Kripto varlıklara ilişkin yasa, Türkiye'de hizmet veren kripto para borsaları tarafından olumlu karşılanırken, düzenleyici çerçevenin oluşturulmasının sektöre ilgiyi artırabileceği değerlendirmesinde bulunuldu.


Kripto varlık ekosistemine yönelik düzenleme içeren "Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi", 26 Haziran'da TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı. Böylece Türkiye'de kripto varlıklara dair ilk yasal çerçeve oluşturuldu.

 

Kanunla söz konusu alanın düzenlenmesine yönelik yetki Sermaye Piyasası Kuruluna (SPK) verilirken, kripto para borsası olarak bilinen kuruluşların Türkiye'de hizmet verebilmesi için lisans almaları zorunluluğu getirildi.

 

Binance TR Üst Yöneticisi (CEO) Mücahit Dönmez, "kripto varlık yasası"na ilişkin yaptığı açıklamada, kripto varlık hizmet sağlayıcısı olarak yasal yükümlülükleri yerine getirmeyi ve tam uyum sağlamayı amaçladıklarını belirtti.

 

Türkiye'de kripto varlık borsalarına yönelik yasal düzenlemenin bu alana önemli katkılar sağlayacağını ifade eden Dönmez, yasanın getireceği açıklık ve netliğin, tüm şirketlerin yüksek kullanıcı güvenliği önlemleri almasını ve kurumsal gerekliliklere uymasını zorunlu kılacağı değerlendirmesinde bulundu.

 

Dönmez, yasanın ekosisteme sağlayacağı faydalara yönelik olarak, "Kullanıcıların güveni artabilir ve kripto varlıkların daha geniş bir kesim tarafından benimsenmesi beklenebilir. Bu gelişmeler, sektörün büyümesini ve inovasyonu teşvik edecek, iş dünyasında güveni artıracak ve yeni oyuncuların sektöre güvenli ve kontrollü bir şekilde girişine olanak sağlayacaktır." dedi.

 

Düzenlemelerin sektörün farklı alanından alınan görüşler ile oluşturulduğunu belirten Dönmez, şunları kaydetti:

 

"Başlangıçta biraz yanlış anlaşılsa da yabancı borsaların yasaklanmayacağı yasada açık bir şekilde ifade edildi. Türkiye merkezli olmayan borsalar yasaklanmayacak ancak belli sınırlamalara tabi tutulacaktır. Örneğin, Türk kullanıcılarına yönelik olarak pazarlama faaliyetlerinde bulunamamaları ya da Türkçe dil seçeneği sunamamaları gibi birtakım sınırlamalara tabi olacaklarını biliyoruz. Düzenlemeler pek çok farklı paydaşın bir araya gelmesi ile oluşturuldu. Yasa çıkmadan önce ekosistemdeki tüm paydaşların görüşleri, önerileri ve hassasiyetleri dinlendi. Bu sayede Türkiye'de kanun yapıcılar bu yeni yasa ile kullanıcıların varlıklarının korunmasını ve kimsenin mağdur edilmemesini sağladılar."

 

FİNANSAL REGÜLASYON TECRÜBESİYLE TÜRKİYE ŞANSLI BİR ÜLKE

 

OKX TR Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Çamır ise yasanın dijital varlıkların düzenleyici çerçevesinin oluşturulması açısından önemli bir başlangıç olduğunu söyledi.

 

Yasayla kripto varlıkların Türkiye'de hukuki zemine oturduğunu ve bunun önemli bir gelişme olduğunu ifade eden Çamır, SPK ve yetkili kurumlarca çıkarılacak ikincil mevzuat ile soru işareti gibi görünen pek çok konunun da açıklığa kavuşacağı kanaatinde olduklarını kaydetti.

 

Çamır, yasayla kripto para ekosistemine merakın artabileceğini belirterek şunları kaydetti:

 

"Türkiye'de özellikle finans sektöründe regüle edilen her alanın çok daha sağlıklı bir ekosisteme kavuştuğunu defalarca tecrübe ettik. Bu anlamda finansal regülasyon tecrübesiyle Türkiye çok şanslı bir ülke. Türkiye'de de kripto para sektörünün lisanslamaya kavuşmasının kullanıcılara, kurumsal şirketlere güven vereceğini ve bu alana gönül rahatlığıyla ilgi gösterileceğini tahmin ediyoruz. Regülasyonların da desteğiyle Türkiye'de de yeni bir kurumsal ilgi doğacağına inanıyoruz."

 

Çamır, öte yandan yasada öngörülen geçiş sürecinin sektörün paydaşlarına yükümlülüklere uyum anlamında kolaylık sağlayacağını düşündüklerini de belirtti. OKX TR’nin Türkiye'de şu an regüle bir şirket olduğunu aktaran Çamır, kripto varlık hizmet sağlayıcısı lisansı için de mevzuatla ilgili tüm gelişmeleri yakından takip ettiklerini söyledi.

 

DÜZENLEME EKOSİSTEME DE DEĞER KATACAKTIR

 

Paribu Hukuk Direktörü Avukat Mehmet Türkarslan, yasayı olumlu bulduklarını belirterek, regülasyonların genel olarak platformların faaliyetlerini lisansa bağlamayı ve kullanıcı varlıklarının güvenliğini ön planda tutmayı hedeflediğini belirtti.

 

Bankaların da saklama hizmeti sunabilmesinde önemli hususun bu sektörün ve teknolojinin ruhunu yakalayabilmek olduğunu ifade eden Türkarslan, "Kullanıcıların 7 gün 24 saat kesintisiz işlem yapabilecekleri ve sadece bir kısım varlıklarını değil tüm varlıklarını eksiksiz olarak güvenle saklayabilecekleri bir yapının varlığı elzemdir." değerlendirmesinde bulundu.

