Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yeni hasat sezonuna hazır olduğunu belirterek, "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız." ifadesini kullandı.


 

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Yumaklı, TMO'nun Merkez ve Taşra Teşkilatı Eğitim, Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.

 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, burada yaptığı konuşmada, TMO'nun zor zamanların kadim kurumu olduğuna işaret ederek, hububat sektörünün ekonomi ve gıda güvenliği açısından stratejik önem taşıdığını bildirdi.

 

Çiftçilerin toprağa verdiği emeğin, alın terinin karşılığını alacağı hasat sezonunun yaklaştığına işaret eden Yumaklı, Bakanlık olarak hububat ve diğer ürünlerin üretim sürecinden alımına kadar her aşamayı titizlikle takip ettiklerini vurguladı.

 

Yumaklı, geçen yıl Tarım Kanunu'ndaki değişiklikle ülkenin bu alanda uzun yıllardır söylenen ancak sadece teoride kalan birtakım hususları hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Devrim niteliğinde oldu bu değişiklikler. Özellikle bitkisel ve hayvansal üretim için stratejik öneme sahip ürünlerde inşallah bu yılın ekim döneminden itibaren planlı üretime geçmiş olacağız. Özellikle işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması konusu odak noktamız oldu. Tarımsal üretim yapılan tüm alanların kayıt altına alınması bunun başlıklarından bir tanesi. Stratejik ürünlerde planlı üretime geçilmesi yine en önemli başlığımız. Yeni normale karşı bu ülkenin dayanıklı olmasını, daha fazla tarımsal ürün üretmesini ve ilerleyen yıllarda hem ihtiyacımızın karşılanması hem de önemli bir gelir kaynağı olan tarımsal üretim ürün ihracatımızı da artırmak istiyoruz.”

 

DEPOLAMA KAPASİTESİ TEKNOLOJİK YENİLİKLERLE GÜÇLENDİRİLECEK

 

Yumaklı, 2022 yılı sonunda bitkisel üretimin 129 milyon ton iken 2023'teki deprem felaketine rağmen üreticilerin 137 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştirdiği bilgisini verdi.

 

Deprem zamanında TMO'nun yaraların sarılmasında önemli görevler icra ettiğini vurgulayan Yumaklı, "Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl bütün bunlar yaşanırken, daha olayın akut hali devam ederken hububat fiyatlarının açıklamasını gerçekleştirdi. O andan itibaren TMO bu görevi üstlendi ve 13,1 milyon tonluk alım gerçekleştirdi. Bu bütün zamanların rekoru oldu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, tarımda teknolojinin kullanımının önemine dikkati çekerek, bundan sonraki dönemde de ülkenin ihtiyacı olan depolama kapasitesini son teknolojik yeniliklerle ülkeye kazandıracaklarını ifade etti.

 

"YAĞIŞLAR REKOLTENİN GİDİŞATINI BELİRLEYECEK"

 

Arpa ekim alanlarında geçen seneye göre yüzde 4, buğday ekim alanlarında ise yüzde 7'lik artışın söz konusu olduğunu dile getiren Yumaklı, "Mısırda 2023'te herkesin beklentisinin aksine Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırdık. Bu sene de benzer bir rakamın geleceğini düşünüyoruz. Buğday ve arpa üretimiyle alakalı malumunuz yağışların önemi var. Mayısın 15'ine kadar görülecek yağışlar, rekoltenin gidişatını ve ürün kalitesini belirlemiş olacak. Makrodan baktığımız zaman Ekim 2023-Nisan 2024 dönemi uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 1,6, geçen seneye göre yüzde 25'in üzerinde yağışlarda fazlalık var." ifadelerini kullandı.

 

Yumaklı, yeni hasat sezonunun başarılı geçmesi için bütün hazırlıkların tamamlandığını ve yeni sezona hazır olduklarını bildirdi.

