektrik üretiyor.

TÜRKİYE'NİN TEMİZ ENERJİ KURULU GÜCÜ KÜRESEL KAPASİTENİN YÜZDE 1,7'Sİ SEVİYESİNDE


Türkiye, temiz enerji kurulu gücüyle geçen yıl dünyada 12'nci, Avrupa'da ise 5'inci sırada yer aldı.

21. Yüzyıl Yenilenebilir Enerji Politikaları Organizasyonu'nun (REN21) 2021 Yenilenebilir Enerji Küresel Durum Raporu'na göre, jeotermal kurulu gücünde dünyada 4'üncü sırada gelen Türkiye, dünyadaki toplam kapasitenin yüzde 11'ini oluşturdu.

Öte yandan, Türkiye geçen yıl Çin'den sonra en yüksek hidroelektrik kapasitesini devreye alan ülke oldu. Türkiye, bu dönemde küresel hidroelektrik kapasitesinin yüzde 3'ünü karşıladı ve bu alanda ilk 10 ülke arasına girdi.

Türkiye'nin toplam yenilenebilir enerji kapasitesi ise küresel yenilenebilir enerji kurulu gücünün yaklaşık 1,7'sine karşılık geldi.

RÜZGAR VE GÜNEŞTEN ELEKTRİK ÜRETİMİ DÜNYA ORTALAMASININ ÜZERİNDE


Temiz enerji kaynakları arasında elektrik üretiminde en yüksek payı hidroelektrik santralleri alıyor. Kuraklık nedeniyle son aylarda hidroelektrik santrallerinin üretimdeki payı düşse de geçen yıl toplam elektrik üretiminin yüzde 25,6’sı hidroelektrik santrallerinden sağlandı.

Londra merkezli araştırma kuruluşu Ember verilerine göre, Türkiye geçen yıl toplam elektrik üretiminin yüzde 12'sini rüzgar ve güneşten karşılayarak dünya ortalamasının (yüzde 9,4) üzerinde performans gösterdi.

Türkiye'nin bu kaynaklardan sağladığı elektrik üretimi 2015-2020 döneminde 3 kat artış gösterdi. Toplam elektrik üretiminde yenilenebilir enerji kaynaklarının payı geçen yıl yüzde 43 seviyesinde gerçekleşti.

İKLİM KRİZİYLE MÜCADELE İÇİN FOSİL YAKIT KULLANIMI SONLANDIRILMALI


Fosil yakıtlardan kaynaklanan karbon emisyonları küresel sıcaklık artışına neden oluyor.

Küresel sıcaklık artışının yol açtığı iklim krizini önlemek için fosil yakıt kullanımının en hızlı şekilde sonlandırılması gerekiyor. Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak ve 2050'de net sıfır emisyon hedefine ulaşmak için kritik önemde olan temiz enerji kaynaklarına daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.

Bu kapsamda, özellikle son yıllarda birçok ülke başta kömür olmak üzere fosil yakıtlardan çıkış stratejileri ortaya koyarken, dünyada çapında temiz enerji dönüşümü giderek daha yaygın hale geliyor.

Temiz enerji dönüşümü şirketlerin ve bankaların yatırım planlarını da şekillendiriyor. Şu anda dünyadaki tüm kalkınma bankaları kömür finansmanını durdururken, yenilenebilir kaynaklara yatırımları artırmayı taahhüt ediyor.

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre, 2050'de net sıfır emisyonu başarmak için ülkelerin 2030'a kadar yıllık 5 trilyon dolar temiz enerji yatırımı gerçekleştirmesine ihtiyaç duyuluyor.

Bu rakam, küresel enerji sektöründeki yıllık 2,3 trilyon dolarlık mevcut yatırım hacminin yaklaşık 2 katı seviyesinde bulunuyor.

Rüzgar ve güneş enerjisinde yıllık 1000'er megavat kapasite oluşturmayı hedefleyen Türkiye'nin küresel temiz enerji yatırımlarından daha fazla pay alabilmesi, finansmana erişiminin kolaylaşması, daha fazla yabancı yatırımcı çekebilmesi ve cari açığını azaltabilmesi için yenilenebilir enerji yatırımları kritik önem taşıyor.

23 Haziran 2021 Çarşamba

Etiketler : Sektörel

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 1213 atık su arıtma tesisi ile ülke nüfusunun yüzde 90.6'sına hizmet verildiğini bildirdi.



 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Bakanlığın atık su ve katı atık çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

 

Bakanlığın, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı konusunda çalışmalar yaptığını belirten Özhaseki, şu bilgileri verdi: "Bu çerçevede halihazırda yüzde 5,30 olan arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranını, 2028 yılında yüzde 11'e çıkarmayı hedefliyoruz. Bakanlık olarak yerleşim yerlerinden kaynaklanan atık suların toplanarak arıtılması, çevre ve insan sağlığının korunmasını amaçlıyoruz."

 

Kentsel atık su arıtma tesislerine ilişkin bilgi veren Özhaseki "2002 yılında 145 olan atık su arıtma tesisi sayısını 1213'e çıkardık. 74 ilimizde bulunan tesisler ile ülke nüfusunun yüzde 90,6'sına hizmet veriliyor." dedi.

 

Özhaseki, devam eden kentsel atık su arıtma tesisi çalışmalarına ilişkin, "74 ilimizdeki atık su arıtma tesislerinin yanı sıra 3 il merkezinde inşaat, 3 il merkezinde de proje aşamasında çalışmalarımız sürüyor. Mevcut durumda atık su arıtma tesisi olan illerden 3'ünde ileri biyolojik atık su arıtma tesislerimizin inşaat süreci, 3'ünde ise proje süreci devam ediyor." bilgisini paylaştı.

