tatil-sepeti
Türk karanfiline tescilli marka

HABER: ESRA EZGİ ŞİMŞEK Geçmişi çok uzun yıllara dayanan ve ilk olarak Uzakdoğu’da yetiştirilen karanfil, artık Türkiye’de de yerli ve tescilli olarak üretilecek. ‘Likya Kaya’ adı verilen Türkiye’nin ilk yerli karanfili, geçtiğimiz günlerde Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM) tarafından tescillendi. Böylece yıllık 400 milyon dallık karanfil ihracatı olan Türkiye’de yetişen karanfil çeşidi ilk defa ıslah edilmiş oldu. Karanfil üreticileri, birkaç yıl içinde dünyaya Türk çiçekleriyle açılacaklarının müjdesini verdi. DAHA FAZLA İHRACAT Türkiye’nin 100 milyon dolarlık süs bitkileri ihracatının yüzde 65’ini karşılayan Antalya’nın Aksu ilçesi, yerli karanfil çeşidinin geliştirileceği bölge seçildi. Türkiye, 2016’da 28 milyon 136 bin dolarlık kesme çiçek ihracat ederken, bu rakamın 26.4 milyon dolarlık kısmını tek başına karanfil oluşturdu. Her yıl Hollanda ve İsrail başta olmak üzere farklı ülkelerden anaç ve fide ithal edilerek üretim yapılan Türkiye’de bu sayede yerli karanfil üretilerek ihracatı yapılabilecek. HEDEF PAZAR AVRUPA Karanfil, Avrupa Birliği ülkelerinin en fazla ithal ettiği çiçek türleri arasında bulunuyor. Son yıllarda Avrupa Birliği ülkelerinde çeşitli nedenlerle karanfil üretiminin azalması ve üretimin Afrika ve Güney Amerika ülkelerine kayması, bu ülkelerin de pazara olan uzaklığı, Türkiye’de karanfil ihracatında önemli avantajlar sağlıyor. DESTEK VERİLMELİ Üreticiler, Türkiye’nin bu alanda ihracat potansiyelinin daha fazla olduğuna dikkat çekerek, teşvik, düşük faizli kredi veya hibelerle sektörün desteklenmesini talep ediyor. Sektörde yüksek maliyetle girdi kullanıldığını kaydeden üreticiler, satışta yüksek KDV uygulandığını belirterek, bu durumun çözüme kavuşturulmasını istiyor. Karanfil üreticileri, şunları söylüyor: “Süs bitkisi üretiminde ileri teknoloji, kontrollü üretim ve topraksız tarım gibi modern üretim tekniklerinin kullanımı teşvik edilmeli. Birim alandaki verimlilik, üretimde kalite, depolama tekniklerinin geliştirilmesi, raf ve vazo ömrünün artırılmasında çalışmalar artırılmalı. Üretimde özellikle doku kültürü laboratuvarları kurulmalı. İhracatın artırılması amacıyla da tanıtım için güçlü bir dış pazarlama organizasyonu oluşturulmalı.” 4 BİN 824 DEKAR ALANDA ÜRETİM Türkiye’de ticari anlamda kesme çiçek üretimi ilk kez 1940’lı yıllarda İstanbul ve çevresinde başladı. Daha sonra Yalova da önemli bir üretim merkezi oldu. Kesme çiçek karanfil ise 1985’te Antalya’da üretilmeye başladı. Karanfil Türkiye’de 4 bin 824 dekar alanda üretilirken, başta Antalya olmak üzere İzmir, Isparta ve Yalova en çok yetiştiricilik yapılan kentler arasında yer alıyor. 50 ÇEŞİTLE MOR KARANFİL GELİYOR Likya Kaya’nın geliştirildiği Batı Akdeniz Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü (BATEM), karanfil ıslahı konusunda çalışmalar yürütüyor. BATEM bünyesinde yürütülen TÜBİTAK destekli Karanfil Çeşit Geliştirme Projesi’ndeki ıslah çalışmaları ile yerli karanfil çeşitlerinin geliştirilmesi ve bunların kesme çiçek sektörüne kazandırılması hedefleniyor. Kırmızı, beyaz, sarı, pembe ve mor başta olmak üzere farklı renk ve kokularda 50 yeni karanfil çeşidi daha geliştirilirken, özel sektörün talebi doğrultusunda, tercih edilen türlerin tescili için çalışmalar da devam ediyor. 1.5 EURO ISLAHÇI HAKKI ÖDENİYOR Türkiye’de karanfil üretimindeki en önemli sorunların başında dışa bağımlılık geliyor. Karanfilde anaç bitki başına yurtdışına 1.1 ile 1.5 Euro, çelik başına ise 3.5 Euro ıslahçı hakkı ödeniyor. Bu durum sektörün gelişiminin önündeki en önemli engel olarak gösteriliyor. NEDEN LİKYA? Antik Likya uygarlığının, Akdeniz Bölgesi’nde yer almasından dolayı Türkiye’nin ilk yerli ve milli karanfiline ‘Likya’ adı verildi. BATEM yetkililerinin verdiği bilgiye göre, ‘Kaya’ ismi de karanfili ıslah eden kişinin soyadından alındı.

