tatil-sepeti

HABER: ADEM ORHUN

Türkiye’ningeleneksel ürünlerle yapılan ticarette, birim fiyatın belli bir seviyede kalması sebebiyle arzu edilen gelir artışına o kadar da kolay ulaşamayacağı konusunda herkes hemfikir. Bu nedenle ihracatta katma değeri yüksek ürünlerin payının artması gerekiyor.

Türkiye’nin ihraç ettiği malların ortalama fiyatı kilogramda 1.5 dolar. Ekonomi yönetimi ve sektör temsilcileri bu rakamı 4-5 dolar seviyesine çıkarmak için deyim yerindeyse kafa patlatıyor. Türkiye bu nedenle, ihracatta 2023 hedeflerine ulaşmak için yeni ivme kazanan sektörleri ile de rekabete açılıyor. Bu sektörlerden biri de savunma sanayi. Ar-Ge’nin ve teknolojinin yoğun kullanıldığı savunma sanayinde ihraç edilen ürünün kilogram başına ortalama fiyatı 26-30 dolar olduğu dikkate alınırsa sektörün önemi daha iyi anlaşılıyor.

10 YILDA HIZLA GELİŞTİ

Türk savunma ve havacılık sektörü, özellikle geçtiğimiz 10 yılda yapılan yatırımların karşılığını görmeye başladı. Firmaların kendilerini sürekli yenileyip Ar-Ge ve altyapı yatırımlarına önem vermesi, Türkiye’ye yeni bir ihracat gücü kazandırdı.
 Bugün tank, helikopter, füze, lazerli izleme ve savunma sistemleri konusunda yerli ürünlerini çıkarmış olan Türkiye’nin savunma sanayi, ihracat hedeflerine çok büyük katkı sağlayacak katma değerli ürün konusunda fırsatı elinde bulunduruyor. Zira Türkiye’de üretilen taarruz helikopteri ATAK’ın kilogram başına fiyatı 5 bin dolar. Savunma sanayi için üretilen yazılım da tartıyla ölçülemeyecek bir değer. Bu programların bulunduğu bir CD milyonlarca dolar ediyor.

İHRACATIN ÜÇTE BİRİ ABD’YE

Türk savunma ve havacılık sektörünün 2014 yılı ihracatı, bir önceki yıla göre yüzde 18.7 artarak 1 milyar 647 milyon dolar olarak gerçekleşti. Üstelik dünyada 150 ülke ve serbest bölgeye ihracat yapan bu sektör, satışının üçte birini 547 milyon dolar ile ABD’ye yaptı.
 Bu alanda Ar-Ge çalışmalarıyla bilinen kurumların dışında üretim yapan yüzlerce firma bulunuyor. Üstelik bunların büyük bölümü alt yüklenici olarak bu alanda tecrübesini artıran KOBİ niteliğindeki firmalar. Ortalama yerlilik oranı da yüzde 60’a dayanmış durumda. Tüm bu gelişmeler, Türkiye’de savunma sanayinde yapılan çalışmaların özel sektöre yansımalarının yeni bir lokomotif sektörün doğuşu olarak nitelendiriliyor.

KOBİ’lere savunma sanayi projelerinde daha çok yer verilmesi, ofset (dengeleme) anlaşmalarının yanı sıra Türk firmalarının gerçekleştirdiği Ar-Ge yatırımları yerli tedarik oranını ve ihraç edilebilir ürünleri her yıl artırıyor.ATAK helikopteri, ALTAY tankı, ANKA insansız hava aracı, HÜRKUŞ eğitim uçağı, mayına karşı korumalı 4x4 KİRPİ aracı, piyade tüfeği, füze sistemleri, lazerli ölçme ve ikaz sistemleri en bilinen ürünler.

