tatil-sepeti
45 ülke Türk domates ve biberi yiyor

Örtü altı tarımda söz sahibi Antalya, Isparta ve Burdur'un yer aldığı Batı Akdeniz Bölgesi'nde geçen yıla göre yaş sebze ve meyve ihracatında 8 aylık dönemde yüzde 18,49'luk artış gerçekleşti. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde ihracatı artan yaş sebze ve meyvede hem üreticinin hem de ihracatçının yüzü gülüyor. Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği (BAİB) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Mirza Çavuşoğlu, geçen yıl Kovid-19 salgını sürecinde özellikle tarım ürünleri ihracatının artarak devam ettiğini söyledi. Geçen yıl bir önceki yıla göre rakamlarda ciddi artış yaşandığını vurgulayan Çavuşoğlu, bu yılda da yaş sebze ve meyve ihracatının 8 aylık dönemde yüzde 18,49 arttığını bildirdi. YAŞ SEBZE VE MEYVE İHRACATININ YARISINI DOMATES İLE BİBER OLUŞTURUYOR Batı Akdeniz'de 1 Ocak-31 Ağustos döneminde toplam 1 milyar 655 milyon 511 bin dolarlık ihracat rakamına ulaşıldığını aktaran Çavuşoğlu, bunun 461 milyon 671 bin dolarlık kısmını yaş sebze ve meyve sektörünün oluşturduğunu kaydetti. Sektör içinde de en fazla domates ile biber satışının yapıldığına değinen Çavuşoğlu, 8 ayda 111 milyon dolarlık domates, 100 milyon dolarlık da biber ihraç edildiğini belirtti. Ürünün 45 ülkeye gönderildiğini anlatan Çavuşoğlu, "Avrupa'nın tamamına, Rusya ve civarında doğu bloktaki ülkelerin tamamına, Orta Doğu'da bazı ülkelere, bazı Uzak Doğu ülkelerine, hemen hemen tüm dünyaya gönderiyoruz." dedi. ÜLKELER TÜRKİYE'YE YÖNELDİ Çavuşoğlu, bazı ülkelerin salgın sürecinde panik yaşaması ya da üretim alanındaki sıkıntılar nedeniyle ihracatı kıstığını, birçok ülkenin Türkiye'ye yöneldiğini bildirdi. Bu durumun da ihracatı artırdığına işaret eden Çavuşoğlu, "Salgın sürecinde üreticimiz de ihracatçımız da özveriyle çalıştı. Üreticimiz üretmeye devam etti. Ülkenin en fazla dövize ihtiyaç duyduğu zamanda ihracatçılarımız da elini taşın altına koyup, riske girip ihracatın artmasında rol oynadı." diye konuştu. İç pazardaki tüketimin de arttığına dikkati çeken Çavuşoğlu, bu süreçte hem üretimde hem de ihracatta artış yaşandığını söyledi. Sera üretiminde Antalya'nın açık ara önde olduğunu aktaran Çavuşoğlu, "Özellikle Türkiye'nin sebze ihracatının yüzde 50'sinden fazlasını bölge olarak biz karşılıyoruz. İç pazara da katkımız çok fazla. Özellikle kış ve sera ürünlerinde açık ara öndeyiz." dedi. Tropikal meyvelerde de Antalya'nın önemli bir potansiyele sahip olduğuna değinen Çavuşoğlu, özellikle bazı ürünlerde iç pazar için ithalatı düşürdüklerini kaydetti. Çavuşoğlu, iklimde yaşanan değişikliklerin yaş sebze ve meyve üretimini de olumsuz yönde etkilediğini dile getirdi.

