tatil-sepeti

Türkiye, Çin ile ticari ilişkileri geliştirme çabaları kapsamında, ihracatın önündeki engellerin kaldırılması ve Orta Koridor güzergahının önemli uğrak noktası Sincan Uygur Özerk Bölgesi ile alışverişlerin artırılması için temaslar yürüttü.

 

Türkiye'den Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB), Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK), Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ile Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) temsilcilerden oluşan heyet, 29 Ocak-1 Şubat'ta Çin'i ziyaret etti.

 

Türkiye'nin Pekin Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa'nın başkanlık ettiği, Ticaret Bakanlığı İhracat Genel Müdür Yardımcısı Tayfun Kılıç öncülüğündeki heyet, başkent Pekin'de, Çin Uluslararası Ticareti Teşvik Konseyi (CCPIT) yetkileriyle görüştü.

 

Büyükelçi Musa, görüşmede, "İkili ticaretimiz son yılda 40 kat arttı. Bu artışla birlikte bizim dış ticaret açığımız da arttı. Bugünkü görüşmelerimizde, iş dünyası temsilcileri de dile getireceklerdir, bu açığı sürdürülebilir, kabul edilebilir seviyeye çekmek için neler yapabiliriz, onu konuşmak istiyoruz." dedi.

 

Heyet, Türkiye ile Çin arasında ticaretin geliştirilmesi için ihracatın önündeki engelleri kaldıracak yasal ve teknik düzenlemelerin yapılması, iki ülkenin kurumları arasında eş güdümün, iş kuruluşları ve şirketler arasında irtibatın sağlanmasına yönelik önerilerini dile getirdi.

 

Pekin'deki temaslarının ardından Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin merkezi Urumçi'ye hareket eden heyet, bölgenin siyasi yetkilileri ve farklı sektörlerden temsilcilerle temaslarda bulundu.

 

TÜRKİYE'DEN SİNCAN'A TİCARETİN SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR

 

Heyet, buradaki temaslarının ilk gününde, bölgenin en üst düzey siyasi yetkilisi konumundaki Çin Komünist Partisi Sincan Merkez Komitesi Sekreteri Ma Şingrui ile görüştü.


 

Görüşmede, Türkiye ile Sincan Uygur Özerk Bölgesi arasında doğrudan ticaret kanallarının oluşturulması gerektiğine dikkati çeken Musa, bu alanda büyük potansiyel bulunduğunu vurguladı.

 

Musa, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin yurt dışından satın aldığı 175 kategorideki ürünün, Türkiye'den daha avantajlı fiyatlarla alınabileceğini belirtti.

 

Türk Ticaret Müşavirliğinin bu konuda hazırladığı çalışmada fiyat avantajı olan ihraç ürünlerini belirlediğini ifade eden Musa, "Bunlar arasında tarım ürünleri, metal ve metalürji ürünleri, tekstil, gıda gibi hemen her sektörden ürünler var. Bunları Çinli dostlarımız başka ülkelerden, Türkiye'ye göre yüzde 10 ila yüzde 20 daha pahalıya satın alıyor." dedi.

 

Musa, Türkiye'nin Gümrük Birliği üyesi olarak Avrupa Birliği (AB) standartlarında üretim yaptığını, ihraç ürünlerinin, Avrupa ile aynı kalite ve sertifikasyona sahip olduğunu belirterek, Çinli şirketlerin Türkiye ile ticaret yaptıklarında kaliteli ürünleri fiyat avantajıyla satın alabileceğini kaydetti.

 

Büyükelçi, iki taraftan yetkililerin ve uzmanların, ihraç ürünleri listesi üzerinde birlikte çalışmasını önerdi.

 

DOĞRUDAN TİCARET KANALLARI

 

Türkiye'nin de Sincan'dan ithal edebileceği ürünler bulunduğunu dile getiren Musa, ancak bunun için ticaretin Macao ve Hong Kong gibi bölgeler aracılığıyla değil Sincan'a doğrudan yapılmasının daha verimli olacağının altını çizdi.

 

Musa, ticaretin gelişmesi, ekonomik faaliyetlerin artması için doğrudan ulaşımın önemine dikkati çekerek, "İstanbul ile Urumçi arasında doğrudan uçak seferlerini başlatalım. Seferleri Air China veya Türk Hava Yolları yapabilir ya da iki şirket kod paylaşımıyla uçuşlar yapabilir. Bu, iş insanlarının hayatını kolaylaştıracaktır." ifadelerini kullandı.

