tatil-sepeti
Geri dönüşüm sektörü, atık plastik ithalatına kriter getirilmesini talep etti

TOBB Türkiye Atık ve Geri Dönüşüm Sanayi Meclisi Başkanı Ali Kantur, atık plastik ambalaj ithalatına kriter belirlenerek onay verilmesi gerektiğini belirterek, "Atık plastik ithalatının koşullarının doğru hazırlanması lazım. Geldiği zaman çevreye olumsuz bir faktör yaratmamalı, ham madde olarak kullanılmalı, mamul üretiminin girdi ve çıktıları kontrol altında tutulmalı." dedi. ITC Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı da olan Ali Kantur, atık ithalatına ilişkin değerlendirmede bulundu. Atık plastik ambalajların ithalinin kısıtlanmasının son dönemde geri dönüşüm ve plastik sektörünün gündemindeki en önemli konu olduğuna işaret eden Kantur, bu kısıtlama nedeniyle sektörde ham madde temininde sıkıntı yaşanabileceğini söyledi. Kantur, bu konunun çözümü için bakanlıklarla temas halinde olduklarını aktararak, konuyu sektörlerde problem yaratmayacak noktaya getirmek istediklerini bildirdi. Yapılacak ithalatla kriterlerin belirlenmesi gerektiğini vurgulayan Kantur, kriterlere uygun firmalara da ithalat haklarının verilmesi gerektiğini ifade etti. Çelik sektörünün yaptığı hurda ithalatının plastik sektörü kadar öne çıkmadığına dikkati çeken Kantur, içeride ham madde olmadığı için bu sektörün de ithalat yapmak zorunda kaldığını dile getirdi. Kantur, Türkiye'de yıllık 10 milyon ton üretim bulunduğunu ancak ülke içindeki ham madde miktarının ancak 1 milyon ton olduğunu belirterek, "Plastik sektöründe 9 milyon ton plastik ithal etmek zorundasınız. Bu sektörün önemli ihracatı da var. İhraç edilen plastiğin bir miktarının geri gelmesini temin etmemiz lazım. Bunun koşullarının doğru hazırlanması gerekiyor. Geldiği zaman çevreye olumsuz bir faktör yaratmamalı, ham madde olarak kullanılmalı, mamul üretiminin girdi ve çıktıları kontrol altında tutulmalı. Bu atığı alacak sektörler de denetim altında olabilmeli, ithal edilecek miktar ise bu sektörlerin kullanımları ile sınırlı olmalıdır. Kriterlere uyanlara da ithalat izni verilmeli. Çalışma grupları kuruyoruz, tartışılıyor bu konular." diye konuştu. Kantur, örneğin otomotiv ihracatı yaparken dahi bu araçla birlikte ülkedeki plastiğin yurt dışına gönderildiğine işaret ederek, bunların ülkeye dönüşünün sağlanması gerektiğini söyledi. Bu plastiğin geri alınmasının koşullarının ilgili bakanlıklarca belirlenmeye çalışıldığını bildiren Kantur, söz konusu atıkların, önceden belirlenmiş kriterlere göre çalışan tesislere dönmesi gerektiğini söyledi. Kantur, atık plastiğin yurt içinden temininde çekilen sıkıntılara ifade ederek, bir yılda Türkiye'de toplanan 32 milyon tonluk evsel atığın ancak yüzde 8'inin plastik atıklar olduğunu ancak bunların büyük bölümünün de geri dönüşüme uygun olmadığını anlattı. Türkiye'nin çöp ithal ediyor görüntüsünden çıkarılması gerektiğini, ithal edilenin çöp değil ham madde olduğunu belirten Kantur, bazı firmaların ambalajlarını yüzde 100 geri dönüştürülmüş malzemeden yapmayı tercih ettiğini aktardı. Bu ürünlerin ihraç da edildiğini vurgulayan Kantur, içeriden temin edilmesi mümkün olmadığı için bu ürünlerin ithalinin yapılmasının önem taşıdığını dile getirdi. Kantur, "İthalat konusunda hem ekonomik açıdan hem çevresel açıdan denge içinde tutacak adımlar atılmalı ve ilgili sektörlerle bir arada bu hedefler tespit edilmeli." ifadelerini kullandı. "DEPOZİTO SİSTEMİ ATIKLARIN DÖNÜŞÜMÜNE KATKI SAĞLAR" Kantur, atık ve geri dönüşüm sektörü olarak ambalaj atıklarına depozito sistemi gelmesini talep ettiklerine dikkati çekerek, depozito sisteminin gelmesiyle sektörlerin daha temiz atık temin edebileceklerini söyledi. Mevcut sistemle yeterince temiz plastik atık toplanamadığına işaret eden Kantur, sokak toplayıcılığının atıkların düzgün şekilde temini için yeterli olmadığını kaydetti. Kantur, depozito sisteminin özellikle içecek ambalajları başta olmak üzere ambalaj atıklarının geri dönüşümünde katkı sağlayacağına işaret ederek, depozito bedeli gibi konulara ilgili kurumlarca çalışılacağını sözlerine ekledi.

