İngiltere'nin başkenti Londra'daki müzelerden, aralarında Kraliçe Victoria'nın portresinden 200 milyon yıllık fosile 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu rapor edildi.


 

Sky News'te yer alan habere göre, Ağustos 2023'te, British Museum'daki yaklaşık 2 bin eserin çalındığı, kaybolduğu ya da zarar gördüğünün ortaya çıkmasının ardından gözler ülkede kamu kaynaklarından pay alan diğer müzelere çevrildi.

 

Bilgi Edinme Yasası kapsamında müzeler, envanterlerinde tespit edemedikleri kayıtlı eserlerin sayısını açıkladı. Müzelerden 1700'e yakın eserin çalındığı ya da kaybolduğu belirlendi.

 

Buna göre Ulusal Portre Galerisi, 45 eserin kayıp olduğunu belirtirken bu eserler arasında 1869 yılına tarihlenen Kraliçe Victoria portresi, 19. yüzyıla tarihlenen Kral John'un Magna Carta'yı kabul ettiğini gösteren gravür, ressam Thomas Stothard'ın bronz heykeli ile Kraliçe Elizabeth'in bir düğün fotoğrafının negatifinin bulunduğunu duyurdu.

 

Galeri, kayıp eserler arasında çoğunlukla fotoğraf negatiflerinin yer aldığını, bunların da dijital ortamda kopyalarının bulunduğunu açıkladı.

 

Dünyanın en büyük sanat eserleri koleksiyonuna sahip Victoria ve Albert Müzesi, envanterindeki 180 eserin kayıp olduğunu belirtirken bunlar arasında tablolar, gölge oyunlarında kullanılan tasvirler, çizimler, kıyafetler ve bir fare kapanı olduğu bilgisini paylaştı.

 

Müze sözcüsü, bulunamayan eserlerin çalındığı anlamına gelmediğine dikkati çekti.

 

Sözcü, "Eser taşındıktan sonra katalog güncellenmesi yapılmamış olabilir. Güncellemenin ardından eserler çoğunlukla tespit edilir." ifadelerini kullandı.

 

SADDAM HÜSEYİNLİ TAKVİM KAYIP

 

Başlangıç meridyeninin bulunduğu Kraliyet Gözlem Evi ve Ulusal Deniz Müzesi gibi 4 müzeyi bünyesinde barındıran Greenwich Kraliyet Müzeleri, envanterinde bulunan 245 eserin akıbetini tespit edemedi.

 

Greenwich Kraliyet Müzelerinden yapılan açıklamada, kayıp eserler arasında teleskoplar, gülle, haritalar, pusulalar, bir azimut halkası ve bir yasa bulunduğu ifade edildi.

 

Açıklamada, söz konusu kayıplara bilgisayar sistemlerindeki hatalar ile yanlış bilgi girişlerinin sebep olabileceği vurgulandı. Müze, ayrıca denetimler sonucu 2008’den bu yana kayıp olduğu düşünülen 560 eserin de tespit edildiğini duyurdu.

 

Koleksiyonunda bulundurduğu yaklaşık 80 milyon eserle aynı zamanda araştırmacıların da yoğun ilgisini çeken Doğa Tarihi Müzesi de çok sayıda fosilin kayıp olduğunu açıkladı.

 

Müzenin açıklamasında, 200 milyon yıllık bir sürüngenin çene kemiği parçası, 180 balık kemiği ve bir timsah dişinin kaybolduğu ya da çalındığı belirtilirken, koleksiyondaki bazı kayıpların ise yanlış koruma uygulaması nedeniyle yok olduğu aktarıldı.

 

Londra’daki Bilim Müzesi, bazı makine modellerinin, Kraliyet Askeri Müzesi ise bazı zırh ve süngülerin nerede olduğunun bilinmediğini açıkladı.

 

İmparatorluk Savaş Müzesi, eski Irak lideri Saddam Hüseyin’e ait fotoğrafların bulunduğu bir takvim, kamuflaj çizimleri, İngiliz komutanlara ait notların da aralarında olduğu 550 eserin kayıp olduğunu duyursa da bu eserlerin maddi değerinin düşük ve seri üretimde bulunan eserler olduğu açıklamasını yaptı.

 

BAZI ESERLER EBAY’DE SATIŞA ÇIKARILMIŞ

 

British Museum, 16 Ağustos 2023'te yaptığı açıklamada, müze depolarındaki çok sayıda tarihi eserin çalındığını, kaybolduğunu veya zarar gördüğünü bildirmişti.

 

Sergi amaçlı değil akademik araştırma amaçlı müzede bulundurulan eserlerden sorumlu bir kişinin işten çıkarıldığı belirtilmişti.