 

Lisans almayacak kuruluşların Türkiye'de hizmet vermeyi durdurması hakkında da konuşan Türkarslan, "Nasıl ki Türkiye’de lisanslı olmayan bir aracı kurum, foreks borsası ya da banka faaliyet gösteremiyorsa kripto varlık platformları da aynı hüviyete tabi olacaklar. Kripto varlık yasası benzer yasalarla uyumlu, aslında yasak getiren değil lisansa yönlendiren bir düzenleme zira aksi uygulama hem haksız rekabete yol verici hem de kullanıcı varlıklarını tehlikeye atıcı bir yöntem olurdu. Bu düzenleme ekosisteme de değer katacaktır. Kripto yasasının yatırımcıyı koruma odaklı olduğunu görüyoruz." dedi.

 

Türkarslan, Paribu'nun lisanslama çalışmalarına yönelik ise şu bilgileri paylaştı:

 

"Sermaye Piyasası Kanunu'ndaki değişiklik aslında SPK'ya bağlı diğer finansal kuruluşlardaki düzenlemelerle paralel bir değişiklik ve uzun süredir bu finansal kuruluşların tüm düzenlemelerini zaten yakından takip edip kendimizi adapte ediyoruz. Yasanın ardından yayımlanacak alt düzenlemeleri bekliyoruz. Ancak halihazırdaki faaliyet rutinlerimizin bu alt düzenlemelere zaten uygun olduğunu düşünüyoruz, hızlıca yükümlülükler kapsamında lisansımızı alacağız."

29 Haziran 2024 Cumartesi

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, "(Vergi paketi hazırlığı) Bizim tercihimiz vergilendirilmeyen alanlardan vergi almak, vatandaşımıza yeni bir vergi yükü getirmek değil" dedi.


 

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye'nin Mali Eylem Görev Gücünün (FATF) gri listesinden çıkışına ilişkin, "Gri listeye girmek kolay ama çıkmak zor, daha yeni Monako'yu gri listeye aldılar. Bulgaristan ve Hırvatistan gibi Avrupa Birliği (AB) üyesi olup da hala o listede olan ülkeler var." dedi.

 

BloombergHT ve HaberTürk ortak yayınında Ciner Medya Grup Ankara Temsilcisi Fevzi Çakır'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Şimşek, Türkiye'nin gri listeden çıkmasının bir ekip çalışması olduğunu, bu konuda mevzuat çalışması yapıldığını ancak en önemli konunun uygulamada etkinlik olduğunu kaydetti.

 

Şimşek, gri listeden çıkmanın önemine işaret ederek, "Gri listeye girmek kolay ama çıkmak zor, daha yeni Monako'yu gri listeye aldılar. Bulgaristan ve Hırvatistan gibi AB üyesi olup da hala o listede olan ülkeler var." diye konuştu.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın desteğiyle Adalet, İçişleri ve Dışişleri bakanlarıyla görüşmeler yaptığını anlatan Şimşek, asıl amaçlarının Türkiye'nin saygınlığını, finansal piyasaların sağlıklı işlediğini ve dolayısıyla buradaki sistemin güvenilebilir olduğunu ortaya koymak olduğunu söyledi.

 

"REZERVLERDE TARİHİ REKOR"

 

Şimşek, Türkiye'nin bu listeden çıkmasının hem ülkenin itibarı hem de finansal sisteme güven açısından önemine dikkati çekerek, Türkiye'ye son aylarda çok güçlü kaynak girişi olduğunu belirtti.

 

Gri listeden çıkılmasının ülkeye kaynak girişini ivmelendirip ivmelendirmeyeceğine ilişkin soru üzerine Şimşek, "İvmelenebilir. Ama şunun altını çizmek istiyorum, ülkeye kaynak girişi zaten çok güçlü, biz şu anda bu kaynak girişini nasıl yönetiriz, onunla uğraşıyoruz. Çünkü sisteme aşırı döviz girdiği zaman karşılığında Türk lirası basıyorsunuz yani satın alıyorsunuz. O, Türk lirası da tabii ki dezenflasyon sürecini tehdit ediyor. Tekrar o likiditeyi geri çekmeniz lazım. Mart sonundan itibaren bugüne kadar net bazda Merkez Bankasının rezervlerine yansıyan boyutu neredeyse 78 milyar dolar civarına ulaştı. Çok ciddi bir rakam. Türkiye finans tarihinde bu kadar kısa vadede eşi benzeri görülmemiş. Bunun önemli bir kısmı şirket, yani yurt içinde yerleşik şirketlerin ve mevduat sahibi vatandaşlarımızın Türk lirası tercihi. Bir kısmı da daha orta-uzun vadeli dış kaynak, bir kısmı da daha kısa vadeli dış kaynak. Şu an itibarıyla rezerv yeterliliğinde IMF tanımına göre arzulanan seviyeye neredeyse vardık. Geçtiğimiz hafta açıklanan rakamlara göre zaten brüt rezervler yaklaşık 147-148 milyar dolar seviyesine kadar çıktı. Tarihi rekor." değerlendirmesini yaptı.

 

"TÜRKİYE LİSTEDEN OY BİRLİĞİ İLE ÇIKARILDI"

 

Şimşek, gri liste kararından hemen sonra uluslararası derecelendirme kuruluşu Moody's'in, "bunun olumlu yansıyacağı" yönünde açıklama yaptığını anımsattı.

