tatil-sepeti

DR. CAN GÜRLESEL

Küresel para politikalarında sıkılaşma süreci başladı. Daha sıkı para politikalarının ekonomi, ticaret, finansal akımlar, varlık fiyatları, pariteler ve Türk lirası üzerinde önemli etkileri olacak. Pandemi etkisi ile başlayan ve Rusya-Ukrayna savaşı ile hız kazanan enflasyon karşısında para politikaları da kaçınılmaz olarak sıkılaşma sürecine girmiş bulunuyor.

1. YÜKSELEN KÜRESEL ENFLASYON KARŞISINDA PARA POLİTİKALARI SIKILAŞIYOR

Pandemi ile ortaya çıkan yeni koşullar içinde yaşanan arz yanlısı sıkıntılar ile enflasyon, özellikle gelişmiş ülkelerde 2021 yılının ikinci yarısında artmaya başlamıştı. 2022’de ise bu kez Rusya-Ukrayna savaşının etkileri ile enflasyon küresel ölçekte hız kazanıyor. Pandeminin yarattığı kalıcı koşullar ve savaşın uzun süreceği beklentileri ile yükselen enflasyonun katılaşacağı ve uzun süreli bir enflasyon dönemi endişeleri oluştu. Para politikalarındaki sıkılaşma, enflasyonda önce katılaşmayı engellemeyi, sonrasında da enflasyonu doğal seviyelerine çekmeyi hedefliyor. Muhtemelen katılaşmanın engellenmesi 2023 yılı ortalarını bulacak ve enflasyondaki hissedilir gerileme ise 2023’ün ikinci yarısında başlayacak. Nitekim küresel enflasyon oldukça zorlu ve iyileşme sağlanması zaman alacak.

2. PARASAL SIKILAŞMALAR BEKLENENDEN DAHA KUVVETLİ OLACAK

Enflasyonun zorlu hale gelmesi nedeniyle para politikalarındaki sıkılaşmalar da beklenenden daha sert ve hızlı gerçekleşecek. Para politikasındaki sıkılaşmada ilk adımı ABD merkez bankası Fed attı. Fed, faiz oranlarını 2022 sonunda yüzde 3’e kadar yükseltecek.

Faiz artışı 2023 yılında da sürecek. Fed’in politika faizi, muhtemelen 2023 sonunda yüzde 4.0’e ulaşacak. Fed bilançosunda da küçülmeye haziran ayında başlayacak. Bilançoda aylık 95 milyar dolar daraltma hedefleniyor ve daraltma 2024 yılı sonuna kadar sürecek.

ABD merkez bankasının para politikasında sıkılaşmaya başlaması, küresel ekonomide birçok değişimi de tetikledi. Öncelikle uluslararası finansal piyasalar Fed’in sıkılaşma politikasını çok geç fiyatlamaya başladı. Geç başlayan fiyatlama doğal olarak daha dalgalı oluyor. Uluslararası finansal piyasalar da artık yeni bir döneme girildiğini kabullendi ve fiyatlamalarına başladı.

3. ABD DOLARI GÜÇLENİYOR

Fed ile başlayan para politikalarında sıkılaşma, ABD dolarının değer kazanmasına neden oluyor. Beklenenden daha kuvvetli gerçekleşecek parasal sıkılaşma nedeniyle dolar da son 10 yılın en değerli seviyesine ulaştı ve değer kazanmaya da devam edecek. 1973 yılında 100 olarak kabul edilerek ölçülmeye başlanan ve 6 diğer gelişmiş ülke para birimi karşısında sepet değeri ortaya koyan ABD dolar endeksi, o tarihten bu yana en yüksek üçüncü değerini yaşıyor. ABD doları, Euro ve diğer para birimleri karşısında değer kazanıyor. Değer kazanmanın sınırını diğer ülkelerin merkez bankalarının uygulayacakları para politikaları belirleyecek. Özellikle eğer Avrupa Merkez Bankası parasal sıkılaşmada gecikirse Euro-dolar paritesi 1 seviyesini de görebilecek. Ancak Avrupa Merkez Bankası’nda da parasal sıkılaşma beklentileri artıyor.