 

Çin'in tarihi İpek Yolu güzergahına ticareti canlandırmayı amaçlayan Kuşak ve Yol Girişimi'nin çok önemli bir proje olduğunu, Türkiye'nin de bunu desteklediğini belirten Musa, "Sincan, Kuşak ve Yol'un karasal olarak dünyaya açıldığı yer. Ulaştırma ve ticaret güzergahları, buradan Orta Asya'ya ve Avrupa'ya uzanıyor. Dolayısıyla bu seferleri de başlatırsak dünyanın geri kalanına daha hızlı erişim sağlanabilir." değerlendirmesinde bulundu.

 

ORTA KORİDOR İLE KUŞAK VE YOL'UN ENTEGRASYONU

 

Son dönemde Ukrayna'daki savaşın Kuzey Koridoru'nun, Gazze'deki krizin ise Orta Doğu'daki ticaret güzergahlarının güvenliğini tehdit ettiğine dikkati çeken Musa, "Tüm bunlar bize bir kez daha, Çin ile Avrupa arasında güvenli ulaşım açısından Orta Koridor ile Kuşak Yol arasındaki entegrasyonun önemini gösteriyor. Pekin'den ve Şian'dan kalkan trenler 10 günde Bakü'ye ulaşıyor. Bu çok önemli bir fırsat." şeklinde konuştu.

 

Musa, coğrafi olarak Çin'e daha uzak İrlanda'nın Sincan'ın ticaretindeki payı yüzde 2,5'e ulaşırken, Türkiye'nin payının bunun oldukça gerisinde kaldığına işaret ederek, "Açıkçası Sayın Parti Sekreteri, bu beni gerçekten üzüyor. İş dünyamız burada. Biz bu eksikliği birlikte çalışarak telafi etmeye hazırız." dedi.

 

Parti Sekreteri Ma ise Türkiye ile Sincan arasındaki ihracat potansiyelinin geliştirilmesinde hemfikir olduklarını belirterek, "Anladığım kadarıyla hazırladığınız rapor çok kapsamlı bir çalışma. Sizden bu raporu alalım, biz de kendi hazırlığımızı yapalım, sizin belirttiğiniz potansiyeli olan ürünleri belirleyelim ve iki taraf arasındaki ticaret hacminin neden yetersiz düzeyde olduğunu tespit edelim." ifadelerini kullandı.

 

SİNCAN, TÜRKİYE İLE İŞBİRLİĞİNİN ÖN SAFINDA

 

İhracat Genel Müdür Yardımcısı Kılıç ve iş dünyası temsilcileri, Urumçi'deki temaslarının ikinci gününde, Çin Uluslararası Ticareti Teşvik Konseyi (CCPIT) Sincan Şubesinin düzenlediği ticaret sempozyuma katıldı.

 

Heyet, bölgenin ilgili devlet birimleri ve iş kuruluşlarının yanı sıra lojistik, madencilik, metal, yenilebilir enerji, teknoloji, tarım, gıda, tekstil, ilaç ve ticaret şirketlerinin temsilcileriyle görüş alışverişinde bulundu.

 

Sincan Uluslararası Ticareti Teşvik Konseyi Başkan Yardımcısı An Tao, burada yaptığı konuşmada, "Son yıllarda, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın rehberliğinde Çin ve Türkiye arasındaki stratejik işbirliği ortaklığı ivme kazandı. İki taraf, lojistik, ticaret, teknoloji ve altyapı yatırımları alanlarında işbirliğinden verimli sonuçlar elde etti." değerlendirmesinde bulundu.

 

Sincan'ın İpek Yolu Ekonomik Kuşağı'nın ana merkezlerinden biri olduğu, Türkiye ile işbirliğinin ön safında yer aldığını vurgulayan An, "Bu fırsattan yararlanarak gelecekte ilişkileri ve etkileşimleri artırarak Kuşak ve Yol işbirliğini daha fazla teşvik edebileceğimizi, ikili yatırımları artırıp ikili ticaret yapımızı güncelleyerek daha fazla verimli sonuçlar üretmeyi umuyoruz." şeklinde konuştu.