 

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da üreticinin yanında yer alarak üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak her türlü adımı atacaklarını belirten Yumaklı, şunları kaydetti: "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız. TMO, her dönemde olduğu gibi bu sezon da üretimin sürdürülebilirliği ve piyasa istikrarı için başta üreticilerimiz olmak üzere tüm kesimlere hizmet vermeye devam edecek. Çiftçilerimize de hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum."

28 Nisan 2024 Pazar

Geçen yıl toplanan vergi gelirlerinin yüzde 47.5’ini, kurumlar vergisi gelirlerinin de yüzde 64’ünü İstanbullu mükellefler karşıladı.


Vergi sisteminin işlemesinde önemli rol üstlenen mali müşavirler ise özlük haklarının iyileştirilmesi talebinde bulunarak, kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin önemine dikkat çekiyor.  

 

MESUDE DEMİRHAN

 

İstanbul Ticaret Odası Mali Müşavirlik Meslek Komitesi Çalışma Toplantısı, İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman’ın başkanlığında, Meclis ve Komite Üyeleri ile sektör temsilcilerinin katılımıyla Cemile Sultan Koru Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Sektörel gelişmelerin istişare edildiği toplantıda; KDV iadesi, vergi uygulamaları, özlük haklarının iyileştirilmesi ve geçici vergi dönemlerinde enflasyon düzeltmesi konuları ele alındı.

 

Toplantının açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman, iş dünyası olarak özellikle iş yapma koşullarının iyileştirilmesi, yeni yatırımların hızlandırılması, ürün ve hizmet maliyetlerinin iyileştirilmesi için fikri çalışmalara çok ihtiyaç olduğunu söyledi. Bu temel mesele çerçevesinde vergi politikaları ve uygulamalarının büyük yer tuttuğundan bahseden Salman, verginin gerek kamu yönetiminin işlemesi gerekse toplumsal yarar sağlayacak her türlü kamusal hizmetin sağlanması açısından elzem olduğuna dikkat çekti. Salman, “Mesele sadece vergi toplamak değil. İstanbul iş dünyasının temsilcileri olarak bizler de bu hususu önemsiyor, kamu kurumları nezdinde girişimlerde bulunuyoruz” dedi.

 


KAYIT DIŞI GERÇEĞİ

 

İstanbul’un vergi kalemlerinin, kamu bütçesinin önemli bir kaynağını oluşturduğunu ifade eden Salman, geçen yıl toplanan vergi gelirlerinin yüzde 47.5’inin İstanbul’dan sağlandığını hatırlattı. Şirketleri önemli ölçüde ilgilendiren kurumlar vergisi gelirlerinin ise yüzde 64’ünü İstanbul’un karşıladığını dile getiren Salman, şöyle devam etti: “Vergisini veren, sorumluluklarını yerine getiren şirketler olduğu gibi bir de maalesef kayıt dışı ekonomi gerçeği var. Bu durum; bir yandan vergi geliri kaybına neden olurken, diğer yandan da iş piyasasını bozan, rekabeti sekteye uğratan bir niteliğe sahip. Kayıt dışı alanla mücadeleyle birlikte mali piyasalarda ürün ve hizmet çeşitliliği ile derinliğin artırılması, kamu gelir ve harcamalarının kalitesinin yükseltilmesi, yatırım ortamının iyileştirilmesi, işgücü piyasası ile ilgili başlatılan yapısal dönüşüm ve reformların tamamlanması da iş dünyamızın ana gündem maddeleri arasında.”

 

VERGİ USUL UYGULAMALARI ESNETİLMELİ

 

Sektör mensupları, bir ülkenin gelişmişlik seviyesini gösteren en önemli alanların başında bütçe harcamalarının gelir üzerinden alınan vergilerle karşılanma düzeyi olduğunu belirterek, sorunları şöyle özetledi: “Bütçe ve finansman, önemli oranda iş insanlarının ödediği vergilerden oluşuyor. Ülkemizde en karmaşık hukuki düzenlemelere tabi olan vergi uygulamalarında zaman zaman önemli sorunlarla karşılaşıyoruz. Verginin toplanması çok önemli ancak toplanan vergilerin etkin ve adil kullanılması çok daha önemli.