4. SIKI PARA POLİTİKALARINA GEÇİŞ FAİZLERİ YÜKSELTECEK

ABD Merkez Bankası Fed ile başlayan sıkılaşma, daha yüksek faiz oranlarına yol açıyor. ABD ve diğer gelişmiş ülke tahvil faizleri oldukça yüksek bir sıkılaşmayı fiyatlıyor. Tahvil faizleri gibi kredi faiz oranları da artış eğilimi içinde olacak. Küresel alanda finansmana erişimde de sıkılaşma hissedilecek. Özellikle dış kaynaklara bağımlı gelişen ülkelerde finansal sıkılaşmanın etkileri daha çok hissedilecek. Kamu, finansal ve reel kesimlerde finansman riskleri artacak. Sermaye hareketleri de dolar varlıklara yöneliyor. Özellikle gelişen ülkelerdeki portföy yatırımları faizlerin arttığı dolar varlıklara ve daha az riskli varlıklara yöneliyor.

Gelişen ülkeler ise küresel para politikalarındaki sıkılaşma karşısında para ve maliye politikalarının hareket alanı içinde önlemler almaya çalışacak. Bir yandan makul faiz artışları, diğer yandan makro ihtiyari tedbirler ile finansal kırılganlıklarını ve risklerini en aza indirecekler ve para birimlerindeki istikrarı koruyacaklar.

SON SÖZ

Türk lirası küresel parasal sıkılaşma döneminde kırılgan para birimlerinden biri olacak ve yıl genelinde değer kaybedecek.

27 Mayıs 2022 Cuma

Etiketler : Köşe Yazısı

OSMAN ARIOĞLU



 

Geçtiğimiz hafta 2025-27 yılları arasını kapsayan Orta Vadeli Program açıklandı. Programda enflasyon ve büyüme rakamlarında revizeler yapıldığını gördük. Geçen hafta sonu kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’nin kredi notunu B+’dan BB-‘ye çıkardı. 

 

Görünümü ise pozitiften durağana çevirdi.

 

FİTCH KREDİ NOTU

 

Öncelikle kredi notundan bahsedelim. Bu not artırımından sonra Türkiye’nin kredi notu Güney Afrika ile aynı seviyeye geldi. 

 

Önümüzdeki dönemde risk priminde de biraz daha iyileşme görebiliriz. Not artırımı zaten bekleniyordu. Kritik konu, görünümün durağana çevrilmesidir. Bir sonraki açıklamada kredi not artırımının biraz zora girmesi gibi görünse de kesin olarak böyle olur demek değildir. 

 

ENFLASYON VE BÜYÜME RAKAMLARINDA REVİZE

 

OVP ile 2024 yılı enflasyon hedefi yüzde 33’ten yüzde 41.5’e revize edildi. Aslında Merkez Bankası daha önce 2024 yılı enflasyon hedefini yüzde 38’e revize etmiş ve daha sonraki birkaç toplantısında da yüzde 38’de sabit tutmuştu. Merkez Bankası açıklamasında da 38-42 aralığında bir banttan bahsedildiğini dikkate alırsak yeni hedefin Merkez Bankası açıklamalarındaki üst bant civarı olduğunu ve tutturulabilir görüldüğünü belirtelim. 

 

Büyüme beklentisinde değişiklik yapılarak 2024 yılı büyüme hedefi yüzde 3.5, 2025 yılı hedefi de yüzde 4 olarak revize edildi. Orta Vadeli Program açıklaması sırasında konuyla ilgili tüm bakanlar masanın etrafında olduğu halde sadece ana başlıkların belirtilmiş olması, içerikle ilgili detaya girilmemesi, kamuoyu nezdinde bir hayli eleştiriye neden oldu. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, OVP açıklaması sırasında konuya ilişkin detayların 25 Ekim’de açıklanacak 2025 yılı programında olacağını ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde bütün unsurları ile yetki ve sorumluluğunun Cumhurbaşkanı makamına ait olması, bakanların programın yürütülmesinde yardımcı rol alan aktörler olarak değerlendirilmesi nedeniyle detaylandırmanın Cumhurbaşkanlığı Hükümeti yıllık programı ile olması doğal karşılanabilir. 

