tatil-sepeti
Hollywood’da bir Türk subayı

Türk yapımcılar hem ABD’de hem de Türkiye’de ses getirecek Hollywood ortak yapımları için kolları sıvayıp, ortak projelere imza atmaya başladı. Türk ve dünya sinemasının ünlü isimlerini buluşturan ABD-Türkiye ortak yapımı ‘Osmanlı Subayı’ filmi gösterime girmek için gün sayıyor. 19 MAYIS’TA GÖSTERİMDE Yönetmen koltuğunda Joseph Ruben’in oturduğu film, ABD’nin ardından 19 Mayıs’ta Türkiye’de gösterime girecek. Film, özellikle Birinci Dünya Savaşı yıllarındaki acılardan ders çıkarılması gerektiğini hatırlatıyor. ÜNLÜLER ROL ALIYOR Öte yandan filmin Türkiye’de ve Prag’da yapılan çekimleri için dönemin İstanbul ile Van şehirlerini canlandıran platoları kuruldu. Film hazırlıkları, Türkler ve ABD’lilerin yanı sıra İtalyan, İspanyol ve Çekler de dahil olmak üzere kalabalık bir ekiptarafından yapıldı. Senaryosu Jeff Stockwell, müzikleri ise Geoff Zanelli imzası taşıyan Osmanlı Subayı’nda Michiel Huisman, Hera Hilmar, Josh Hartnett, Ben Kingsley, Haluk Bilginer ve Selçuk Yöntem rol alıyor. GLADYATÖR’ÜN SENARİSTİ HZ. MEVLANA’YI YAZIYOR Türk yapımcılar, Hollywood’la yeni ortak projeler için çalışmalarını sürdürüyor. Hatta, Hz. Mevlana’nın hayatını konu alan bir projeye başlandı bile. Filmin senaristi ise ‘Gladyatör’ filminin yazarı David Franzoni.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Sudan ile ticareti artıracak protokol

Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Türkiye ve Sudan arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için Sudan’ın başkenti Hartum’a giderek, başta Sudan Başbakanı Bekri Hasan Salih olmak üzere pek çok bakan ile görüştü. Metin’in temaslarında, Aralık 2016’da ‘ekonomik ve ticari ilişkileri’ artırmaya yönelik başlayan müzakerelerin devam etmesi yönünde karar alındı. Bu kapsamda, Türk Ekonomi Bakanlığı Heyeti ve Sudan Ticaret Bakanlıkları arasında birçok konuyu içeren protokol imzalandı. Metin, “Sudan’la dış ticaretimizi artırmak istiyoruz. Bu noktada Türk firmalarını Hartum’a yönlendireceğiz. Sudanlı şirketlerin gelişmesi için de KOSGEB görev alacak. Ayrıca iki ülkenin ortak kurmuş olduğu bir tarım şirketi mevcut. Bu şirketi aktif hale getirmek, Türkiye ve Sudan’da olumlu sonuçlar doğuracak. Bizler, şirket vesilesiyle bu topraklarda tarımsal faaliyet yapmayı hedefliyoruz. Diğer bir nokta hayvan ticareti” diye konuştu.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

Yeşilçam yeniden perdede

Bilim ve Sanat Vakfı Türk Sineması Araştırmaları (TSA) ve İstanbul Modern Sinema işbirliği ile Türk sinemasının eskimeyen filmleri, yeniden beyazperde ile buluşacak.'Eskimeyen Filmler’ adı altında gerçekleşecek program, 13 Mayıs’ta sona erecek. Program kapsamında Yeşilçam’ın unutulmaz klasiklerinden modern Türk sinemasının ödüllü filmlerine kadar 22 film yeniden sinemaseverlerle buluşacak. DİJİTAL HAKLAR BU MERKEZDE KORUNACAK Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, Gölbaşı Vilayetler Evi’nde düzenlediği basın toplantısında Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu değişiklik taslağına ilişkin açıklamalarda bulundu. Bakan Avcı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yapılacak değişiklikle, bir savcının başkanlığında Dijital Hak İhlalleriyle Mücadele Merkezi kurulacağını bildirdi.

