tatil-sepeti

Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2002 yılından bu yana 5 binden fazla eseri restore etti. İstanbul’da ise 42 binden fazla tescilli yapı var. Restorasyon ve izolasyon sektörü temsilcileri, öncelikle metruk ve depreme dayanıksız tescilli yapıların acilen korun-maya alınması gerektiğini söylüyor.


 


 

HABER: MESUDE DEMİRHAN

 

Türkiye’de atıl durumda olan ve birçok sebepten dolayı hizmete açılamamış çok sayıda tarihi eser bulunuyor. Bu eserlerin durumu, İstanbul Ticaret Odası Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Çalışma Toplantısı’nda değerlendirildi. Toplantı, İTO Yönetim Kurulu Üyesi Murat Hazıroğlu’nun başkanlığında Meclis ve Komite Üyeleri ile sektör temsilcilerinin katılımıyla Cemile Sultan Koru Tesisleri’nde gerçekleştirildi. Fatih Belediyesi Başkan Yardımcısı Mehmet Özçelik’in de katıldığı toplantıda, sektörde yetişmiş insan kaynağı sorunu ve restorasyon çalışmalarındaki zorluklara dikkat çekildi. 

 

YAŞAYAN MEKÂNLAR OLSUN 

 

Toplantının açılışında konuşan Murat Hazıroğlu, restorasyonun kültürel mirasın korunması ve sürdürülmesi için yapılan bir koruma çalışması olduğunu hatırlatarak, bu yönüyle kentin fiziksel, çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirliğinin de en önemli parametrelerinden biri olduğunu söyledi. Türkiye’de son 20 yılda tarihi eserlere yönelik çok büyük bir restorasyon çalışması olduğunu aktaran Hazıroğlu, şu bilgileri verdi: “Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2002 yılından bu yana 5 binden fazla eseri restore etti. İstanbul’da 42 binden fazla tescilli yapı var. Daha fazla sayıda yapıyı bugünün yaşayan değerleri haline getirmek için çalışmaya devam etmeliyiz. Bunu başarmak için çok sayıda uzmanlaşmış insan kaynağına ve eğitim alt yapısının geliştirilmesine ihtiyaç var. Kültürel birikimin devamı için korunmuş mekânların yaşayan mekanlar olmasını isteriz. Özellikle risk altında olan hali hazırda metruk, atıl halde ve depreme dayanıksız olan tescilli yapıların korunması için gerekli yasal ve acil düzenlemeler yapılmalı. Bunun için kamu, özel sektör ve STK’ların çözüm odaklı şekilde ortak çatı altında bir araya gelmesi çok önemli bir adım olacak.” 

 

REHBER NİTELİĞİNDE 

 

İTO Restorasyon ve İzolasyon Meslek Komitesi Başkanı Ahmet Gediz Tatar da birçok tarihi eserin, maddi imkansızlıktan veya bürokratik engellerden dolayı atıl olduğunu belirterek, “İTO olarak farklı alternatiflerle yap-işlet-devret modeli ve sponsorluk sistemiyle tarihi eserlerimizi, kültür varlıklarımızı canlandırmayı hedefliyoruz. Bu proje kapsamında ileride bir kitapçık hazırlamayı düşünüyoruz. Bu kitapçıkta; kanunlar, müfredat ve tüm tarihi eserleri kriterlerine göre yerleştireceğiz. Restorasyonu; sponsor olmak ya da yap-işlet-devret mantığında destek olmak isteyen özel şirketlere, derneklere, sivil toplum kuruluşlarına verip, diledikleri eseri seçmelerini sağlayacağız. Ayrıca, kitapçığın rehber niteliğinde de olmasını hedefliyoruz” dedi.  

 

KÜLTÜREL VARLIKLAR DERS OLARAK OKUTULSUN 

 

Sektör mensupları, kültürel mirasın doğru olarak tanıtılması konusunda destek bekliyor. Taşınmaz kültürel varlıkların envanterinin çıkarılmasını isteyen sektör temsilcileri, şu önerilerde bulundu: “Çoklu mülkiyet en büyük problemlerden biri. Kültürel varlıklar ders olarak okutulsun. Okullarda bu konularla ilgili eğitim ve kültürel bilinç verilsin. Organize hareket ederek, çözüm yolu bulabiliriz. Genel olarak bölge bölge bina taramaları yapılmalı ve belediyelerin sistemine eklenmeli. Restorasyon çalışmaları için taş bulamıyoruz. Yetişmiş insan kaynağına ihtiyacımız var.”