 

Söz konusu personelin Akdeniz kültürleri, Helenistik dönem heykelleri ve eserleri alanında çalışan küratör Peter Higgs olduğu, kayıp eser sayısının ise yaklaşık 2 bin olduğu İngiliz medyasına yansımıştı.

 

Bazı eserlerin yıllardır alışveriş sitesi eBay'de alıcısını beklediği ortaya çıkmış, satışa çıkarılan eserlerin müze kataloglarında fotoğrafı olmayan eserler olduğu belirtilmişti.

 

Arkeolog Dorothy Lobel King de "Hangi eserlerin müzede olmadığını söylemek çok zor. Müze 2 yıldır kayıpları kabul etmiyor ama sadece bu yıl içinde akademik araştırma için görmeyi talep ettiğim kabartmaların hiçbirini göremedim." demişti.

 

Skandal üzerine müzenin 8 yıllık müdürü Hartwig Fischer istifa etmişti.

 

Çalıntı haberleri üzerine, Türkiye'nin de aralarında yer aldığı müzede eserleri bulunan ülkeler, bu eserlerin akıbetini öğrenmek ve iadesini sağlamak için harekete geçmişti.

10 Ocak 2024 Çarşamba

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, vekaletle kurban kesim bedelinin yurt içinde 11 bin 750, yurtdışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlendiğini bildirdi.


 

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Başkanlık Konferans Salonu'nda düzenlenen "Vekaletle Kurban Organizasyonu Tanıtım Toplantısı"nda, insanın yaratılış amacının Yüce Allah'ı tanımak ve O'na ibadet etmek olduğunu söyledi.

 

Hz. Adem'den beri var olan, Hz. İbrahim ve Hz. İsmail ile sembolleşen kurban ibadetinin bir anlamda Allah'ın rızasını kazanma, iyiye, güzele, hakikate ulaşma arayışı olduğunu belirten Erbaş, "Tevhit, takva ve teslimiyetin sembolü olan kurban ibadeti, alemlerin Rabb'ine kul olmanın, O'na yaklaşmanın, O'nun emirlerine itaatin en açık göstergesidir. Kurban, şartları haiz olan her zengin Müslüman için dini bir vecibedir." dedi.

 

Erbaş, kurban ibadetinin "Allah'a duyulan muhabbetin diğer bütün sevgilerin üstünde olduğunun" bir ifadesi olduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Kurban, dünya hayatında bizlere ne bahşedilmişse, neyimiz varsa hepsini Allah yolunda feda edebileceğimizin bir alametidir. Kurban, Allah'ın bizlere bahşettiği nimetlere karşı şükür bilincini, yaratılanlara karşı da karşılık beklemeden yardımda bulunma erdemini pekiştiren bir ibadettir. Maddi unsurların ötesinde niyeti, samimiyeti, bağlılığı, fedakarlığı ve nihayetinde takvayı ortaya koymaktadır."

 

Erbaş, kurbanın Allah'a yakınlaşma vesilesi olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti: "Kurban ibadeti, aynı zamanda güçlü bir vahdet zemini olarak Müslümanlar arasında ümmet bilincinin güçlenmesine ve Müslümanların birbirlerini yakından tanımalarına da vesile olmaktadır. Nitekim insanlara yardım etmeye ve onları sevindirmeye vesile olan kurban, toplumda kardeşlik bağlarını kuvvet­lendirmekte, dayanışma ruhunu geliştirmekte, toplumun farklı kesimleri arasında sevgi ve saygı duygularını güçlendirerek sosyal adaletin tesisine büyük katkı sağlamaktadır. Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Türkiye Diyanet Vakfımız, herhangi bir ayırım gözetmeksizin dünyanın ihtiyaç duyulan her yerine yardım elini uzatarak birçok alanda iyilik faaliyetlerinde bulunmaktadır. Müslüman azınlıklara, yoksullara, kimsesizlere, yetimlere savaş ve işgal dolayısıyla mağdur olan, afetlere maruz kalan ihtiyaç sahiplerine milletimizin merhamet elini her zaman uzatmaktadır."

 

Türkiye Diyanet Vakfının, kuruluşundan bugüne dünyayı iyiliğin değiştireceğine olan inancıyla nice güzel hizmetlere öncülük ettiğini belirten Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının Türkiye Diyanet Vakfıyla 1993'ten beri yerine getirdiği en önemli hizmetlerden birinin "Vekaletle Kurban Kesim Organizasyonu" olduğunu söyledi.

