tatil-sepeti
KKTC Başkonsolosu İTO’yu ziyaret etti

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti İstanbul Başkonsolosu Fahri Yönlüer, İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç’i ziyaret etti. Görüşmede, KKTC ve Türkiye arasındaki ticari ilişkiler değerlendirildi. Yavru vatan KKTC ile ticaretin geliştirilmesi için ellerinden geleni yapacaklarını belirten İTO Başkanı Avdagiç, “Sadece turizm ve eğitim alanında değil, diğer alanlarda da yatırımları artırmalıyız” dedi. KKTC İstanbul Başkonsolosu Fahri Yönlüer, KKTC’nin, 15 Kasım’daki resmi kuruluş yıldönümü törenleri için İTO Başkanı Şekib Avdagiç’i Lefkoşa’ya davet etti.

18 Ekim 2018 Perşembe

1600 yıllık ihtişam: Şerefiye Sarnıcı

İstanbul Köşe Bucak’ın bu haftaki konuğu, şehrin tarihi su yapılarından Şerefiye Sarnıcı... Şehrin su ihtiyacını asırlar boyunca karşılayan sarnıçlarından olan yapı, beşinci yüzyıldan bu yana tüm ihtişamıyla ayakta duruyor. HER SOKAĞI KİTAP GİBİ Çemberlitaş Semti’nin Binbirdirek Mahallesi’nde, Pierre Loti Caddesi üzerinde bulunan Şerefiye Sarnıcı, 428 ve 443 tarihleri arasında Bizans İmparatoru II. Theodosius tarafından yaptırıldı. Sarnıcın yerini tarif eden bu cümle, İstanbul’un uzun ve renkli tarihine hızlı bir bakış niteliğinde. Kısacık bir cümle içinde Konstantin’in kendi adına yaptırdığı Konstantin Forumu’nun ortasında, üzerinde imparatorun heykeliyle yükselen ve Osmanlı döneminde Çemberlitaş adını alan sütun, İstanbul’un en büyük sarnıçlarından Binbirdirek Sarnıcı ve İstanbul aşığı meşhur Fransız yazar Pierre Loti var. THEODOSIUS SARNICI İstanbul’un yüzyılları aşan güzellikleri, medeniyetleri birleştiren uzun tarihi nice hikâyelerle dolu. Bir adres tarifi, şehre hep meraklı ve dikkatli bir gözle bakmamız gerektiğini ve her sokağını bir kitap gibi okuyabileceğimizi bize hatırlatmıyor mu? Şerefiye Sarnıcı, günümüzde yaygın olarak kullanılan bu adını Osmanlı döneminde alır. Sarnıcın asıl adı, onu yaptıran imparatordan gelir ve yapı uzun yıllar boyunca Theodosius Sarnıcı olarak anılır… 9 METRELİK 32 SÜTUN Bugün, özellikle restorasyondan sonra sarnıca adımınızı attığınızda 1600 yıllık bir yapının içinde olduğunuza inanmanız çok güç. Bu da bize, zamana ve onun yıkıcı etkilerine, İstanbul’un büyük depremlerine dayanan sarnıcın ne kadar özenli inşa edildiğini anlatıyor. 45x25 metre büyüklüğündeki sarnıcın 9 metre yüksekliğindeki 32 sütununun başlıkları akantüs yapraklarıyla süslü. Mimarinin teknik detayları kadar insanda yarattığı etki de inanılmaz. Kendinizi gizemli bir atmosferin içinde buluyor, masallardaki gibi bir yeraltı şehrinde gezindiğiniz hissine kapılıyorsunuz. Önümüzdeki hafta bu köşede tekrar buluşuncaya dek iyi gezmeler, iyi seyirler! ŞEFFAF GİRİŞ BİNASI Baharda tamamlanan restorasyondan sonra Şerefiye Sarnıcı, haftanın her günü sabah 09.00’dan akşam 19.00’a kadar ziyarete açık. Sarnıcın kendisi kadar dış cephesine giydirilen çelik konstrüksiyon ve cam yüzey de ilgi çekici ve görülmeye değer. Bu şeffaf giriş binası, eski ile yeni mimarinin birleşimine yönelik çözüm ve tasarımlara iyi bir örnek sayılabilir. THEODOSIUS ŞEHİR SURLARINI DA İNŞA ETTİRDİ Sarnıcı yaptıran II. Theodosius, genç yaşta ölen İmparator Arkadios ile İmparatoriçe Eudokia’nın oğlu. 401 yılında dünyaya gelir. Babasının beklenmedik ölümü üzerine henüz 8 yaşında bir çocukken tahta çıkmak zorunda kalan Theodosius, şehrin imarına büyük önem verir. II. Theodosius deyince akla bu sarnıçtan önce elbette onun adıyla yan yana hatırlanan şehir surları gelir. Şehri kendisinden önceki imparatorların belirlediği sınırların ötesinde genişleterek bugün hâlâ ayakta olan kara surlarını inşa ettiren II. Theodosius, güçlü bir savunma stratejisi kurar ve yaptığı imarlarla bunu destekler. İşte Hun saldırılarına karşı yaptırdığı surlar da onun yönetim anlayışını yansıtan icraatların başında gelir. Sarnıçlar da bu açıdan bakıldığında büyük önem taşıyor. Aylar süren kuşatmalarda şehrin su ihtiyacının büyük bir bölümünü bu sarnıçlar karşılar. İmparator Theodosius, babası Arkadios kadar genç olmasa da, yine genç sayılabilecek bir yaşta, geride 425 yılında kurdurduğu şehrin ilk yüksek okulu da dahil çok sayıda eser bırakarak 49’unda attan düşerek ölür.

