tatil-sepeti

İhtisas kütüphaneleri, okuma ve ders çalışma salonlarının yanı sıra geniş yeşil alanıyla da İstanbul'a nefes aldıran bir buluşma alanı olarak tasarlanan mekan, kısa sürede her yaştan okuyucunun uğrak yeri oldu.


 

"Yaşayan Kütüphane" konseptiyle tasarlanan Rami Kütüphanesi, açılışından bugüne kadar her yaştan 600 binden fazla kişiyi ağırladı.

 

Kültür ve Turizm Bakanlığının restorasyon, renovasyon ve yeniden inşa çalışmaları sonucunda hizmete açılan kütüphane, geniş kapalı ve açık alanlarıyla kısa sürede kitapseverlerin uğrak yerlerinden biri haline geldi.

 

Rami Kütüphanesi Müdürü Ali Çelik, 13 Ocak'ta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla hizmete açıldığı günden itibaren 600 binden fazla kişinin kütüphaneyi ziyaret ettiğini, üye sayısının ise 16 binin üzerinde olduğunu kaydetti.

 

Çelik, 40 binden fazla kitap ödünç verme işleminin yapıldığını sözlerine ekleyerek şu bilgileri verdi: "Her yaş grubunun kütüphanede kendisiyle ilgili bir şeyler bulmasını arzu ettik. Bu maksatla 0-3 yaştan başlamak üzere, yetişkin yaş gruplarına kadar farklı konseptlerde kütüphanemizde çalışma alanları, salonlar mevcut. Kütüphaneye çalışmaya gelen öğrencilerin dışında araştırma yapmak, farklı kitaplara ve kaynaklara ulaşmak için gelen ziyaretçilerimiz de oluyor."

 

"10 AYRI BRANŞTA İHTİSAS KÜTÜPHANESİ MEVCUT"

 

İhtisas kütüphanelerine de değinen Çelik, araştırmacıların istediği ihtisas alanına gidip, ulaşmak istediği kitabı bulabildiği 10 farklı ihtisas kütüphanesinin bulunduğunu vurguladı.

 

Yapının "Yaşayan Kütüphane" olarak tasarlandığını vurgulayan Çelik, "Yaşayan ve yaşatan kütüphane. Dolayısıyla yaşayan bir mekanın da yaşadığını hissettiren bazı etkinliklerinin, faaliyetlerinin olması lazım. Biz kültürel aktivitelere bu bağlamda bakıyoruz. Farklı zamanlarda belli konsept dahilinde hem yetişkinlere hem de çocuklara yönelik çeşitli aktivitelerimiz oluyor." dedi.

 

Ali Çelik, kütüphanenin 7 gün 24 saat açık olduğunun altını çizerek, şunları kaydetti: "Bizim kütüphanemiz de uyumayan bir kütüphane. Tabii bütün alanlarımız 24 saat açık değil. 18.00'den başlamak üzere 20.00, 22.00 ve sabaha kadar açık olan, daha çok kullanıcının talebine göre şekillendirdiğimiz alanlar mevcut. Şu anda daha çok etüt ve ders çalışma maksatlı 7-24 kullanım talebi var. Fakat akademisyenlerden de talep geldiği takdirde, onlara yönelik ihtisas alanlarını da 7-24 açmayı istiyoruz."

 

"ÇOCUKLARIMIZI EĞLENDİRECEK ETKİNLİKLER PLANLADIK"

 

Kütüphanenin avlusunun 51 bin metrekare olduğunun altını çizen Çelik, "Bu bahçe sadece kütüphane kullanıcılarına hizmet eden bir bahçe değil, aynı zamanda dışarıdan gelen ziyaretçilerimizin, kitap kullanıcısı olmasa bile kullanabildikleri, millet bahçesi mantığında işleyen bir bahçe. Okuma terasları, etkinlik, performans alanları, yeşil amfileriyle aslında nasıl ki kapalı mekanlar içerisinde çeşitli etkinlik alanları mevcutsa bahçemiz de bu tür etkinliklere altyapı olarak uygun bir şekilde tasarlanmış." değerlendirmesinde bulundu.