 

Erbaş, amaçlarının kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlara yardımcı olmak, kurban ibadetinin dini esaslara göre sosyal boyutunun en güzel şekilde yerine getirilmesini sağlamak olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Amacımız, kurban etlerini daha fazla ihtiyaç sahibine ulaştırarak bayram sevincini ve mutluluğunu daha fazla kardeşimizle paylaşmak, mazlum, mağdur ve muhtaçlara umut olmaktır. Türkiye Diyanet Vakfı, yarım asra yakın tecrübesiyle faaliyet gösterdiği diğer alanlarda olduğu gibi vekaletle kurban kesimi konusunda da örnek bir hizmet gerçekleştirmektedir. Son derece şeffaf bir şekilde sürdürülen organizasyonda kurban kesimleri, vekalet sahiplerinin isimleri tek tek okunarak Diyanet İşleri Başkanlığımızda görev yapan hocalarımız ve vakfımızın gönüllüleri nezaretinde yapılmakta ve ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır.”

 

“TÜM İLLERDE KURBAN BAĞIŞ STANTLARI KURULACAK”

 

Erbaş, 2023'te Türkiye Diyanet Vakfına emanet edilen 745 bin 535 hisse kurbanın yurt içinde 79 il, yurt dışındaysa ise 47 ülke 280 bölgede vakfın gönüllü ve görevlilerin gözetiminde kesilerek 34 milyon 667 bin 378 kişiye ulaştırıldığını söyledi.

 

31 yıllık süreçte hayırseverlerin vekalet verdiği toplam 4 milyon 662 bin 258 hisse kurbanın kesilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldığını belirten Başkan Erbaş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı, ülkemizin her bölgesindeki ihtiyaç sahiplerine ve birçok ülkedeki mazlum, mağdur ve muhtaçlara da milletimizin iyilik elini uzatmaya devam edecektir. Bu yıl için vekaletle kurban kesim bedeli yurt içinde 11 bin 750 lira, yurt dışında ise 4 bin 750 lira olarak belirlenmiştir. Vatandaşlarımız, il ve ilçe müftülükleri, TDV şubeleri, din görevlileri, tüm PTT şubeleri ve bankalar aracılığıyla Türkiye Diyanet Vakfı kurban programına katılabilecekleri gibi www.tdv.org ve bagis.tdv.org adreslerinden de bağış yapabileceklerdir. Cep telefonlarına indirilebilen mobil bağış uygulamamızdan kurban vekaletlerini verebilirler. Vatandaşlarımız, vekaletle kurban kesimi hususunda detaylı bilgiyi 0 312 416 90 00 numaralı telefondan alabilir. Bunlarla birlikte vatandaşlarımızın bağışlarını kolaylıkla yapabilmeleri için tüm illerimizde ve pek çok ilçe merkezinde 1003 şubemiz aracılığıyla şehirlerimizin önemli noktalarına kurban bağış stantları kurulacaktır."

 

Erbaş, yurt dışında yaşayan vatandaşların da din hizmetleri müşavirlikleri, ataşelikleri, koordinatörlükler ve bu ülkelerdeki cami dernekleri ile din görevlileri vasıtasıyla kurban vekaletlerini güvenle emanet edebileceklerini kaydetti.

06 Mayıs 2024 Pazartesi

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne 2008 yılından bu yana 27 kültürel değerini kaydettirdi. Listede dünya genelinde ikinci sırada olan Türkiye, üç değer için de 2025 yılında değerlendirilmek üzere sıraya girdi.


Bunlar arasında geleneksel yoğurt yapma teknikleri, Antep işi nakış ve geleneksel keçe yapım teknikleri yer alıyor. Türkiye’nin 27 kültürel değerinin 7’sinin ise ürün çıkışlı olması da dikkat çekiyor.  

 

SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Türkiye, 2025 yılında yapılacak 20. Somut Olmayan Kültürel Miras Hükümetler Arası Komite Toplantısı’nda değerlendirilmek üzere üç kültürel değerini daha Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) gönderdi. Böylece, ‘Antep İşi Nakışı’, ‘Geleneksel Keçe Yapımı’ ve ‘Yoğurt Yapımının Geleneksel Yöntemleri ve İlgili Sosyal Uygulamalar’, UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Listesi’ne eklenmesi için sıraya girdi.   

 


7 TANESİ ÜRÜN ÇIKIŞLI 

 

Bu başvuruların kabul edilmesi halinde Türkiye 30 kültürel değeri ile listede yer alacak. Türkiye’nin halen 27 kültürel değeri UNESCO listesinde ve bunların 7 tanesinin ürün çıkışlı olması dikkat çekiyor. Bunlar arasında sanat kaynaklı ürünler haricinde; mesir macunu, Türk kahvesi, ince ekmek, ipek böcekçiliği, çay, keşkek ve zeytin yer alıyor. Yeni listedeki kültürel değerlerin de kabul edilmesi ile ürün çıkışlı kültürel değerler sayısı 9’a çıkacak.  