09 Eylül 2021 Perşembe

Akaryakıt bayilerinin denetiminde yeni dönem

EPDK yetkililerinden edindiği bilgiye göre, bayi denetim sisteminin kurulması ve uygulanması için tüzel kişilerin yetkilendirilmesinde aranacak idari, mali ve teknik koşullar ile otomasyon şirketleri ve dağıtıcı lisansı sahiplerinin hak ve yükümlülükleri kurul kararıyla belirlendi. Bu kararla otomasyon firmalarının yeterli sayıda personelle en kaliteli şekilde hizmet vermesi amaçlanırken, yetki belgesi bulunmayan ve ehil olmayan otomasyon firmalarının piyasayı olumsuz etkileyecek faaliyetlerde bulunmaları engellenecek. Ayrıca mevzuata aykırı faaliyette bulunan otomasyon firmalarına bu tarihten sonra idari para cezası uygulanabilecek. Piyasada otomasyon sistemlerinin kurulması, bakım ve onarımı için EPDK'den yetki almak üzere başvuruda bulunacak şirketlerde faaliyetlerin sürekliliğini sağlayacak sayıda personel istihdamı, gerekli sayıda yetkili servis ağı, faaliyete ilişkin kalite belgeleri, mali yeterliliği sağlayacak sermaye, nakit ve cari oranlara sahip olma şartı aranırken, yetkili servislere de yapılacak işin niteliğine göre gerekli koşullara sahip olma zorunluluğu getirildi. OTOMASYON SİSTEMİ UYGUN OLMAYAN BAYİLERE AKARYAKIT İKMALİ YAPILAMAYACAK EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, konuya ilişkin değerlendirmesinde, düzenlemenin hem bayi faaliyetlerinin aksamaması hem de denetimlerin daha etkin yapılabilmesi açısından büyük önem taşıdığını ifade etti. Yaklaşık 52 dağıtıcı ve 13 bin bayilik lisansı sahibinin otomasyon sistemlerine ilişkin süreci en kısa zamanda tamamlaması gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti: "1 Ocak'tan itibaren akaryakıt sektöründe yeni bir dönem başlayacak. Otomasyon sistemi piyasanın sağlıklı şekilde işleyişi için çok önemli. Gerek dağıtıcı gerek bayilik lisansı sahipleri otomasyon konusunda beklediğimiz adımları atmazsa faaliyetlerini durdurmak zorunda kalabiliriz. Dağıtıcı lisansı sahipleri, bayi denetim sisteminin kurulması, bakım ve onarımı için kurumdan yetki alan otomasyon şirketleri dışındaki firmalarla bu tarihten itibaren çalışamayacak. Dağıtıcı lisansı sahipleri, bayi denetim sisteminin kurulmadığı veya kurduğu sistem düzenlemelerimize uygun olmayan bayilere akaryakıt ikmali yapamayacak. Bu durumdan tüketicilerimizin de olumsuz etkilenmemesi için ilgili sektör temsilcilerimizden gereken hassasiyeti göstermelerini ve üzerlerine düşeni yapmalarını bekliyoruz."

09 Eylül 2021 Perşembe

Yabancı gayrimenkul yatırımcısı Türkiye pazarına güveniyor

Şirketten yapılan açıklamada görüşlerine yer verilen Bahaş Holding Üst Yöneticisi (CEO) Abdüssamet Bahadır, yabancı gayrimenkul yatırımcısının Türkiye pazarına ilgisine ilişkin bilgi verdi. Yabancı yatırımcının Türkiye pazarına güven duyduğunu ve daha fazla yatırım yapmak istediğini belirten Bahadır, şunları kaydetti: "Ancak yatırımın önündeki en büyük engel finansman transferi sorunu. Yabancıya kredi kullandırma konusunda bankaların esnek davranması ve kripto para düzenlemesiyle yabancıya konut satışı patlar. Yabancılar ülkelerinden para transferi yaparken büyük sorunlarla karşılaşıyor. Özellikle Pakistan, Fas gibi ülkelerden yatırımcılar bu sorunu bizzat aktarıyor. Bu durum yabancı yatırımcının başka ülkelere kaymasına ve bizim de bu yatırımları kaybetmemize neden oluyor. Konut, arsa ve iş yeri satın alınmasına destek olmak amacıyla finans kurumlarının uygulamaları bulunuyor. Finansman transferinin kolaylaştırılması gerek. Sadece Orta Doğu değil, Afrika ile Asya ülkeleri de ülkemize ilgi gösteriyor. Yabancılar Türkiye'ye güveniyor ve daha fazla gayrimenkul yatırımı yapmak istiyor. Ancak kredi kullanma oranları çok düşük. Banka ve kredi kuruluşları yabancılara kredi verme konusunda daha esnek olurlarsa sektörün ekonomiye katkısı ciddi şekilde artacaktır. Kredi ile gayrimenkul alanların oranı toplam satışlarda yüzde 5’in altında, İngiltere’de ise yüzde 50’lerde. Yabancı yatırımcıların pek çoğunun Türkiye'de sorun yaşamamak için yatırımdan kaçtığı biliniyor." "YABANCILAR, KRİPTO PARAYLA ÖDEME YAPMAK İSTİYORLAR" Bahadır, gayrimenkulde kripto para ile ödemeye artan bir talep olduğunun altını çizdi. Yabancıların ödeme aracı olarak kripto parayı kullanmak istediklerini bildiren Bahadır, şu değerlendirmelerde bulundu: "ABD'den ve Avrupa'ya kadar bir çok ülke, konut satışında kripto parayı kullanıyor. Bizde şu an için kripto paraların ödemelerde kullanımı yasak. Ancak kripto para alım satımında denetimli bir yasa üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Eğer yasal bir zemin oluşturulursa sektörümüzde banka kredisinden çok yararlanamayan, para transferinde de sorun yaşayan yabancı yatırımcıların kripto para ile ödeme talepleri yerine getirilmiş olur. Bu durum sektörümüzü çok yukarılara taşıyacaktır. Bu şekilde bir uygulamanın yabancı yatırım rakamlarımıza olumlu etkisi çok yüksek olur. Satışları en azından yüzde 20 civarı artıracağını bile düşünsek, bu çok büyük bir rakama tekabül eder. Özellikle pandemi şartlarının devam ettiğini ve önümüzdeki günlerde satışların düşme ihtimalini göz önüne alırsak ülkemize kripto parayla yatırım çekmenin önemi daha da ortaya çıkıyor."

