tatil-sepeti

Vergi Usul Kanunu’nun 359’uncu maddesinde yer alan fiiller nedeniyle verginin ziyaa uğratılması halinde izaha davet hükümleri uygulanmamaktadır. Ancak aynı kanunun 370’inci maddesinde yer alan düzenleme uyarınca “… sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair yapılan ön tespitlerde, kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarının, her bir belge itibarıyla 50 bin Türk Lirasını geçmemesi ve mükellefin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alımlarının yüzde 5’ini aşmaması kaydıyla mükellefler” izaha davet edilebilecek. Kanun maddesinde yer alan 50 bin Türk Liralık tutar, her yıl bir önceki yıla ilişkin olarak Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenen yeniden değerleme oranında artırılmak suretiyle uygulanacak.

Maliye Bakanlığı (Gelir İdaresi Başkanlığı) tarafından yayımlanan 482 numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nde yer alan açıklamalar çerçevesinde “… sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair vergi inceleme yetkisini haiz kişilerce düzenlenen raporlara istinaden yapılan ön tespitlerde, kullanılan sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge tutarının; her bir belge itibarıyla 50 bin TL’yi geçmemesi ve mükellefin ilgili yıldaki mal ve hizmet alışlarının yüzde 5’ini aşmaması kaydıyla mükellefler izaha davet” edilecek. (25 Temmuz 2017 günlü Resmi Gazete)

Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair belge tutarının tespiti ile mal ve hizmet alış tutarının hesaplanmasında vergiler hariç tutarlar dikkate alınacak.

Sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullanma fiilinin işlenmiş olabileceğine dair her bir ön tespit itibarıyla tüm belge tutarlarının vergiler hariç ayrı ayrı 50 bin TL ve altında olması ve diğer şartların da gerçekleşmesi halinde mükellefler izaha davet edilebilecek. Ancak her bir ön tespite ilişkin olarak herhangi bir belge tutarının vergiler hariç 50 bin TL üzerinde olması halinde, bu belgeyi kullanan mükellefin diğer benzer mahiyetteki belge ve/veya belgeleri tutarı 50 bin TL altında olsa dahi tüm bu belgelere ilişkin izaha davette bulunulması mümkün olamayacak.

Örneğin ibraz edilen faturaların vergiler hariç 9 adedinin her birinin tutarı 50 bin TL’nin altında, bir adet fatura tutarının da 50 bin TL’nin üstünde olduğu durumda ziyaa uğramış olabilecek vergiye ilişkin bir fatura tutarının 50 bin TL’nin üzerinde olması nedeniyle 10 adet faturanın hiçbiri için mükellef izaha davet edilmeyecek, dolayısıyla mükellef söz konusu haktan yararlanamayacak.

Diğer yandan daha önce de ifade edildiği üzere sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olabilecek toplam belge tutarının ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının yüzde 5’ini aşması halinde vergiler hariç her bir belge tutarının 50 bin TL’yi geçmemesi halinde dahi mükelleflere izaha davette bulunulması mümkün olamayacak.

Mükelleflerin izaha davet edilip edilmeyeceğinin belirlenmesinde sahte veya muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı olarak kullanılmış olabilecek belgeler, her bir ön tespit bakımından ayrı ayrı değerlendirilecek.

Ayrıca mükellefler hakkında tek bir vergi tekniği raporunda birbirinden farklı yıllara ilişkin sahte veya muhteviyatı (içeriği) itibarıyla yanıltıcı belge kullanılmış olabileceğine dair bulguların mevcut olması durumunda, söz konusu 50 bin TL’lik sınırın ve yüzde 5’lik oranın aşılmamış olması şartları her bir yıl itibarıyla ayrı ayrı değerlendirilecek. Herhangi bir yıla ilişkin bu şartların sağlanmamış olması, diğer yıllarda bu şartlardan her ikisini de sağlayan mükelleflerin bu şartların sağlandığı yıla ilişkin izaha davet edilmesine engel teşkil etmeyecek.

