Pazartesi, 04 Kasım, 2024
Sanayi istişare toplantısında konuşan sektör temsilcileri, hem devlet hem özel sektör projelerinde ithal mal yerine yerli ürün tercih edilmesi için mücadele verdiklerini ifade etti. HABER: ADEM ORHUN İstanbul Ticaret Odası’nın sektör temsilcilerini buluşturduğu ‘sanayi istişare toplantısı’, video konferans yöntemiyle gerçekleştirildi. Sektör temsilcisi iş insanları, toplantıda tespitlerini ve yaşanan sorunlara çözüm önerilerini dile getirdi. Özellikle çelik mutfak eşyaları, alüminyum ve metal ürünlerde ihracatın iyi olduğunu, dış pazarda satış hedeflerine ulaşacaklarını kaydeden bazı sektör temsilcileri, iç piyasadaki engellere dikkat çekti. ÖZEL İŞLERDE DE YERLİ Toplantıda konuşan birçok sektör temsilcisi, hastane ve havalimanı gibi büyük projelerde yerli ürün tercih edilmemesinin en büyük problem olduğunu ifade etti. Sanayiciler, sadece devlet ihalelerinde değil, otel, mesken ve plaza gibi özel işlerde de yerlisi varken, ithal ürünlerin tercih edilmesinin hem sektöre hem ülke ekonomisine zarar verdiğini vurguladı. Çelik ve kaplama ürünlerinde ciddi miktarda hammadde ithalatı olduğunu belirten sektör temsilcileri, çelik üretiminin artırılması gerektiğini ve nitelikli malzeme üretimi üzerine yeni çalışmalara ihtiyaç olduğunu kaydetti. HASTANE MUTFAKLARI “Son yıllarda yapılan hastanelerin çelik mutfak eşyalarının yüzde 80’inin ithal olduğunu tespit ettik” diyen sektör temsilcileri, “20 hastaneden 200-300 milyon Euro’luk iş kaçtı gitti. Hepsini biz yapabilirdik. Biz en kaliteli ürünlerimizle dünyaya satış yapıyoruz, fakat kendi memleketimizde kendi malımızı satamıyoruz” dediler. Yine aynı sektörden iş insanları, “İstanbul Finans Merkezi inşaatıyla ilgili şartnamede de direkt ithal ürün işaret ediliyordu. Ankara’da bire bir görüşmelerimiz neticesinde şartnamedeki ilgili maddenin değiştirilmesini sağladık” diyerek, sorunun yaygınlığına ve çözüm için yapılan çalışmaya örnek verdi. MEMURUN TERCİHİ “Devlet işlerinde, ihalelerin tamamına yakınında, ithal ürün tercih edildiğini görüyoruz” diyen bazı sanayiciler, “Çünkü mal alımından sorumlu devlet memuru ‘ben kaliteli ürün tercih ettim, bu markayı aldım’ diyerek kendisini garantiye almak istiyor. Aynı malın yerlisi üretildiği halde bunu bir türlü değiştiremedik. Kendi vergi verenini tercih etmeyen bir uygulama var” şeklinde üzüntülerini dile getirdi. KREDİYLE İTHAL ÜRÜN Sektör temsilcileri, ayrıca yerli malı uygulamasında göze kaçan bir noktaya da dikkat çekti. İş insanları, konuyu şöyle ifade etti: “Büyük projelerde ihaleler hep özel sektör alımı sayılıyor. Oysa paramız dışarıya gidiyor, o projeleri gerçekleştiren şirketler temin ettikleri yabancı kredilerle bağlantılı olarak ithal ürünler alıyorlar. Dolayısıyla o ihaleler de devlet ihalesi sayılmalı.” Sektör temsilcileri, turizm tesisi ve otel inşaatlarında da aynı durumun yaşandığını belirterek, “Teşvik için arsasını devlet sağlıyor, binasını biz yapıyoruz fakat içindeki malzemeler