tatil-sepeti
Doğalgaz fiyatlarının seyrinde mevsim şartları önemli rol oynayacak

Oxford Enstitüsü Enerji Çalışmaları Kıdemli Uzmanı Stephen O'Sullivan, küresel doğal gaz piyasalarında yaşanan gelişmeleri değerlendirdi. Fiyatlarda yaşanan artışın tek bir nedenden değil birden çok faktörden kaynaklandığını, durumun rekabetçi pazar bağlamında açıklanabileceğini dile getiren O'Sullivan, şöyle devam etti: "Evet, fiyatlar arttı hatta İngiltere'de son 25 yılın en yüksek seviyesine ulaştı. Hem talep hem de arz sorunlarının fiyatları etkilediğini gördük. Yılın başlarında Asya'da soğuk hava nedeniyle yükselen talebi gördük. Ayrıca Güney Amerika'da da hidroelektrikten üretim azaldı. Bu iki sebep Avrupa'ya giden LNG'yi azalttı. Hem Avrupa'ya tedarik sağlayan LNG ihracat terminallerinde hem de Avrupa gaz sahalarında teknik sorunlar yaşandı. Avrupa'nın doğal gaz stokları bu nedenle kışa yaklaşırken alışılmadık derecede düştü." Doğal gaz piyasasının giderek küreselleştiğine dikkati çeken O'Sullivan, Avrupa'nın artık Asya ve Rusya'daki arz değişikliklerinden doğrudan etkilendiğini dile getirdi. O'Sullivan, Avrupa'da artık depoların dolmaya başladığını belirterek, "Eğer kış normal bir şekilde geçerse en kötüsü bitti diyebiliriz." ifadesini kullandı. ALTERNATİF YAKITLARA YÖNELİM OLABİLİR ABD'de faaliyete geçmesi beklenen yeni LNG tesisleri olduğunu ve Rusya'dan Almanya'ya ulaşan Kuzey Akım 2 boru hattında teslimatın 2022'de başlayacağını söyleyen O'Sullivan, "Talep tarafında doğal gaz fiyatları Avrupa'da yüksek seyretmeye devam ederse bazı büyük tüketiciler doğal gaz yerine alternatif yakıtlara yönelebilir. Bir süreliğine doğal gazdan üretim yapan tesislerin kapatılması bile söz konusu olabilir. " değerlendirmesinde bulundu. O'Sullivan, mevcut fiyat seviyesinin korunma ihtimaline değinerek, "Ancak aynı şekilde sıcaklıklar makul olursa ve gaz stokları dolarsa gaz fiyatlarının düştüğünü görebiliriz. Çünkü bu yılın başında gördüğümüz olağandışı talep artışlarının tekrarlanması pek olası değil." dedi. Doğal gaz fiyatlarında yaşanan artışın bir kriz olarak nitelendirilmemesi gerektiğini belirten O'Sullivan, "Fiyatlandırma mekanizması çalışıyor. Yüksek fiyatlar talebi azaltıyor ve arzı teşvik ediyor. Alternatif enerji kaynaklarıyla değiştirilemeyecek gaz arzında zorunlu kesintiler olsaydı, buna kriz diyebilirdik. Bizim gördüğümüz şey artan gaz fiyatları. Gaz fiyatları da neden artar? Arz azalır ve talep artarsa. Gaz depolama seviyelerinin istikrarlı bir şekilde arttığına dair işaretler var. Beklenenden daha soğuk bir kış olmazsa fiyatların düştüğünü görürüz" diye konuştu. Rus enerji şirketi Gazprom, 4 Ekim'de yaptığı açıklamada, Kuzey Akım 2 doğal gaz boru hattının ilk kısmının gazla doldurulmaya başlandığı bildirmişti. Avrupa'da derinliği en fazla olan Hollanda merkezli sanal doğal gaz ticaret noktası TTF'de işlem gören vadeli kontratlarda, Mayıs 2020'de megavatsaat başına 3,50 avroya kadar inen 1 megavatsaat doğal gazın fiyatı 6 Ekim itibarıyla 160 avroya kadar çıkmıştı. Kontratlar bugün ise 104 avrodan işlem görüyor.