Ayrıca vergi uygulamasında usule çok önem verilmesi, mükelleflerin ve mali müşavirlerin zaman ve maddi kayıplarına neden oluyor. Usul uygulamalarının daha esnek olması için gerekli mevzuat altyapısı oluşturulmalı.”

13 Mayıs 2024 Pazartesi

Pandemiden sonra ticari gayrimenkulde de tercihler değişiyor. Arz eksikliği, depreme dirençli yapılar, şehirlerin markalaşması, kalite ve konfor arayışı yeni dönemin ana başlıkları olacak. İTO’da düzenlenen panelde sektörün uzmanları yeni gelişmelere dikkat çekti.

 

ADEM ORHUN 

 

İstanbul Ticaret Odası’nda, Gayrimenkul Hizmetleri Meslek Komitesi öncülüğünde ‘Ticari Gayrimenkul Piyasasında İstanbul ve Gayrimenkulün Vizyonu’ paneli düzenlendi.

 

Açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün’ün yaptığı panel, yaklaşık 200 sektör profesyonelini bir araya getirdi. Konuşmasında, bu komitenin olağanüstü çalışmasıyla dikkat çektiğini vurgulayan Üstün, çalışmaların sektöre, üyelere ve ekonomiye olumlu katkıları olacağını belirtti. Üstün, ilgili tarafları bir araya getirerek yapılan çalışmaların da sektörün gelişimi, kayıt dışının azaltılması, haksız rekabetin önlenmesi ve hizmet kalitesinin artması için önemli olduğunu hatırlattı. 

 

TCMB FİYAT ENDEKSİ

 

Komite Başkanı ve İTO Meclis Üyesi Hakan Akdoğan’ın oturum başkanlığını yürüttüğü panelde ilk konuşmacı, TCMB Veri Yönetişimi ve İstatistik Genel Müdürlüğü Kıdemli Uzmanı Erdi Kızılkaya oldu. Merkez Bankası’nın ticari gayrimenkul fiyat endeksinin nasıl hazırlandığı hakkında bilgileri paylaşan Kızılkaya, ofis ve dükkan fiyatlarındaki değişimi anlattı. Buna göre dükkan fiyat endeksi için İstanbul, İzmir, Ankara ve 12 bölge verileri analiz ediliyor. Ofis kira endeksi için de İstanbul, Ankara, İzmir ve diğer bölgelere bakılıyor. 2023’ün 4. çeyrek araştırmasına göre, dükkan fiyat endeksi için 15 bin, ofis fiyat endeksi için 3 bin veri bulunuyor. Pandemi sona erse de daha sonra ofislere dönüş ve konut fiyatlarındaki artışın buraya da yansıması, yükselişi destekledi.

 

Kızılkaya’nın paylaştığı bilgiye göre, dükkan fiyat endeksi 2023 4. çeyrekte, çeyreklik olarak yüzde 13.1, yıllık yüzde 98.9 oranında arttı. Ofis fiyat endeksi ise aynı dönemde çeyreklik olarak yüzde 9, yıllık olarak yüzde 94.2 oranında arttı. İstanbul’da bu oranlardaki artış, dükkanda yıllık yüzde 83.4, ofiste yıllık yüzde 72.8 oldu. Erdi Kızılkaya, önceki çeyreğe dair verilerin 31 Mayıs’ta yayınlanacağını belirtti.

 

YAŞAYAN KABUK

 

Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği (GYODER) Başkanı Neşecan Çekici ise konuşmasında, gayrimenkulün sadece bir mülk olmadığına dikkat çekti. Gayrimenkulün bir kabuk olduğunu ifade eden Çekici, “Gayrimenkulün yaşayan ve yaşanabilir bir organizma olması gerekiyor. Teknolojiyi ve tasarımı da bu kabuğun içine doğru şekilde yüklemek istiyoruz. Bu kabuğun sadece binalardan oluştuğunu kabul eden sistem çoktan terkedildi, özellikle de ticari gayrimenkulde. Yaşanabilir olması önemli, yaşayan bir organizma olması, yaşam biçimi sunması önemli” dedi.