yabancıdan alınıyor” dedi. KAYIT DIŞILIK Öte yandan demir dışı metallerde 6-7 yıldır uygulanan bir sistem olduğunu hatırlatan sektör temsilcileri, düzgün çalışan tesisleri koruyan bu uygulamanın pandemi sebebiyle kaldırıldığını kaydetti. Sektör temsilcileri, “5/10 sistemi oturmuştu, onu 7/10 yaptılar. Bu sebeple birçok şirket kayıt dışılığa yönelmeye başladı. Bu tür kararlar alınırken, sektörle daha esaslı istişarede bulunulmasını talep ediyoruz” dedi. OTOMOTİV YAN SANAYİ Metal işleri yapan sanayiciler ise yoğun şekilde çalışan otomotiv fabrikaları sebebiyle yan sanayideki tedarikçi firmaların da harıl harıl üretim yaptığını söyledi. Sektör temsilcileri, “Covid’den kurtulsak siparişler artacak. O duruma hazırlık yapılmalı. Şirketlerin altyapısı ihracata hazırlanmalı. İhracat yapanlar kayıp yaşamadı, fakat yatırım yapmayı planlayanlar kaygılı” şeklinde konuştu. İŞİMİZE BAKALIM Toplantının ilerleyen aşamalarında sanayicinin son zamanlarda işten çok döviz ve finansman konuşmak zorunda kaldığı ifade edildi. İş insanları, “Son aylarda mali işlerle daha çok uğraşıyoruz. Halbuki dünyayı anlamaya ihtiyacımız var. Avrupa tekrar kapanacak. Bu konuda ilgililerden daha fazla destek görmek istiyoruz. Aralık 2019’da ‘dünya şuraya gidiyor, sanayi maske üretsin, maske makinası üretsin’ şeklinde bir öngörü paylaşılabilirdi. Çinlilerin sadece maskeden 25 milyar dolar para kazandığını duyuyoruz. Dünyadaki gidişi görüp pozisyon almamız lazım” dedi. eWMS’DEKİ MESAJLAR ÖNEMLİ İTO Yönetim Kurulu Üyesi Levent Taş, geçen hafta elektronik ortamda yapılan Dünya Pazarlama Zirvesi’ne (eWMS) dikkat çekti. Taş, “Zirvede Prof. Dr. Philip Kotler, bu işin bir U çizeceğini, çıkışı olacağını söyledi, gelecek iki yıl içindeki muhtemel gelişmelere dair öngörülerini paylaştı. Sanayicilerin ve girişimcilerin bunları okumasında fayda var. Bunun gibi değer katacak ne varsa faydalanmalıyız. Ülke olarak üretmek ve gelişmek zorundayız. Katma değeri yüksek ürünler üretip ihracatımızı artırmalıyız” diye konuştu. ALGI DEĞİŞİMİNE İHTİYAÇ VAR Sektör temsilcileri online toplantıda, “Tüketici ürünlerinde yerli ve ucuz ürün olmasına rağmen daha çok reklamı yapılan yabancı markaların pahalı ürünleri tercih ediliyor. Algı konusunda çalışma yapılması lazım” dedi. İTO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay konu hakkında, “Üretim ve ihracatı artırmaya ihtiyacımız var. Ancak marka olarak devam etmeliyiz. İş yapma sıkıntımız yok. Birbirimizi anlama sıkıntımız var. Bir zihniyet değişimine ihtiyaç var” diye konuştu. ÇOCUK YETİŞTİRMEK GİBİ İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, yerli üretimi bir çocuğun yetiştirilmesine benzetti. Özer, “Tüketici ürünlerinin çoğunu ithal ediyoruz. Tüketim ihtiyaçlarımızın yerli ikamesini hazırlamak zorundayız. Tabii bu bir günde olacak bir şey değil. Çocuğun 20’li yaşlarına kadar yetiştirilmesi gibi üretimin de beslenmesi, eğitilmesi, geliştirilmesi lazım. Yerli sanayinin gelişmesinde keskin çizgiler olmadan