 

Çelik, çocuklar ve yetişkinler için ramazan etkinliklerinin de sürdüğünü dile getirerek, "Çocuklarımızı eğlendirecek, kütüphanede geçirdikleri vakitlerde onlara hoş hatıralar bırakacak bir dizi etkinlik planladık. Atölye çalışmalarımız, çocuklara dönük çeşitli müzikal gösteriler var." ifadesini kullandı.

 

Özellikle aileleri Rami Kütüphanesine davet eden Çelik, "Çocuklar için kütüphane kavramı Rami Kütüphanesini gördükten sonra eminim çok farklı şekillenecek. Tüm İstanbulluları, Türkiye'nin muhtelif illerinden buraya ulaşabilenleri, bu yeni nesil, yaşayan kütüphaneyi görmeye davet ediyorum." diye konuştu.

 

RAMİ KÜTÜPHANESİ HAKKINDA

 

Geçmişi 18. yüzyıl ortalarına kadar uzanan ve tarihi boyunca farklı amaçlarla kullanılan Rami Kışlası, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın restorasyon, renovasyon ve yeniden inşa çalışmaları sonucunda Rami Kütüphanesi olarak hizmete açıldı.

 

Eyüpsultan ilçesindeki Rami Kışla Caddesi üzerinde bulunan yapı, 36 bin metrekare kapalı, 51 bin metrekare yeşil alanı ve 4 bin 200 kişilik oturma kapasitesiyle "İstanbul'un en büyük kütüphanesi" oldu.

 

Rami kütüphanesi, bebek, çocuk, gençlik, yetişkin, ihtisas kütüphaneleri, okuma ve ders çalışma salonlarının yanı sıra geniş yeşil alanıyla da İstanbul'a nefes aldıran bir buluşma alanı olarak tasarlandı.

 

Otobüs, minibüs ve tramvay gibi toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabilen kütüphanenin hemen yanında da aracıyla gelmek isteyenler için Eyüpsultan Belediyesinin otoparkı mevcut.

 

Kapılarını açtığı günden bu yana her yaş grubundan İstanbullunun ilgi gösterdiği yapıda "Genel Eserler", "Felsefe-Psikoloji", "İlahiyat", "Sosyal Bilimler", "Dil Bilimleri", "Bilim ve Teknoloji", Güzel Sanatlar-Eğlence ve Spor", "Edebiyat", "Tarih" ve "Coğrafya" kütüphaneleri bulunuyor.

 

Ayrıca "Yaşayan Kütüphane" bünyesinde kurulan Şifahane'de, kütüphane envanterine kayıtlı el yazmalarının ve nadir matbu eserlerin onarımları gerçekleştiriliyor.

 

Söyleşi, seminer, sergi gibi etkinlikler için hazırlanan salonların bulunduğu mekanda, 8 ana kol üzerine yerleşen kütüphaneler ve okuma salonları yer alıyor.

 

Binlerce kişiyi aynı anda ağırlayabilme kapasitesi bulunan kütüphane, her geçen gün zenginleşen koleksiyonu ve yeşil alanlarıyla da öne çıkıyor.

06 Nisan 2023 Perşembe

Ancak içe dönen ruhların dışa dönebileceğini söyleyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, “Bazen öyle dolar ki insan, bunun sonucu ancak taşmaktır” diyor. Karaoğlu; sanatı, yola şahitlik ederek yolda kalmaya niyet etmek olarak nitelendiriyor.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Biraz puslu, biraz güneşli, biraz akışta, biraz teyakkuzda, biraz farkında, biraz dışında… “Kimi zaman olur ki, devam ettiğim bir resmin başına haftalarca geçemem. Yollar aşarım, anlar biriktiririm, bir bakarım ki bir şey beni yeniden o esere doğru yönlendiriyor” diyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, sanatı ‘yolda olma hali’ olarak tanımlıyor. İçe dönüş ve yol anahtar kelimeleri ile Şems isimli koleksiyonunu oluşturan Karaoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

HER HAL İNSAN İÇİN 

 

* Neden Şems? 

 

Şems, biliyorsunuz Arapça’da güneş demek. Bu sergi, doğadan ve güneşten ilham alarak oluşturduğum bir sergi oldu. Genellikle Şems-i Tebriz-i gibi anlaşılıyor ilk etapta. Ancak ilk esin kaynağım güneş. Güneş, döngü ve dönüş üzerine çalışılmış parçalar bütünü diyebiliriz. İçe dönüşün çeşitli vesilelerle sembolize edildiği eserlerden oluşuyor. 

