tatil-sepeti

Süs Bitkileri Üreticileri Alt Birliği (SÜSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dündar, Türkiye ve dünyada yaşanan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecine rağmen 2020'nin, önceki yıllara göre süs bitkileri sektörü için iyi bir dönem olduğunu anlattı.

Geçen sene ihracattaki artış ve ithalattaki düşüşün sürdüğünü belirten Dündar, şöyle devam etti: "2019 yılında ihracatımız 80 milyon dolar iken, 2020 yılının ilk 10 ayında 74 milyon dolar oldu. Geçen yılın tamamını düşündüğümüzde 90 milyon dolarlara ulaşacağını görüyoruz. Dolayısıyla 2020, pandemiye rağmen çok iyi geçen bir yıl oldu. Aslında ithalatta son yıllarda sektörümüzün lehine bir durum var. Gitgide ithalat rakamları ihracata göre düşüş gösteriyor. Bunun da en büyük, en önemli nedeni ülkemizdeki üretimin nitelikli, kaliteli ve miktar olarak daha iyi noktalara gelmesi."

Dündar, kesme çiçek, ibreli, yapraklı ağaçlar ve çalı gruplarının üretiminde artış kaydedildiğini aktardı.

Süs bitkilerinde çoğunlukla Avrupa ve Türk cumhuriyetlere dış satım yapıldığını dile getiren Dündar, "İhracatımızın en çok yapıldığı ülke Hollanda. Avrupa'da yine istikrarlı pazarlarımızdan sırasıyla İngiltere, Almanya ve İspanya var. Yine Türk cumhuriyetleri, Özbekistan, Türkmenistan, Azerbaycan, bunlar gelişme gösteren ülkeler. Gürcistan keza aynı şekilde. Hatta Gürcistan üzerinden Ermenistan'a dahi bizim ürünlerimizin gittiğini duyuyoruz, öğreniyoruz." dedi.

BEGONVİL, ZEYTİN VE GENÇ BİTKİLER, TÜRKİYE'NİN AVANTAJLI ÜRÜNLERİ

Dündar, süs bitkileri sektörünün dünyada gelişen bir trend olduğuna dikkati çekti.

Ülkelerin yaşam standartları geliştikçe süs bitkilerine talebin arttığına işaret eden Dündar, "Gün geçtikçe doğumuzda kalan ülkelerin yeni yeni bu pazarların açılmasıyla sektörde taleplerinin artacağını öngörüyoruz." ifadesini kullandı.

Sektörde faaliyet gösterenlere, revaçta olan ürünlere yönelmelerini tavsiye eden Dündar, begonvil, zeytin ve genç bitkilerin Türkiye'nin avantajlı ürünleri olduğunu vurguladı.

Ahmet Dündar, bu ürünlere Hollanda, Belçika ve İskandinav ülkelerinden ciddi talepler geldiğini anlatarak, "Sektörümüze hep şunu söylüyoruz; avantajlı olduğumuz ürünlerde ısrarcı olalım, bunların yetiştirilmesinde, pazarında söz sahibi olmada çaba sarf edelim. Hollanda'ya giden ürünlerimiz, daha çok kendi bölgemizin, iklimimizin avantajlı ürünleri." değerlendirmesini yaptı.

Bu yıl süs bitkileri üretiminin artmasını hedeflediklerine değinen Dündar, 5, 7, 10 yıllık ağaç türlerinin ihracatın lokomotifi olduğunu belirtti.

Üreticilerin son dönemlerde, uzun vadeli yetişen bu ürünlerde pek istekli olmadığını ifade eden Dündar, "5 yıl sonra satacağımız ağacı bugünden dikmemiz gerekiyor. 7-10 yıl sonrasının hazırlığını bugünden yapmamız gerekiyor. Özellikle bu uzun yıllara bağlı olarak yetiştirdiğimiz ürünler için sektörümüzün kan kaybetmemesi gerekiyor. Bununla ilgili yatırımların azalmadan hatta hızla artarak devam etmesi gerekiyor." diye konuştu.

27 Ocak 2021 Çarşamba

Etiketler : Sektörel

Kötü giden havalar, balık tezgahını da vurdu. Olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçılar av için denize açılamadı. Karadeniz’de av sezonunun başlamasıyla bol miktarda avlanan ve tanesi 50 liradan satılan palamutun fiyatı, 150 liraya kadar çıktı.


 

Saathane Meydanı'nda balıkçılık yapan Dündar Kırbaş, olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçıların av için denize açılamadığını söyledi.

 

Kırbaş, bu durumun balık fiyatlarına yansıdığını ifade ederek, "Balığın azalması da bu duruma etki ediyor. Olumsuz hava olmasaydı palamut 150 değil de yine 100 lira olacaktı. Şu an hem havanın etkisi hem de balığın azalmasıyla fiyatlar biraz yükseldi. Balıkçılar şu an denize açılamıyor." dedi.

 

Av sezonunun başında palamudun tanesinin 50 liradan satıldığını, daha sonra 70-80'i gördüğünü, şu an ise 130 ile 150 lira arasında satıldığını belirten Kırbaş, "Balıkta irileşme de var. 50 liraya sattığımız balığın şu an iki katı. Yani 400 gramdı balık, şu an 800-900 gram oldu." diye konuştu.

 

Balıkçı Halit Bayrak da balığın azalması nedeniyle fiyatların arttığına işaret ederek şunları dile getirdi: "Biz fiyatları yükseltmiyoruz. Kayıklar kötü hava şartları nedeniyle denize açılamadığı için balık az çıkıyor. Bu palamut bir ay daha çıkar nasip olursa. Bütün balık fiyatlarında artış var. Mezgit 150, barbun 100 lira, fiyatlar bu aralar biraz yüksek. Hamsi inşallah önümüzdeki ay çıkar."