 

Ticari gayrimenkullerin, şehirleri marka yapan unsurlardan biri olduğuna dikkat çeken Neşecan Çekici, şöyle devam etti: “Marka olmak için artık mali performans yetmiyor. Yatırım ve geliştirme için insana pozitif katkı sağlayan sürdürülebilir yatırımlar çok önemli. Ticari gayrimenkuller puanlanırken, ‘yetenek çekebilme’ gibi bir özellik bile planlanıyor. Temiz enerjiye ulaşım, entegre atık yönetimi, gelişmiş enerji saklama sistemleri, düşük karbon salımı gibi konular gündeme geliyor. Ayrıca kendisini güncelleyen kentsel yönetim gibi birçok tabir de hayata geçiyor. Ticari gayrimenkulde de artık şeffaflık, deneyim, şefkat gibi kelimeler kullanılmaya başlıyor. Yeni bir yönetişim kombinasyonu oluşuyor. Dünyanın en dirençli ticari yapılarından bahsediliyor. Bu şekilde olamazsanız ne krediye erişim ne de dışarıya hizmet ihracatı mümkün olur.”

 

AVM’LERDEKİ DÖNÜŞÜM

 

Türkiye Alışveriş Merkezleri ve Perakendeciler Federasyonu (TAMPF) Yönetim Kurulu Üyesi Avi Alkaş da alışveriş merkezlerindeki değişimi ve bu merkezleri nelerin beklediğini anlattı.

 

Sağlık Bakanlığı tarafından 2008 yılında başlatılan kamuya açık yerlerde ve kapalı mekanlarda sigara içme yasağının AVM’leri de etkilediğini hatırlatan Alkaş, şunları söyledi: “Sigara yasağıyla başlayan açık alana çıkma çabasıyla alışveriş merkezleri de değişmeye, dönüşmeye başladı. Akmerkez ve Galeria birinci nesil AVM’ydi, kendilerini üçüncü nesile terfi ettirdiler. Bunu, dışarıya açılmak suretiyle önlerine yeme içme birimleri koyarak başardılar. Dördüncü nesilde daha kişiselleştirilmiş, daha özelleştirilmiş hizmetler var. Şimdi beşinci nesil AVM’lere doğru gidiyoruz. Burada 5G’nin gelmesi çok önemli. Burada e-ticaretin gelişmesiyle beraber hibrit alışveriş merkezlerine doğru gitmemiz lazım.”

MAĞAZA KARMASI

 

Bir alışveriş merkezinin başarıyı ulaşması için en önemli unsurun lokasyon olduğunu hatırlatan Alkaş, “Lokasyondan sonra ikinci unsur ‘mağaza karması’ olmaya başladı. Onun yanı sıra da o alışveriş merkezinin yönetimi, cazibesi önemli. Alışveriş merkezini başarıya ulaştıran unsurlardan biri, ziyaretçilerin o mekanda uzun süre kalmasıdır. Bu şekilde daha çok ciro olur, ciro artarsa kiralar değer kazanır, gayrimenkulün de değeri artar” diye konuştu.

 

Sunumunda, Türkiye’de 455 AVM olduğunu, 37’sinin de inşaat halinde bulunduğunu belirten Alkaş, “Ancak inşaatlar çok yavaş ilerliyor. Geçmişe kıyasla artık eskisi gibi AVM yapılamayacağını dikkate almak lazım. Yeni AVM yapılmadığı için kiralarda ciddi bir yükseliş trendi olduğunu görüyoruz. AVM’lerde, yeni gelen markalara yer açamıyoruz” dedi.

 

ARZ EKSİKLİĞİ VAR

 

Tüm Girişimci Emlak Müşavirleri Derneği (TÜGEM) Ticari Komite Üyesi Murat Çolak ise panelde sunumunda, sanayi için tutulan alanların durumuna ve ticari alan ihtiyacına dikkat çekti.