26 Nisan 2018 Perşembe

İki lig liderine 150 milyon Euro

HABER: CEYHUN KUBURLU Avrupa futbolundaki zorlu sezonda artık son dakikalar oynanıyor. Birçok ligde şampiyonlar belli olmaya başladı. Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Kupası’nda da finale doğru gidiliyor. Mayıs ayı Avrupa futbolunun kupa ayı olarak gösteriliyor. Kupaları kazananlar aynı zamanda kasalarını da dolduruyor. Bu sezon Şampiyonlar Ligi’nde kupayı kaldıran bir takım sadece UEFA’dan 100 milyon Euro’ya yakın para kazanıyor. Bu rakam UEFA Avrupa Ligi kupasını kaldıran takım için ise 50 milyon Euro’ya yaklaşıyor. Türk takımlarının da mücadele ettiği bu liglerde UEFA’nın toplam ödül tutarı 2 milyar Euro. BEŞİKTAŞ’A DOPİNG UEFA bu sezon toplam 60 kulübe para dağıtacak. Bu havuzdan Türk takımlarının da aslan payını alması bekleniyor. Ancak UEFA en fazla parayı Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden takımlara dağıtıyor. Bu sezon Türkiye’den sadece Beşiktaş’ın mücadele ettiği ligde siyahbeyazlılar 40 milyon Euro civarında gelire ulaşacak. Bunda Beşiktaş’ın grupları lider ve namağlup tamamlaması ve bir üst tura çıkması da yatıyor. Şampiyonlar Ligi’nde finalde kaybedecek takımın kasasına ise 70 milyon Euro girecek. 32 kulüp toplamda 1.4 milyar Euro’ya yakın para kazanmış olacak. İKİ KULÜP KAZANDI UEFA Avrupa Ligi’nde de gelir son yıllarda arttı. Eskiden bu ligde gelir Şampiyonlar Ligi’ne göre çok düşük kalıyordu. Ancak son yıllarda yapılan sponsorluk harcamaları ve yayın hakları yatırımları UEFA Avrupa Ligi’nin de önemini artırmayı başardı. Böyle olunca izleyici sayısı da arttı. Kulüpler de gelirini artırmayı başardı. Bu ligde mücadele eden ve bu sezon mutlu sona ulaşacak bir kulübün geliri 50 milyon Euro’ya kadar çıkabilecek. İkinci olan kulüp ise 35 milyon Euro’luk gelire ulaşacak. Bu sezon bu ligde mücadele eden Başakşehir ve Konyaspor da önemli bir gelire ulaşmış olacak. Kulüpler her ne kadar bir üst turda mücadele edemeseler de aldıkları sonuçlar ve Türkiye’nin havuzdan payına düşen rakamı kasasına koymayı başardı. Bu rakam da toplamda 20 milyon Euro civarında. AVRUPA’DA EN ÇOK KAZANAN ÜÇ LİG Avrupa’da Şampiyonlar Ligi’nde aslan payını üç ligin takımları alıyor. İngiltere, İspanya ve Alman takımları Şampiyonlar Ligi’nden her yıl önemli bir kaynak elde ediyor. Bunda da UEFA izlenme ve başarıya göre dağıtım yapıyor. Bu liglerin takımları her sezon üst sıraları zorladığı ve Şampiyonlar Ligi kupasını kaldırdığı için bir sonraki sezon en az 3’er takım ile Şampiyonlar Ligi’nde mücadele ediyorlar. Böyle olunca başarı seviyesi de yükseliyor. İngiliz, Alman ve İspanyol kulüpleri her sezon Şampiyonlar Ligi’nde en çok parayı kazanan kulüpler oldu.

