tatil-sepeti

HABER: CANAN BİLGİN

Biyoloji ve teknolojinin birleşimi ile kalp rahatsızlıklarından virüslere kadar pek çok sağlık sorunuyla mücadele etmemize yardımcı olan kök hücre araştırmaları ve nanoteknolojideki ilerlemeler, bizi yarı insan, yarı sentetik bir bilim-kurgu geleceğine mi hazırlıyor?

İngiliz yönetmen Ridley Scott’un büyük gişe rekorları kıran Bıçak Sırtı (Blade Runner) filminde insanoğlu, insana benzeyen, hareket eden, ses çıkaran, ancak tamamen sentetik malzemeden yapılmış bir kopya nesil için biyomühendislikten yararlandı. Bu bilimkurguyu gerçekleştirmekten henüz uzak olabiliriz ama sentetik ilaçlar tıpta derin bir etkiye sahip olmaya başlıyor.

İngiliz yayın kuruluşu BBC, sentetik ilaçların, kök hücre veya 3D baskı ile üretilen doku ve organların, hatta programlanabilir minik biyo-makine nanobotların, artık sadece bilim kurgu olmadığını ve çok yakın gelecekte organ naklinin yerini alabileceğini bildirdi.

İşte kavanozda kalplerden 3D yazıcılarda ‘basılan’ canlı dokulara, nanobotlardan ninja polimerlere kadar tıpta sanayi hamlesi…

6 AYDA YAPAY KALP

Kanadalı Novoheart şirketinden bilim adamları, Hong Kong’da en son teknolojiyle geliştirilmiş laboratuvarlarında, ‘kavanozda kalpler’ olarak adlandırdıkları biyo-yapay kalp üretmek için kök hücre kullanıyorlar. Prof. Ronald Li ve ekibi, kanınızın yalnızca 2.5 ml’inden kök hücre üretebiliyor ve onu sizinki gibi atan, yeni ilaçlara sizinki gibi tepki gösteren kalbinizin minyatür bir ‘klon’ versiyonuna dönüştürebiliyor. Tüm bu süreç 6 ay sürüyor.

MALİYETİ 2 MİLYAR DOLAR

Prof. Li, teknolojinin hayati derecede önemli olan yeni ilaçların gelişimini hızlandırabileceğine inanıyor; çünkü olası yan etkileri, insanların kullanımından önce tespit edilebiliyor. İlaç geliştirmenin çok uzun, yorucu ve pahalı bir süreç olduğuna dikkat çeken Prof. Li, “Tek bir ilacı geliştirmek 10 yıldan fazla sürüyor ve genellikle 2-3 milyar dolara mal oluyor. Çalışmaların yüzde 90’ı bazen başarısızlıkla sonuçlanabiliyor” diyor. Prof. Li, ilaç endüstrisindeki bu büyük riske işaret ederek, “Hastanın kendi kanından oluşturulan kök hücrelerle üretilen biyo-yapay organlar, organ naklinin geleceği olabilir. Kök hücreden üretilen dokular ve organlar artık sadece bilim kurgu değil” yorumunu yapıyor.

NAKİL YERİNE 3D DOKU

Biyoteknoloji şirketleri, ‘kavanozda kalp’ üretmenin yanı sıra 3D yazıcılar kullanarak canlı dokular ‘basıyor’. Bu dokular da, deri veya eklemlere kıkırdak üretmek üzere kullanılabiliyor. Biyoteknoloji şirketleri, bu alandaki çalışmalarını ilerletmek için yatırımlara da ağırlık veriyor. Biyo-baskı uzmanı Aspect Biosystems, 3D baskılı diz menisküs dokusu geliştirmek için Johnson & Johnson ile ortaklık kurdu. Aspect Biosystems CEO’su Tamer Mohamed, “Önümüzdeki 10-15 yıl içinde, vücuda yerleştirilebilen 3D dokuları göreceğimize inanıyorum” diyor. Mohamed’e göre de biyo-baskı dokular gelecekte nakil için kullanılabilecek.