 

Ticari alanlar konusunda ‘arz eksikliği’ olduğunu vurgulayan Çolak, “Bu problem devam edecek gibi görünüyor. Portföy bulmaktan, portföy oluşturma çabasına doğru gidiyoruz. Devletin, odaların, STK’ların ortak çalışması lazım” dedi. Çolak, problemin başlıca sebeplerini şöyle sıraladı:

 

  • Mülk sahiplerinin, arazileri kendi kullanımı için fabrika/depo yapmaları
  • Sermayenin önem kazanması
  • Yatırımcı için amortisman sürelerinin uzaması ile cazibe düşüklüğü
  • Kira davalarında hukuki sürecin çok uzun sürmesi

 

Murat Çolak çözüm olarak, “Atıl olan mülkler ortaya çıkarılmalı, built to suit (BTS) projeleriyle portföy oluşturma modeli artmalı” dedi. 

 

A PLUS OFİS REVAÇTA

 

Paneldeki konuşmacılardan TÜGEM Ticari Komite Üyesi Nuri İğmen ise İstanbul ofis piyasasındaki durum hakkında bazı bilgileri ve tahminleri paylaştı. Şubat 2023’teki depremlerden sonra güvenli ve dirençli binaların öneminin arttığına dikkat çeken İğmen, A plus ofislerin revaçta olduğuna söyledi. İğmen, “Kurumlar ve insanlar artık daha kaliteli ve daha donanımlı binalar tercih etmeye başladı. Bu kapsamda A plus ofislerin birçok avantajı var. Bunlardan biri de toplantı salonları. Artık ofisinizde toplantı için yer ayırmak zorunda değilsiniz. Çünkü binanın işletmecisi bir katı ofis odaları olarak ayırmış durumda. Siz ihtiyacınız olduğunda kullanıyorsunuz” dedi.

 

Avrupa yakasında özellikle merkezi alanlarda ofis stokunun azaldığını belirten İğmen, “Bunun sebebi, üniversite veya özel hastane gibi farklı amaçlarla kullanılması. Ayrıca Avrupa yakasında kentsel dönüşümler sebebiyle ofis stoku azalıyor. 2018’den itibaren inşaat hızının Ataşehir dışında düştüğünü görüyoruz. Bunun en önemli sebebi, inşaat maliyetlerindeki hızlı artış ve yapılan ofis alanlarının yeterli kira geliri getirmemesi. Bu sebeple yatırım ve alan bazında büyüme durdu. 2021’in ikinci çeyreğinde fiyat 13-14 dolara kadar düştü. 2022’nin ikinci yarısından itibaren kira fiyatları artıyor. Avrupa’da ‘merkezi iş alanı’ (MİA) olan Balmumcu-Maslak bölgesinde 23-24 dolar seviyesinde, MİA dışında Asya’da 17, MİA dışı Avrupa’da 12 dolara geldi. Bu fiyatların biraz daha artacağını tahmin ediyorum” diye konuştu.

 

Paneli yöneten Komite Başkanı Hakan Akdoğan, konuşmacıların paylaştığı bilgilerin, sektörün gideceği yönü, fırsatları ve riskleri gösterdiğini vurguladı. Akdoğan, sektör mensuplarına da bir çağrı yaparak, haksız rekabetin önlenmesi, hizmet kalitesinin ve gelirlerin artması için ortak çalışma ve kararlara uyma konusunda gayret istedi.

 

Toplantıda sorular üzerine İTO Meclis Üyesi Mustafa Hakan Özelmacıklı da komitenin aldığı kararları ve sektörel gelişmeleri paylaştı.

 

‘KAPALIÇARŞI DÜNYANIN MERKEZİ OLABİLİR’

 

Milano’daki Galeria D’uomo Milano (1877) ve Paris’teki Galleries De Bois’in (1786) meşhur olduğunu ancak, İstanbul’daki Kapalıçarşı’nın 1461’de inşa edilmeye başlandığını belirten Avi Alkaş “Değerini bilelim Kapalıçarşı’yı dünyanın merkezi haline getirmeliyiz. Bu konuda projem var” dedi.

13 Mayıs 2024 Pazartesi