26 Nisan 2018 Perşembe

İTO’da 20. Dönem heyecanı

HABER: ADEM ORHUN İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 14 ve 19 Nisan’da gerçekleştirilen seçimlerinin ardından seçilen yeni Yönetim Kurulu, devir teslim töreniyle göreve başladı. İTO’nun merkez binasında düzenlenen törende, Oda’nın 20’nci dönemindeki projelerini yürütecek Yönetim Kurulu Üyeleri ile görev süresi dolan Yönetim Kurulu Üyeleri bir araya geldi. Devir teslim töreninde konuşan İTO’nun 24’üncü Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, İbrahim Çağlar’ın 11 Aralık’ta ani vefatının ardından seçilen 23’üncü Başkan Öztürk Oran’ın kısa dönemde Oda için önemli çalışmalar yaptığını belirtti. Başkan Avdagiç, Öztürk Oran’a, Oda ve üyeleri için yaptığı çalışmaları ve seçim sürecinin güven içinde tamamlanmasındaki emeklerinden dolayı teşekkür etti. Öztürk Oran da yeni Başkan Avdagiç’in hem Oda hem iş dünyası için önemli çalışmalar yapacağından emin olduğunu belirterek kendisine başarılar diledi. HELALLEŞTİLER Genel Sekreter Vekili Av. Nurcan Turan’ın da yer aldığı devir teslim esnasında, bir kısmı önceki dönemde de yer alan eski ve yeni Yönetim Kurulu Üyeleri birbirleriyle helalleşerek, başarılar diledi. Törende Başkan Şekib Avdagiç’in hediyeleri takdim etmesinden sonra eski ve yeni üyeler birlikte fotoğraf çektirdi. Önceki dönemde görev alan Başkan Yardımcısı Gökhan Murat Kalsın, Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Hasan Erkesim, Yönetim Kurulu Üyeleri Fahrettin Basiloğlu, İlhan Soylu, Emrullah Öz yeni yönetime başarılar dileyerek, İTO’nun merkez binasından ayrıldı. İLK TOPLANTI “İnşallah Odamız, şehrimiz ve ülkemiz için hayırlı işler yapma imkanı buluruz” diyen Başkan Avdagiç, törenin ardından İTO’nun merkez binası önünde eski üyeleri uğurladı. Başkan Avdagiç, daha sonra yeni dönemde görev alacak Yönetim Kurulu Üyeleri ile ilk toplantısını yaptı.

26 Nisan 2018 Perşembe

Bu teşvik 6 ay geriye yürüyor

HABER: ADEM ORHUN Geçen yıl Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan öncülüğünde başlatılan ve iş dünyasının da çabasıyla 1.5 milyon kişinin iş sahibi olduğu ‘İstihdam Seferberliği’nde yeni dönem başladı. Buna göre, 31 Aralık 2020’ye kadar üç yıl boyunca uygulanacak yeni istihdam teşvikleri ile işveren sadece işçinin maaşını ödeyecek, tüm vergi ve SGK primlerini ise devlet karşılayacak. 1 NİSAN’DAN ÖNCE Öte yandan açıklanan istihdam teşviklerinde girişimciler için önemli bir sürpriz daha var. 1 Nisan 2018’den önceki dönemde, tüm şartları taşıdığı halde 5510, 4447 ve 6111 sayılı kanunlar veya diğer kanunlarla sağlanan istihdam prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanmamış şirketlere özel bir hak da tanındı. Bu şirketler altı ay geriye dönük olarak istihdam teşviklerinden yararlanabilecek. YAZILI BAŞVURU Üç yıl boyunca uygulanacak istihdam teşviklerinin yer aldığı 7103 Sayılı Kanun ile ayrıca bu durumdaki üyeler, en geç 31 Mayıs 2018’e kadar Sosyal Güvenlik Kurumu’na yazılı olarak başvurmaları halinde bu kanunlar ile sağlanan teşviklerden yararlanma imkanına kavuşacak. Gerekli şartları sağlayan firmalar, başvuru tarihinden geriye doğru en fazla altı aya ilişkin, ‘yararlanılmamış’ istihdam prim teşviki, destek ve indirimlerden yararlanabilecek. YENİ EVRE Bununla birlikte iş dünyasının ihtiyaç duyduğu istihdam teşviklerine ilişkin yasal düzenlemeler 27 Mart 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. 7103 Sayılı Kanun’da yer alan istihdam teşvikleri 1 Ocak 2018 ile 31 Aralık 2020 arasında üç yıl boyunca uygulanacak. 31 MAYIS’A KADAR BAŞVURUN Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, teşviklerle ilgili yaptığı açıklamada, firmalara bu fırsatı değerlendirmeleri çağrısında bulundu. Hisarcıklıoğlu, şunları söyledi: “Şirketlerimiz sonunda bu işin farkına vardı. Ancak devlet de bunu gördü ve torba kanunda düzenleme yaparak bir sınırlama getirdi. 1 Nisan’dan önceki dönemde tüm şartları taşıdığı halde önceki kanunlarla sağlanan desteklerden yararlanmamış üyelerimizin en geç 31 Mayıs’a kadar SGK’ya başvurması gerekiyor. Normalde geriye dönük istihdam teşviklerinden yararlanmak için başvuru süresi bir aydı. Üyelerimizin mağdur olmaması için harekete geçtik. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız ve Maliye Bakanımız bizi kırmadı. İki aylık bir süre tanıdı. Bu imkanlardan faydalanmak için geri kalmayın.” BİR SENDEN BİR BENDEN Kanuna göre, ilave istihdam teşvikleri ile işveren sadece işçinin maaşını ödeyecek, tüm vergi ve SGK primlerini ise devlet karşılayacak. Yani ilave istihdamda işverenin vergi ve prim yükü sıfır. Ayrıca ‘Bir Senden Bir Benden’ teşviki de imalat sanayinde faaliyet gösteren mikro ölçekli işletmeler ve esnaf için önemli bir teşvik sağlayacak. MESLEKİ EĞİTİM Kanunda mesleki eğitim de unutulmamış. İstihdam teşviklerinin yanı sıra ‘Mesleki Eğitim ve İşbaşı Eğitim’ programlarına ilişkin teşvik ve destekler de kanunda yer alıyor. Genel olarak üç ay olan işbaşı eğitim programları, imalat sanayi ve bilişimde altı ay olarak uygulanacak ve kursiyerlere günlük 61.65 TL ücret verilecek. Öğrenciler 46.2 TL, işsizlik ödeneği alırken bu eğitimlere katılanlar ise ayrıca devletten 30.8 TL cep harçlığı alacak. Tüm bu teşviklere ilave olarak bu yıl dokuz ay boyunca işverene aylık 100 TL asgari ücret desteği verilecek. Bu teşvikle toplamda işverenin üzerinden 10 milyar liralık bir yük kalkacak.