18 Aralık 2023 Pazartesi

Ancak içe dönen ruhların dışa dönebileceğini söyleyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, “Bazen öyle dolar ki insan, bunun sonucu ancak taşmaktır” diyor. Karaoğlu; sanatı, yola şahitlik ederek yolda kalmaya niyet etmek olarak nitelendiriyor.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Biraz puslu, biraz güneşli, biraz akışta, biraz teyakkuzda, biraz farkında, biraz dışında… “Kimi zaman olur ki, devam ettiğim bir resmin başına haftalarca geçemem. Yollar aşarım, anlar biriktiririm, bir bakarım ki bir şey beni yeniden o esere doğru yönlendiriyor” diyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, sanatı ‘yolda olma hali’ olarak tanımlıyor. İçe dönüş ve yol anahtar kelimeleri ile Şems isimli koleksiyonunu oluşturan Karaoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

HER HAL İNSAN İÇİN 

 

* Neden Şems? 

 

Şems, biliyorsunuz Arapça’da güneş demek. Bu sergi, doğadan ve güneşten ilham alarak oluşturduğum bir sergi oldu. Genellikle Şems-i Tebriz-i gibi anlaşılıyor ilk etapta. Ancak ilk esin kaynağım güneş. Güneş, döngü ve dönüş üzerine çalışılmış parçalar bütünü diyebiliriz. İçe dönüşün çeşitli vesilelerle sembolize edildiği eserlerden oluşuyor. 

 

* İçe dönüş en nihayetinde Şems-i Tebrizi’ye de ulaşıyor sanki…

 

Evet, elbette Şems-i Tebrizi’ye de bakan bir yönü var. İçe dönüş çünkü başlı başına bir felsefe. İnsan anda kalarak, akışta yaşayarak bu hali yakalayabiliyor. Sürekli teyakkuz hali içe dönüşle tam uyumlanamıyor. Ancak elbette her hal insan için. Bazen akışta, bazen teyakkuzda olabiliyoruz. 

 

KENDİNİ ARAMAK 

 

* Şems sergisinin tanıtımında bir hikâyeden bahsediyorsunuz…

 

Aslında bu sergi, başlı başına bir hikâye. Misafirlerimizin sergiyi bir yolculuğa çıkmış gibi gezmesini istiyorum. Suda akışta kalır gibi bir hikâye bu… Ben de zaten onu hissederek bu sergideki eserleri oluşturdum. Sonrasında uzaklaşarak baktığımda gerçekten o suyun içinde süzüldüğümü hissettim.  

 

* Sanat eseri bir mesaj taşır mı? 

 

Her sanatçının beslendiği kaynaklar, etkilendiği dinamikler çok farklıdır. Bu bağlamda ben kendi eserlerim için ‘evet benim eserlerim bir mesaj taşıma misyonunda’ diyebilirim. Şems de kendini aramaya ve bulmaya dair bir mesajlar içeren bir sergi. 

 

SINIRLARDAN KURTULMAK 

 

* Kendini arama mesajına ulaşmak için bir hazır bulunuşluk hali gerekiyor ama değil mi? 

 

Aslında hem evet hem hayır diyebiliriz; çünkü bazen hazır bulunuşluk fikrinin kendisi dahi sınırlama olabiliyor. İnsan bazen hazır bulunabiliyor, ancak bunun farkında bile olmayabiliyor. Tıpkı bir yolculuk gibi aslında. Bazen çıktığınız A yolu sizi B sonucuna ulaştırmayabilir. 

 

* Zor bir şeyden bahsediyoruz sanki…

 

“Teslim olmalıyım” düşüncesi de bizi teslim olmaktan uzaklaştıran bir hal olabiliyor. Tüm sınırlayıcılıklardan kurtulup akıl yoluyla idrak edilemeyecek şeylerin his yoluyla idrakine doğru akan bir yolculuktan bahsedebilirim. 

 

BULANLAR ARAYANLARDIR

 

* İnsana ne iyi gelir? 

 

İnsan doğuma ve ölüme bir şahit. O arada bir kızıllık var; hangisi doğum, hangisi batım belli değil. İnce bir belirsizlik çizgisi var ve bu çizgi Yaratan’ın lütfu. O incecik çizgiyi bilmek ve orayı anlamaya çalışmak insana iyi gelecektir. Belki orayı aramaya çalışmak… Büyüklerin bir sözü vardır, “Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır” diye…

 

* Eserlerinizdeki Farsça rah-yol kelimesi de bu arayışın öyküsü diyebilir miyiz? 

 

Eserlerimin çoğunda yol ve güneş kelimelerine hat yazısı olarak yer verdim. Çünkü aramak bir yoldur. Yolda olmaktır, yola niyet etmektir. Koleksiyonumdaki eserlerimin ilhamını da yollarda heybeme ekledim. 

 

İLHAM BİTİNCE 

 

* Bir koleksiyonunun bittiğine nasıl karar veriyorsunuz? 