07 Ekim 2021 Perşembe

Kurukayısı ihracatı 9 ayda 225 milyon doları aştı

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) nezdinde coğrafi işaret tesciline sahip üçüncü ürünü olan Malatya kayısısında ihracattan elde edilen gelir artıyor. Türkiye'deki 17 milyon kayısı ağacından yaklaşık 8 milyonunun bulunduğu kentte, 50 bin civarında aile geçimini bu üründen sağlıyor. Malatya Ticaret Borsası verilerine göre, eylül ayında 10 bin 939 ton kuru kayısı ihraç edilerek 42 milyon 259 bin dolar girdi sağlandı. Geçen yılın eylül ayında ise 9 bin 339 ton ihracata karşılık 30 milyon 745 bin dolar gelir elde edildi. Geçen yılın eylül ayına göre ihracattan elde edilen gelir 11 milyon 514 bin dolar arttı. "HEDEFİMİZ 100 BİN TON İHRACAT 500 MİLYON DOLAR GELİR" Malatya Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, kuru kayısı ihracatı devam ederken, elde edilen gelirin de her geçen ay arttığını belirtti. Özcan, ocak ayından bu yana ihracatta beklenen performansın yakalandığını, sevindirici rakamlara ulaştıklarını dile getirdi. "Dünyada kuru kayısı ihracat şampiyonluğunu Malatya elinde tutuyor. 1 Ocak-30 Eylül itibarıyla 63 bin 587 ton kuru kayısı ihracatına karşılık 225 milyon 516 bin dolar gelir elde ettik. Hem ülke hem de kent ekonomisinin yüzünü güldürmeye devam ediyoruz. Hedefimiz 100 bin ton ihracat 500 milyon dolar gelir." diyen Özcan, bu hedefe ulaşmak için emin adımlarla ilerlediklerini aktardı. "İHRACATTAN ELDE EDİLEN GELİRDE 50 MİLYON DOLARLIK ARTIŞ" Dünya salgın nedeniyle üretimin düştüğünü, kayısının bu süreçte biraz daha önemli bir noktaya gittiğini dile getiren Özcan, Malatya kayısısının hem prestijli hem de stratejik bir ürün olduğunu belirtti. Özcan, "Bu yılın ilk 9 aylık ihracat rakamlarını geçen yılın aynı dönemiyle kıyasladığımızda ihracat rakamlarında sapma söz konusu değil. İhracat rakamlarında paralellik var. İhracattan elde edilen gelirde 50 milyon dolarlık artış söz konusu. Yıl sonuna kadar hem ihracatımızı koruyacağız hem de gelirimizi arttırmaya devam edeceğiz." ifadelerini kullandı. "ÇİN'E SON İKİ AYDA 1500 TONLUK İHRACAT GERÇEKLEŞTİRİLDİ" Uzakdoğu ülkelerinden Çin'e yapılan ihracatı önemsediklerini ve 2019 yılında bu ülkeye yapılan ihracatın 3 bin 500 tona ulaştığını anlatan Özcan, kısıtlamaların kaldırılması ve aşının yaygınlaşmasıyla Çin'e kuru kayısı ihracatının yeniden hız kazandığını aktardı. Özcan, "Aşının etkili olmaya başlaması ve kısıtlamaların gerilemesiyle Çin'e olan ihracatımızda ciddi bir artış söz konusu. Ağustos ve eylül ayında yaklaşık 1500 tonluk ihracat gerçekleştirdik. Çin'e 'naturel' olarak adlandırılan gün kurusu kayısı ihraç ediyoruz. Naturel kayısımız Çin'deki raflarda tüketicinin damak tadını etkiliyor. Önemli bir tüketim söz konusu. Aşı insan hayatında etkili olmaya devam ettiği sürece, salgın kısıtlamaları kalktıkça Çin ve diğer ülkelere olan ihracatta ciddi artış bekliyoruz." şeklinde konuştu. İhracat ürünlerinde istikrarın çok önemli olduğuna işaret eden Özcan, "Piyasaların ciddi anlamda istikrara ihtiyacı var. Bu istikrarı bozmamaya dikkat edeceğiz." dedi.