NANOBOTLAR İŞ BAŞINDA

Tıpta, sanayi hamlesini ortaya koyan bir diğer gelişme de nanobotlar; tıpkı kan hücrelerinin yaptığı gibi kanser hücrelerini ve bakterileri yok etmek için kan akışını düzenleyen programlanabilir minik biyomakineler. Arizona State University’den bilim adamları, Çin Bilimler Akademisi Ulusal Nanobilim ve Teknoloji Merkezi’ndeki araştırmacılarla işbirliği yaparak, tümörleri küçültmek için nanobotlar programladı. Söz konusu nanobotlar, mekanik parçalardan oluşan makine robotlarının aksine, DNA’nın şekiller içine katlanmasını içeren ‘DNA origami’ tekniğiyle tasarlandı. Ekip, ilk testte de başarılı oldu.

Blade Runner filminde, insana benzeyen, hareket eden, ses çıkaran, sentetik malzemeden yapılmış bir kopya nesil için biyomühendislikten yararlanıldı.

VİRÜSLER YILDA 700 BİN CİNAYET İŞLİYOR

Antibiyotikler virüslerin yeni türlerine karşı etkisiz hale geldiğinde, sentetik ilaçlar devreye girerek, antimikrobiyal dirence karşı mücadelede öncülük edecek. İngiltere’de hazırlanan Antimikrobiyal Direnç Raporu’na göre, virüsler dünyada yılda yaklaşık 700 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Rapora göre, mevcut antibiyotikler etkilerini yitirmeye devam ederse, 2050’ye kadar her yıl 10 milyon insan ölebilir.

NİNJA POLİMERLER

Tıptaki bir diğer gelişme de virüslerle mücadele eden sentetik bakteri öldürücüleri ninja polimerler. Kaliforniya’da IBM Araştırma’daki bilim adamları, Singapur Biyomühendislik Enstitüsü ve Nanoteknoloji Bilim Ajansı ile birlikte çalışarak beş ölümcül ilaca dirençli bakteriyi yok etmek için sentetik polimer geliştirdi. Ekibin fareler üzerinde gerçekleştirdiği testler sonucunda sentetik polimerler bakterileri yok etti. Araştırmaya öncülük eden Dr. James Hedrick, söz konusu teknolojiyi kanser tedavisi için de geliştirdiklerini ve ümit verici bir şekilde çok daha az yan etkisi olduğunu söylüyor.

‘TEKNOLOJİ DESTEĞİNDE GERİDE KALDIK’

The Medical Futurist Institute’un Direktörü Dr. Bertalan Mesko, endüstrinin çok uzun süre teknoloji desteğinden geride kaldığını belirterek, “Birçok endüstri 21. yüzyıla adım atmış olsa da, sağlık atmadı. Milyonlarca hasta doku, organ nakli için bekleme listelerinde. Piyasaya yeni ilaçlar sunmak için yapılan klinik denemeler bazen 10 yıl sürüyor ve milyarlarca dolara mal oluyor” diyor. Sentetik ilaçtaki ilerlemenin tedavi için umut vadettiğini belirten Dr. Mesko, “Dijital sağlık teknolojileri geliştiren şirketler, 21. yüzyıla sadece sağlık hizmeti vermekle kalmıyor, tedaviyi hedef haline getiriyor” yorumunu yapıyor.

26 Nisan 2018 Perşembe

Etiketler : Gündem

Hazine ve Maliye Bakanlığı, "çok kazanan ancak az vergi veren" mükelleflere yönelik incelemeleri kapsamında lüks yat ve tekne satışlarını takibe alırken, bu kapsamda 2021-2023 yıllarındaki satışlardan 1,4 milyar liralık vergi kaybı saptadı.


Bakanlıktan edinilen bilgilere göre, Gelir İdaresi Başkanlığı, yüksek gelir elde eden, lüks tüketimde bulunan ancak buna uygun vergi ödemeyen mükellefleri yakından izliyor.


Kayıt dışı ekonomiyle mücadele kapsamında turizm bölgelerindeki lüks harcamaları yakından takip eden Gelir İdaresi, özel yat ve tekne satışlarını inceleme altına aldı.


Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından elde edilen verilerle uluslararası bilgi değişimi kapsamında elde edilen bilgileri kendi verileriyle çapraz kontrole tabi tutan Başkanlık, 2021-2023 yıllarındaki satışların büyük kısmında yüksek miktarda vergi kaybı tespit etti. Riskli mükelleflere odaklanan Başkanlık, söz konusu 3 yılda 45 binin üzerinde özel tekne ve yat satışı yapıldığını belirledi.


Söz konusu lüks taşıtların sigorta verileriyle kasko değerlerini de inceleyen Başkanlık, yaptığı bu analizlerle yürüttüğü saha çalışmalarıyla satışların gerçek bedelle beyanlara yansımadığını saptadı.


Analizlerde 15 bin gerçek kişi ve 1527 şirketin özel tekne ve yat satışlarında beyan edilen satış bedeliyle gerçek satış fiyatı arasında büyük fark bulundu. Bu mükelleflerin para transferleri inceleme altına alınırken, ilk tespitlere göre 1,4 milyar liralık kayıt dışı hasılat tespit edildi.


Bu arada, Gelir Vergisi Kanunu'na göre, gemi ve yat gibi taşıtların 5 yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar, değer artışı kazancı sayılıyor. Yat ve tekneleri aldıkları tarihten başlayarak 5 yıl içinde elden çıkaranların alış maliyetleri ve satış bedeli arasında oluşan fark üzerinden vergilendirme yapılıyor. Bu satışların ticari kazanç sayılması durumunda ise hem gelir veya kurumlar vergisi hem de satış bedeli üzerinden ayrıca KDV alınması gerekiyor.


Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, konuya ilişkin değerlendirmesinde, "Çok kazanan ancak az vergi verenlerin kapısını çalmaya devam ediyoruz. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelemiz sektör sektör genişliyor. İncelemeler sonucunda, satış bedellerini düşük gösterenlerden gerekli vergi ve cezalar talep edilecek." dedi.


Gelir İdaresince bu alanda yapılan çalışmalara devam edileceğini ve yeni denetim yöntemlerinin de devreye alınacağını bildiren Şimşek, şunları kaydetti:


"Kayıt dışılığın neden olduğu haksız rekabeti ve vergi kaybını gidermek için sektörel saha denetimlerimizi yoğun şekilde sürdürüyoruz. Vergilendirilmeyen kazançla çok harcayanları, lüks harcama yapan ancak vergi matrahını düşük gösterenleri yakından izlemeyi sürdüreceğiz. Kayıt dışı kazançların peşindeyiz. Vergide adaleti ve etkinliği artırmak amacıyla kayıt dışılıkla mücadelemiz hız kesmiyor."


22 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : #Maliye Bakanlığı

İki merkez bankası başkanının görüşmesi, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın 100. yılı dolayısıyla TCMB ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte gerçekleşti.


Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, Hollanda Merkez Bankası (DNB) Başkanı Klaas Knot ile bir araya geldi.


İki merkez bankası başkanının görüşmesi, Türkiye ile Hollanda arasında imzalanan Dostluk Anlaşması'nın 100. yılı dolayısıyla TCMB ev sahipliğinde dün düzenlenen etkinlikte gerçekleşti.


TCMB idare merkezindeki etkinliğe, Hollanda'nın Ankara Büyükelçisi Joep Wijnands da katıldı.


TCMB Başkanı Karahan ve DNB Başkanı Knot, para politikaları ve ekonomik görünüme ilişkin sunum yaptı.


Etkinlikte daha sonra iki merkez bankası başkanının katılımıyla "100 Yıllık Dostluk: Vissering'in Türkiye Yolculuğu" sergisinin açılışı gerçekleştirildi.


Sergi, 1928 yılında Türkiye'ye davet edilen Hollanda Merkez Bankası Başkanı Dr. Gerard Vissering'in Türkiye'deki çalışmalarına dair arşiv belgelerini içeriyor. Vissering, bu çalışmaları sonucu Türkiye'de merkez bankası kurulmasına yönelik bir tavsiyede bulunmuştu.


22 Eylül 2024 Pazar

Etiketler : #TCMB #Hollanda