 

Aslında koleksiyon kendi kendini tamamlıyor. Şems de öyle oldu. Bir yerden sonra yaptığınız yeni eserler o koleksiyona uyumlanmıyor ve ‘tamam artık oldu’ diyorsunuz. Ben bu koleksiyonu yaklaşık 5 senede tamamladım. Aslında başlarken koleksiyon olacağına dair de bir fikrim yoktu. 

 

* Soyut resimde tamamlama haline nasıl ulaşıyorsunuz? 

 

Soyut resimde tamamen ilham üzere yola devam ediyorsunuz. Benim aylarca başına hiç geçmediğim eserlerim oldu. Bu kelimelerle anlatılamıyor. Bu arada başka resimlere de başlıyorum. Ama bir şey bu iki resmi birbirinden ayırıyor. Onun ilhamı farklı, öbürününki farklı… Biraz uzak kalıyorsunuz, bir süre sonra o yarım bıraktığınız eser size göz kırpıyor ve onun yarım kalmışlığını tamamlıyorsunuz. Şiir gibi aslında…

 

YOLLARIN İLHAMI 

 

“Sergideki en büyük eserim Hane Berduş’un ilhamı yollarda tamamlandı. Yollar bana çok farklı kapılar açtı.” 

 

İZLEYİCİNİN ANLAMASI 

 

“Eserlerimi içimdeki bir mesajla yapıyorum. İlla mesaj ileteceğiz diye bir kaygım da yok. Ama bir başkasının bir şeyler anlaması bizler için çok kıymetli.”

 

KALP ÇARPINTISINI YAKALAMAK

 

“İlham, aslında sözle anlatılamayacak bir şey. Biri bir esere bakarken kalbi çarpıyorsa onu yakalayabilmek ilhamdır.”

 

İNSAN SANATTIR 

 

“İnsan bütünüyle sanattır. Potansiyelimizi ne derece kullanıyoruz. Kimimiz yemek yaparak kimimiz bir tablo yaparak bu sanatı açığa çıkarabiliriz.” 

 

EN BÜYÜK İLHAM KAYNAĞI

 

“En çok doğada olmak bana ilham oluyor. Sonsuz nur sahibi olan Yaratıcı ile en çok doğada bağ kurduğumu hissedebiliyorum.”

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Kültür Sanat HünkarKasrı Şems

İstanbul Ticaret Üniversitesinin 24. Akademik Yılı Açılış Töreni, Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleştirildi.






Törende konuşan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, ÖSYM'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü kutladıklarını belirtti. 


Ersoy, "Her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 60'a yakın sınav yapan bir kurumuz. Bu yıl 3 milyon 120 bin adayı sınava aldık ve 980 bin öğrenciyi yerleştirdik." dedi.


Uluslararası alanda TR-YÖS adıyla öğrenci sınavları yaptıklarını dile getiren Ersoy, bu doğrultuda 1 milyon uluslararası öğrenci hedeflediklerini kaydetti.


Şubat 2025'te uluslararası öğrenciler için 4 beceriyi ölçen yeni bir sınavın hayata geçirileceğini söyleyen Ersoy, "Yusuf Tekin Bakanımızın tavsiyesiyle uluslararası alanda Türkçe sınavını da başlatacağız.


 Dijitalleşmeyle artan e-sınav kabiliyetiyle, ileride YKS'yi de e-sınav olarak yapmayı ve yılda birden fazla sınav gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal fayda sağlamanın üniversitelerin asli görevleri olduğunu vurgulayan Ersoy, "İbni Sina, Farabi ve Cezeri gibi bilim insanlarını yetiştiren bu coğrafya, bugün de Necmettin Erbakan, Aziz Sancar ve İskender Pala gibi isimler yetiştirecek." ifadelerini kullandı.


Dünyada yaşanan savaşlara ve insan hakları ihlallerine değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Bugün burada rahat bir açılış yapıyoruz ancak Gazze'deki akademisyenler ve öğrenciler aynı imkana sahip değil. Katil İsrail devletinin zulmüne tanık oluyoruz. İnşallah bu tür açılışlar, özgür Filistin'in kurulmasına vesile olur."


İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek ise "Bugün baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilgi üreten kurumların fayda eksenli bilgisiyle elde ettikleri sonuçlardır. Ancak teknolojik gelişmelerle elde edilen gücün adil kullanımı değer üreten, yani ahlak bilgisiyle mümkün olmaktadır. Bu dönemde üniversitemizin değer ve fayda bilgisinin birlikte işlendiği bir üniversite olması temel hedeflerimiz arasında olacaktır." şeklinde konuştu.


Törene, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Pala, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri ile öğrenciler katıldı.

16 Eylül 2024 Pazartesi