 

OVP’de 2025 yılı büyüme hedefinin yarım puan aşağı çekilerek yüzde 4 olarak açıklanması ile enflasyonla mücadele programında bir gevşemeye gidileceği yönünde değerlendirmeler ekonomideki yavaşlamanın 2025 yılı ilk yarısında da devam edeceği beklentisi ile uyumlu. Daralmanın 2025 yılının bütününe yayılması ise başka sorunları da beraberinde getirebilir. Genel olarak hükümetlerin en tedirgin olduğu konu, ekonomik büyümenin ciddi şekilde yavaşlaması veya durgunluk içerisine girilmesidir. Bu hem işsizliğin artması hem de ülke kalkınmasının ve dolayısıyla da kişi başı milli gelirin düşmesine neden olabileceğinden hassasiyet gösterilmesi doğaldır. Türkiye’de 2002- 2008 yılları arasında yine bir enflasyonla mücadele programı uygulandı. 2001 yılı ekonomik krizi sonrası negatif büyüyen ülkede güven, kararlılık ve istikrarla enflasyonda ciddi bir iyileşme ile birlikte büyüme oranlarında da makul bir seviye izlenebilir olmuştu. 

 

PROGRAMDA KARARLILIK 

 

Enflasyonla mücadele programında en kritik konu, beklentilerin doğru yönetilmesi ve toplumun genelinde uygulanan enflasyonla mücadele programına inancın devam ediyor olmasıdır. Enflasyon katılaşmadan bu yılın ikinci yarısı ve 2025’in ilk yarısı biraz daha acı çekilecek dönem olarak kalması koşuluyla sonrasının daha yumuşak bir şekilde devam ettirilmesi mümkün olabilir. Geçen 5-6 yıllık dönemde uygulanan programlar kişiler ile doğrudan bağlantılı hale geldi ve birbiriyle zıt uygulamalar yapıldı. Uygulanan programda da esas tedirgin eden bu noktadır. Bu program, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile endeksli görülüyor. Hazine ve Maliye Bakanı konusunda yapılan spekülasyonların programda ne denli hasara yol açabileceği birkaç hafta önceki asılsız dedikodular ile teyit edildi. Bu dedikoduları gidermek için Sayın Şimşek sosyal medya hesabından iki defa istifa ettiği yönündeki tevatürleri yalanlamak durumunda kaldı. 

 

Yüksek enflasyon, toplumu her yönüyle bozucu etkilere neden olur. Şu anda en kritik konu, henüz katılaşmamış olan enflasyonu indirmedeki kararlılığın korunmasıdır. Beklenti yönetimi doğru yapılabildiği ölçüde enflasyon ve büyüme hedefleri yakınsanabilir. Yapısal reformların realize edilmesinde de anlayışın değiştiğine yönelik kanaat omurgayı oluşturur. En az iki yıl daha seçim olmaması halen en büyük avantaj durumundadır.

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon reyting büyüme Fitch kredi

PROF. DR. NURULLAH GÜR



Türkiye’de enflasyon, yıllık bazda tek haneli rakamları en son Ekim 2019’da görmüştü. Salgın döneminde yüzde 10-20 bandında dolanan enflasyon oranı, Aralık 2021’den itibaren başka bir safhaya geçti. O tarihten bu yana ortalama enflasyon yüzde 57.5 seviyesinde gerçekleşti. Beklediğimiz dezenflasyon süreci, Haziran 2024 itibariyle nihayet başladı. Yıllık enflasyon, son üç ayda yüzde 75.45’ten yüzde 51.97’ye geriledi. Bu gerilemeye neden olan temel unsurları şöyle özetleyebiliriz:

 

* Geçen yılın yaz döneminde çok yüksek seviyelerde gerçekleşen aylık enflasyon rakamlarının Haziran-Ağustos 2024 döneminde devreden çıkması neticesinde baz etkisi oluştu. Bu matematiksel durum, yıllık enflasyonu otomatik olarak aşağıya çekti.  