 

10 BÖLGEDEN TESCİLLİ 

 

Müstakbel listede ticari ürünlerden en dikkat çekici olanlardan biri de yoğurt. Zira Türkiye’nin yoğurt konusunda 10 ayrı bölgeden coğrafi işareti bulunuyor. En son Kandıra manda yoğurdu 2023 yılında coğrafi işaret alırken, İstanbul da Türkiye’nin yoğurt markasına katkıda bulunan şehirlerden. İstanbul’da Silivri yoğurdu, 2022 yılı temmuz ayında coğrafi işaret aldı. UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer almak için bekleyen yoğurt konusunda 7 ayrı bölge de coğrafi işaret için sırada bekliyor. Bunlar arasında İstanbul manda yoğurdu da var.

 


2006 YILINDAN BU YANA

 

UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi; kültürel mirası daha gözle görülür kılmak ve korunması için çalışmak üzere oluşturulan bir listeyi temsil ediyor. Bu liste, taraf devletlerin teklifi üzerine hazırlanıyor ve güncelleniyor. Türkiye, 2006 yılından bu yana Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’ne taraf. Bu sözleşmenin 180’in üzerinde tarafı bulunuyor. Listeye ürün kaynaklı değerler girse de bunların kendisi değil; kültürleri, alt yapıları ve ritüelleri değerlendiriliyor.  

 


YOĞURT YAPMA RİTÜELİ 

 

Tarihi M.Ö. 6 binli yıllara kadar giden yoğurt, aynı zamanda dünya mutfak kültürüne Türklerin bir armağanı olarak biliniyor. Yoğurt, dünya dillerinde de Türkçeden geçmiş hali ile yoğurt olarak telaffuz ediliyor. UNESCO Listesi’ne dahil olması için aday gösterilen yoğurt, yapma yöntemi ile de geleneksel kültürde kendine yer ediniyor. Zira mayalama sıcaklığı, mayalandığı kap, kullanılan süt ve maya, mayanın miktarı ve saklama yöntemleri geleneksel kültürde özel bir yere sahip. Türkiye yoğurdun bu yönü ile dünyada kültürel bir marka olma yolunda ilerliyor.  

 


TÜRKİYE İKİNCİ SIRADA 

 

Türkiye, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan 27 kültürel değeri ile ikinci sırada yer alıyor. İlk sırada ise 43 kültürel değeri ile Çin var. Konunun uzmanlarına göre ürün çıkışlı olmasa dahi değerlerin yaşatılması için ekonomik bir yansıması bulunması ve koruma politikalarında bu başlık için özel çalışmalar yapılması gerekiyor. Ticari bir platforma dökülmeyen değerler bir süre sonra icra edilmemeye başlıyor. Bu da değerin unutulmasının önünü açıyor.   

 


7 MİLYAR EURO’LUK PAZAR 

 

Türkiye, UNESCO haricinde pek çok vesilelerle geleneksel ürünleriyle dünyada bir marka olarak biliniyor. Türk kahvesi, Türk çayı, Türk tekstil ürünlerinin yanı sıra özellikle dönerle de adından söz ettiriyor. Geçtiğimiz günlerde Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in Türkiye ziyareti sırasında yanında getirdiği dönerle dönerin dünyadaki marka bilinilirliği yeniden gündeme geldi. İki yıl önceki bir araştırmaya göre Almanya’da 40 bin dönerci bulunuyor ve günde ortalama 2 milyon porsiyon döner tüketiliyor. Almanya’da 7 milyar Euro’luk bir döner pazarı bulunuyor. 


 

ULUSLARARASI MARKA DEĞERİ TAŞIYOR

 

Talip Bayram-Gastronomi Editörü: Türk yoğurdu, genellikle geleneksel yöntemlerle mayalama yoluyla üretilir. Kesinlikle hiçbir katkı maddesi bulunmaz. Bu yöntem, yoğurda kendine özgü lezzet ve dokusunu verir. Mayalama işlemi sırasında sıcaklık titizlikle kontrol edilir. Bu da yoğurdun kıvamının ve lezzetinin korunmasını sağlar. Türk yoğurdu, protein, kalsiyum ve probiyotik bakımından da zengin. Son yıllarda, Türk yoğurdunun sindirim sistemine faydaları ve bağışıklık sistemini güçlendirme özelliği gibi faydaları da dünya çapında tanınmaya başladı. Türk yoğurdu, yüksek kaliteli sütten üretiliyor. Bu da yoğurdun besin değerini ve lezzetini artırıyor. Ayrıca İstanbul yoğurdunun da Türk yoğurt literatüründe kendine has bir yeri var. İstanbul’da yüz yıllara yakın hâlâ devam eden yoğurt üreticileri bulmak mümkün. Bunların özelliği halen tamamen geleneksel usullerle yoğurdu mayalayarak hiçbir katkı maddesi katmadan üretime devam etmeleridir. 

06 Mayıs 2024 Pazartesi