26 Nisan 2018 Perşembe

Tıpta endüstri hamlesi

HABER: CANAN BİLGİN Biyoloji ve teknolojinin birleşimi ile kalp rahatsızlıklarından virüslere kadar pek çok sağlık sorunuyla mücadele etmemize yardımcı olan kök hücre araştırmaları ve nanoteknolojideki ilerlemeler, bizi yarı insan, yarı sentetik bir bilim-kurgu geleceğine mi hazırlıyor? İngiliz yönetmen Ridley Scott’un büyük gişe rekorları kıran Bıçak Sırtı (Blade Runner) filminde insanoğlu, insana benzeyen, hareket eden, ses çıkaran, ancak tamamen sentetik malzemeden yapılmış bir kopya nesil için biyomühendislikten yararlandı. Bu bilimkurguyu gerçekleştirmekten henüz uzak olabiliriz ama sentetik ilaçlar tıpta derin bir etkiye sahip olmaya başlıyor. İngiliz yayın kuruluşu BBC, sentetik ilaçların, kök hücre veya 3D baskı ile üretilen doku ve organların, hatta programlanabilir minik biyo-makine nanobotların, artık sadece bilim kurgu olmadığını ve çok yakın gelecekte organ naklinin yerini alabileceğini bildirdi. İşte kavanozda kalplerden 3D yazıcılarda ‘basılan’ canlı dokulara, nanobotlardan ninja polimerlere kadar tıpta sanayi hamlesi… 6 AYDA YAPAY KALP Kanadalı Novoheart şirketinden bilim adamları, Hong Kong’da en son teknolojiyle geliştirilmiş laboratuvarlarında, ‘kavanozda kalpler’ olarak adlandırdıkları biyo-yapay kalp üretmek için kök hücre kullanıyorlar. Prof. Ronald Li ve ekibi, kanınızın yalnızca 2.5 ml’inden kök hücre üretebiliyor ve onu sizinki gibi atan, yeni ilaçlara sizinki gibi tepki gösteren kalbinizin minyatür bir ‘klon’ versiyonuna dönüştürebiliyor. Tüm bu süreç 6 ay sürüyor. MALİYETİ 2 MİLYAR DOLAR Prof. Li, teknolojinin hayati derecede önemli olan yeni ilaçların gelişimini hızlandırabileceğine inanıyor; çünkü olası yan etkileri, insanların kullanımından önce tespit edilebiliyor. İlaç geliştirmenin çok uzun, yorucu ve pahalı bir süreç olduğuna dikkat çeken Prof. Li, “Tek bir ilacı geliştirmek 10 yıldan fazla sürüyor ve genellikle 2-3 milyar dolara mal oluyor. Çalışmaların yüzde 90’ı bazen başarısızlıkla sonuçlanabiliyor” diyor. Prof. Li, ilaç endüstrisindeki bu büyük riske işaret ederek, “Hastanın kendi kanından oluşturulan kök hücrelerle üretilen biyo-yapay organlar, organ naklinin geleceği olabilir. Kök hücreden üretilen dokular ve organlar artık sadece bilim kurgu değil” yorumunu yapıyor. NAKİL YERİNE 3D DOKU Biyoteknoloji şirketleri, ‘kavanozda kalp’ üretmenin yanı sıra 3D yazıcılar kullanarak canlı dokular ‘basıyor’. Bu dokular da, deri veya eklemlere kıkırdak üretmek üzere kullanılabiliyor. Biyoteknoloji şirketleri, bu alandaki çalışmalarını ilerletmek için yatırımlara da ağırlık veriyor. Biyo-baskı uzmanı Aspect Biosystems, 3D baskılı diz menisküs dokusu geliştirmek için Johnson & Johnson ile ortaklık kurdu. Aspect Biosystems