07 Ekim 2021 Perşembe

Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründen eylül ihracatında çifte rekor

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Türkiye’nin ihracatı eylülde geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 30'luk artışla 20,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Böylelikle Cumhuriyet tarihinde ilk kez aylık bazda 20 milyar dolar eşiği aşıldı. Bu yılın ocak-eylül döneminde ihracat, geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde 36 artarak 161 milyar dolara taşındı. Yıllıklandırılmış ihracat değeri ise 212,2 milyar dolar ile yeni bir Cumhuriyet rekoru kırmayı başardı. Bu değerle yıl sonu Orta Vadeli Program (OVP) hedefi olan 211 milyar dolarlık ihracat da aşılmış oldu. Geçen yılın eylül ayında 1 milyar 788 milyon dolarlık ihracat yapan hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, bu yılın aynı döneminde yüzde 9 artışla 1 milyar 948 milyon dolarlık ihracata ulaştı. Sektör, bu yılın ocak-eylül döneminde de yüzde 22,3 artışla 14 milyar 810 milyon dolarlık ihracata imza attı. Sektörün geçen ay gerçekleştirdiği ihracatın 1 milyar 345 milyon dolarlık kısmı İstanbul'dan yapıldı. İstanbul'u, 165 milyon dolarla Bursa ve 140 milyon dolarla Denizli takip etti. EN FAZLA İHRACAT ALMANYA'YA Hazır giyim ve konfeksiyon sektöründe geçen ay en fazla dış satım yapılan ülke, 303 milyon dolarla Almanya oldu. Almanya'yı, 295 milyon dolarla İspanya ve 204 milyon dolarla Birleşik Krallık izledi. Sektörde geçen ay en fazla ihracatın yapıldığı ülke gruplarına bakıldığında, 1 milyar 159 milyon dolarla AB ülkeleri birinci, 271 milyon dolarla diğer Avrupa ülkeleri ikinci, 144 milyon dolarla Orta Doğu ülkeleri üçüncü sırada yer aldı. TİM verilerine göre, eylül ayında 177 ülke ve bölgeye ihracat gerçekleştiren hazır giyim ve konfeksiyon sektörü, aynı dönemde ülkenin toplam ihracatından yüzde 9,4 pay aldı. "BAZI FİRMALAR SİPARİŞLERE YETİŞEBİLMEK İÇİN VARDİYALI SİSTEME DÖNDÜ" TİM Başkan Vekili ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Mustafa Gültepe, hazır giyim sektörünün katma değerli üretimi, istihdama, ihracata katkısı ve yıllık 16 milyar doları aşkın net döviz getirisi ile Türkiye için stratejik sektörler arasında yer aldığını vurguladı. Salgının başında sıkıntılı bir dönem geçiren sektörün, Haziran 2020’den itibaren giderek yükselen bir ivme yakaladığını belirten Gültepe, şunları kaydetti: “Küresel tedarik zincirindeki değişimin pozitif etkilerini giderek daha fazla hissediyoruz. Sektör eylülde yüzde 81 ile salgın öncesinin kapasite kullanım oranlarına yaklaştı. İhracata çalışan firmalarda kapasite kullanımı yüzde 85’in de üzerine çıktı. Bazı firmalar siparişlere yetişebilmek için vardiyalı sisteme döndü. Talep artışı eylül ayında çifte rekoru beraberinde getirdi. Eylülde 1 milyar 948 milyon dolarla tüm zamanların en yüksek aylık ihracatımızı gerçekleştirdik. Eylül aylarına baktığımızda 2020’ye göre yüzde 9, 2019’a göre yüzde 29,8 artıdayız. 2021’in ocak-eylül döneminde de 14 milyar 810 milyon dolarla en yüksek 9 aylık performansımıza imza atmış olduk. Ocak-eylül dönemlerine baktığımızda 2020’ye göre yüzde 22,3 2019’a göreyse yüzde 11,5 ihracat artışı gerçekleştirdik." Gültepe, son 12 ayda 19,8 milyar dolar ihracata ulaştıklarını aktararak, "Önümüzde üç ay kaldı. Aynı hızla gidebilirsek yılı 20 milyar dolar civarında bir ihracatla kapatacağımızı öngörüyoruz. Bugüne kadarki en yüksek yıllık ihracatımızı 18,7 milyar dolarla 2014’te gerçekleştirdik. Eğer büyük bir aksilikle karşılaşmazsak 2021’de yıllık ihracat rekorumuzu yenileyeceğiz. Şimdiden sektörümüze, milletimize ve ülkemize hayırlı uğurlu olmasını diliyorum." diye konuştu.