HEDEF İLK 10

Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın stratejik planlarına göre 2016 yılında savunma ve havacılık sanayi ihracatının 2 milyar dolar olması bekleniyor. Sektör cirosunun ise 8 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor.Türkiye’nin 2023 hedefleri arasında savunma sanayi de önemli bir yer tutuyor. Türkiye bu alandaki çalışmalarla dünyada ilk 10 ülke arasına girmeye hazırlanıyor. Önceki hafta yapılan Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF 2015’te sektörü değerlendiren Savunma Sanayii Müsteşarı Prof. Dr. İsmail Demir, “İhracat hedefimize ulaşmak için paradigma değişikliği ve ürünlerde özgünlük oldukça önemli” dedi.

ÖNCELİKLİ TEŞVİK

Makine sanayi, elektrik elektronik, motorlu araçlar, gemicilik, yazılım ve hatta tekstil dokuma firmaları savunma sanayinde üretim yapıyor. Yatırım Teşvik Programı’nda öncelikli alanlardan birisi savunma ve havacılık sanayisi. Bu alandaki yatırımların ilk beş bölgenin herhangi birinde yapılması durumunda 5. Bölge için sağlanan bölgesel destekler sunuluyor. Savunma Sanayii Müsteşarlığı’ndan alınacak proje onayına istinaden gerçekleştirilecek asgari 20 milyon TL tutarındaki savunma, havacılık ve uzay alanındaki yatırımlar öncelikli teşvik dahilinde.

TRİLYONLUK BÜTÇE

Savunma sanayinde ihracat aynı zamanda, trilyon dolarlık global savunma bütçesinden de pay almak anlamına geliyor. Bu alanda milyarlar harcayan ülkeler devlet bütçelerinin yüzde 1’i ile 10’u arasında bir kısmı savunma harcamalarına ayırıyor.

 Geçen yıl 610 milyar dolar askeri harcama yapan ABD’nin başı çektiği ligde, personel, taşınmazlar, lojistik ve operasyon harcamaları çıkarıldığında dahi yeni savunma sanayi ürünlerine ayrılan pay ‘mega pazar’ anlamına geliyor.

2009’da 39 milyar dolar askeri harcama ile bu ligde 8’inci sırada olan Suudi Arabistan, geçen yıl Japonya ve Fransa’yı dahi geçerek 80 milyar dolar ile 4’üncü sıraya yükseldi. Bu rakamlar, bölgesel siyasi gelişmelerin savunma harcamalarındaki etkisini gösterdiği gibi ihracat için yeni fırsatlara da işaret ediyor.

HAVACILIK RAPORU

Deloitte’in ‘2015 Küresel Havacılık Uzay Endüstrisi ve Savunma Sanayi Görünümü’ raporuna göre ticari havacılık sektörünün uçak üretiminde bu yıl yeni bir rekor bekleniyor. Eskimiş uçakların yeni nesil yakıt tasarrufu sağlayan uçaklarla değiştirilmesi, özellikle Orta Doğu ve Asya–Pasifik bölgesinde yolcuların giderek artan seyahat talebi, bu trendin arkasındaki en önemli itici güç.

Aynı rapora göre önümüzdeki iki yıl içerisinde global savunma sanayi iki önemli zorlukla karşılaşacak:Küçülmekte olan bir piyasada kabul edilebilir bir finansal performans sağlamak için ilk akla gelen harcamaların kısılması. Başarılı savunma sanayi şirketleri bunu, yakın pazarlara girerek, yabancı ordulara askeri malzeme ihracatı yapmaya odaklanarak ve siber güvenlik, savunma elektroniği, insansız sistemler, hassas tanzim saldırıları ve ileri analitik gibi yeni nesil ürün geliştirme alanına yatırım yaparak başarıyor.
 Dünya çapında marka olmuş firmaların egemen olduğu alanda, Türkiye’nin savunma ve havacılık sanayinde yürüttüğü Ar-Ge çalışmaları, Türk firmalarına ivme kazandıracak potansiyeli barındırıyor.