CEO’su Tamer Mohamed, “Önümüzdeki 10-15 yıl içinde, vücuda yerleştirilebilen 3D dokuları göreceğimize inanıyorum” diyor. Mohamed’e göre de biyo-baskı dokular gelecekte nakil için kullanılabilecek. NANOBOTLAR İŞ BAŞINDA Tıpta, sanayi hamlesini ortaya koyan bir diğer gelişme de nanobotlar; tıpkı kan hücrelerinin yaptığı gibi kanser hücrelerini ve bakterileri yok etmek için kan akışını düzenleyen programlanabilir minik biyomakineler. Arizona State University’den bilim adamları, Çin Bilimler Akademisi Ulusal Nanobilim ve Teknoloji Merkezi’ndeki araştırmacılarla işbirliği yaparak, tümörleri küçültmek için nanobotlar programladı. Söz konusu nanobotlar, mekanik parçalardan oluşan makine robotlarının aksine, DNA’nın şekiller içine katlanmasını içeren ‘DNA origami’ tekniğiyle tasarlandı. Ekip, ilk testte de başarılı oldu. Blade Runner filminde, insana benzeyen, hareket eden, ses çıkaran, sentetik malzemeden yapılmış bir kopya nesil için biyomühendislikten yararlanıldı. VİRÜSLER YILDA 700 BİN CİNAYET İŞLİYOR Antibiyotikler virüslerin yeni türlerine karşı etkisiz hale geldiğinde, sentetik ilaçlar devreye girerek, antimikrobiyal dirence karşı mücadelede öncülük edecek. İngiltere’de hazırlanan Antimikrobiyal Direnç Raporu’na göre, virüsler dünyada yılda yaklaşık 700 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Rapora göre, mevcut antibiyotikler etkilerini yitirmeye devam ederse, 2050’ye kadar her yıl 10 milyon insan ölebilir. NİNJA POLİMERLER Tıptaki bir diğer gelişme de virüslerle mücadele eden sentetik bakteri öldürücüleri ninja polimerler. Kaliforniya’da IBM Araştırma’daki bilim adamları, Singapur Biyomühendislik Enstitüsü ve Nanoteknoloji Bilim Ajansı ile birlikte çalışarak beş ölümcül ilaca dirençli bakteriyi yok etmek için sentetik polimer geliştirdi. Ekibin fareler üzerinde gerçekleştirdiği testler sonucunda sentetik polimerler bakterileri yok etti. Araştırmaya öncülük eden Dr. James Hedrick, söz konusu teknolojiyi kanser tedavisi için de geliştirdiklerini ve ümit verici bir şekilde çok daha az yan etkisi olduğunu söylüyor. ‘TEKNOLOJİ DESTEĞİNDE GERİDE KALDIK’ The Medical Futurist Institute’un Direktörü Dr. Bertalan Mesko, endüstrinin çok uzun süre teknoloji desteğinden geride kaldığını belirterek, “Birçok endüstri 21. yüzyıla adım atmış olsa da, sağlık atmadı. Milyonlarca hasta doku, organ nakli için bekleme listelerinde. Piyasaya yeni ilaçlar sunmak için yapılan klinik denemeler bazen 10 yıl sürüyor ve milyarlarca dolara mal oluyor” diyor. Sentetik ilaçtaki ilerlemenin tedavi için umut vadettiğini belirten Dr. Mesko, “Dijital sağlık teknolojileri geliştiren şirketler, 21. yüzyıla sadece sağlık hizmeti vermekle kalmıyor, tedaviyi hedef haline getiriyor” yorumunu yapıyor.

26 Nisan 2018 Perşembe