30 Haziran 2021 Çarşamba

Türkiye'nin elektrik sisteminde temiz dönüşümün sosyoekonomik getirisi maliyetinden 3 kat fazla

SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi tarafından hazırlanan "Türkiye'de Elektrik Sistemi Dönüşümünün Sosyoekonomik Etkileri" raporunda, Türkiye'de 2030'a kadar elektrik üretiminde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 50'ye çıkarılmasının teknik ve ekonomik açıdan mümkün olduğu belirtildi. Mevcut politikaların devamının baz senaryo, SHURA'nın geliştirdiği hızlandırılmış dönüşümün ise dönüşüm senaryosu olarak adlandırıldığı rapora göre, dönüşüm senaryosu uygulandığında 2030'da gayri safi yurt içi hasıla reel olarak yüzde 12,8 artacak. Bu seviye, baz senaryoya oranla yüzde 1'lik artışa karşılık geliyor. Dönüşüm senaryosunda 2030'da yüzde 30'u rüzgar ve güneş olmak üzere elektrik üretiminin yüzde 55'i yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanabiliyor. Bu senaryo uygulandığında, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği Türkiye'nin dış ticaret dengesi üzerinde ciddi etki gösterirken, sanayi ihracatının artması ve ithalatın düşmesiyle dış ticaret dengesinde yıllık 10 milyar dolar pozitif etki oluşturabiliyor. Elektrik üretiminde fosil yakıt kullanımının yol açtığı sağlık ve çevre maliyetleri yıllık 2,5 milyar dolardan 1,1 milyar dolara indirilebilirken, karbon emisyonlarının azalmasının 1,3 milyar dolar fayda sağlayabileceği hesaplanıyor. Türkiye, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kullanımıyla 2030'da sadece ithal yakıt maliyetinde yıllık 1 milyar tasarruf sağlayabiliyor. YENİLENEBİLİR ENERJİYLE 500 BİN EK İSTİHDAM Rapora göre, Türkiye'nin elektrik sisteminde temiz dönüşüm için yılda 12,3 milyar dolar yatırım yapılması gerekiyor, buna karşılık istihdamdan dış ticaret açığına kadar çeşitli alanlarda bu yatırımın 3 katı getiri elde edilebileceği öngörülüyor. Yenilenebilir enerji yatırımlarının her iki senaryoda da 500 binden fazla yeni iş olanağı yaratması beklenirken, dönüşüm senaryosunda 43 bin yeni iş imkanı sağlanacağı tahmin ediliyor. SHURA Enerji Dönüşümü Merkezi Yönlendirme Komitesi Başkanı Selahattin Hakman, rapora ilişkin değerlendirmesinde, enerji dönüşümünün sağlık, çevre ve ücret gelirleri açısından olumlu sonuçlar ortaya koyduğunu belirterek, "Türkiye'nin dönüşümün faydalarından ve uluslararası finansmandan yararlanabilmek için enerji dönüşüm yolculuğuna devam etmesi elzem. 2030-2050 arasında iklim hedefleriyle aynı doğrultuda, geniş perspektifli ve uzun vadeli bir plan gerekiyor. Böylesi bir planla iklim değişikliği ile küresel mücadeleye katkıda bulunulurken, aynı zamanda ekonomik kalkınma sağlanabilir." ifadelerini kullandı. TEPAV Program Direktörü Güven Sak da Yeşil Mutabakat'ın yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası iktisadi toparlanma programlarının odak noktasına dönüştüğüne dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Paris İklim Anlaşması hedeflerine doğru ilerlerken, yeşil-dijital dönüşümün önemli bileşenlerinden biri de çok doğal olarak elektrik sistemi olacak. Hidrokarbonlara dayalı elektrik üretim altyapısında ne tür değişikliklere ihtiyaç olduğu tartışılırken, olumlu etkilerin yanında olumsuzları da dikkate almak ve adil bir geçiş sürecini tasarlamak son derece önemli."