Katma Değer Vergisi mükellefi olanlar açısından ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının belirlenmesinde, öncelikle tespit tarihine kadar Katma Değer Vergisi beyannamelerinde yer alan indirilecek Katma Değer Vergisi’ne ilişkin her bir
KDV oranı ayrı ayrı esas alınmak suretiyle söz konusu toplam mal ve hizmet
alışlarına ulaşılacak.

Katma Değer Vergisi mükellefiyeti bulunmayan basit usule tabi mükelleflerin ilgili yıldaki toplam mal ve hizmet alışlarının belirlenmesinde işletme hesabı özetinde yer alan “Dönem İçinde Satın Alınan Emtia” ve “Giderler” satırlarının toplam tutarı
dikkate alınacak.

21 Ağustos 2017 Pazartesi

Etiketler : Köşe Yazısı

Bütçenin en büyük kısmı eğitime verilmesine rağmen yeterli olamıyor.

Eğitime ayrılan bütçenin çok büyük oranı personel maaşına gittiği için de eğitimin bizatihi kendine, maksadı hasıl edecek yeterli bir şey kalmıyor. Eğitimin işletmecilik tarafına kaynak bulmak ise bir ölçüde okul müdürlerine düşüyor. Doğru mu, meşruiyeti var mı bunun? Yanlış elbette, itibarı da zedeleyen bir durum bu. Peki, ne yapmak gerekir?

 

Bilindiği üzere ülkemizde eğitimin ölçeği çok büyük. Bütçeyi zorlamanın da mümkünatı yok. Bu sebeple farklı destek ve çözüm yolları bulmak, yani işin bir ucundan tutmak gerekir. Aslında eğitime bağış oranı az değil. Eğitim hayırseverliği ise genellikle ‘okulu yaptırmak ve Bakanlığa devretmek’ olarak anlaşılıyor. Karşılığında da okula isim verme hakkını kullanmak düşüyor. Bu türden tabelaları hepimiz sıklıkla görüyoruz. Bu bağış elbette çok önemli ve anlamlı.

 

Peki, bu usulle maksat hasıl oluyor mu? Tabii ki tam olarak değil. Çünkü okulun eğitim öğretim esnasında ihtiyaç olan lojistikler karşılanamayınca o güzelim binalar yetersiz görünmeye başlıyor. Gerek temizlik gerekse dış görünüm ve diğer destekler açısından negatif bir durum hasıl oluyor. Devlet okulu algısını da kısmen bu durum oluşturuyor. Zira okulu yönetenler işletme kısmında ciddi bir maddi desteğe ihtiyaç duyuyor. Bu destek yeterli düzeyde karşılanamayınca başka formüller devreye sokuluyor. Okul Aile Birlikleri de bunun başında geliyor. Bu çözüm ise hem yetersiz hem de gönüllü/zorlama/mecburi gönüllü türünden destek türleri ortaya çıkarıyor. Doğal olarak her türlü söylentiye de açık bir durum oluşabiliyor.

 

 

Bu işin çözümü var mı? Bilmemiz gerekir ki, her şeyi devletten beklemek zor, sonu da yok. Bunun dışında işin pratiğine odaklanmak gerekir ve farklı formatlarla destek mekanizmaları oluşturulabilir.  Bir bütün olarak okul hamiliği diğer bir deyişle okul için işletme hamiliği formülü düşünülebilir. Öncelikle okula isimlerini verenler için devamlılığı olan bir hamilik sistemi geliştirilebilir. Böylece okulun tabelasında isimleri olan aile veya kurum, okulun devlet bütçesinden karşılayamadıkları giderlerini önemli ölçüde ‘işletme hamiliği’ çerçevesinde karşılayabilirler. Bu durum özendirilebilir.