09 Eylül 2021 Perşembe

Kuruyemiş sektörü kahvede gümrük vergisinin sıfırlanmasını talep ediyor

Tüm Kuruyemiş Sanayicileri ve İş Adamları Derneği (TÜKSİAD) Başkanı Aykut Dinler, kavrulmamış kahvenin gümrük vergisinin 5 puan indirilmesinin olumlu olduğunu ancak bu indirimin kahve fiyatlarına yansıması için verginin sıfırlanmasını beklediklerini bildirdi. İklim koşulları ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle dünya genelinde kahve fiyatları artarken bu gelişim iç piyasaya da yansıdı. Cumhurbaşkanı Kararı ile kavrulmamış kahve ithalatında gümrük vergisi oranları yüzde 13'ten yüzde 8'e düşürüldü. TÜİK verilerine göre, Türkiye, 2019'da 152,2 milyon dolarlık kavrulmamış kahve ithalatı yaparken bu tutar geçen yıl 151 milyon dolar oldu. Bu yılın ocak-temmuz döneminde ise 84,3 milyon dolarlık ithalat yapıldı. Söz konusu tutar, geçen yılın aynı döneminde 83 milyon dolar olarak gerçekleşmişti. Türkiye'nin kahve ithal ettiği ülkelerin başında Brezilya gelirken bu ülkeyi Kolombiya, Etiyopya ve Guatemala takip etti. "KAHVE FİYATLARI YÜZDE 100 ARTTI" TÜKSİAD Başkanı Dinler, kahve üreten ülkelerin, iklim değişikliği nedeniyle kuraklık ve don gibi sorunlardan etkilendiğini ve üretimin düşük kaldığını söyledi. Birkaç aydır yaşanan bu gelişmeler nedeniyle dünyada kahve fiyatlarının yüzde 100 artış gösterdiğini belirten Dinler, kavrulmamış çekirdek kahvenin ton fiyatının 2 bin 500 dolardan 5 bin dolar seviyesine çıktığını ifade etti. Dinler, iç piyasanın da doğal olarak bu gelişmelerden etkilendiğini dile getirdi. Kavrulmamış kahvenin gümrük vergisinde 5 puanlık indirimin fiyatlara yansımasının az olacağını vurgulayan Dinler, şöyle konuştu: "Bu indirimi olumlu bulmakla beraber, oranın sıfırlanmasını bekliyoruz. Verginin sıfıra düşürülmesi piyasayı rahatlatır, sıfıra inerse daha olumlu olur. Fiyatların yüzde 100 arttığı bir ortamda bu indirimin kahve fiyatlarına etkisi zor olur. Çekirdek kahve Türkiye'de kavruluyor, çekiliyor ve paketleniyor. Bu süreçte kavrulan kahve yüzde 25 civarında fire veriyor. Kahvenin işlenmesindeki bu süreç de maliyet olarak fiyatlara yansıyor. Kahveyi bu sene pahalı içeriz diye düşünüyorum ancak bu gelişmelerde iç piyasadaki üretici ve oyuncuların bir suçu yok. Sorun tamamen yurt dışı fiyatlardan kaynaklı." Dinler, kahvenin, Türk kültüründeki önemine de dikkati çekerek, ürünün hem gençler hem de yaşlılar tarafından yoğun olarak tüketildiğini bildirdi. "LEBLEBİ FİYATLARI DA ARTTI" İklim değişikliğinin dünyada tüm gıda fiyatları gibi kuruyemiş fiyatlarını da etkilendiğini belirten Dinler, bu yıl ABD'de badem fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 30-40 civarında arttığı bilgisini verdi. Dinler, şunları kaydetti: "Bu süreçte nohut fiyatları da arttı. Nohuttan biliyorsunuz beyaz ve sarı leblebi yapılıyor. Yani bizim sektörümüz için önemli bir girdi. Leblebi fiyatları da artmıştı. Cumhurbaşkanı Kararı ile nohut ithalatındaki gümrük vergisi de yılbaşına kadar sıfırlandı. Yani nohudun gümrük vergisinin sıfırlanması kuruyemiş sektörü için de faydalı olacak. Bunun leblebi fiyatlarına olumlu yansımasını bekliyoruz."