 

Mayıs başında AB, ABD, İngiltere başta olmak üzere birçok temsilcinin Türkiye'de yerinde inceleme yaptığını bildiren Şimşek, "Ben kendileriyle İstanbul'da bir araya geldim. Onlara 'Türkiye listeden çıksın, çıkmasın biz kara para aklamayla, terörizmin finansmanıyla mücadele edeceğiz. Bunu listeden çıkmak için yapmıyoruz. Çünkü Türkiye, terörden en çok muzdarip olan ülkedir. Dolayısıyla biz terörizmin finansmanını, onunla mücadeleyi bir öncelik haline getirdik.' dedim. Bu kapalı bir toplantıydı." diye konuştu.

 

Türkiye'nin gri listeden oy birliğiyle çıkartıldığını belirten Şimşek, şöyle devam etti: “Oy birliğiyle… Tek bir ülkenin itirazı olmadı. Hiçbir ülkenin… Ve inanılmaz bir şekilde toplantı öncesi ben oraya girdiğimde birçok ülke temsilcisi geldi, ‘Biz sizi çok güçlü bir şekilde destekledik, desteklemeye devam edeceğiz’ dediler. Hatta komşumuz Yunanistan’ın temsilcisi, ‘Biz sizi güçlü bir şekilde destekliyoruz.’ Dedi. Biz çok güçlü diyalog kurduk, bu konuda samimiyiz. Hem kara parayla hem de terörizmin finansmanıyla bu listeden çıkmasaydık da çok güçlü şekilde mücadeleye devam edecektik. Şimdi çıktık, iş bitmedi. Güçlü şekilde mücadeleye, uygulamada etkinliği sağlamaya devam edeceğiz. Ama daha önemlisi iyileştireceğimiz alanlar var. MASAK’ın idari kapasitesini, teknik kapasitesini oldukça güçlendireceğiz. Çünkü kurumsal kapasite çok değerli. Koordinasyon devam edecek. Biz riskli bir coğrafyada yaşıyoruz. Herkes bizim sistemimizi istismar etmeye çalışabilir. Biz buna karşı risk odaklı bir modelle yolumuza devam edeceğiz. Yapay zekayı bu noktada devreye alacağız. Başardık, başarmaya devam edeceğiz. Monako’yu daha yeni aldılar listeye. AB üyesi olmanız o listeden sizi müstesna kılmıyor.”

 

“REZERV KONUSUNU ENDİŞE KAYNAĞI OLMAKTAN ÇIKARTTIK”

 

Mehmet Şimşek, ekonomi programını yurt içinde ve dışında birçok kesime anlattıklarını belirterek, uluslararası normlara uygun, kurala dayalı rasyonel politikalar ve onu destekleyen yapısal reform gündeminin beraberinde yatırımcı güvenini getirdiğini anlattı.

 

Bu güvenin de portföy tercihlerinde Türk lirası varlıklara ilgiyi artırdığına dikkati çeken Şimşek, böylece reel kurda denge sağlandığını ve istikrarın geldiğini söyledi.

 

Şimşek, Türkiye'nin geçen yıl mayıs ayında 12 aylık cari açığının 57 milyar dolar olduğunu hatırlatarak, "Muhtemelen bu mayısta 26 milyar dolara düşmüş olacak. Dolayısıyla cari açıkta arzuladığımızın çok daha iyi bir performansla karşı karşıyayız." dedi.

 

"Geçen sene mayısta cari açığın milli gelire oranı o günkü tahminlere göre yüzde 6 civarıydı. Biz bu açığı muhtemelen yıl sonunda yüzde 2 civarına indirmiş olacağız. Zaten mayıs itibarıyla yüzde 2,5'a inmiş olacak." diyen Şimşek, cari açık konusunda çok net bir başarı sağlandığını vurguladı.

 

Şimdi bu başarıyı kalıcı hale getirmek gerektiğini kaydeden Şimşek, "Bunun için yeni bir sanayi politikası devreye koyacağız. Devletin aktif şekilde işin içinde olduğu aktif bir sanayi politikasıyla kalıcı şekilde cari açığın bu seviyelerde kalmasını sağlayacağız. Cari açığı biz milli gelire oran olarak yüzde 2,5'in altında tutabilirsek iki büyük kazanımımız olacak. Birincisi, dış borcun milli gelire oranı aşağı yönlü bir trende girecek, yani düşecek. İkincisi, kalıcı şekilde rezerv biriktirmemize imkan sağlayacak. Şu anda rezerv birikimi var ama bu rezerv birikimi önemli ölçüde şirketlerimizin ve vatandaşlarımızın portföy tercihlerinden kaynaklanıyor. Biz bunu daha kalıcı hale getirmek istiyoruz, rezerv konusunu bir endişe kaynağı olmaktan çıkarttık." ifadelerini kullandı.

 

"KKM'DE VERGİ AVANTAJI SON BULDU"

 

Bütçe dengesinin önemine de işaret eden Şimşek, "Özellikle depremin, EYT'nin etkisiyle geçen yıl muhalefetin popülist iteklemesiyle seçim sürecinde EYT hayata geçirilmiş. EYT'nin bu yıl yıllık maliyeti, finansman maliyeti dahil olmak üzere 724 milyar lira. Milli gelirin neredeyse yüzde 2'sine yakın bir rakam. Şimdi geçen sene mayıs ayında bütçe açığı tedbir alınmasaydı yüzde 10 civarı bekleniyordu. Bu benim değil, piyasanın beklentisiydi. Biz yılı yüzde 5 civarında kapattık, yüksek bir rakam." diye konuştu.