Okul bağışçılarının hamiliğinin devamlılığıyla birlikte yeni bir uygulama olarak ‘Okul İşletme Hamiliği’ üzerinde ayrıntılı bir çalışma yapılarak bir sistem ortaya konulabilir. Bu format Bakanlığa bağlı okulların ihtiyaç duyduğu ve devlet imkanlarının yetersiz kaldığı durumlarda devreye girecek bir sistem olmalı. Yine okulda bu hami ile ilgili bir bilgilenme levhası konulabilir, istenildiği taktirde sosyal medya hesaplarında duyurulabilir, haberleştirilebilir. Burada önemli olan okul hizmetlerinde devamlılığın sağlanması için lojistiğin temin edilmesidir.

 

 

Şüphesiz ki önerdiğimiz ‘Okul İşletme Hamiliği’nin ayrıntılarının çalışılıp bir sisteme kavuşturulması gerekir. Daha sonra da bir kampanya ile duyurulup eğitim hayırseverliği için önemi dikkate alınarak cezbedici bir ortam oluşturulmalı. Biliyoruz ki, bu alanda ölçeğimiz büyük, okul sayımız çok ama hayır yapmak isteyen insanımız da fazla. Yeter ki, biz insanımıza güven verelim, işin önemine ve bir ucundan tutmanın maneviyatına inandıralım.

 

Bu konunun gündeme gelmesine bir yol hikayesi vesile oldu. Bir program nedeniyle İstanbul’dan Bitlis’e gidiş dönüş yolculuğumuz esnasında Bitlis’in üniversitesi de dahil şehrin tüm eğitiminde ana hami rolünü üstlenen, bunu gönlünü katarak ve reklamsız yapan değerli iş adamımız Ahmet Eren’le eğitim üzerine sohbetimizden hareketle bu yazı kaleme alındı. Yol arkadaşlarımız olan unutulmaz sanatçımız Erol Evgin ve usta mimarımız Sinan Genim’in konuya katkıları da önemli oldu. Eğitim, bu ülkede yaşayan herkesin ortak dertlenmesi gereken bir konu. Ve biz eğitim üzerinden ihtiyacımız olan sağlam dostluklar inşa edebiliriz.

04 Kasım 2024 Pazartesi

Artık biliyoruz ki inovasyon, hepimizi geleceğe taşıyan güçlü bir araç ve bu aracı ne kadar güçlü ve derinlikli kullanabilirsek öne geçme ihtimalimiz o derece artıyor.

Ülkemizin en büyük inovasyon fuarı olan ‘Türkiye Innovation Week’, 11. kez Ticaret Bakanlığı destekleriyle Türkiye İhracatçılar Meclisi ev sahipliğinde 10-12 Ekim tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Türkiye İnovasyon Haftası 2024’ün ana teması, ‘Kutunun Dışında Düşün’ olarak belirlendi. İnovasyon fuarlarının kendisinin de yenilikçi olması gerçeği, bu temanın taşıdığı mesajı daha da önemli hale getiriyor. 