hızlı adımlar atmalıyız” diye konuştu. Özer ayrıca, “Fabrika kurmak isteyen servetini arsaya harcamasın. Üretene, vergisini verene gerekli araziyi devlet sağlasın” şeklinde önerisini dile getirdi. USTALAR HASTALANINCA İŞLER AKSIYOR İnternet üzerinden gerçekleştirilen sanayi istişare toplantısında İTO Yönetim Kurulu Üyesi Adil Coşkun, bir değerlendirme konuşması yaptı. Coşkun, “Covid sebebiyle hemen her fabrikada personelin hastalanması sanayiyi etkiledi. Ustaların hepsi 50 yaş üstü. Onlar da hasta. Zaten yeterli sayıda usta yetişmiyor” dedi. “Bizim doları değil, neyi üretiriz diye düşünmemiz lazım” diyen Coşkun, şöyle konuştu: “Yine de biraz şanslıyız; sanayi, hırdavat, makina, demir çelikte işler, talep olduğundan yavaşlamadı. O halde üretmeye devam edeceğiz.” İTHAL ÜRÜN KABUL KOMİSYONU KURULMALI İstanbul Ticaret Odası Sanayi İhtisas Komitesi’nin geçtiğimiz nisan ayında yaptığı toplantıda, “Kamu alımlarında yerli ürünlerin alımına öncelik verilmesinin sağlanması amacıyla kamu-özel kurumlar işbirliğinde bir ‘ithal ürün kabul komisyonu’ oluşturulmalı” kararı alındı. Toplantıda bunun için ilgili merciler nezdinde girişimlerde bulunulması benimsendi. Önceki hafta yapılan sanayi istişare toplantısında bu karara işlerlik kazandırılması tekrar gündeme geldi.
17 Kasım 2020 Salı
HABER: ADEM ORHUN Salgının olumsuz etkilerine rağmen tekstil sektörü uluslararası ticaretteki gücünü koruyor. Eylül ayına ait dış ticaret verilerine göre, aylık toplam 16.01 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Hazır giyim, bu hacimden geçen yılın aynı ayına göre yüzde 15 artışla 1.6 milyar dolar, tekstil yüzde 12.8 yükselişle 1.1 milyon dolarlık pay aldı. Ekim ayı dış ticaret rakamlarında da sektördeki güçlü duruş kendini gösterdi. Ekim ayında örme giyim eşyası ve aksesuarlarında yüzde 15.6’lık artışla 979 milyon dolarlık ihracat yapıldı. Bununla birlikte salgının yeniden yayılması, döviz kurundaki hızlı hareketler, üreticileri ve ihracatçıları zora soktu. Tekstil sektöründe yaşanan problemler, İstanbul Ticaret Odası’nın düzenlediği tekstil sektörü istişare toplantısında masaya yatırıldı. Sektörün hazır giyim, kumaş, örme, çorap, triko, iç giyim, iplik ve deri alanlarını temsil eden meslek komitelerinden İTO Meclis Üyeleri, videokonferans yöntemiyle bir araya geldi. İstanbul Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Dr. İsrafil Kuralay, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, Yönetim Kurulu Üyeleri Servet Samsama ve Burhan Polat ile sektörlerinin temsilcisi Meclis Üyeleri, tespitlerini ve önerilerini dile getirdi. KISITLAMALAR ETKİLEDİ Pandemi şartlarında tekstil ve deri ürünlerinin tüketiminin azaldığını anlatan sektör temsilcileri, “İnsanlar sokağa daha az çıktığı için ayakkabıları eskimiyor, satışlar da buna bağlı olarak azaldı. Deri konfeksiyonu da benzer şekilde etkilendi. Hemen her atölyede Covid-19 vakası veya temaslı kişiler var. Üretimde erken mesai düzenlemesinin faydası olacak. Ancak ek