 

TÜRKİYE İLE SİNCAN ARASINDAKİ TİCARET GERÇEK POTANSİYELİ YANSITMIYOR

 

İhracat Genel Müdür Yardımcısı Kılıç, Türkiye ile Çin arasında ticaret hacminin 48,3 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın 3,3 milyar dolarının Türkiye'nin Çin'e ihracatı, 45 milyar dolarının Çin'den ithalatı olduğuna işaret ederek, "Mevcut haliyle Türkiye'nin dış ticaret açığının yüzde 40'ı Çin ile ticaretinden kaynaklanıyor." dedi.

 

Ziyaretin amacının dış ticaretin daha dengeli hale getirilmesi olduğunun altını çizen Kılıç, ihracatın yeni ürünler eklenerek çeşitlendirilmesi, ayrıca başta tarım ürünleri olmak üzere ticaretin önündeki teknik engellerin kaldırılması için girişimlerde bulunmayı istediklerini belirtti.

 

Kılıç, Türkiye'nin Çin'i yalnızca bir ithalat-ihracat partneri değil, yatırımlar, eğitim, turizm, ulaşım ve diğer birçok alanda ekonomik ve ticari ortak olarak gördüğünü vurgulayarak, "Afrika, Orta Doğu ve Balkan ülkeleri başta olmak üzere geniş pazarlara yakın coğrafi konumu, gelişmiş altyapısı, doğal kaynakları ve ulaşım imkanlarıyla ülkemizin, dünyaya açılmak isteyen Çinli firmalar için de bir yatırım üssü olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz." diye konuştu.

 

Türkiye ile Sincan Uygur Özerk Bölgesi arasındaki toplam ticaretin Türkiye'nin ihracatının gerçek potansiyelini yansıtmadığının altını çizen Kılıç, "Umarım bu ziyaretimiz, her iki taraf için de hem ticaret hem de yatırımlar ve diğer alanlarda yeni kapıların açılmasına vesile olur." dedi.

 

TOBB Yönetim Kurulu üyesi Selçuk Öztürk, iş dünyası olarak son dönemde Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne ihracatta ve ithalatta düşüş gözlemlediklerine dikkati çekerek, ticaretin daha iyi hale gelmesi için hep beraber çalışacaklarını ümit ettiğini belirtti.

 

TİM Yönetim Kurulu üyesi Başaran Bayrak da "Ticaretimizi daha nasıl artırabiliriz düşüncesiyle buraya geldik. Bu bir ilk ziyaret. Bundan sonra sektörel bazda bu ziyaretlerimize devam etmek istiyoruz." ifadesini kullandı.

 

TARIM ÜRÜNLERİ İHRACATI İÇİN GÜMRÜK KARANTİNA ANLAŞMASI GEREKİYOR

 

Ege Yaş Meyve ve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak ise toplam 8 bin 500 üyesi olan 12 birliği bir araya getiren kuruluşun, Çin ve Sincan bölgesine ihracat yapmayı istediğini ancak gümrük karantina anlaşmasının bulunmamasının buna engel oluşturduğunu söyledi.

 

DEİK, Dünya Türk İş Konseyi, TÜSİAD-Şanghay Çalışma Grubu üyesi Atakan Bozkurt, Türkiye ile Sincan bölgesinin kuru meyve, işlenmiş meyve ve sebze, madencilik gibi sektörlerde benzer faaliyetleri olduğunu, özellikle bu sektörlerde işbirliği olanaklarına odaklandıklarını kaydetti.

 

TİM ile birlikte, Çin'in Pekin, Şanghay ve Guangcou şehirlerine Türk iş heyetlerinin ziyaretlerini organize ettiklerini aktaran Bozkurt, katılımcılara "Neden bir dördüncü ziyareti Sincan'a yapmayalım? Türkiye'den Sincan'a veya Sincan'dan Türkiye'ye bu türden heyetlerin ziyaretleri ve diğer organizasyonlar için görüşlerinizi ve önerilerinizi bekliyoruz." dedi.

02 Şubat 2024 Cuma

Uluslararası kitap fuarları için 2024 yılı kitap fuarı sezonunu Hindistan ile açan İTO, bu yılki kitap maratonunu Frankfurt Kitap Fuarı ile kapattı.