07 Ekim 2021 Perşembe

Gıda fiyatlarındaki artış tüm dünyanın kabusu

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) aylık yayımladığı Gıda Fiyat Endeksi'nden derlediği bilgilere göre, gıda fiyatları artışını 2020'nin nisan ayından bu yana sürdürüyor. FAO'nun yayımladığı endeks, bitkisel yağlar, tahıllar, et ve şeker dahil olmak üzere bir dizi gıda ürünündeki değişikliklerin birleşik sonuçlarını yakalamak ve bunları aydan aya karşılaştırmayı amaçlıyor. Uzmanlar, endekste kaydedilen yükselişte Kovid-19 salgının etkisiyle petrol fiyatlarında, gıda üretim ve nakliye maliyetlerinde görülen artışın etkili olduğu belirtiyor. Salgın nedeniyle yaşanan istihdam sorunları da emtia fiyatlarındaki artışların bir başka küresel nedeni olarak öne çıkıyor. Gıda fiyatlarındaki artış salgının tedarik zincirinde sorunlar oluşturduğu, ülkelerin kısıtlayıcı önlemler uyguladığı dönemlerle sınırlı kalmayarak, küresel düzeyde normalleşme dönemine girilmeye başlanan 2021 yılında da artarak sürüyor. MAYIS AYINDA GIDA FİYATLARINDA 10 YILIN REKORU KIRILDI Gıda Fiyat Endeksi'nde 2021'in mayıs ayında kaydedilen değer, Arap Baharı'nın yaşandığı 2011'den buna, yaklaşık 10 yılın en yüksek seviyesine işaret etti. Söz konusu ayda 127,8 değerine ulaşan endeks, daha önce Eylül 2011'de 130,4 değerini kaydetmişti. Mayıs ayının ardından haziranda sınırlı bir düşüşle 125 değerine gerileyen endeks, temmuzda 123,5 oldu, ağustosta ise 127,4 değerine yükseldi. ARTIŞTA BAŞI BİTKİSEL YAĞLAR ÇEKİYOR Son yayımlanan küresel gıda fiyatları bültenine göre, ağustosta gıda fiyat endeksinde kaydedilen değer, yıllık bazda yaklaşık yüzde 33'lük artışa işaret etti. Endeksteki bu yükseliş en çok bitkisel yağlardan kaynaklandı. Bitkisel yağ fiyatlarındaki artış ağustosta yıllık yüzde 67,9'a ulaştı. FAO raporlarına göre bunun nedeni, biyodizel için artan talep ve destekleyici olmayan hava koşulları olarak kayıtlara geçti. Bu dönemde en yüksek artış kaydedilen ikinci ürün ise yüzde 48,1 ile şeker oldu. Bunda Brezilya'daki olumsuz hava koşullarının arzı azaltmasının etkili olduğu ifade edildi. Ağustos ayında yıllık bazda tahıllarda yüzde 31,1'lik artış görülürken, buna öngörülemeyen ve elverişsiz hava koşullarının hasat beklentilerini ve üretim azaltması etki etti. Söz konusu dönemde et ürünlerinde yüzde 22, süt ürünlerinde yüzde 13,6'lık yükseliş kaydedildi. DÜNYA GENELİNDE GIDA FİYATLARINDAKİ ARTIŞ ENFLASYONUN İTİCİ GÜÇLERİ ARASINDA ABD’de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ağustosta yıllık bazda yüzde 5,3 artarken, gıda enflasyonun aynı dönemde yüzde 3,7 yükseldi. Gıda enflasyonundaki yükselişte et fiyatları dikkati çekti. Ülkede ağustosta kırmızı et, beyaz et, balık ve yumurtadaki yıllık fiyat artışları yüzde 8'i buldu. Almanya'da yıllık enflasyon eylülde 1993'ten beri ilk kez yüzde 4'ün üzerine çıktı ve yüzde 4,1 olarak ölçüldü. Bunda enerji ve gıda fiyatlarının artmasının etkili olduğu belirtildi. Ülkede gıda fiyatlarındaki yıllık artış yüzde 4,9 olarak kayıtlara geçti. İngiltere’de ise enflasyon ağustosta yüzde 3,2 ile son 9 yılın en yüksek seviyesine yükselirken, gıda, akaryakıt ve ikinci el otomobil fiyatlarının bu yükselişe katkı sağlayan temel faktörler olduğu ifade edildi. Öte yandan Avro Bölgesi'nde enflasyon eylülde yıllık bazda yüzde 3,4 ile 2008'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı. "ENFLASYON KÜRESEL BİR OLGU" Göttingen Üniversitesi Tarım Ekonomisi Profesörü Xiaohua Yu, artan gıda fiyatlarının nedenleri