ihtiyaçlar için hazırlık yapmak gerekiyor” dedi. HASTALIK KORKUSU Salgın riski sebebiyle hasta olmaktan korkan personelin işe gelmekten imtina ettiğini vurgulayan bazı sektör temsilcileri, yaşananları şöyle özetledi: “Laleli’de insanlar haftada 2-3 gün çalışıyor. Sipariş alıp üretime girişmek isteyen patronlar ise kısa çalışmadaki personelini işyerine getirmekte zorlanıyor.” TAHSİLAT ZORLUĞU Diğer yandan sektör temsilcileri, piyasada nakit akışı, ödeme ve tahsilat konusunda sıkıntı yaşandığını anlattı. Sektör mensubu bazı iş insanları, “Mal satacak yer, tahsilat yapacak firma bulmak zor. Bankalar, çekleri değerlendirmiyor bile” dedi. DIŞA AÇILIYORLAR Toplantıda sektör dahilindeki bazı alanlarda satış hacminin iyi, bazılarında zayıf olduğu kaydedildi. Giyim aksesuarlarında perakendecilerle birlikte ciddi bir daralma olduğu ifade edilirken, sektör mensuplarının bu durumu ihracat ve e-ticaret ile kapatmaya çalıştığı belirtildi. Örme kumaş imalatı yapan bazı sektör temsilcileri ise sezonun iyi geçtiğini ifade etti. Toplantıda, “Bazı kumaşlarda ricayla temin gibi durumlar yaşadık” bilgisi de paylaşıldı. Örmeciler işlerinin iyi olduğunu belirtirken, “Karamsar değiliz. Ancak kimse önünü göremiyor. Milli gelirde bir zayıflama var. Bu sorunu ancak ihracatla telafi edebiliriz” dedi. Sektör temsilcileri, konuşmalarının devamında şunları vurguladı: “Önümüzdeki yıl ihracatçının yılı olacak. İhracat yapmayan arkadaşlar bile ihracat yapar hale gelecekler. Özellikle seyahat kısıtlamaları kaldırıldığı anda o ülkedeki pazarlara, müşterilere ulaşmak için acele etmek lazım. Avrupa’ya dağılmamız lazım. İhracat elçisi gibi çalışmalıyız. İhracatı ayağa kaldıracak, hızlı sonuçlanacak projelere ihtiyacımız var. Burada özellikle İTO’ya güveniyoruz.” ACENTE İLE İHRACAT Tıkanıklığı ihracatla aşmaya çalıştıklarını dile getiren sektör temsilcileri, şöyle konuştu: “İhracatımız artıyor; çünkü mecburen dışarıya yoğunlaştık. Fakat seyahatler kısıtlandığı için numune göndermek gerekiyor ya da iyi acentelerle çalışmak lazım. Bu şartlarda acentelerin müşteri portföyünden istifade etmek zorundayız. Acentelerle, distribütörlerle bu teması yapmamız lazım. Benzer şekilde özel B2B etkinlikleri yapılabilir.” E-İHRACAT İÇİN WEBİNAR Toplantıda, İTO’nun e-ticaret ve dijital platformlarda pazarlama faaliyetlerinin nasıl yapılacağı konusunda daha fazla etkinlik düzenlemesini isteyen sektör temsilcileri, “Firmalar da altyapısını elektronik ticarete alıştırmalı” diye konuştu. SOSYAL MEDYA Öte yandan, Laleli bölgesindeki tekstilcilerin son 5-6 yılda sosyal medyaya ağırlık verdiğine de dikkat çekildi. Toplantıda, “Bu dönemde cirosunun yüzde 60’ını Whatsapp üzerinden yapan şirketler var. Fakat bu hacim eski müşteri ile mümkün oluyor. Yeni müşteri öncelikle malı görmek, incelemek, size güvenmek istiyor” bilgisi paylaşıldı. SANAL FUARLAR Çorap, triko, örme gibi alanlarda faaliyet gösteren sektör temsilcileri, İTO’nun fuar organizasyon tecrübesinin çok büyük