 

Bakan Şimşek, kur korumalı mevduat (KKM) uygulamasındaki son duruma ilişkin de şunları kaydetti: "Geçen sene zirvede neredeyse 144 milyar dolar civarına çıkmıştı zirvede. Şu anda 63 milyar doların altına indi, büyük ihtimalle düşüş hızlanacak. Bakın 44 haftadır üst üste kesintisiz KKM'de düşüş var. Dolayısıyla bu para politikasının çalışmasını engelleyen bir faktördü. Bu, enflasyonu düşürme sürecinde para politikasının etkinliğini azaltan bir faktördü. Şimdi biz bunu gidererek bir sorun olmaktan çıkartıyoruz. Dolayısıyla bugün itibarıyla şirketlerin KKM'deki vergi avantajı son bulmuştur. Yenilemedik. Artık şirketler KKM'den faiz kazanırlarsa normal kurumlar vergisine tabidir, bir istisna yoktur şirketler için. Dolayısıyla teşvik edici olmaktan bugün itibarıyla çıkarttık. Bireyler açısından mevduata, faiz kazançlarına biz bu sene vergi getirdik. Şimdi KKM'den kazanılan faiz gelirleri de vergiye tabi olacak. Dolayısıyla KKM'den çıkış hızlanacak. Onun için bir sene öncesine göre Türkiye gerçekten öngördüğümüzden birçok alanda da iyi."

 

Enflasyondaki düşüşün ücretlere reel olarak yansıyacağını vurgulayan Şimşek, "Bizim için önemli olan enflasyonun bu sene sonunda yüzde 40 civarına düşmesidir. Bu rakam yüzde 75'ten ciddi yavaşlamayı ifade ediyor. Aylık bazda enflasyonda artık yüzde 2'leri konuşacağız, sonra yüzde 1'leri konuşacağız. O zaman ücret artışlarının yani alım gücünün hissedileceği bir döneme girmiş olacağız." diye konuştu.

 

"POPÜLİST SÖYLEMLERE RAĞBET ETMEYECEĞİZ"

 

Şimşek, bu ay maktu vergilerin son 6 ayın enflasyonu kadar artırılacağına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bütün yükümlülüklerimizi artırırken gelirlerimizi de en az enflasyon kadar artırmamız lazım. Yoksa bütçe dengelerini tutturamayız. Bunu söyleyenler popülizm yapıyorlar. Muhalefet popülist söylemlerde bulunabilir, popülizmi pohpohlayabilir ama biz devlet yönetiyoruz. Biz bütçeyi yönetiyoruz. Biz ekonomik dengelerin tamamını gözetmek zorundayız. Biz bu popülist söylemlere, popülist bakış açılarına, baskılara rağbet etmeyeceğiz. Popülizm bir tuzaktır, bu millete yapabileceğiniz en büyük haksızlıktır. Sanki yoktan bir kaynak üreteceğiz, kabiliyetimiz var psikolojisine ve davranışına girmektir. Yoktan var etmek Allah'a mahsustur. Biz bu dengeleri sağlıklı şekilde gözeterek milletimizin kalıcı refahını artıracağız. Çünkü tek amacımız var, refah artışı ama bir amaç daha var, bu refah artışının daha adil bir şekilde dağıtılması."

 

Programın tek önceliğinin sürdürülebilir yüksek büyüme ve buradan elde edilecek refahın paylaşımı olduğunu vurgulayan Şimşek, "Bütçe dengesizliğini önemli ölçüde gideriyoruz. Gelecek sene çok farklı bir noktada olacağız. Daha çok kayıt dışıyla mücadele ederek, istisnaları azaltarak, özellikle kazandığı halde vergiyi vermekten imtina eden kesimlerle mücadele ederek bütçeyi düzelteceğiz." değerlendirmesini yaptı.

 

"KALICI İYİLEŞME PEŞİNDEYİZ"

 

Orta Vadeli Program'ın uluslararası normlara uygun olduğunun not artışı ve risk primi üzerinden teyit edildiğine dikkati çeken Şimşek, geçen yıl 700 baz puan civarında olan risk priminin 270 baz puan civarına gerilediğini ifade etti.

 

Şimşek, "Aynı dönemde gelişmekte olan ülkelerde risk primindeki düşüş 44 baz puan, Türkiye'nin neredeyse 440 baz puan. Türkiye, gelişmekte olan ülkelere göre 10 katı daha riskini azaltmış. Neden? Çünkü biz uluslararası normlara uygun kurala dayalı bir politika uyguluyoruz. Muhalefetin nasıl bir politika uygulayacağı konusunda varsayımsal bir şeye giremem tabii. Çünkü orada çok parçalı bir yapı vardı. Her biri bir tarafa çekebilirdi. Milletimiz geçen sene büyük ihtimalle onu kredibıl görmediği için oy vermemiş." diye konuştu.

 

Vatandaşın kendilerine inanmasını isteyen Şimşek, vatandaşın ve Türkiye'nin potansiyeline inandıklarını dile getirdi.

 

Bakan Şimşek, "Kolay bir süreç değil. Bizler sihirbaz değiliz. Kolaycı yolları da bilmiyoruz. Kestirme yollarla ilgili hiçbir fikrimiz yok. Çünkü, Türkiye'nin sorunlarına kestirme çözümler yok, kolaycı çözümler yok. Biz kalıcı iyileşme peşindeyiz. Ne dün ne de bugün ne de yarın hiçbir şekilde ne emeklimizi ne çalışanımızı ne asgari ücretlimizi ne memurumuzu, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmedik ve ezdirmeyeceğiz." dedi.

