tatil-sepeti
İTO Yönetim Kurulu’ndan Vali Şahin’e ziyaret

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç ve Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul Valisi Vasip Şahin’i ziyaret etti. İTO heyetini kabul eden Vali Şahin, yeni yönetime başarılar diledi. Başkan Avdagiç ise yeni dönem çalışmaları hakkında bilgi verdi.

17 Mayıs 2018 Perşembe

TOBB’un çalışmaları iş dünyası için önemli

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, Ankara’daki temasları kapsamında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu da ziyaret etti.​ Kabulde TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, yeni dönem çalışmaları için Başkan Avdagiç ve Yönetim Kurulu Üyelerine başarılar dileyerek, hayırlı olsun dileklerini iletti. Şekib Avdagiç, ziyaret sonrasında yaptığı açıklamada, “İstanbul Ticaret Odası’na bu dönem seçilen tüm Yönetim Kurulu arkadaşlarımla beraber TOBB Başkanımızı ziyaret ettik. Hem genel kurul öncesi görüşlerimizi hem de başarı dileklerimizi ifade ettik. Umuyorum ki, Rifat Bey’in riyasetinde Türk iş dünyası önümüzdeki dönemde problemlerini çözme ve iş dünyasını daha iyi yerlere ulaştırma konusunda başarılı ve bereketli çalışmalar yapacak” dedi. İŞ DÜNYASI İÇİN TOBB’un, Türkiye’deki Oda ve borsaları temsil eden çok büyük bir camia olduğunu kaydeden Avdagiç, şunları söyledi: “Bu camia 15 Mayıs’ta geniş bir katılımla TOBB’un yeni Yönetim Kurulu’nu belirleyecek. Beklentimiz, seçilecek yeni yönetimin, Türk iş dünyasının beklentilerine uygun, Hükümetimizle Cumhurbaşkanımızla uyumlu çalışmalar içinde olması ve Türk iş dünyasının hem yurt içinde hem yurt dışında önünü açıcı çalışmalara devam etmesi. Bu konuda demokratik, katılımcı bir genel kurul olmasını bekliyoruz.” TOBB 74. GENEL KURULU 14-15 MAYIS’TA 1 milyon 350 bini aşkın üyesiyle Türkiye’nin en büyük iş örgütü Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 74’üncü seçimli genel kurulu, 14-15 Mayıs tarihlerinde Ankara’da yapılacak. Genel Kurul, 14 Mayıs’ta Anıtkabir ziyareti ile başlayacak. Açılış ise ertesi gün TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nde gerçekleştirilecek. Genel Kurul’da 365 Oda ve borsa, bundan sonraki dört yıl için TOBB başkanını belirleyecek.