Dünyanın en prestijli fuarına İTO ile güçlü bir katılım gerçekleştiren Türk yayıncıları, Türkiye’yi  Frankfurt Kitap Fuarı’nın en büyük aktörlerinden biri konumuna çıkarmayı başardı.

 

HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL 

 

Türkiye, 1990’lı yıllardan bu yana uluslararası kitap fuarlarına katılım gerçekleştiriyor. İstanbul Ticaret Odası (İTO) da 2006’dan sonra sürece dahil olarak Türk yayıncılarının dünya fuarlarına katılımını organize ediyor. 

2024 yılı kitap fuarı sezonunu Hindistan ile açan İTO, kapanışı dünyanın en prestijli organizasyonlarından olan Frankfurt Kitap Fuarı ile yaptı. 

16-20 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilen fuara Türkiye’den güçlü bir katılım organize etti.  

Böylelikle Türkiye, fuarın en büyük aktörlerinden biri konumuna yükseldi.

 

 

DÜNYANIN EN ESKİSİ 

 

Dünyanın en kapsamlı ve köklü fuarı olarak kayıtlarda yer alan Frankfurt Kitap Fuarı, resmi olarak 1949 yılından bu yana düzenleniyor. 

Fuarın tarihi, kimi kaynaklara göre 15. yüzyıla kadar dayanıyor. 

Bir asra yaklaşan geçmişiyle dünyanın en uzun süre devam eden kitap fuarı unvanını elinde taşıyan Frankfurt Kitap Fuarı, her yıl onlarca ülkeden binlerce yayıncıyı bir araya getiriyor. 

 

 

YAKLAŞIK 50 YAYINEVİ 

 

Frankfurt Kitap Fuarı, yayıncı ve yazarları bir araya getiren bir fuar olması yönüyle benzerlerinden ayrışıyor. 

Fuarda kitap satışı yok. Yalnızca yayıncılar birbirleriyle ve yazarlarla buluşuyor. 

Böylelikle ülkeler arası telif ticareti için de önemli bir kapı aralanmış oluyor. Türkiye’nin ‘ilk göz ağrısı’ konumunda olan Frankfurt Kitap Fuarı’na, her yıl artan bir katılım söz konusu. 

Son yıllarda Türkiye’den neredeyse 60’a yakın yayınevinin iştirak ettiği fuara bu yıl; bireysel, İTO ve Kültür ve Turizm Bakanlığı çatıları altında 50’ye yakın yayınevi katıldı. 

 

 

YENİ İŞBİRLİKLERİNE KATKI

 

İstanbul Ticaret Odası, 2006 yılından itibaren Frankfurt Kitap Fuarı’na iştirak ediyor. 

100’ü aşkın ülkeden yaklaşık 4 bin yayınevinin temsil edildiği fuara, bu yıl İTO Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, Yönetim Kurulu Üyesi Münir Üstün, Genel Sekreter Yardımcısı Av. Nurcan Turan ve beraberindeki heyet katıldı. 

İTO heyeti, Frankfurt Başkonsolosu Nagihan İlknur Akdevelioğlu ve Frankfurt Kültür Ataşesi Ferruh Parmaksız ile bir araya gelerek, fuarda incelemelerde bulundu. 

Kültür ve Turizm Bakanlığı ve İTO işbirliğiyle düzenlenen Türkiye katılımı, yeni işbirliklerinin kurulmasına önemli katkılar sunacak.

 

 

95 ÜLKE 4 BİN KONUK 

 

Tarihi fuarda 1976 yılından bu yana ‘onur konuğu’ teması işleniyor. 

Bu yılın onur konuğu İtalya iken Türkiye, 2008 yılında ‘Büyüleyici Derecede Renkli’ temasıyla onur konuğu olmuştu. 

Bu yıl 76. kez kapılarını açan fuarı, geçtiğimiz yıl 215 bin kişi ziyaret etmişti. Bu yıl, geçen yılki ziyaretçi sayısının üzerine çıkılması bekleniyor. 

Bu yıl fuarda 650 seminer gerçekleşti ve binin üzerinde yazar ve konuşmacı seminerde yer aldı. 

Fuara, 95 ülkeden 4 bin fuar katılımcısı iştirak etti. 