 

* İçe dönüş en nihayetinde Şems-i Tebrizi’ye de ulaşıyor sanki…

 

Evet, elbette Şems-i Tebrizi’ye de bakan bir yönü var. İçe dönüş çünkü başlı başına bir felsefe. İnsan anda kalarak, akışta yaşayarak bu hali yakalayabiliyor. Sürekli teyakkuz hali içe dönüşle tam uyumlanamıyor. Ancak elbette her hal insan için. Bazen akışta, bazen teyakkuzda olabiliyoruz. 

 

KENDİNİ ARAMAK 

 

* Şems sergisinin tanıtımında bir hikâyeden bahsediyorsunuz…

 

Aslında bu sergi, başlı başına bir hikâye. Misafirlerimizin sergiyi bir yolculuğa çıkmış gibi gezmesini istiyorum. Suda akışta kalır gibi bir hikâye bu… Ben de zaten onu hissederek bu sergideki eserleri oluşturdum. Sonrasında uzaklaşarak baktığımda gerçekten o suyun içinde süzüldüğümü hissettim.  

 

* Sanat eseri bir mesaj taşır mı? 

 

Her sanatçının beslendiği kaynaklar, etkilendiği dinamikler çok farklıdır. Bu bağlamda ben kendi eserlerim için ‘evet benim eserlerim bir mesaj taşıma misyonunda’ diyebilirim. Şems de kendini aramaya ve bulmaya dair bir mesajlar içeren bir sergi. 

 

SINIRLARDAN KURTULMAK 

 

* Kendini arama mesajına ulaşmak için bir hazır bulunuşluk hali gerekiyor ama değil mi? 

 

Aslında hem evet hem hayır diyebiliriz; çünkü bazen hazır bulunuşluk fikrinin kendisi dahi sınırlama olabiliyor. İnsan bazen hazır bulunabiliyor, ancak bunun farkında bile olmayabiliyor. Tıpkı bir yolculuk gibi aslında. Bazen çıktığınız A yolu sizi B sonucuna ulaştırmayabilir. 

 

* Zor bir şeyden bahsediyoruz sanki…

 

“Teslim olmalıyım” düşüncesi de bizi teslim olmaktan uzaklaştıran bir hal olabiliyor. Tüm sınırlayıcılıklardan kurtulup akıl yoluyla idrak edilemeyecek şeylerin his yoluyla idrakine doğru akan bir yolculuktan bahsedebilirim. 

 

BULANLAR ARAYANLARDIR

 

* İnsana ne iyi gelir? 

 

İnsan doğuma ve ölüme bir şahit. O arada bir kızıllık var; hangisi doğum, hangisi batım belli değil. İnce bir belirsizlik çizgisi var ve bu çizgi Yaratan’ın lütfu. O incecik çizgiyi bilmek ve orayı anlamaya çalışmak insana iyi gelecektir. Belki orayı aramaya çalışmak… Büyüklerin bir sözü vardır, “Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır” diye…

 

* Eserlerinizdeki Farsça rah-yol kelimesi de bu arayışın öyküsü diyebilir miyiz? 

 

Eserlerimin çoğunda yol ve güneş kelimelerine hat yazısı olarak yer verdim. Çünkü aramak bir yoldur. Yolda olmaktır, yola niyet etmektir. Koleksiyonumdaki eserlerimin ilhamını da yollarda heybeme ekledim. 

 

İLHAM BİTİNCE 

 

* Bir koleksiyonunun bittiğine nasıl karar veriyorsunuz? 

 

Aslında koleksiyon kendi kendini tamamlıyor. Şems de öyle oldu. Bir yerden sonra yaptığınız yeni eserler o koleksiyona uyumlanmıyor ve ‘tamam artık oldu’ diyorsunuz. Ben bu koleksiyonu yaklaşık 5 senede tamamladım. Aslında başlarken koleksiyon olacağına dair de bir fikrim yoktu. 

 

* Soyut resimde tamamlama haline nasıl ulaşıyorsunuz? 