olduğunun altını çizdi. Sektör temsilcileri, “Sanal fuarlar kesinlikle olmalı. Bunun mutlaka faydası olacağına inanıyoruz” dedi. ALACAK SİGORTASI Toplantıda, ödemelerdeki aksamaya dikkat çeken sektör temsilcileri, üyelere devlet destekli ticari alacak sigortasını kullanmayı tavsiye etti. Nakit akışının bozulmaması için iş dünyasının, alacak sigortasına ağırlık vermesi gerektiğini ifade eden iş insanları, “Uygulamada limitler artırılırsa daha çok tercih edilir” diye konuştu. TİCARET MORAL İŞİ İTO Yönetim Kurulu Üyesi Servet Samsama, hazır giyim ihracatındaki artışın gurur verici olduğunu belirtti. Ancak fabrikaların yüzde 50 kapasite ile çalıştığına dikkat çeken Samsama, “Burada da Laleli, Osmanbey, Merter gibi semtlerin önemi ortaya çıkıyor” dedi. Samsama, “Ticaret işi, moral işi. Moralimizi yüksek tutacağız. İşletmelerimizin doğru zamanda, doğru şekilde borçlanamaması kritik bir problem. İşletme sermayesindeki dengeyi bozmayalım” uyarısı yaptı. DİJİTAL B2B YAPILACAK Pandemi sebebiyle fiziki fuarların yapılamadığını hatırlatan İTO Yönetim Kurulu Üyesi Burhan Polat, şöyle konuştu: “1-2 yıl daha seyahat kısıtlamaları olacak gibi görünüyor. Sektörde sanal fuar, havanda su dövmek gibi görünse de ‘döveceğiz ve öğreneceğiz’. Umutsuz olmayalım. Önceden 5 müşteriye giderken, şimdi 15 müşteriyi rahatsız edeceğiz.” Polat, “18-19 Mart 2021’de dijital B2B düzenleyeceğiz. Dışarıdan alım heyetleriyle anlaşmalar yapılıyor. Örmeden kumaşa tekstil sektörünün bütün taraflarını davet edeceğiz” açıklaması yaptı. LALELİ’DE ESKİ KALABALIK YOK Tekstil sektörü istişare toplantısında, Laleli’deki otellerin doluluk durumlarıyla ilgili dikkat çekici bilgiler de paylaşıldı. Buna göre, otellerin yüzde 42’si pandemi başından bu yana kapalı. Açık olan otellerin yüzde 3’ü yüzde 50, yüzde 10’u yüzde 40, yüzde 7’si ise ancak yüzde 25 dolu. Laleli Sanayici ve İşinsanları Derneği (LASİAD) Başkanı Giyasettin Eyyüpkoca’nın verdiği bu bilgiye göre, otellerin doluluk oranı, tekstil ürünleri alımı yapmak üzere gelenlerin ne kadar azaldığını da gösteriyor. İÇ GİYİM ÇEVRE PAZARLARA YOĞUNLAŞTI İç giyim üreticisi bazı sektör mensupları ise Avrupa markalarının, ucuz işgücünün olduğu ülkelere gittiğini belirtti. Sektör mensupları, “Biz de kendi markalarımızla çevre pazarlara yoğunlaştık. Orta Asya ve Afrika’da sosyal medya üzerinden müşterilere ulaştık. Fakat 10-20 bin dolarlık siparişler azaldı. Küçük hacimli siparişler geliyor. Diğer taraftan iç piyasa sıkıntılı, en çok vade ve döviz sebebiyle problem yaşıyoruz” dedi. Sektör temsilcileri bu yıl şubat ayındaki iç giyim fuarının da yapılmayacağını belirtti. İTHAL KUMAŞA MAKUL VERGİ Hammadde ihtiyacının önemli bir kısmının ithalat yoluyla karşılandığını belirten sektör temsilcileri, şunları söyledi: “Çin’den gelen kumaşa yüksek vergi, maliyeti artırıyor. Aynı malı Çin’den direkt değil de Avrupa üzerinden dolaştırarak getiriyorlar. Öyle olunca devlet vergi alamadığından zarar ediyor, tüccar da çeşitli