17 Mayıs 2018 Perşembe

Yeni Türkiye’yi birlikte inşa edeceğiz

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, nisan ayında yapılan Oda seçimlerinin ardından göreve başlayan yeni Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Ankara’da önemli temaslarda bulundu. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, İstanbul Ticaret Odası heyetini bakanlıkta kabul etti. Şekib Avdagiç’e, İTO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçilmesi dolayısıyla ‘hayırlı olsun’ dileklerini aktaran Zeybekci, Ekonomi Bakanlığı olarak İTO’nun yeni yönetimiyle çalışmaktan mutluluk duyacaklarını söyledi. Bakan Zeybekci, yeni dönemde daha yakın çalışma ortamıyla Türkiye’yi dünyada birlikte temsil edeceklerini ve İTO gibi sivil toplum kuruluşlarından aldıkları bilgiler ışığında beraber hareket edeceklerini ifade etti. TEKNOLOJİ VE FİNANS İTO heyetiyle görüşmesi sırasında, Türkiye’nin bir dönüşüm içerisinde olduğuna dikkat çeken Zeybekci, “Türkiye, orta yüksek gelir seviyesinden yüksek gelir seviyesine, orta yüksek teknolojiden yüksek teknoloji seviyesine, ekonomik anlamda fasoncu ülke ekonomisinden şartlarını belirleyen ülke ekonomisine doğru bir geçiş sürecini yaşıyor” dedi. Geçiş süreçlerinin sancılı olduğunu belirten Zeybekci, şöyle devam etti: “Edilgen bir Türkiye’den etken bir Türkiye’ye geçişte, bu geçişlerin verdiği huzursuzluk ve rahatsızlıklar oluyor. Şimdi markası, patenti, teknolojisi, bilgisi bize ait, enerji geleceğini garanti altına alan, tüketim alışkanlıklarını belirleyen, dağıtım ve tüketim kanallarını kontrol edebilen ve en önemlisi milli finans mekanizmasını kurabilen Türkiye’yi beraber inşa edeceğiz.” İŞ DÜNYASI İÇİN İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç de bu dönemde ortaya konan teşvik paketleri ve uygulamaların Türkiye’deki yatırımcı, sanayici ve iş adamlarının önünü açtığını söyledi. İş dünyasının canlı ve dinamik bir süreç yaşadığını belirten Avdagiç, Ekonomi Bakanlığı ile koordinasyon içerisinde yapacakları çalışmaların önemini vurguladı. Avdagiç, bu temasların, yatırımcı ve iş adamlarının problemlerinin çözümü için hızlı sonuçlar elde edilmesini sağlayacağını ifade ederek, gelecek dönemde verimli ve sonuç odaklı süreç yürüteceklerine inandığını bildirdi. MODERNİZASYON YATIRIMINA DESTEK Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, “Modernizasyon yatırımlarını Türkiye’nin neresinde olursa olsun destek kapsamına almakla ilgili bir çalışmamız var. Yakında hayata geçecek” dedi. Zeybekci, Proje Bazlı Yatırım Teşvik Sistemi’ne de değinerek, söz konusu sistemin, kısıtlama olmaksızın destek sağlayabildikleri bir teşvik sistemi olduğunu hatırlattı. İstanbul’da sağlık teknolojileri alanında önemli bir yatırıma teşvik verdiklerini belirten Zeybekci, bu kapsamda 4 bin bilim insanının istihdam edileceğini kaydetti. Bakan Zeybekci, İstanbul çevresinde teknoloji, bilgi ve sermaye yoğun yatırımlara yönelik görüşmelerinin bulunduğunu da vurguladı. AVDAGİÇ: İSTANBUL DA TEŞVİKTEN YARARLANMALI İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, İstanbul’un yatırım teşvik paketindeki dezavantajlı durumuna dikkat çekti. Avdagiç, şunları söyledi: “Hükümetimizin İstanbul’da sanayi yatırımlarının artmaması konusunda bir makro yaklaşımı var. Ancak bir talebimiz var. İstanbul’da önemli bir sanayi altyapısı ve şirketler var. Bunların en azından modernizasyon, yüksek teknoloji yatırımlarıyla ilgili toplam aktiflerinin belli bir yüzdesine kadar yapacakları yatırımların teşvik kapsamına alınmasının bu şirketlerin önünü açacağını ifade etmek isteriz.” Avdagiç, İstanbul ekonomisinin ihtiyaçlarını aktardığı konuşmasında ayrıca şunları söyledi: “İstanbul’daki Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ile yeni devreye giren Hadımköy’deki gibi bazı sanayi bölgeleriyle ilgili de bölgesel bazda teşviklerin verilmesinin faydalı ve doğru olacağını düşünüyoruz. Bunların yapılması durumunda İstanbul’daki orta teknoloji seviyesinde üretim yapan şirketlerin orta yüksek veya yüksek teknoloji seviyesinde üretim yapabilecekleri, katma değeri yüksek ürünler üretebilecekleri ve ihracatlarını artırabilecekleri konusunda inancımız var.”