 

Vatandaşlardan Nail Aytekin, "Balık çok pahalı,150 lira, 50 liraya almıştım en son. Şimdi bakıyoruz, nasıl alacağız. Yirmi gün önce 50 liraydı. Alamayız bu fiyatlara." şeklinde konuştu.

 

Günay Birvar ise "Fiyatlar parası olana iyi ama parası olmayana kötü. Balık az çıktığı için fiyatların arttığı söyleniyor. Balığı çok severiz. Eşim de balıkçı. Mecbur alıyoruz." ifadelerini kullandı.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : balık palamut balıkçı tezgah fiyat

Türkiye'de maden çeşitliliği açısından yüksek potansiyel ve iyi eğitilmiş insan gücü bulunduğu ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere ‘ruhsat güvencesi’ sunmasının beklendiği bildirildi.


 

Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 3. Maden Kurtarma Yarışması sonrası, basın mensuplarına Türkiye'nin madencilik sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

Dünyadaki 90 çeşit mineralin 70 tanesinin Türkiye'de üretilebildiğini ifade eden Yılmaz, buna rağmen yüksek potansiyelin istenilen şekilde değerlendirilemediğini söyledi.

 

Mehmet Yılmaz, sektörün yer altı madenciliği konusunda devletten beklentileri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bizim sorunumuz yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletimizin çekinik kalması, bu durum sadece altın madeni için geçerli değil, mermer, krom ve kömür için de geçerli. Türkiye'nin madencilikte jeopolitik potansiyeli ve iyi eğitilmiş insan gücü var. Ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere 'ruhsat güvencesi' sunmasını bekliyoruz. Madencilikte sahip olduğumuz değeri gün yüzüne çıkarmaya çalıştığımızda yatırımcılar çevre ile ilgili endişelerden dolayı vatan haini gibi görülüyor. Halbuki kesilen her 100 ağaçtan sadece biri madencilik için kesiliyor. Devletin verdiği izinlerin arkasında durması lazım, o da bizim tam da tabirimizle 'ruhsat güvencesi'."

 

Yılmaz, Türkiye'nin sadece madencilik ürünlerinden kaynaklanan dış ticaret açığının 60 milyar dolar olduğunu, bunun yaklaşık 30 milyar dolarının altın ithalatı, geriye kalan 30 milyarının ise diğer madenlerin ithalatından kaynaklandığını anlattı.

 

Türkiye'nin yabancı maden yatırımcısı açısından çekici olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Şu andaki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız kendisi de bunu defalarca söylüyor. 'Yerli veya yabancı biz bu sektöre yatırım getirmek zorundayız' diyor. Maden aramaları bölümünde bizim paraya ihtiyacımız var. Yabancı sermayenin buraya gelmesine ihtiyacımız var. Sondaj maliyetleri çok yüksek. Buna rağmen biz maden işletmesi açısından çok iyiyiz. Çok kuvvetli mühendislik yapımız var, mühendislik firmalarımız var, operatörlerimiz var ancak arama konusunda yatırım ihtiyacı bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

"300-350 MİLYAR DOLARLIK ALTIN MADENİ YER ALTINDA"

 

Mehmet Yılmaz, Türkiye'nin madencilikte bir yol haritası oluşturması gerektiğini, özellikle kritik mineraller grubuna altının da dahil edilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Kobalt, nikel, kadmiyum, lityum, grafit ve bakırın kritik madenler olduğunu anımsatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hatta şimdilerde altının da o kritik mineraller listesine girmesi gerektiği söyleniyor. Bu madenlerin aranması ve işletilmesi sırasında ciddi bir yatırım gerekiyor. Buraya yabancı sermayenin ilgi ve alakasının olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin altın potansiyeli ortada. Biz şu anda en büyük ihtimalle üçte birini biliyoruz. Geriye kalan üçte ikisi ki yaklaşık 300-350 milyar dolarlık bir altının yer altında olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda yabancı yatırımcı ilgisi oldukça yüksek. Madencilik faaliyetlerinin gayrisafi milli hasıla içindeki payı yüzde 1, bu oranın yükselmesi için yatırımlara ihtiyaç var. Bu oranı yüzde 2'ye çıkarmak için bile yeni yatırımcılara ihtiyaç var. Madenciliğin gelişmiş olduğu birçok ülkede bu oran yüzde 7-8 civarında."

 

Yılmaz, Orta Vadeli Plan'da madencilikle ilgili üç maddenin sektör tarafından olumlu karşılandığını ifade etti.

 

Madenciliğin Türkiye için olmazsa olmaz bir sektör olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 'koordinatör bakanlık' olması yönünde bir düşünce var. İzinler konusunda birden fazla bakanlıktan izin almak gerekiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izinler konusunda koordinasyonu sağlaması düşüncesi var. Bir de ön izin aşaması düşünülüyor. Ön izin alınarak maden sahasının başka bir mevzuatla işletmeye kapatılmasının ya da hareketinin kısıtlanmasının önüne geçmek için ön izin mekanizmasından bahsediliyor. Bu da bizim için çok önemli. Güvenlik soruşturması sürecinde basitleştirme ya da standart oluşturulmasına da ihtiyaç duyuluyor. Ekonomide beklenen iyileşmenin temelinde gerçekten dış ticaret açığı çok büyük önem arz ediyor. İstihdam olmasını istiyorsak, vergi üretmek istiyorsak, yatırım gelsin istiyorsak bunların önünün kontrollü bir şekilde açılması lazım."

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : maden ruhsat