ve gıda enflasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Yu, enflasyonun sadece gıda sektöründe yaşanmadığını belirterek, bunun küresel bir olgu olduğuna dikkati çekti. Birçok faktörün gıda fiyatlarını yukarı çektiğini dile getiren Yu, bunlardan birinin Kovid-19'un küresel tedarik zincirini bozması ve deniz taşımacılığındaki yüksek maliyet olduğunu vurguladı. Yu, şöyle devam etti: "İkincisi Kovid-19 krizine yanıt olarak ABD ve Avrupa'da benimsenen genişletici para ve maliye politikalarının küresel spekülatif emtia piyasasına büyük likidite sağlaması. Üçüncüsü, enerji fiyatlarının yüksek düzeyde olması ve yeşil enerji politikasından ötürü ABD, Avrupa ve Brezilya'da çok sayıda gıda ve arazinin biyoenerji için kullanılmasının tetiklenmesi. Örneğin ABD'de mısırın 1/3'ü biyoetanol ve soya fasulyesinin 1/3'ü biyodizel için kullanılıyor. Dördüncüsü ise iklim değişikliği." Gıda fiyatlarındaki artıştan en çok düşük gelirli ve gıda ithalatına bağımlı ülkelerin mağdurları olduğunu aktaran Yu, küçük bir kıtlığın bile fiyatlarda büyük sıçramalara neden olabileceğinin altını çizdi. "DÜŞÜŞ TRENDİ 2022'NİN İKİNCİ YARISINDA BAŞLAYACAK" Yu, gıda fiyatlarında şu an yaşanan artışın, 2008 ve 2012'dekine benzediğini anlatarak, "Büyük oranda parasal genişlemeden etkilenirken, parasal genişleme de en başta petrol fiyatlarından etkileniyor. Düşüş trendi ise ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) muhtemelen 2022'nin ikinci yarısında gideceği daralmayla başlayacaktır. Yine de fiyatlar geçmişteki düşük seviyelere genel enflasyon nedeniyle düşmeyecektir." değerlendirmesinde bulundu. "HÜKÜMETLER DE İÇ GIDA PAZARINA MÜDAHALE ETMELİ" Yu, gıda enflasyonunun önüne geçmek için yapılması gerekenlere ilişkin de bilgiler paylaşarak, küresel gıda fiyatlarını değiştirmenin kolay bir şey olmadığının altını çizdi. "Hükümetlerin de iç gıda pazarına müdahale etmesi gerekir." diyen Yu, enflasyonun global pazardan gıda alıp iç pazara satarak baskılanabileceğini ifade etti. Yu, hükümetlerin iç pazardaki spekülasyonları engelleyebileceğine de değinerek, tüketicilere ihtiyaçtan fazla almamaları uyarısının yapılabileceğini söyledi. Öte yandan, hükümetlerin iç arzı artırmak için gelecek yılların gıda üretimine odaklanması gerektiğine dikkati çeken Yu, "Enflasyondan etkilenen tüm ülkeler uluslararası alanda bir araya gelmeli ve ABD gibi gıda ihracatçısı ülkelere biyoenerji için üretimi azaltma ve küresel arzı artırma için baskı yapmalı. Genel olarak dünyadaki gıda arzı dünya nüfusunu beslemek için yeterli. Burada sorun parasal ve tedarikle ilgili." diye konuştu. "15 YILDIR GÖRDÜĞÜMÜZ YÜKSEK FİYATLAR DEVAM EDECEK" İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan da gıda fiyatlarındaki yükselişin aslında 2000’lerin başından itibaren kendisini piyasalarda gösterdiğini dile getirerek, 2005'e kadar daha önceki ortalamalarına yakın seyreden gıda fiyatlarının, bu tarihten itibaren çok sert bir yükselişe geçtiğini vurguladı. Manukyan, 2019'a bakıldığında ise o tarihte ABD tarım işletmelerinin iflas başvurularının son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaştığını hatırlatarak, şunları kaydetti: "Bazı kritik ülkelerdeki mevsim problemleri, navlunlardaki sert yükselişler ve petrol fiyatlarının yüksek olduğu dönemlerde girdi maliyetlerinin tekrar artıyor olması gibi gelişmeler var. Kısa vadede bunların hiçbiri hemen çözülecek gibi görünmüyor. Son 15 yıldır gördüğümüz yüksek fiyatların devam edeceğini düşünüyoruz."