maliyetlere katlanıyor. En azından Türkiye’de üretilmeyen mallar için vergiler makul seviyeye indirilirse hem devlet hem şirketler kazanır.” VADELİ DÖVİZ ÖNERİSİ Tekstil sektöründen bazı iş insanları, döviz konusunda da şu önerilerde bulundu: “Maliyet ve fiyatlama konusunda önümüzü göremiyoruz. Devletin, ihracatçılara vadeli döviz satması birçok problemimizi çözecek. Devlet, 2021 dolar kuru tahmini ne ise biraz üstünden bize 6 ay vade ile dolar satsın. Gelecek aydan itibaren enflasyonun daha da artacağını tahmin ediyoruz. Devletin firmalara vadeli döviz satışı enflasyon kontrolü için de faydalı olur.”
17 Kasım 2020 Salı
Dünyaca ünlü yönetim ve pazarlama gurusu Prof. Philip Kotler öncülüğünde pazarlamanın duayen isimlerini dijital ortamda bir araya getiren Dünya Pazarlama Zirvesi’nde (eWMS) konuşan İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, “Covid-19 sürecinde arz değer zincirinin yeniden düzenlenmesi başta olmak üzere yeni stratejilerin uygulanmasına ihtiyaç var” dedi. Yenilikçiliğin hem firma hem de ulusal anlamda lokomotif hale gelmesi gerektiğini belirten Avdagiç, “Nitekim küresel verilere göre, bu pandemi sürecinde bugüne kadar yaklaşık 400 binden fazla yeni ürün pazara verildi” diye konuştu. 3A İÇİN HIZLI VE GÜVENLİ Avdagiç, mevcut ve geliştirilecek olanaklarla küresel bir tedarik üssü olarak İstanbul’un, 3A diye kısaltılan Avrupa, Asya ve Afrika için ‘daha yakın, daha hızlı, daha esnek ve daha güvenli’ bir eksende, yeniden konumlandırılmasının, İstanbul’a ve Türkiye’ye rekabetçi bir üstünlük sağlayacağının altını çizdi. “İstanbul marka şehir olarak pandemi sonrasında önemini artıracak” diyen Avdagiç, deniz, demir ve karayolu taşımacılığı bakımından ‘hub’ olma özelliğine sahip olan İstanbul’un, jeostratejik açıdan da lojistik merkez olmaya çok elverişli olduğunu kaydetti. TEDARİK VE LOJİSTİK ÜSSÜ Avdagiç, pandemi sürecinin küresel ölçekte işleyen tedarik ve lojistikteki aksamaların pazardaki talebin karşılanamamasının ortaya çıkarabileceği aksamaları açıkça gösterdiğini belirterek, “Bu durumda İstanbul gibi bölgesel anlamda tedarik ve lojistik desteklerin çok daha hızlı verilebileceği konumlar çok önemli hale geldi. Güçlü ve esnek çalışabilen KOBİ kapasitesi, genç ve enerjik insan kaynağı ve kültür ile sağlık alanındaki potansiyeli ile birlikte dikkate alındığında, pandemi sonrasında İstanbul destinasyonunun çok sayıdaki mal ve hizmet bakımından tedarik ve lojistik ihtiyacının optimum karşılanabileceği bir merkez olma ihtimalini artırmıştır” yorumunda bulundu. KOBİ’LER DE DİJİTALLEŞMELİ Dijital dönüşümün sadece büyük şirketlerde değil, KOBİ’lerde de uygulanabilir hale getirilmesi gerektiğine işaret eden Avdagiç, “Covid-19 sonrası normale ve zor günlere dönük olarak, değer zincirini gözden geçirip yeniden yapılandırmak firmalarımız için elzem. İşletmelerimiz Covid-19 sürecindeki tutum ve davranışları itibariyle liderlik ve yönetişimlerinin otokritiğini yapmalı” dedi. COVID-19 SOSYAL KAPİTALİZME