30 Haziran 2021 Çarşamba

Düğün sektörü 1 Temmuz sonrası siparişlere yanıt verebilmek için fazla mesai yapacak

İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanan genelgeyle nikah-düğün merasimlerinde kapalı yerler için uygulanan Kovid-19 önlemleri dışında katılımcı sınırlaması olmaması ve yiyecek içecek ikramının yapılabilecek olması sektör temsilcilerini sevindirdi. Salgın nedeniyle düğünlerini erteleyenler ve yeni düğün yapmak isteyenler alışveriş için çarşılarda yoğunluk oluşturdu. İzmir'de düğün sektörünün kalbinin attığı Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın normalleşme açıklamasının hemen ardından hareketlilik başladı. Tüm Düğün Salonları Etkinlik ve Organizasyon İşletmecileri Federasyonu (TÜDİFED) Genel Başkan Yardımcısı Murat Dokak, hazirandaki açılmayla birlikte düğün salonlarında bir hareketlenme olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın temmuzdaki normalleşme adımlarını açıklamasıyla çok yoğun bir taleple karşı karşıya kaldıklarını belirten Dokak, şöyle devam etti: "Hızlı bir hareket var. Haziran ayında yüzde 20 olan doluluk oranları temmuz, ağustos ve eylülde yüzde 100'e ulaşacak. Gelen talepler bu doğrultuda. Türkiye'de yılda yaklaşık 600 bin düğün yapılıyor. Sadece geçen yıl ertelenen 150 binin üzerinde düğün var. Bunlar da bu sene düğün yapmak için yer arıyor. Düğün yapan çiftlerimiz ellerini çabuk tutarsa iyi olur, yoksa yer bulamayabilirler. Sadece hafta sonu değil, hafta içine de ciddi talep var." İzmir Çiçekçiler Odası Başkanı Kazım Kış ise düğün hareketliliğiyle işlerinin hareketlendiğini ifade ederek, "Temmuz ayına hızlı gireceğiz. İşlerimiz çok güzel. Gelecek daha da güzel olacak." dedi. Sektörün girdi fiyatlarında yükselme olduğuna dikkati çeken Kış, "İthal ürünlerin maliyetlerinde ciddi bir artış oldu. Ancak bunu fiyatlara yansıtmayacağız. Çünkü fiyatlara yansıtırsak insanlar vazgeçiyor. Kar marjını daha da düşüreceğiz. Önemli değil, 3-5 lira kazanalım." diye konuştu. "DAKİKALAR SONRA SİPARİŞ GELDİ" Tarihi Kemeraltı Çarşısı'nda davetiye ve nikah şekeri sektöründe faaliyet gösteren Sinan Erduran ise aylardır düğün sektörünün belirsizlik içinde işlerini yürütmeye çalıştığını söyledi. Alınan kararla işlerin hızlı bir şekilde hareketlenmeye başladığını vurgulayan Erduran, "Temmuz ayındaki normalleşmeyi herkes bekliyordu ama kesin olmadığı için adım atamıyorlardı. Öncesinde geliyorlardı, beğeniyorlardı ama sipariş vermiyorlardı. Onların birçoğu Cumhurbaşkanımızın açıklamasından dakikalar sonra bizi aradı. 5 dakika içinde 15 müşteri ile görüşmüşümdür. Sadece düğün değil, sünnet, kına, nişan da var." ifadelerini kullandı. "BUGÜNLERİ SABIRLA BEKLEDİK" Çarşıda gelinlik, abiye, damatlık satan Emre Yaşar da siparişleri yetiştirmek için yoğun bir çalışma içinde olduklarını aktardı. Var olan personelin talebe yetişemediğini belirten Yaşar, "Bugünleri sabırla bekledik, çok şükür ulaştık. Atölyelerde çalışma tempomuz çok yoğun. Müşterilerimiz de bir an önce düğün yapmak istiyor, bizi sıkıştırıyor. Elimizden geldiğince bunun altından kalkıyoruz. Kısıtlama saatlerinin de bitmesiyle atölyelerde mesaiye kalacağız. Daha fazla çalışacağız. Tek derdimiz çok çalışmak olsun. Şu an da üretimimizi 2-3'e katladık." dedi.