 

"REEL BÜYÜMEDEN FAZLA ASGARİ ÜCRET ARTIŞI YAPILDI"

 

Reel olarak büyümeden her kesime pay vereceklerini, AK Parti hükümetleriyle birlikte asgari ücrette dolar bazında "muazzam bir artış" yapıldığını anlatan Şimşek, şunları kaydetti:

 

"2000-2010 arası ortalama asgari ücret 227 dolar, 2003-2023 arası ortalama 339 dolar olmuş. Haziran 2024 itibarıyla asgari ücret 524 dolar. Tarihin bakın en yüksek zirvelerinden birisini bu dönemde yakalamış. Bu sene reel olarak asgari ücret artmış olacak. Çünkü ocakta asgari ücret artışı yüzde 49. İlk 6 ay enflasyon yüzde 20'lerde olacak. Yılın sonunda da piyasa çok büyük ihtimalle enflasyon yüzde 43-44 olur diyor. Merkez Bankasının üst bandı yüzde 42. Varsayalım ki yüzde 45'in altında bir rakam. O bile reel olarak büyümeden daha fazla asgari ücret artışına tekabül ediyor. Aynı şeyi emeklilerimiz, memurlarımız için söyleyebilirim."

 

"AVRUPA'DA GELİŞMEKTE OLAN ÜLKELERDE EN YÜKSEK ASGARİ ÜCRET BİZDE"

 

Türkiye'de uygulanan asgari ücreti gelişmekte olan ülkelerle karşılaştıran Şimşek, şöyle konuştu: "Asya'daki ülkelere, Endonezya'ya, Filipinler'e, Tayland'a bakın, o ülkelerle karşılaştırın. Gidip Latin Amerika ile karşılaştırın. Brezilya, Meksika, Şili, Kolombiya, bütün bu ülkelerle karşılaştırın. Avrupa'da Bulgaristan, Hırvatistan, Romanya, Macaristan, Avrupa Birliği üyesi ülkelerle karşılaştırın. Polonya hariç, Avrupa'daki gelişmekte olan ülkelerde en yüksek asgari ücret bizde. Latin Amerika'da, Doğu Asya'da, Uzak Doğu'da bize eşdeğer ülkelerden gelişmekte olan ülkelerden bahsediyorum. Türkiye'de asgari ücret düşük değildir. AK Parti hükümetleri döneminde biz asgari ücreti büyümenin bir tık üzerinde artırmışız. Dolar bazında hiçbir hükümete nasip olmayacak şekilde artırmışız. Geçim sorunu var mı? Tabii ki olacak. Kolay değil ama biz refahı artıracağız. Sanayi politikasıyla Türkiye'yi katma değer zincirini yukarı çıkaracağız."

 

"EYT'Yİ MUHALEFET POHPOHLADI"

 

Şimşek, vergi dışı bıraktıkları asgari ücretin bu yıl bütçeye maliyetinin 670 milyar liranın üzerinde olduğunu bildirdi.

 

"Vergi harcaması kalemlerinin başında asgari ücrete verdiğimiz destek geliyor." diyen Şimşek, şu anda firmalara aylık destek verdiklerini söyledi. Bakan Şimşek, "Asgari ücretli kardeşimiz çok çalışıyor. Alın terinin karşılığını almak durumunda. Bu konunun istismarı popülizm içeriyor. Popülizmin Türkiye'yi nerelere getirdiğini gördük. EYT'nin maliyetini gördük. 40'lı yaşlarda milyonlarca insan emekli oldu. Şu anda Avrupa'da ortalama emeklilik yaşı 64,4 civarındadır. Türkiye'de ortalama emeklilik yaşı 52. Bu sene EYT'nin finansmanı maliyeti dahil 724 milyar lira." ifadelerini kullandı.

 

Bir emekliye düşen çalışan sayının EYT ile birlikte 1,6'ya kadar düştüğüne dikkati çeken Şimşek, "Peki meydanlarda EYT'yi kim pohpohladı? Muhalefet pohpohladı. Şu anda yaptıklarının aynısını yapıyorlar. Çünkü Türkiye'nin imkanlarına ve önceliklerine bakmamız lazım. Öncelik istihdamdır, öncelik refah artışıdır ve toplumun bütün kesimlerine daha adil dağılımıdır." dedi.

 

KUYUMCU, DOKTOR, AVUKAT HASILATINI İZAH EDECEK

 

Şimşek, kamuoyu gündemine gelen vergi paketi hazırlıklarına ilişkin de şu bilgiyi verdi: "Yurt dışı merkezli çok uluslu şirketlere asgari yüzde 15 kurumlar vergisi getiriyoruz. Yurt içinde asgari kurumlar ve gelir vergisine çalışıyoruz. Ortalama bir kuyumcunun beyan ettiği aylık vergi matrahı 16 bin 46 lira. Doktorlarımızın 27 bin 376 lira. Bunlar çok düşük rakamlar. Avukatlarımızın beyan ettiği yıllık ortalama matrah ise kişi başı 17 bin 805 lira. Bütün bu alanlarda yetki alacağız. Gidip hasılat tespiti yapacağız. Sonra o hasılata aykırı beyanda bulunanlardan izah isteyeceğiz. Yeni düzenlemenin başında bu geliyor. Bu izahlar tatmin edici değilse gereğini yapacağız. Özellikle gayrimenkul kazançları gibi yatırım fonlarında kar dağıtımını zorunlu hale getireceğiz. Yani gayrimenkul yatırım ortaklıklarının vergi istisnasını kaldırmayı düşünüyoruz. Yap-işlet-devret modeliyle yapılan kamu-özel işbirliği projelerinin kurumlar vergisini yüzde 30'a çıkaracağız. Kripto varlıkları vergi kapsamına alacağız. Bu pakette değil ama bir sonraki pakette muhtemelen borsa kazançlarının da vergilendirilmesine çalışıyoruz. Mevduatı, fonları vergi kapsamına aldık. Tahvilden, bonodan kazanç elde edenleri vergi kapsamına aldık."