GEÇİŞİ TEŞVİK EDİYOR Zirvenin açılışında konuşan Prof. Philip Kotler, Covid-19’un, dijital çağa geçiş hızımızı artırdığını söyledi. Kotler, salgının küresel ekonomiyi zayıflattığını dile getirerek, “Birçok şirket, bugün küresel kaynak bulmanın bir parçası. İhtiyacı olan malzemeyi kendi yapmıyor, onları yurt dışından daha düşük fiyata satın alarak elde ediyor. Ancak, şu an bu şirketler, çok gerekli ürünlerin maliyetine olsa bile kendi ülkesinde üretilmesinin gerekliliğini anladı” diye konuştu. Sağlık, gıda, bankacılık ve finans sektörü, inşaat, üretim ve büyük şirketlerin salgın sürecinden hızlı bir iyileşme göstererek çıkacağına işaret eden Kotler, “Restoranlar, barlar, küçük işletmeler, oteller, havayolu şirketleri, okullar ve müzeler bu süreçte daha yavaş iyileşme gösterecek” dedi. Covid-19 salgınından iyileşmede kısa dönemli stratejilerin, dijital pazarlama, yatırımlar, müşteri hizmetleri yatırımları, reklam çalışmaları ve marka aktivizmini artırmakla olacağının altını çizen Kotler, “Şirketlerin uzun dönemli iyileşme stratejileri ise pazardaki maliyet, talebin gelecek seviyesinin tahmin edilmesi ve şirketin gelecekte ne seviyede olacağına karar vermesiyle bağlantılı” şeklinde konuştu. Kotler, Covid-19 sonrası toparlanmanın ‘U’ şeklinde olabileceğini belirterek, “Ekonomide tam istihdamın ve yıllık yüzde 2’lik ekonomik büyümenin gelecek 2 ila 4 yıl içerisinde sağlanacağını düşünüyorum. Covid-19, geleneksel kapitalizmden sosyal kapitalizme geçişi teşvik ediyor” diye konuştu. SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM POLİTİKALARINA İHTİYAÇ VAR Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Özgül Özkan Yavuz, Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’ne göre turizmin geçen yıl küresel ticaretin yüzde 7’sini oluşturduğunu ve dünya çapında uluslararası turist girişlerinin geçen yıl 1.5 milyara ulaştığını anımsattı. Yavuz, geçen yıl turizm ve seyahat endüstrilerinin dünya genelinde istihdamın yüzde 10’unu desteklediğini dile getirerek, “Bu yıl, sektör için gerçekten umut verici bir yıl gibi görünüyordu, ancak salgın turizm sektörünün her bölümünü etkiledi” dedi. Yavuz, “Zorlukların üstesinden gelmek için çeşitli paydaşlar arasında koordinasyonu ve işbirliğini sağlamamız gerekir. Güçlü stratejilere ihtiyacımız var. Birbirimizle dayanışma içinde olmalıyız. En önemlisi, temkinli iyimserliğimizi korumalıyız. Sürdürülebilir turizm politikalarıyla, pek çok alanda önemli kazanımlar sağlayabiliriz” şeklinde konuştu. ZİRVEYİ 2.5 MİLYON KİŞİ TAKİP ETTİ Dünya Pazarlama Zirvesi, ‘Kritik Zamanlarda Fikirler’ temasıyla pazarlamanın duayen isimlerini dijital ortamda bir araya getirdi. 48 saat süren zirveyi, 104 ülkede eş zamanlı olarak yaklaşık 2.5 milyon kişi takip etti. 80’in üzerinde konuşmacının yer aldığı zirvede, Covid-19 salgını sırasında küresel pazarlama ve ticaret ile işletme algısının dönüşümü değerlendirildi, şirketlerin gelecek dönemdeki stratejilerine yön verecek konular ele alındı.