30 Haziran 2021 Çarşamba

'Turizm, küresel GSYH'den 4 trilyon dolar silebilir' öngörüsü

Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD) ve Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü'nün (UNWTO) hazırladığı Kovid-19'un turizm sektörüne etkisine ilişkin rapor güncellenerek yayımlandı. Raporda, uluslararası turizm ve bununla yakından bağlantılı sektörlerin uluslararası turist varışlarındaki keskin düşüşün doğrudan ve dolaylı etkileri nedeniyle 2020'de tahmini olarak 2,4 trilyon dolar kayıp yaşadığı belirtildi. Turizm sektörünün toparlanmasının büyük ölçüde küresel olarak Kovid-19 aşılarının uygulanmasına bağlı olacağına işaret edilen raporda, 2021'de de benzer bir kaybın yaşanabileceği kaydedildi. Raporda, bu yılın ikinci yarısında uluslararası turizmde bir toparlanma beklendiği, buna karşın bu yıl 2019'a kıyasla turist sayısına bağlı olarak 1,7 trilyon ila 2,4 trilyon dolar arasında kayıp yaşanacağı aktarıldı. Raporda, salgın nedeniyle uluslararası turizm gelirlerindeki düşüşe bağlı olarak küresel GSYH'nin 2020 ve 2021'de 4 trilyon dolardan fazla azabileceği belirtildi. Bu yıl sektörde uluslararası turist gelişlerindeki azalmayı temel alan 3 olası senaryonun ekonomik etkilerinin değerlendirildiği raporda, en karamsar tahminin 2020'de gözlemlenen turist azalmasına bağlı olarak uluslararası turist varışlarındaki yüzde 75'lik azalma senaryosuna dayandığı, söz konusu senaryoya göre, küresel turist gelirlerindeki 948 milyar dolarlık düşüşün reel GSYH'de 2,5 kat artışla 2,4 trilyon dolarlık kayba neden olduğu kaydedildi. ULUSLARARASI TURİZM, TÜRKİYE'NİN GSYH'SİNE YAKLAŞIK YÜZDE 5'LİK KATKIDA BULUNUYOR Raporda, turizmin ülkelerin ekonomisine, iş gücü piyasasına ve diğer sektörlerine önemli etkide bulunduğuna işaret edilerek, buna turizmin Türk ekonomisindeki önemi örnek verildi. Uluslararası turizmin Türkiye'nin GSYH'sine yaklaşık yüzde 5'lik katkıda bulunduğu ve ülkede 2020'de uluslararası turist gelişlerinde yüzde 69'luk düşüş görüldüğü aktarılan raporda, ülkenin turizm talebindeki düşüşün 33 milyar dolar olarak tahmin edildiği, bunun da ülkenin içecek, perakende, iletişim ve ulaşım gibi turizm ile yakından bağlantılı sektörlerinde kayıplara yol açtığı, ülkenin ekonomik üretimindeki toplam düşüşün 93 milyar dolara ulaştığı bildirildi. Raporda, "(Türkiye için) Sadece turizmdeki düşüş, yaklaşık yüzde 9'luk bir reel GSYH kaybına yol açıyor. Yaşanan bu düşüş, ekonomiyi canlandırmaya yönelik mali tedbirlerle kısmen telafi edildi." ifadesi kullanıldı. "UNCTAD'IN GEÇEN YIL ÖNGÖRDÜĞÜ EN KÖTÜ DURUM SENARYOSU BİLE İYİMSER KALDI" Raporda, geçen yılın temmuz ayında UNCTAD tarafından Kovid-19 nedeniyle uluslararası turizmdeki durgunluğun 4-12 ay daha sürmesi halinde küresel ekonomideki kaybın 1,2 trilyon ila 3,3 trilyon arasında olacağı tahmini yapıldığı hatırlatılarak, UNCTAD'ın öngördüğü en kötü olan bu durum senaryosunun bile iyimser kaldığı ve turizmde kayıpların beklenenden daha kötü olduğu belirtildi. Fransa, Almanya, İsviçre, İngiltere ve ABD gibi aşılama oranlarının yüksek olduğu ülkelerde turizm sektörünün daha hızlı toparlanacağına işaret edilen raporda, uzmanların, uluslararası turist gelişlerinde 2023'e kadar salgın öncesi seviyelere dönüş beklemediği kaydedildi. Raporda, seyahat kısıtlamaları, salgının yavaş kontrol altına alınması, düşük kalan yolcu güveni ve kötü ekonomik durum uluslararası turizme engel gösterildi. UNWTO'ya göre, uluslararası turist gelişleri 2020'de bir önceki yıla göre yaklaşık 1 milyar dolar veya yüzde 73 azaldı. UNWTO'nun Dünya Turizm Barometresi'nde de bu yılın ilk çeyreğinde uluslararası turist gelişlerinde yüzde 88'lik düşüşe işaret edildi.

30 Haziran 2021 Çarşamba

Elektrikte tüm zamanların en yüksek tüketimi

Türkiye Elektrik İletim AŞ'nin saat 10.00'daki verilerine göre, 29 Haziran’da en yüksek elektrik tüketimi 49 bin 316 megavatsaatle saat 15.00'te, en düşük tüketim ise 33 bin 214 megavatsaatle 07.00'de gerçekleşti. Türkiye'de dün günlük bazda 1 milyon 26 bin 134 megavatsaat elektrik üretildi, tüketim ise 1 milyon 19 bin 748 megavatsaat oldu. Böylece sıcaklıkların artmaya devam etmesi ve elektrik talebinin artmasıyla tüketimde tüm zamanların rekoru kırıldı. Üretimde ilk sırada yüzde 34 payla doğal gaz santralleri yer aldı. Bunu yüzde 16,1 ile barajlı hidroelektrik santralleri ve yüzde 14,8 ile ithal kömür santralleri izledi. Öte yandan 29 Haziran’da 6 bin 39 megavatsaat elektrik ithalatı, 12 bin 167 megavatsaat elektrik ihracatı yapıldı.

30 Haziran 2021 Çarşamba