17 Mayıs 2018 Perşembe

Haseki’de 16 asır öncesine açılan kapı

BAŞLARKEN Gazetemizde yeni bir yazı dizisine başlıyoruz: ‘Köşe Bucak İstanbul’. Her hafta, İstanbul’un bir başka köşesine seyahat edecek, İstanbul’u köşe bucak gezeceğiz. Bazen bir semti, bir sokağı, bazen bir yapıyı, bir mahalleyi yakından tanıyacak, İ̇stanbul’un binlerce yıllık tarihinde küçük adımlarla keşfe çıkacağız. Bu köşede sembolleşmiş anıtları, şehre silinmeyecek izler bırakmış bânilerinin ilgi çekici yaşam öykülerini, kentin sosyal, ekonomik ve dini hayatından renkli notları bulacaksınız. İstanbul’un zaman içindeki değişimini gözlemlerken, kentin kültürüne, folkloruna yakından bakmaya çalışacağız. TANIMAK VE SAHİP ÇIKMAK İstanbul’un değerini bilmek onu tanımaktan geçiyor. İstanbul, insanın ruhunu şenlendiren, duygularını, düşüncelerini harekete geçiren bir kent. Her sokağında sürprizler saklayan bir kent İstanbul. İstanbul’u tanımak bu şehirde yaşayanlar için bir vefa borcu olmalı. Çünkü bir kente sahip çıkmanın ve sonraki nesillere hakkıyla taşımanın sırrı o kenti tanımaktan, o kentle doğru ilişki kurmaktan geçiyor. Söz konusu dünyanın en kadim, en güzel kentlerinden İstanbul olunca bu seve seve yerine getirilmesi gereken bir ödev. Öyleyse gelin insanların, yapıların, şehir ve yaşam kültürünün, geçmişten bugüne uzanan geleneklerin izini beraber sürelim, İstanbul’u köşe bucak tanımak, anlamak ve korumak için yola çıkalım. GÜNLÜK HAYATIN TELAŞI İÇİNDE İstanbul’da her gün, yüzlerce yapı görürüz. Belli başlı olanlar, ana hatlarıyla zihnimizde yer etmiştir, çoğunu ise kanıksarız. Orada durmaktadırlar. Hiç sorgulamadan, büyük bir doğallıkla kent yaşamındaki yerlerini kabullenmişizdir. Hatta işe, otobüse yetişme telaşıyla varlıklarını dahi unuturuz, öylece önünden geçtiğimiz yapılara dönüşürler. Oysa kimin, ne zaman, ne vesileyle yaptırdığını, hangi olaylara sahne olduklarını bildiğimizde, öykülerine vakıf olduğumuzda bakışımız değişir. Hızlı adımlarla vapura doğru yürürken göz ucuyla da olsa o yapıya bakar, şehrin ve günlük hayatın telaşı içinde silinip gitmesine izin vermeyiz. Öyküsünü bilmek, tarihini öğrenmek, bir yapıyı tanımak, hem o yapıya hem şehre bakışımızı tümden değiştirir. Köşe Bucak İstanbul’un’ın ilk konuğu, İstanbul’un en eski mahallerinden birinde Haseki’de yer alan Arkadios Sütunu… Aslında Arkadios Sütunu’ndan geriye kalanlar demek daha doğru. Şehrin bir zamanlar Kserolofos (Kuru Tepe) denilen Yedinci Tepesi’nde, İmparator Arkadios’un anısını yaşatmak üzere dikilen bu sütundan geriye, günümüzde Haseki Kadın Sokağı’nda evler arasına sıkışmış, yekpare taş bir yapı kalmıştır. Bu gördüğünüz yapı, Arkadios Sütunu’nun devasa kaidesidir. Yolunuz Haseki Kadın Sokağı’na düşerse bu kaideyi fark etmemeniz ve kaideyi gördükten sonra meraklanmamanız mümkün değildir. TABELASI BİLE YOK Çevresindeki korkuluktan özel bir hikayesi olduğunu anlarsınız ama ne sağında ne solunda bir tabela görürsünüz. Bu nedenle merakınızın katmerlenmesi doğaldır. Etrafta öyküsünü bilen birine de denk gelmeyince mecburen aklınızda sorularla yanından geçip gidersiniz. Oysa bu kaide, İstanbul’un şaşırtıcı hikâyelerle dolu tarihinin renkli sayfalarına açılan kapılardan biridir. 16 asır öncesine açılan bir kapı. 421 YILI TEMMUZ AYI Gelin 2018’in Mayıs ayından, 1597 yıl öncesine, Arkadios Anıtı’nun tamamlandığı ve açılışının yapıldığı 421 yılının Temmuz ayına uzanalım. Doğu Roma İmparatoru Arkadios, büyük bir ayaklanmayı bastırdıktan sonra 5. yüzyıl başlarında (402/403) zaferini taçlandırmak ve unutulmaz kılmak için bu sütunu inşa ettirmeye başlar. Fakat ömrü vefa etmez, ölümünden sonra oğlu ve halefi imparator II. Teodosios işi devralır ve babasının devasa bir heykeliyle süslettiği anıt ve meydan 421 yılında görkemli bir törenle açılır. MUHTEŞEM SARMAL FRİZ Bu devasa sütun Arkadios Forumu’nun ortasında durmaktadır ve İmparator Arkadios’un zaferlerini temsil eden kabartmalarla bezelidir. Tıpkı bugün hâlâ ayakta olan, mermer gövdesi 155 sahneden oluşan muhteşem bir sarmal frizle süslü Roma’daki meşhur 38 metrelik Traianus Sütunu gibi… Tarihçilerin ve seyyahların anlattıklarına bakılırsa sütunun yüksekliği 50 metreye yakındır. Tepesindeki dev Arkadios heykeli, 8. yüzyıla kadar çeşitli afetler atlatır ama sütunun üzerinde kalır. ADINI PAZARDAN ALIYOR Fakat 740 yılında yaşanan depreme dayanamayan heykel sütundan aşağıya düşer ve bir daha yerine konmaz. Sütuna, tarihi boyunca bir takım hurafeler, tılsımlar yakıştırılır, korkuyla yaklaşıldığı da, kutsal sayılıp üzerinde keşişlerin yaşadığı da olur, yüksek yerden aşağı atmak suretiyle gerçekleşen idamlara zemin hazırladığı da… Osmanlı döneminde ise sütunun yepyeni bir adı olur: Avrat Taşı. Bu ad sütunun dibinde ve etrafında kurulan bir pazardan gelir. Satıcılarını ve alıcılarını kadınların, avratların oluşturduğu Avrat Pazarı’nın ortasında kalan sütun da pazardan payına düşeni alır, adı olur Avrat Taşı. HER SEYYAHIN UĞRAK YERİ Günümüzün Haseki Kadın Sokağı, tarih boyunca İstanbul’a gelen ve Arkadios Sütunu’nun methini duyan hemen her seyyahın ziyaret ettiği bir yer olur. Bugün de merakımızı celbeden kaidenin önünden asırlar boyu meraklı gözler geçer. 16. yüzyılda İstanbul’u ziyaret eden Pierre Gilles, sütunu etraflıca inceler. Bugün bu seyyah sayesinde sütunun endamını gözümüzde canlandırabiliriz. Çünkü sütunun ölçülerini kaydeden odur. Sütunun içindeki merdivenden en yukarıya kadar çıkış sağlandığını, anıtın başlığında bir balkon olduğunu, en tepeye kadar 233 basamak çıkmak gerektiğini, bu minareyi andıran yapıda içeriyi aydınlatan 56 mazgal olduğunu Gilles’ten öğreniriz. EVLİYA ÇELEBİ DE BAHSEDER Meşhur seyyahımız Evliya Çelebi de 17. yüzyılda yazdığı Seyahatname’sinde Avrat Taşı’na yer verir ve Bizans efsanelerine atıfta bulunarak bu sütunun şehrin tılsımlarından biri olduğunu anlatır. Sütun, kayıtlara bakılırsa 1711’e kadar ayakta kalmayı başarır. 1711’de yanındaki evlerin üzerine devrilmesi tehlikesi baş gösterince kontrollü bir biçimde yıkılır. Böylece birdenbire yıkılıp kimsenin canına mal olmaz. Bu tarihten itibaren şehre gelen seyyahlar sütunun yıkılmış olduğunu ve sadece kaidesinin ayakta kaldığını görüp, anılarına aktarırlar. DAHA YORGUN AMA İHTİŞAMLI 18. yüzyıldan itibaren kaidenin durumu tıpkı günümüzde olduğu gibidir. Aradan geçen iki yüzyılda kaide daha yorgun, daha yaşlı ama ihtişamını muhafaza ediyor. Hâlâ bir zamanlar üzerinde yükselen sütunun izlerini taşıyor. Yolunuz Haseki’ye düşerse 16 asırlık bu kaideye yakından bakmayı ve nice imparatorlar, sultanlar görmüş bu anıtın öyküsünü anmayı unutmayın.