 

"KASADA OTURACAĞIZ, HASILAT TESPİTİ YAPACAĞIZ"

 

İşletmelerde artık hasılat tespitine gideceklerini vurgulayan Şimşek, "Sabahtan kapanışa kadar kasada oturacağız, hasılat tespiti yapacağız. Bunu değişik aylarda tekrarlayacağız. Eğer beyan bu hasılatla uyumlu değilse izaha davet edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.

 

Şimşek, Türkiye'de 1,1 milyondan fazla kurumlar vergisine tabi mükellef olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Geçen yıl 454 bin firma zarar beyan etmiş. Sembolik kar beyan edenleri de katarsanız, kurumlar vergisi mükelleflerinin yarısından çok fazlası maalesef vergiden kaçınmaya çalışıyor. Türkiye'de 2,6 milyon gelir vergisi mükellefi var. Geçen sene 1,2 milyon mükellefimiz zarar beyan etti. Büyük bir kısmının beyanları ile hasılatları arasında inanılmaz uyumsuzluk var. Biz vatandaşımızın vergi yükünü artırmak istemiyoruz. Biz az kazanandan en az vergiyi almak için bir sistem kurgulayacağız ama çok kazananları uyarıyorum, vergi kaçırma, kayıt dışı çabalarının cezalarını ağırlaştıracağız, denetimleri sıklaştıracağız. Özellikle yapay zekayı daha çok devreye alacağız."

 

Bakan Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanlığı olarak kurumlar vergisi mükelleflerinin elektronik ortamda bütün defterlerini inceleyip taslak rapor hazırlayacak bir yapay zeka modülü üzerine çalıştıklarını da sözlerine ekledi.

 

Piyasada konuşulan vergi paketi metninin kapsam itibarıyla kendi süzgeçlerinden geçen bir metin olmadığına işaret eden Şimşek, "Bütün gelen önerilerin bir şekilde toplandığı bir metin piyasada dolaşıyor. Hiçbir zaman bahşişin vergilendirilmesi gündemimizde değildi, hiçbir zaman olmadı. Ne motokurye ne bahşiş konusu şu an pakette yok." diye konuştu.

 

Şimşek, Türkiye'de birçok kesimin vergiden imtina etmeye çalıştığına, bu konuda ciddi kayıt dışılık olduğuna dikkati çekerek, "İstisnaları, imtiyazları kaldırarak, verginin tabanını büyüterek sonuç alacağız. Bütün vergi düzenlemelerinde sadece iki temel ilkemiz var. Bunlar, vergide adaleti tesis etmek, yani çok kazanandan çok az kazanandan az vergi almak. Vergi uygulamalarında etkinliği sağlamak, yani vergi uyumunu artırmak." ifadesini kullandı.

 

"TÜRKİYE, OECD ÜLKELERİ ARASINDA EN DÜŞÜK VERGİ YÜKÜNE SAHİP İKİNCİ ÜLKE"

 

OECD ülkelerinde toplanan bütün vergilerin milli gelire oranının yüzde 34, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde yüzde 41,2, Türkiye'de ise yüzde 20,8 olduğunu bildiren Şimşek, "OECD ülkeleri arasında en düşük vergi yüküne sahip ikinci ülkeyiz. Türkiye'de ÖTV, KDV gibi bütün dolaylı vergilerin milli gelire oranı yüzde 9,1. AB'de bu oran yüzde 13,6. OECD ülkelerinde yüzde 10,5. Burada sorun doğrudan vergi gelirlerinin Türkiye'de düşük olması. Bizim tercihimiz vergilendirilmeyen alanlardan vergi almak, vatandaşımıza yeni bir vergi yükü getirmek değildir." değerlendirmesini yaptı.

 

"DEPREMİN YARALARINI HALA SARMAYA ÇALIŞIYORUZ"

 

Şimşek, yurt dışı çıkış harcında düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin soruyu şöyle yanıtladı:

 

"Yurt dışı çıkış harcı 1963'te getirilmiş. 2001 yılına kadar 100 dolar olarak uygulanmış. Bizim hükümetlerimiz döneminde aşağı çekilmiş, lira cinsinden sembolik bir hale gelmiş. Geçen sene Türkiye çok büyük bir deprem felaketi yaşadı. Bu depremin yaralarını hala sarmaya çalışıyoruz. Geçen sene kamudan 1 trilyon 141 milyar lira bir kaynak deprem için harcandı. Bu sene yine 1 trilyonun üzerinde bir kaynak harcanacak. Eğer uygun görülürse bunun artırılarak, deprem için bir kaynağa dönüştürülmesi taraftarıyız."

 

Taslak çalışmaya göre yurt dışı çıkış harcının öğrencilerden alınmayacağını belirten Şimşek, "Orijinal taslakta zaten 23 yaşına kadar yurt dışı çıkış harcının alınmaması gündemdeydi. Son şeklini bilmiyorum." dedi.

 

"GEÇİCİ DÜZENLEME PEŞİNDE DEĞİLİZ"

 

Şimşek, geçici düzenleme peşinde olmadıklarını aktararak, "Bu pakette iki tane basit amacımız var; Vergide adaleti daha da pekiştirmek, vergide etkinliği, uyumu artırmak. Onun için biz bütçe açığını azaltarak aslında milletimizin ileride karşı karşıya kalacağı yükleri azaltıyoruz. Nesiller arası adaleti sağlıyoruz." diye konuştu.