09 Eylül 2021 Perşembe

İklim değişikliğiyle mücadele etmeyen petrol şirketlerini 1 trilyon dolarlık risk bekliyor

Londra merkezli düşünce kuruluşu Carbon Tracker'ın bu yıl 5'incisini yayımladığı "Hayatta Kalmak için Uyum Sağlamak" başlıklı raporunda, petrol ve doğal gaz sektörüne yatırıma devam etmenin riskleri analiz edildi. Geçen yıl küresel salgın nedeniyle petrol fiyatlarının düştüğü dönemde şirketler 5 büyük petrol projesine yatırım yaptı. ExxonMobil'in Guyana'daki 5,5 milyar dolarlık Payara ve 1,8 milyar dolarlık Pacora petrol sahaları, Petrobras'ın Brezilya'daki 4 milyar dolarlık Itapu sahası, Woodside şirketinin Senegal'daki 3,9 milyar dolarlık Sangomar sahası ile Petrobras, Shell ve Total'in Brezilya'daki 2,7 milyar dolarlık Mero 3 sahaları bu projeler arasında yer aldı. Rapora göre, Paris Anlaşması kapsamında küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için dünyanın borsaya kote en büyük 40 şirketinin 20'sinin 2030 itibarıyla üretimlerini en az yüzde 50, birçok büyük kaya petrolü üreticisi şirketin ise üretimini yüzde 80 düşürmesi gerekiyor. CONOCOPHİLİPS VE EXXONMOBİL'İN EN FAZLA KAYBEDEN ŞİRKETLER OLACAĞI DEĞERLENDİRİLİYOR Buna rağmen söz konusu şirketler 1,5 derece hedefiyle uyumsuz büyük projelere yatırım yapmaya devam ediyor. Bunlar arasında daha önce "sıfır emisyon" hedefleri belirleyen şirketler de yer alıyor. Bu şirketlerden sadece BP, Eni, Total Energies ve Shell'in gelecek yıllarda petrol üretimini azaltma planı bulunuyor. BP gaz üretimini azaltmayı taahhüt ederken Shell ve Eni artırmayı planlıyor. Petrol talebinin ikim değişikliğiyle mücadele politikaları ve temiz enerji teknolojilerin hızla büyümesi neticesinde giderek azalması ve petrol fiyatlarının da düşerek bu şirketlerin gelirlerini etkileyeceği öngörülüyor. Şirketlerin iş modellerini mevcut haliyle devam ettirmeleri durumunda 1 trilyon doların üzerinde ekonomik kayıpla karşılaşma ve yatırımlarının düşük karbon dünyasında atıl varlık haline gelme riski bulunuyor. Bu rakamın 490 milyar doları kaya petrolü projelerini, 200 milyar doları ise derin deniz projelerini kapsıyor. ConocoPhilips'in portföyünün yüzde 88'i, ExxonMobil'in yüzde 80, Chevron'un yüzde 60, Shell'in yüzde 53, BP'nin yüzde 40, TotalEnergies'in yüzde 39 ve Eni'nin yüzde 25'inin gelecek yıllarda atıl kalma ihtimali bulunuyor. Carbon Tracker Petrol, Gaz ve Maden Birimi Yöneticisi Mike Coffin, petrol ve doğal gaz şirketlerinin iklim değişikliğini önlemeye yönelik küresel çabaların başarısına karşı bahis oynadığını belirterek "Eğer bu şirketler iş planlarını olduğu gibi devam ettirirlerse düşük karbon ekonomisinde rekabetçi olamayacak projelerde bir trilyon dolardan fazla yatırımı kaybedecek." ifadesini kullandı.

09 Eylül 2021 Perşembe