 

Soyut resimde tamamen ilham üzere yola devam ediyorsunuz. Benim aylarca başına hiç geçmediğim eserlerim oldu. Bu kelimelerle anlatılamıyor. Bu arada başka resimlere de başlıyorum. Ama bir şey bu iki resmi birbirinden ayırıyor. Onun ilhamı farklı, öbürününki farklı… Biraz uzak kalıyorsunuz, bir süre sonra o yarım bıraktığınız eser size göz kırpıyor ve onun yarım kalmışlığını tamamlıyorsunuz. Şiir gibi aslında…

 

YOLLARIN İLHAMI 

 

“Sergideki en büyük eserim Hane Berduş’un ilhamı yollarda tamamlandı. Yollar bana çok farklı kapılar açtı.” 

 

İZLEYİCİNİN ANLAMASI 

 

“Eserlerimi içimdeki bir mesajla yapıyorum. İlla mesaj ileteceğiz diye bir kaygım da yok. Ama bir başkasının bir şeyler anlaması bizler için çok kıymetli.”

 

KALP ÇARPINTISINI YAKALAMAK

 

“İlham, aslında sözle anlatılamayacak bir şey. Biri bir esere bakarken kalbi çarpıyorsa onu yakalayabilmek ilhamdır.”

 

İNSAN SANATTIR 

 

“İnsan bütünüyle sanattır. Potansiyelimizi ne derece kullanıyoruz. Kimimiz yemek yaparak kimimiz bir tablo yaparak bu sanatı açığa çıkarabiliriz.” 

 

EN BÜYÜK İLHAM KAYNAĞI

 

“En çok doğada olmak bana ilham oluyor. Sonsuz nur sahibi olan Yaratıcı ile en çok doğada bağ kurduğumu hissedebiliyorum.”

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Kültür Sanat HünkarKasrı Şems

İstanbul Ticaret Üniversitesinin 24. Akademik Yılı Açılış Töreni, Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleştirildi.






Törende konuşan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, ÖSYM'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü kutladıklarını belirtti. 


Ersoy, "Her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 60'a yakın sınav yapan bir kurumuz. Bu yıl 3 milyon 120 bin adayı sınava aldık ve 980 bin öğrenciyi yerleştirdik." dedi.


Uluslararası alanda TR-YÖS adıyla öğrenci sınavları yaptıklarını dile getiren Ersoy, bu doğrultuda 1 milyon uluslararası öğrenci hedeflediklerini kaydetti.


Şubat 2025'te uluslararası öğrenciler için 4 beceriyi ölçen yeni bir sınavın hayata geçirileceğini söyleyen Ersoy, "Yusuf Tekin Bakanımızın tavsiyesiyle uluslararası alanda Türkçe sınavını da başlatacağız.


 Dijitalleşmeyle artan e-sınav kabiliyetiyle, ileride YKS'yi de e-sınav olarak yapmayı ve yılda birden fazla sınav gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal fayda sağlamanın üniversitelerin asli görevleri olduğunu vurgulayan Ersoy, "İbni Sina, Farabi ve Cezeri gibi bilim insanlarını yetiştiren bu coğrafya, bugün de Necmettin Erbakan, Aziz Sancar ve İskender Pala gibi isimler yetiştirecek." ifadelerini kullandı.


Dünyada yaşanan savaşlara ve insan hakları ihlallerine değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Bugün burada rahat bir açılış yapıyoruz ancak Gazze'deki akademisyenler ve öğrenciler aynı imkana sahip değil. Katil İsrail devletinin zulmüne tanık oluyoruz. İnşallah bu tür açılışlar, özgür Filistin'in kurulmasına vesile olur."


İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek ise "Bugün baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilgi üreten kurumların fayda eksenli bilgisiyle elde ettikleri sonuçlardır. Ancak teknolojik gelişmelerle elde edilen gücün adil kullanımı değer üreten, yani ahlak bilgisiyle mümkün olmaktadır. Bu dönemde üniversitemizin değer ve fayda bilgisinin birlikte işlendiği bir üniversite olması temel hedeflerimiz arasında olacaktır." şeklinde konuştu.


Törene, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Pala, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri ile öğrenciler katıldı.

16 Eylül 2024 Pazartesi