17 Kasım 2020 Salı
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın, Kırsal Kalkınma Destekleri 13. Etap Kapsamında TarımaDayalı Yatırımların Desteklenmesi HakkındaTebliğde DeğişiklikYapılmasına Dair Tebliği Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Buna göre, söz konusu yatırım projelerinin fiziki olarak tamamlanması gereken son tarih4 ay ötelenerek15 Mart 2021 olarak belirlendi.Bu tarih itibarıyla fiziki olarak bitirilemeyenprojeler, yatırımcıların talebi ve il müdürlüğünün uygun görmesi halinde yatırımcıların kendi kaynaklarıyla, 90 günü aşmamak üzere verilecek süre içinde tamamlanacak. Söz konusutarihtefiziki gerçekleşmeleri tamamlanmış ancak yasal izinleri alınamamış yatırımlar için isebaşvurulması halinde 90 günü aşmamak üzere süre verilecek.
17 Kasım 2020 Salı
Ege İhracatçı Birlikleri verilerine göre, 30 Eylül'de başlayan incir ihraç sezonunda şimdiye kadar 81 ülkeye ürün gönderildi. Yaklaşık 1,5 aylık dönemde yapılan 18 bin 157 tonluk ihracattan 70 milyon 220 bin dolar gelir elde edildi. Bu dönemde en fazla kuru incir, 12 milyon dolarla Almanya'ya gönderildi. Bu ülkeyi 10,5 milyon dolarla Fransa ve 7,4 milyon dolarla İtalya izledi. Ege Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Birol Celep, incir ihracatının sorunsuz şekilde devam ettiğini söyledi. Kuru incirin Türkiye'ye önemli bir döviz girdisi sağladığına dikkati çeken Celep, şunları kaydetti: "İhracatımız dört nala devam ediyor. İncirimiz sürdürülebilir bir şekilde her durumda, her yıl artarak tüketilmeye devam edecek. Pandemi dolayısıyla da doğal ürünlere büyük talep var. İncir de doğal ürün olarak ön plana çıkıyor. Hem tüketim hem de ekonomik olarak fiyatlama aşamasında ürünlerimizin şansı devam ediyor. Sabırlı olup sektörel anlamda pazarlama stratejilerimizi değer zinciri yaratarak yaparsak sektörümüzün artıları ciddi anlamda bir örnek oluşturur." AKŞAMLARI DA MESAİ YAPIYORUZ Germencik Tariş İncir Birliği Başkanı Mustafa Bircan da 1,5 aylık dönemde 1000 ton kuru incir ihraç ettiklerini anımsattı. Ürünlerin yüzde 80'ini ihraç ettiklerini vurgulayan Bircan, "Yılın 12 ayı dünyaya incir gönderiyoruz. Müşteriler her ay incir istiyor. Tüm dünyada sağlıklı beslenmeden dolayı kuru meyveye bir talep var. İncirde de bu talep ciddi anlamda arttı. Hiçbir işçimize izin vermedik, aksine 400 işçimiz cumartesi, pazar bile çalıştı. Pandemiden dolayı hem satışlarımızda bir artış oldu hem de yeni müşteriler geldi. Şu anda taleplere yetişmek için akşamları da mesai yapıyoruz" diye konuştu. Sezonun başlamasından sonraki 1,5 aylık dönemde en fazla ihracat yapılan 5 ülke şöyle: ÜLKE MİKTAR (TON)DEĞER (MİLYON DOLAR) ALMANYA262812 FRANSA273110,5 İTALYA 16467,4 İNGİLTERE 21396 ÇİN 10002,3
17 Kasım 2020 Salı