10 Mayıs 2017 Çarşamba

İlk devlet konukevinin öyküsü

HABER: FAHRİ SARRAFOĞLU Sultan II. Abdülhamid, Batılıların tek başına bırakarak, çökmesini bekledikleri Osmanlı İmparatorluğu’nu yalnızlaştırma politikasından kurtarmak için Alman İmparatoru II. Wilhelm ile stratejik bir dostluk kurmuştu. II. Wilhelm, iki ülkenin dostluğuna ve işbirliğine, Almanya’nın çıkarları yönünden özellikle önem veriyordu. İki ülkenin yakınlaşmasının esas sebebi ise İngiltere’nin oyunlarını boşa çıkarmaktı. Tabii bu dostluğun Osmanlı mimarisine de inanılmaz katkıları oldu. II. Wilhelm, tahta çıktıktan bir yıl sonra, Osmanlı İmparatorluğu’na iki ziyaret gerçekleştirdi. Alman imparatorun Sultanahmet Meydanı’nda yaptırdığı ve Abdülhamid’e armağan ettiği Alman Çeşmesi ile iki ülke arasındaki dostluk daha da pekişti. Ardından İstanbul’da Alman okulları ve hastaneleri açıldı, Türk subayları Almanya’da eğitim görmeye başladı. SANDALYELERİ ABDÜLHAMİD TASARLADI Şale Köşkü’nün bir diğer etkileyici bölümü olan Sedefli Salon, önemli konuklara yemeklerin verildiği özel bir oda. Odanın kapısı, masa ve sandalyeleri sedef işlemelerle kaplı. Sandalyeler Sultan II. Abdülhamid tarafından tasarlandı, hatta bir tanesini el işçiliği hüneri ile bizzat kendi yaptı. Yıldız Sarayı yapılar grubu içinde ‘devlet konukevi’ niteliği taşıyan Şale Köşkü’nde, 60 oda bulunuyor. Duvarları ve tavanları altın varak ve renkli kalem süsleriyle bezeli köşkte Avrupa mimarisinin etkisi hissediliyor. Köşk, 1930’da Atatürk’ün talimatıyla Milli Saraylar Daire Başkanlığı’na verildi. SARAY İÇİNDE SARAY Abdülhamid Han, İmparator Wilhelm’in İstanbul’a gerçekleştireceği ikinci ziyarete özel bir önem verdi. Bu önemi dünyaya göstermek için de özel bir köşk yapılmasını istedi. Yıldız Sarayı’nın bir parçası olarak inşa edilen ve adını, Fransızca ‘dağ evi’ anlamına gelen ‘chalet’ sözcüğünden alan Şale Köşkü, 19. yüzyıl Osmanlı mimarlığının en ilgi çekici yapılarından biri olarak dikkat çekiyor.Köşkün birinci bölümü 1880’de inşa edildi. 1889’da Sarkis Balyan’a yaptırılan ek bina ile oda ve salonlar eklenerek köşk genişletildi. Merasim Köşkü olarak bilinen ve İtalyan asıllı saray mimarı D’Aranco tarafından yapılan üçüncü bölüm ise 1898'de tamamlandı.

09 Mayıs 2017 Salı

Karneye tropikal hediye

HABER:HANIM AKKAYA Yaz tatilinin yaklaşmasıyla ister karne hediyesi olarak ister hobi geliştirmek için çocuklara armağan edilen akvaryum hem hayvan sevgisini hem de dostluk duygusunu pekiştiriyor. Çocuklar bu küçük dostları ile kişisel gelişim açısından da büyük bir adım atıyor. Az bir maliyetle akvaryumda balık besleme hobisine ilk adımı atmak mümkün. Ancak balıkların yetiştiği kültür ve balık türleri değiştikçe maliyet de artıyor. Örneğin bir ortaokul öğrencisi bu hobiye 60-65 TL ile başlayabiliyor. Bu maliyete 15 litrelik mütevazı akvaryum, süs bitkileri, motor ve iki farklı balık cinsi de dahil. EN ÇOK TANINAN BALIKLAR Tarihi Yarımada’da Eminönü Çiçek ve Hayvan pazarına gittiğinizde boy boy, içinde farklı balık ve bitkilerin olduğu akvaryumlar büyülü bir ortam oluşturuyor. Pazardaki akvaryumcular en çok bilinen akvaryum balıklarını şöyle sıralıyorlar: Astronot, Benekli Çöpçü, Cam Kedibalığı, Cüce Gurami, Cüce Vatoz, Diskus, Gökkuşağı, Japon, Kakadu Cichlid, Kavgacı Siyam, Kılıçkuyruk, Lepistes, Neon Tetra, Plati, Rasbora, Sarı Prenses, Tilapia, Tilapiini, Zebra, Öpüşen Gurami ve İnci Gurami. EN HESAPLISI 3 LİRA Akvaryuma yeni başlayanlar 3-5 liraya bile Japon balığı bulabiliyor. Ancak Frontoz balığını tercih ederseniz 350 TL ödemek zorundasınız. Akvaryum severler arasında şu anda en popüler balıklar ise Lepistes, Sarı Prenses, Yunus, Koi olarak sıralanıyor. Tropikal balıkları içinde de Lepistes, Melek, Velifera ve Moli cinsleri ilgi görüyor. Cichlid balıkları olarak bilinen Sarı Prenses, Yunus ve Turepus gibi türler de tercih ediliyor. SADECE BALIK YETMİYOR Balık yetiştirmek için sadece beğendiğiniz ya da fiyatı uygun olan balıkları almak yeterli olmuyor. Bu balıkların yaşayabilmesi için akvaryumda ekosistemi oluşturacak diğer canlıların da bulunması gerekiyor. Örneğin özel gübreyle beslenen bitkiler ve özel kum, suyu temizleyen midye ve salyangoz da akvaryumun vazgeçilmezi. ANLAŞAMAYAN BALIKLARA DİKKAT Eminönü Çiçek ve Hayvan Pazarı’ndaki akvaryumcular, balık seçerken tüketicileri kavga eden ve birbirlerini yiyen türlere dikkat etmeleri konusunda uyarıyor. Bu türler arasında özellikle Cichlid ve Tropikal balıkları aynı akvaryum içerisinde beslemek önerilmiyor. Çünkü biri etçil, biri otçul olan bu balıklar akvaryumda aynı ortamda yaşayamıyorlar.

09 Mayıs 2017 Salı