 

Tasarruf çalışmalarına ilişkin de Şimşek, şu bilgileri paylaştı: "Kamuda harcama disiplini getirdik. 3 yıl boyunca kamudaki genişlemeyi dondurduk. Kamuda genişleme dönemini geride bırakıyoruz. Bazen istisnalar üzerinden alıyorlar, istismar ediyorlar. Depremle ilgili bir konu var. Bak işte şu bina alındı. Yok öyle bir şey. Biz cari harcamaları yüzde 10, mal ve hizmet alımlarını yüzde 10 kestik. Yatırım harcamalarının yüzde 15'ini bloke ettik. Artık net bazda kamuya eleman almayacağız. Net bazda kamuya taşıt girişi olmayacak. Net bazda yeni bina kiralaması, satın alması olmayacak. Deprem nedeniyle büyük risk altında olan okulumuz da hastanemiz de kamu yerleşkesi de tabii ki yenilenecek. Gerektiğinde yeni binalara çıkmaları gerekiyorsa ama biz zaten depremi istisna kıldık."

 

Şimşek, Bakanlık bünyesindeki 300 mal müdürlüğünü kapatma kararı aldıklarını anımsatarak, "O çalışanlarımızı alacağız, yeniden eğiteceğiz ve sahaya denetim, yoklama elemanı olarak süreceğiz. Kayıt dışılıkla mücadele edeceğiz. Defterdarlıkla, vergi dairesi başkanlıklarını birleştiriyoruz. Çalışmamız devam ediyor. Kamuda her anlamda tasarrufa gidiyoruz. Çünkü biz de tasarruf yapacağız. Harcamaları kontrol altına alacağız. Ama tabii ki verginin tabanını da genişleteceğiz, büyüteceğiz." ifadelerini kullandı.

 

Sermaye kazançlarının ilave vergilendirilmesinin ek çalışma gerektirdiğini bildiren Şimşek, "Önerilerden bir tanesi işlem vergisiydi. Sonra işlemin yüzde 40'ına yakın algoritmalarla, robotlarla yapıldığını gördük. Onun arzulanan sonucu doğurmayacağına inandık. Ondan vazgeçtik. Hiçbir alan kayıt dışı kalmayacak. Bütün kazançlar makul düzeyde vergilendirilecek. Detayları belli olmadığı için bu paketin konusu da değil." dedi.

 

"ÇİFT MAAŞ ALMAM MÜMKÜN DEĞİL"

 

Şimşek, kamuda çift maaş uygulamasının sorulması üzerine de "Benim zaten çift maaş almam, başka bir yerde bir görev almam mümkün değil. Ben aslında büyük fedakarlık yaparak bu kamu hizmetini mecburi askerlik hizmeti olarak görüyorum. Ben ülkemi sevdiğim için şu anda bu sorumluluğu taşıyorum. Kişisel anlamda maddi ve manevi olarak büyük bir fedakarlık yaptığım çok net.” diye konuştu.

 

Tasarruf paketine ilişkin düzenlemenin yakında Meclis'e gideceğini aktaran Şimşek, "Nerede görev alırsa alsın, kaç yerde görev alırsa alsın en fazla bir maaş alabilir. O maaşı da şimdi sınırlayacağız. Bir üst limit getireceğiz. Hangi şirkette çalışırsanız çalışın veya kamu adına özel sektöre geçmiş bir şirkette temsil yetkiniz varsa oradan maaş alsanız dahi o maaşın fazlası Hazine'ye gelecek. Dolayısıyla biz Hazine'yi temsilen üst düzey bütün arkadaşları liyakat üzerine görevlendiriyoruz. Bu aslında çifte sorumluluk demek, ilave çalışma demek ve bunun karşılığında bir ücret. O ücreti sınırlayacağız. İsterse 25 yerde çalışsın bir yerden ücret alabilecek. O ücrete de biz üst limit getiriyoruz." diye konuştu.

 

Bakan Şimşek, güvenlik kaygılarına göre bakanların farklı araçlar kullanılabildiğini, zırhlı araç tahsis edildiğini anlattı.

 

"VATANDAŞIN TÜRK LİRASI TERCİHİNDEN KAYNAKLANIYOR"

 

Ekonomi programı çalıştıkça bazı kesimlerin tedirgin olduğunu belirten Şimşek, "Son birkaç aydır Merkez Bankası o kadar döviz almak zorunda kaldı ki bu defa 'bu carry trade' dediler. Bu paranın neredeyse 4'te 3'ü bizim şirketlerin ve vatandaşlarımızın Türk lirası tercihinden kaynaklanıyor. Sanki bu paranın tamamı sıcak paraymış, dışarıdan geliyormuş gibi. Bu kesimlere ne söyleseniz fayda etmez." dedi.

 

Şimşek, Türkiye'nin ekonomi programına ilginin arttığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Önümüzdeki dönemde göreceksiniz şu anda sıcak para gibi görünen para uzun vadeli enstrümanlara geçecek. Gelecek sene bu vakitlerde inşallah enflasyon yüzde 30'ların altına inmiş olacak. Türkiye'ye çok daha uzun vadeli, kalıcı fon akışı artmış olacak. Dünya Bankası gibi Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi İslam Kalkınma Bankası bu türden bankalarla biz zaten 3 yıllık program yaptık. Bu programlar çerçevesinde ülkemize önümüzdeki 3 yıl, bu yıl dahil 60 milyar doların üzerinde uzun vadeli ve son derece düşük maliyetli kaynak getireceğiz. Sıcak paradan bahsetmiyorum. Ama sıcak para şekil değiştirecek."