TÜRKİYE’DE ÜRETİPDÜNYADA MARKALAŞIYORUZ

Savunmave Havacılık Sanayi İhracatçıları Birliği Başkanı Latif Aral Aliş, bu alandaki potansiyele dikkati çekerek, şunları söyledi:“Savunma sanayimizi yeni Türkiye’nin gücü olarak görüyoruz. Bu gücün göstergesi olan ihracatımızı her geçen yıl artırıyoruz. Sektörümüz üretiminin üçte birini ihraç eder duruma geldi. Rekabetin çok zor olduğu savunma ve havacılık alanında marka olmak ve pazardan daha fazla pay almak için gerekli adımları atıyoruz. Sürdürülebilir ekonomik büyümenin lokomotifi olarak yeni Türkiye’nin gücünü ve geleceğini temsil ediyoruz. Türk ürünleri son birkaç yıldır dünya çapında çok daha fazla tercih ediliyor. Bir anlamda Türkiye’de üretiyor, dünyada markalaşıyoruz. Dünyanın en büyükleri Aselsan ve TAİ var. Yeni hedefimiz dünya markası haline gelmek.”

DIŞA BAĞIMLILIKTANKURTULACAĞIZ

UluslararasıSavunma Sanayi Fuarı IDEF 2015’te konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “80’lerde yüzde 80 olan bağımlılıktan, yüzde 54’ü aşan yerlilik oranına ulaştık. Hazır alımdan ortak üretime, oradan kısmi tasarım aşamasına gelen savunma sanayimizde bundan sonraki hedefimiz özgün tasarımdır. Amacımız, 2023 yılına geldiğimizde savunma sanayimizi dışa bağımlılıktan tamamen kurtarmaktır” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün dünyanın en büyük 100 savunma sanayi firması arasında 2 Türk firması da yer alıyor. Savunma sanayimizin üretim gücü geçtiğimiz yıl 5 milyar doları aştı. Yıllık 1 milyar dolar araştırma-geliştirme harcamasıyla savunma sanayimiz, en çok araştırma-geliştirme ve teknoloji yatırımı yapan sektör haline geldi” şeklinde konuştu.

05 Ağustos 2015 Çarşamba

Etiketler : Gündem

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), önemli ekonomilerdeki zayıf performans nedeniyle küresel ekonomik büyümenin 2024'te yüzde 2,9'a gerileyeceğinin öngörüldüğünü bildirdi.


 

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), Küresel Görünüm Raporu'nu yayımladı.

 

Raporda, Orta Doğu'daki çatışmalar ve ABD-Çin ilişkileri de dahil olmak üzere jeopolitik gerginliklerin yüksek kalmaya devam ettiği belirtildi.

 

Söz konusu gelişmelerin eş zamanlı olarak gerçekleştiği ve belirsizliğe katkıda bulunduğu belirtilen raporda, böylesine değişken bir ortamda siyasi olayların daha da önem kazandığı ve kasım ayındaki ABD başkanlık seçimlerinin küresel ölçekte yılın en önemli siyasi olayı olarak öne çıktığı ifade edildi. Raporda, ABD'deki seçimlerin küresel ekonomi ve ticaret politikalarını önemli ölçüde etkileyebileceği vurgulandı.

 

Küresel ekonomik faaliyetin yavaşlamasının beklendiğine işaret edilen raporda, küresel ekonomik büyümenin ABD ve Çin gibi önemli ekonomilerdeki zayıf performans nedeniyle 2023'teki yüzde 3,1 seviyesinden 2024'te ve 2025'te yüzde 2,9'a gerileyeceğinin öngörüldüğü bilgisi verildi.

 

Raporda, ABD'de ABD Merkez Bankasının (Fed) geçmişteki agresif parasal sıkılaştırmasının etkilerinin işe alımlarda yavaşlamaya, hane halkı gelir büyümesini baskılamaya ve tüketici harcamalarını kısıtlamaya yol açmasının beklendiği belirtilerek, benzer şekilde Çin'in ekonomik ivmesinin de zayıfladığı ve son verilerin temel sektörlerde geniş tabanlı bir yavaşlamaya işaret ettiği aktarıldı.