İNTERAKTİF ETKİNLİKLER

Bu yılın en belirgin farkı, etkileşimin daha yüksek ve etkinliklerin daha interaktif bir yapıya sahip olmasıydı. Bu etkinliklerden ilki, ‘Akıllı Turizm ve İnovasyon’ başlıklı Masterclass içerisinde bir workshop’tu. Türkiye’nin turizm sektörünün dünya ile rekabet etmesini sağlamak amacıyla akıllı teknolojiler ve yeni deneyim yöntemleri üzerine yeni fikir üretme çalışması yaptık. Üniversite ile sektör profesyonellerini aynı masada buluşturarak, yenilikçi fikir alışverişiyle sektöre değer katacak yaratıcı çözümler ürettik. İkinci etkinliğimiz, ‘Saçmalathon’ adıyla gerçekleştirdiğimiz yaratıcı düşünce atölyesiydi. Renkli ve eğlenceli bir çalışma olan Saçmalathon’da, katılımcıların sınırlarını zorlayarak düşüncelerini adeta özgürleştirmelerini sağladık. “Uçuk bir inovasyon fuarı nasıl olur?” sorusuna da odaklandığımız seansta yaratıcı yöntemlerle ciddi sonuçlar doğuran gelişmiş çözümler ortaya çıktı.Üçüncü etkinliğimiz ise Türkiye Patent Hareketi Derneği’nin düzenlediği Patenthon adında yarışma ve ödül içeren bir workshop oldu. Bu yarışmanın amacı, katılımcılara inovasyon yapmayı öğretmek ve onları patentlik fikirler üretmeye teşvik etmekti. Çalışma sonucunda birçok patent potansiyeli taşıyan fikir ortaya çıktı ve kazanan iki ekip ayrıca ödüllendirildi. Bu etkinlikte de katılımcılardan oluşturduğumuz inovasyon ekipleri, tatlı bir rekabet içinde yarışarak sektöre önemli katkılar sundu. Bu etkinliklerdeki en büyük amacımız, inovasyon fuarlarının sadece bilgi edinilen yerler olmaktan öte, inovasyonu deneyimleten ve nasıl yapılacağını öğreten platformlar haline gelmesiydi. Biz de buna uygun olarak yenilikleri sadece teorik olarak değil, uygulamalı bir şekilde öğretme ve uygulatma fırsatı sunmaya çalıştık. 


KATILIMCILAR DAHİL OLMALI

Gelecekteki fuarların daha yenilikçi hale gelebilmesi için bazı önemli adımların uygulanması gerekir. Artık katılımcılar sadece sergileri izlememeli, aktif olarak yeniliklere dahil olmalı. Daha fazla uygulamalı içerikle sergi alanlarındaki projeleri anında test etme ve geliştirme olanağı sunulabilir. Ayrıca farklı sektörlerden daha geniş bir katılım sağlanarak fuarlar daha kapsayıcı hale getirilebilir. Katılımcılardan fuarlarla ilgili net olarak şu mesajı aldık: Biz de tüm süreçlere dahil olmak, fikirlerimizi sunmak, her türlü gelecek projeksiyonlarında var olmak istiyoruz! Bu yılın inovasyon fuarı bize en çok bunu gösterdi.Gelen kitlenin yaratıcı zekasından yararlanmamızın ne kadar önemli olduğuna dair bence güçlü bir mesaj verildi. Yani, herkes inovasyona katkı sağlayabilir, yeter ki buna uygun bir ortam sunulsun.


FUARLARA YÖN VERECEK ÖNERİLER

Katılımcıların gerçek zamanlı olarak ürün geliştirebileceği, inovasyon sürecini deneyimleyeceği özel ortamlar, laboratuvarlar oluşturulabilir.

Var olan ürün ve süreçlerle ilgili ‘Ters Yüz Etme Atölyeleri’ düzenlenebilir.

Sınırları zorlayarak ‘saçma’ gibi ama aslında yenilik için ne kadar önemli olabileceğini gösteren yaratıcı Saçmalathon tarzı düşünce seansları düzenlenebilir.

Gerçek zamanlı olarak inovasyon çözümleri üretme ve geri bildirim toplayan platformlar oluşturulabilir.

Farklı sektörlerin bir araya gelerek yeni işbirlikleri ve inovatif çözümler sağladığı atölyeler organize edilebilir.

Şirketlere gençlerin mentorluk yapacağı Ters Mentorluk faaliyetleri sunulabilir ve bunlar gibi daha birçok yenilikçi çalışma yapılabilir.

Artık biliyoruz ki inovasyon, hepimizi geleceğe taşıyan güçlü bir araç ve bu aracı ne kadar güçlü ve derinlikli kullanabilirsek öne geçme ihtimalimiz o derece artıyor.


04 Kasım 2024 Pazartesi