 

Enflasyondaki ilk düşüşün haziranda görüleceğini aktaran Şimşek, "Ama enflasyonda esas düşüşü temmuz, ağustos ve eylülde göreceğiz. Ekim ayında enflasyon yüzde 40'lı rakamlara inmiş olacak. Eylül ayında bile inmiş olabilir. Eylül ayı enflasyonu açıklandığında 3 Ekim'de belki 40'lı rakamları göreceğiz." diye konuştu.

 

Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabından Türkiye'nin FATF'ın gri listesinden çıkışına ilişkin yaptığı "Başardık" paylaşımının sorulması üzerine de "Biz uçağa binmeden önce bir paylaşım yapmam lazımdı. Ama resmi açıklama sonra gelecekti. Biz oradaydık. Toplantı kapalıydı. Hiç kimsenin bir itirazı olmadı. Biz de tek kelimelik paylaşım yapalım dedik. Gurur duymamız lazım." açıklamasını yaptı.

01 Temmuz 2024 Pazartesi

İSO 500’de orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 3.1 puan artışla yüzde 30.3’e yükselirken, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı 0.9 puan artarak yüzde 7.1 oldu.


Orta-yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerin toplam sanayi içindeki payı ise yüzde 37.4’le şimdiye kadarki en yüksek düzeyine ulaştı. 

 

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) hazırladığı Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2023 Araştırması’na göre, en büyük 500 sanayi kuruluşunun üretimden satışları geçen yıl 2022’ye göre yüzde 42.1 artarak 6 trilyon 375 milyar liraya yükseldi. Araştırmanın sonuçlarını açıklayan İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, sanayide orta-yüksek ve yüksek teknolojiye doğru olumlu bir kırılma yaşandığını, geçen yıl 2022’ye kıyasla yüksek ve orta-yüksek teknoloji yoğunluklu sektörlerde yaratılan toplam katma değer içindeki payın 4 puan arttığını söyledi.

 

TEKNOLOJİK DÖNÜŞÜME UMUT

 

Bahçıvan, 2023’te yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payı yüzde 33.9 ile orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin aldığını, orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin payının bir önceki yıla göre 3.8 puan azaldığını ifade ederek, şu bilgiyi verdi: “Düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı da 0.2 puan düşüşle yüzde 28.7’ye geriledi. Buna karşılık orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 3.1 puan artışla yüzde 30.3’e yükselirken, yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 0.9 puan artışla yüzde 7.1’e çıktı. Sonuç olarak, orta-yüksek ve yüksek teknolojili sanayilerin toplam payının yüzde 37.4’e çıkarak şimdiye kadarki en yüksek düzeyine ulaşması, sanayi sektörümüz için teknolojik dönüşüm konusunda bizlere umut ışığı oldu.” 

 

95.1 MİLYAR DOLARLIK İHRACAT

 

Erdal Bahçıvan, üretimden satışların 50’lik gruplara göre dağılımına bakıldığında, ilk 50 kuruluşun uzun yıllardır yüzde 50 bandında seyreden ağırlığının bu yıl da sürdüğünü bildirdi. Türkiye’nin 2023 ihracatının zayıflayan küresel büyüme dinamiklerine rağmen binde 5 artarak 255.4 milyar dolara ulaştığını hatırlatan Bahçıvan, “İSO 500’ün ihracatının 2022 yılına göre yüzde 2.9 düşüşle 95.1 milyar dolara gerilediğini görüyoruz. Türkiye’nin sanayi ihracatı ise binde 2 düşüşle 245.6 milyar dolara gerilemişti. 2023 yılında İSO 500 ve genel olarak Türkiye sanayi sektörü, ihracat pazarlarındaki durgunluktan olumsuz etkilenmiş gözüküyor. Yine de İSO 500’ün Türkiye sanayi ihracatı içindeki payına baktığımızda, bu oranın yüzde 38.7 ile yüzde 40 bandına yakın seyrettiğini görüyoruz” dedi.

 

EN YÜKSEK PAY ANA METAL VE MAKİNANIN

 

2023’te üretimden satışlara göre en yüksek paya sahip sektör yüzde 22.5 ile ana metaller ve makina imalatı sanayi oldu. Bu sektörü yüzde 19.7 ile kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri, yüzde 17.7 ile kara, deniz taşıtları ve yan sanayi izledi.

 

TOGG, DEVLER LİGİNDE 42. SIRADA 

 

Türkiye’nin yerli otomobili Togg, faaliyete geçtiği ilk yıl sanayi devlerinin arasına girmeyi başardı. Togg, Türkiye’nin en büyük sanayi kuruluşlarını derleyen İSO 500 listesinde ilk kez yer aldı. 

 

Şirket, 2023’te kaydettiği 24.3 milyar TL’lik satış geliriyle sıralamaya 42. sıradan girdi. Sektörel olarak bakıldığında otomotivde en yüksek gelir 238 milyar TL ile Ford Otosan’da kaydedildi. 

 

TÜPRAŞ, 484.2 MİLYAR TL İLE BİRİNCİLİĞİ KORUDU

 

Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2023 Araştırması’na göre, Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ), üretimden satışlarda 484.2 milyar lirayla en büyük sanayi kuruluşu olma unvanını korudu. 2022’de üçüncü sırada olan Ford Otomotiv, 238 milyar lirayla ikinciliğe yükseldi. Geçen yıl ikinci sırada bulunan Star Rafineri ise 226.8 milyar liralık üretimden satışla üçüncü oldu. 

01 Temmuz 2024 Pazartesi