17 Mayıs 2018 Perşembe

Çamlıca Camii’nde Ramazan açılışı heyecanı

Temeli 6 Ağustos 2013’te atılan Çamlıca Camii, ibadete açılacağı günü bekliyor. Yaklaşık 58 aydır devam eden cami inşaatının yüzde 98’lik kısmı tamamlandı. Cami, Kadir Gecesi olan önümüzdeki 10 Haziran 2018’de, resmi törenle ibadete açılacak. Caminin projesinde kadına yönelik pozitif ayrımcılık yapılırken, kadınlar için kişisel bakım odaları, bebek bakım odaları gibi tüm ayrıntılar düşünüldü. Birçok bölüm kadınlara ayrıldı. Bittiğinde Cumhuriyet tarihinin en büyük cami kompleksi olacak Çamlıca Camii, 63 bin kişinin aynı anda ibadet edebileceği şekilde planlandı. 6 minareli camide, 11 bin metrekare büyüklüğünde Türk İslam eserlerinin yer alacağı bir müze ile 3 bin 500 metrekare büyüklüğünde bir sanat galerisi olacak. Komplekste ayrıca sanat atölyeleri, kütüphaneler ve konferans salonları,3 bin 500 araç kapasiteli katlı bir otopark bulunuyor. Çamlıca Camii, 7 metre 77 santimetre boyundaki dünyanın en büyük alemine sahip. 125 bin metrekare alanda yapımı devam eden Çamlıca Camii, ayrıca kubbe kemerlerinin iç kısmına takılan 220 metre boyunda Fetih Suresi’yle dikkat çekiyor. Caminin 72 metre yüksekliğinde 35 metre çapında dev ana kubbesi bulunuyor. Cami4’ü 107.1 metre, 2’si ise 90’ar metre uzunluğunda 6 minareye sahip. Çamlıca Camii’nin bir başka özelliği ise herhangi bir afet anında sivil savunma anlamında kapalı alanları ile 100 bin kişiyi barındıracak şekilde planlanmış olması.

17 Mayıs 2018 Perşembe