 

* Sıkı para politikası ve ekonomi politikalarındaki artan öngörülebilirliğin bir sonucu olarak döviz kurları, daha istikrarlı bir aralıkta seyretmeye başladı. Hatta TL reel bazda değerlendi. Bu gelişme, ithalat fiyatlarının enflasyonu artırıcı etkisini sınırladı. 

 

* Sıkı para politikası, iç talebi yavaşlattı. 

 

n Küresel emtia fiyatlarının stabil bir seyir izlemesi ve asgari ücrete ara dönemde zam yapılmaması, reel sektör için maliyetleri hafifletti. Böylece, bazı şirketlerin fiyat artışlarında aşırıya kaçmaya yönelebilmeleri için gerekçeleri azalmış oldu. 

 

TAHMİNLER GÜNCELLENDİ

 

Enflasyonda düşüş trendi başlamış olmasına rağmen Merkez Bankası’nın yüzde 38’lik yıl sonu hedefinin tutması mümkün gözükmüyor. Zaten geçtiğimiz günlerde açıklanan Orta Vadeli Program’daki (OVP) 2024 yıl sonu enflasyon tahmini de yüzde 41.5 olarak güncellendi. Önceki OVP’de 2024 yıl sonu için enflasyon tahmini yüzde 33 idi. Durum böyle olunca akıllara kritik bir soru geliyor: 

 

Neden enflasyon tahminleri tutmadı? Bu sorunun birkaç cevabı var: 

 

* Enflasyonu kontrol altına almak için para politikası sıkılaştırıldı. Bu gerekliydi. Ama para politikasını destekleyecek yapısal politikalar yeterince kapsamlı ve hızlı biçimde devreye giremedi. Önceki yazılarımda da altını çizdiğim üzere, sıkı para politikası enflasyonla mücadelenin ön koşulu olmakla birlikte yeterli koşulu değildir. 

 

* Para politikasının iletişim ayağı zayıf kaldı. Dolayısıyla, enflasyon beklentileri yeterince iyi yönetilemedi. Bu durum, fiyatlama davranışları ve tüketim eğilimlerinin normalleşmesini geciktirdi. 

 

* Fiyatı kamu tarafından yönetilen ve yönlendirilen mal ve hizmetlere yönelik fiyat ayarlamaları dezenflasyon sürecini yeterince desteklemedi.  

 

ÇÖZÜM NEREDE?

 

Peki, bundan sonra ne yapmalıyız? Para politikasının etki alanına girmeyen ama enflasyonu ilgilendiren alanlara dair diğer ekonomi politikalarını daha etkin çalıştırmamız lazım. Ekonominin planlama, üretim, teşvik, dağıtım ve aracılık faaliyetlerini ilgilendiren sorunlarına dair kalıcı çözümler üretmeliyiz. Enflasyonla mücadelenin her boyutunu vatandaşa ve şirketlere daha fazla dokunarak anlatmalıyız. Maliye politikalarını hem enflasyonla mücadeleyi destekleyecek hem de enflasyonla mücadelenin maliyetinin toplumda daha adil biçimde paylaşılmasını sağlayacak şekilde çalıştırmalıyız. 

 

Bunları yapmakta yetersiz kaldığımız durumda, sıkı para politikası daha uzun süre devrede kalabilir. Yani yüksek faiz, ekonomiyi gereğinden uzun süre yorabilir. Bu durum, reel sektörün üretim kapasitesine, yatırım iştahına ve rekabet gücüne zarar verir; sabit gelirli vatandaşların yaşam koşulları daha da zorlaşır. İşte bu yüzden enflasyonla mücadeleyi çok boyutlu bir strateji ve politika setiyle yürütmemiz gerekiyor. 

18 Eylül 2024 Çarşamba

Etiketler : enflasyon