07 Ekim 2021 Perşembe

Küresel enerji tüketimi 2050'ye kadar yüzde 50 artacak

ABD Enerji Enformasyon İdaresi’nin (EIA) Uluslararası Enerji Görünümü 2021 raporuna göre, Asya'daki gelişmekte olan ekonomiler başta olmak üzere güçlü küresel ekonomik büyüme, enerji tüketimindeki artışı tetikleyecek. EIA'nın mevcut yasa ve yönetmeliklere dayalı olarak gelecekteki enerji eğilimlerini öngören referans senaryosuna göre, 2050'ye kadar toplam enerji kaynakları arasında en güçlü artış yenilenebilir enerjide görülecek. Enerji politikalarında önemli değişiklikler veya teknolojik atılımlar kaydedilmezse, yenilenebilir kaynakların enerji üretimindeki payı artsa bile 2050'ye kadar enerji kaynaklı karbondioksit emisyonlarında artış sürecek. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) dışı ülkelerdeki elektrik üretimi 2050'ye kadar iki katına çıkacak. Elektrik üretiminde yenilenebilir kaynaklara daha fazla ağırlık verilmesi ve elektrik şebekesi güvenilirliğinin artırılmasına yönelik çabalar, dünya genelinde batarya kullanımında genişlemeye yol açacak. Rapora göre, enerji sektöründe mevcut politika ve teknoloji eğilimlerinin devam etmesi durumunda, 2020-2050 yıllarında küresel enerji tüketimi yaklaşık yüzde 50 artacak. Bu dönemde, sıvı yakıt tüketimi en çok OECD dışı Asya ülkelerinde gerçekleşecek. Hızlı nüfus artışı ve ekonomilerde kaydedilen büyüme, bu bölgelerdeki sıvı yakıt tüketimini tetikleyen unsurların başında olacak. Tüketimin üretimi geride bıraktığı bu ülkelerde, ham petrol veya petrol ürünleri ithalatı da artacak.

07 Ekim 2021 Perşembe