 

"EVLATLARIMIZA DAHA SAĞLIKLI VE DAHA TEMİZ BİR DÜNYA EMANET EDECEĞİZ"

 

Belediye atıklarının insan ve çevre sağlığına etkilerinin en aza indirilip, etkin yönetiminin gerçekleştirilmesi amacıyla, belediyelerin finanse etmekte zorlandıkları atık altyapı projelerinin desteklenmesi için başlatılan Katı Atık Programı (KAP) projesi kapsamında, düzenli depolama tesislerinin yapımına da destek sağlandığını aktaran Özhaseki, bu kapsamda düzenli depolama tesisi bulunmayan yerlere öncelik verildiğini bildirdi.

 

Özhaseki, şunları kaydetti: "Katı atıkların çevreye zarar vermeden bertarafını sağlamak üzere düzenli olarak depolanması amacıyla inşa edilen katı atık düzenli depolama tesisi sayısı 2024'ün ilk çeyreğinde 94'e ulaştı. Bu tesisler ile 1248 belediyede 75,9 milyon kişiye yani nüfusun yüzde 94,5'ine hizmet veriliyor. Suyun her damlasının değerlendirilerek ekonomik, sosyal ve çevresel yaşama kazandırılmasını önemsiyoruz. Çevremizi hassasiyetle koruyor, katı atıkları düzenli depoluyoruz. Evlatlarımıza daha sağlıklı ve daha temiz bir dünya emanet edeceğiz."

28 Nisan 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yeni hasat sezonuna hazır olduğunu belirterek, "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız." ifadesini kullandı.


 

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Yumaklı, TMO'nun Merkez ve Taşra Teşkilatı Eğitim, Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.

 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, burada yaptığı konuşmada, TMO'nun zor zamanların kadim kurumu olduğuna işaret ederek, hububat sektörünün ekonomi ve gıda güvenliği açısından stratejik önem taşıdığını bildirdi.

 

Çiftçilerin toprağa verdiği emeğin, alın terinin karşılığını alacağı hasat sezonunun yaklaştığına işaret eden Yumaklı, Bakanlık olarak hububat ve diğer ürünlerin üretim sürecinden alımına kadar her aşamayı titizlikle takip ettiklerini vurguladı.

 

Yumaklı, geçen yıl Tarım Kanunu'ndaki değişiklikle ülkenin bu alanda uzun yıllardır söylenen ancak sadece teoride kalan birtakım hususları hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Devrim niteliğinde oldu bu değişiklikler. Özellikle bitkisel ve hayvansal üretim için stratejik öneme sahip ürünlerde inşallah bu yılın ekim döneminden itibaren planlı üretime geçmiş olacağız. Özellikle işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması konusu odak noktamız oldu. Tarımsal üretim yapılan tüm alanların kayıt altına alınması bunun başlıklarından bir tanesi. Stratejik ürünlerde planlı üretime geçilmesi yine en önemli başlığımız. Yeni normale karşı bu ülkenin dayanıklı olmasını, daha fazla tarımsal ürün üretmesini ve ilerleyen yıllarda hem ihtiyacımızın karşılanması hem de önemli bir gelir kaynağı olan tarımsal üretim ürün ihracatımızı da artırmak istiyoruz.”

 

DEPOLAMA KAPASİTESİ TEKNOLOJİK YENİLİKLERLE GÜÇLENDİRİLECEK

 

Yumaklı, 2022 yılı sonunda bitkisel üretimin 129 milyon ton iken 2023'teki deprem felaketine rağmen üreticilerin 137 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştirdiği bilgisini verdi.

 

Deprem zamanında TMO'nun yaraların sarılmasında önemli görevler icra ettiğini vurgulayan Yumaklı, "Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl bütün bunlar yaşanırken, daha olayın akut hali devam ederken hububat fiyatlarının açıklamasını gerçekleştirdi. O andan itibaren TMO bu görevi üstlendi ve 13,1 milyon tonluk alım gerçekleştirdi. Bu bütün zamanların rekoru oldu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, tarımda teknolojinin kullanımının önemine dikkati çekerek, bundan sonraki dönemde de ülkenin ihtiyacı olan depolama kapasitesini son teknolojik yeniliklerle ülkeye kazandıracaklarını ifade etti.

 

"YAĞIŞLAR REKOLTENİN GİDİŞATINI BELİRLEYECEK"

 

Arpa ekim alanlarında geçen seneye göre yüzde 4, buğday ekim alanlarında ise yüzde 7'lik artışın söz konusu olduğunu dile getiren Yumaklı, "Mısırda 2023'te herkesin beklentisinin aksine Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırdık. Bu sene de benzer bir rakamın geleceğini düşünüyoruz. Buğday ve arpa üretimiyle alakalı malumunuz yağışların önemi var. Mayısın 15'ine kadar görülecek yağışlar, rekoltenin gidişatını ve ürün kalitesini belirlemiş olacak. Makrodan baktığımız zaman Ekim 2023-Nisan 2024 dönemi uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 1,6, geçen seneye göre yüzde 25'in üzerinde yağışlarda fazlalık var." ifadelerini kullandı.

 

Yumaklı, yeni hasat sezonunun başarılı geçmesi için bütün hazırlıkların tamamlandığını ve yeni sezona hazır olduklarını bildirdi.

 

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da üreticinin yanında yer alarak üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak her türlü adımı atacaklarını belirten Yumaklı, şunları kaydetti: "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız. TMO, her dönemde olduğu gibi bu sezon da üretimin sürdürülebilirliği ve piyasa istikrarı için başta üreticilerimiz olmak üzere tüm kesimlere hizmet vermeye devam edecek. Çiftçilerimize de hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum."

28 Nisan 2024 Pazar