 

 

BU YIL ALTI OLDU 

 

Telif ticareti için önemli bir vitrin vazifesi gören kitap fuarlarına bu yılın ilk milli katılımı şubat ayında başlamıştı. 

Hindistan-Yeni Delhi ile başlayan 2024 yılı uluslararası kitap fuarları, mart ayında Londra Kitap Fuarı ile devam etti. 

Dünyanın çeşitli bölgelerinde düzenlenen fuarların sonuncusu ise Almanya’nın Frankfurt şehrinde gerçekleşti. 

Türkiye’den yüzlerce yayıncı fuarlar vesilesiyle çeşitli iş bağlantıları kurarak telif ticaretinde önemli bir adım atmış oldu. 

 

TEDA PROJESİ TANITILDI

 

Türkiye, bu yılki fuarda 220 metrekarelik bir alanda resmi katılım gerçekleştirdi. 

Fuarda, Türkiye Ulusal Standı bu yılki ülke stantları içinde en büyüklerden biri olarak dikkat çekti. 

Fuarda, özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Kültür, Sanat ve Edebiyat Eserlerinin Dışa Açılımını Destekleme Projesi’nin (TEDA) tanıtımına odaklanıldı. 

23 Ekim 2024 Çarşamba

Otomotiv ve savunma sanayi alanında Türkiye’nin öncü şirketlerinden Otokar, Tedarikçi Günleri etkinliğinde, İTO Yan Sanayi Borsası (YSB) üyesi firmalarla yüz yüze görüşmeler gerçekleştirdi.

HABER:OSMAN KUVVET


Yerli firmalarla önümüzdeki dönemde yapılabilecek potansiyel işbirlikleri konusunda görüş alışverişinde bulunuldu. 

Firma, ‘Otokar Tedarikçi Günleri’ etkinliğinde; kompozit (SMC, RTM) tedarikçisi, boru şekillendirme (büküm, kaynak, montaj) tedarikçisi ve dökümde kendi içinde işleme kabiliyeti olan 65 yan sanayici ile masaya oturdu. 

 

 

DESTEK VERİYORUZ

 

Etkinlikte, görüşmeler öncesi Otokar Tedarikçi Geliştirme Birim Lideri Mustafa Karaceliloğlu, katılımcı firmalara Otokar hakkında bilgi verdi. 

Tedarikçi seçimlerinde nelere dikkat ettiklerini anlatan Karaceliloğlu, “Rekabetçi yapıda, kaliteli üretim yapan ve sürekli kendini geliştiren tedarikçilerle çalışmaya özen gösteriyoruz. Tedarikçi firmalarımızın gelişimine destek sağlıyoruz. Özellikle üretim ve ürün geliştirme süreçlerimizde tedarikçilerimizle birlikte çalışmaya önem veriyoruz” dedi. 

Firmanın tedarik ekosisteminde 548’i yerli firma olmak üzere toplamda 844 tedarikçi bulunuyor.

 

 

YÜZDE 100 YERLİ

 

Otokar, 1963’ten bu yana kendi teknoloji, tasarım ve uygulamalarıyla müşterilerinin ihtiyaçlarına uygun özel çözümler sunuyor. Sakarya’daki 552 bin metrekarelik alana kurulu fabrikasında 3 bin 800’den fazla çalışanıyla faaliyet gösteren Otokar, bugün otomotiv ve savunma sanayinde fikri mülkiyet hakları kendisine ait ürünleriyle yer alan, yüzde 100 yerli sermayeli bir şirket. Otomotiv ve savunma sanayinde Türkiye’nin ilklerine imza atan Otokar, aynı zamanda en başarılı Ar-Ge merkezleri arasında yer alıyor. 

Firma, her yıl cirosunun yüzde 4’ünden fazlasını Ar-Ge’ye ayırıyor. 

 

 

5 KITADA

 

Ticari araçlar yanında hafif kamyon, otobüs ve treyler üretimi de yapan Otokar, bugün 5 kıtada 75’ten fazla ülkede milyonlarca yolcu taşıyor.

Firma, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de kara araçları tedarikçisi konumunda. 

Firmanın 30 binden fazla askeri aracı 5 kıtada, 40’tan fazla ülkenin silahlı kuvvetleri ve güvenlik güçleri tarafından kullanılıyor.

23 Ekim 2024 Çarşamba