 

ABD ekonomisinin bu yıl yüzde 2,4 büyümesinin beklendiği kaydedilen raporda, Çin ekonomisinin de bu yıl yüzde 4,7 büyüyeceğinin öngörüldüğü belirtildi.

 

Raporda, Avro Bölgesi'nin ekonomik görünümünün de zorlu olmaya devam ettiğine işaret edilerek, bölge ekonomisinin ekonomik büyüme hızının geçen yıla benzer şekilde yüzde 0,5 civarında düşük kalmasının beklendiği kaydedildi.

 

IIF'nin raporunda, Türkiye ekonomisinin ise 2024'te yüzde 2,7 büyüyeceğinin öngörüldüğü bildirildi.

 

Öte yandan, Fed'in 2024 yılında faiz oranlarını 100 baz puan düşürmesinin beklendiği ve bu durumun küresel finans piyasalarını etkileyeceği belirtilerek, gelişmekte olan piyasaların, riskler bölgeye göre değişse de ABD'deki daha düşük faiz oranlarından faydalanabileceği ifade edildi.

 

Raporda, 2025 yılına ilişkin ekonomik görünümün ise jeopolitik istikrara ve teknolojik ilerlemeye bağlı olduğu kaydedildi.

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : büyüme

Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, günü yüzde 2.06 değer kazanarak 9.975,61 puandan tamamladı. BIST 100 endeksi, önceki kapanışa göre 201,12 puan artarken, toplam işlem hacmi 84,6 milyar lira oldu.


Bankacılık endeksi yüzde 3,08, holding endeksi yüzde 2,50 değer kazandı.

 

Sektör endeksleri arasında en çok kazandıran bankacılık, tek kaybettiren yüzde 0,63 ile ticaret oldu.

 

Küresel piyasalarda, ABD Merkez Bankasının (Fed) 50 baz puanlık faiz indiriminin ardından pozitif bir seyir izleniyor.

 

Öte yandan TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını değiştirmeyerek yüzde 50'de tuttu.

 

PPK duyurusunda, "Temel mal enflasyonu sınırlı bir artışla düşük seyretmeye devam ederken, hizmet enflasyonundaki iyileşmenin son çeyrekte gerçekleşmesi beklenmektedir. Enflasyonda belirgin ve kalıcı bir bozulma öngörülmesi durumunda ise para politikası araçları etkili şekilde kullanılacaktır." ifadelerine yer verildi.

 

Kararın ardından BIST 100 endeksindeki yükseliş hızlanırken, Türkiye'nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) ise 256,5 baz puanla Şubat 2020'den bu yana görülen en düşük seviyeye yaklaştı.

 

Analistler, TCMB'nin karar metninden alınan sinyallerin enflasyonla mücadelenin ciddi şekilde devam edeceği şeklinde yorumlandığını kaydederek, bu durumun Türk lirası varlıklara olan talebi destekleyebileceğini belirtti.

 

Yarın yurt içinde tüketici güven endeksi, yurt dışında ise Japonya Merkez Bankası (BoJ) faiz kararı, Japonya'da enflasyon, Almanya'da Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), Avro Bölgesinde tüketici güven endeksinin öne çıkacağını dile getiren analistler, BoJ'un yarınki açıklamasında faiz oranının yüzde 0,25'te sabit tutmasının beklendiğini söyledi.

 

Banka politika faizini 31 Temmuz 2024'te 15 baz puan artışla yüzde 0,25'e yükseltirken, devlet tahvil alımlarının ise azaltılmasına karar vermişti.

 

Analistler, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 10.000 ve 10.100 seviyelerinin direnç, 9.800 ve 9.700 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

19 Eylül 2024 Perşembe

Etiketler : BIST100 borsa