18 Ekim 2018 Perşembe

Eğitimde karneden Big Data’ya

HABER: ZEYNEP DERELİ Birçok farklı sektörde Büyük Veri (Big Data) kavramını sık sık duyuyoruz. Hızla akan verinin; nasıl korunacağı, kullanılacağı ve analiz edileceğini belirleyen Büyük Veri disiplini, bir bilişim kavramı olmanın ötesine geçerek, “yönetişim öğretisi” olmaya doğru ilerliyor. Eğitim, bu yeni yönetişim öğretisinin etkisinde yer alan sektörlerden biri. Cumhurbaşkanlığı 100 Günlük İcraat Programı’nda da eğitimde Büyük Veri konusu yer aldı. (“Milli Eğitim Bakanlığı’nın mevzuatını, çalışma planlarını ve insan kaynağını yeniden yapılandırmak üzere ‘Büyük Veri’ sistemi kurulması” ve “Her çocuğumuzun okul öncesi eğitimden üniversiteye ilgi, yetenek ve becerilerini gelişimsel olarak izlemek ve yönlendirmek için ‘E­-Portfolyo Sistemi’nin kurulması” yönündeki ifadeleri.) NASIL UYARLAYACAĞIZ? Bu vesileyle “Türkiye’de Büyük Veri’yi eğitime nasıl uyarlayabiliriz?” sorusu akıllara geliyor. Her bir öğrenci, öğretmen ve eğitim yöneticisi durmaksızın data üretiyor. Sınav sonuçları, disiplin cezaları, davranış puanları gibi geleneksek verilerin çok ötesinde; tablet kullanım alışkanlıkları, akıllı tahtadan faydalanma, ödev konuları ve ilgi duyulan sosyal aktiviteler Büyük Veri sistemlerinde öğretmen ve öğrenci analizlerine dahil edilebiliyor. Büyük Veri analizi, geleneksel istatistiki analizin tam tersi bir mantıkla çalışıyor. Geçmişte öğrencilere ilişkin veriler birleşir, anlamlı bir istatistiki bilgi oluşturulur ve bu bilgi yığınlara uygulanırdı. Örneğin; üniversite sınavında öğrencilerin Osmanlı tarihi sorularında başarısız olduğu sonucuna ulaşılırsa bu konudaki eğitimi güçlendirmek için ulusal çalışmalar yapılırdı. Bu, bir Büyük Veri analizi değildir. İSTATİSTİKİ ÇIKARIMIN ÇOK ÖTESİ Eğitimde Büyük Veri kullanımı, bir istatistiki çıkarımın çok ötesindedir. “Ders notları, hayalleri ve beklentilerine dair görüşleri, öğretmenlerinin yorumları, araştırma alışkanlıkları, müze ziyaretleri ve ödevlerinden oluşan milyonlarca satırlık verinin” önce yapay zeka, sonra rehberlik uzmanı tarafından analiz edilmesidir. Sonuç olarak oluşan bilgi; üniversite tercihi öncesinde “sen geleceğin İlber Ortaylı’sı olabilirsin” müjdesi vermek olabilir. Tam tersi de mümkündür. Öğretmen olmak için gerekli becerileri göstermeyen bir öğrenciye “5 yıl sonra, 30 bin kişilik öğretmen kadrosu için 120 bin rakibin olacak ve rekabet edebilmen için şunları yapman gerekiyor. Ayrıca; kendi becerilerin çerçevesinde, seçeneklerinden birinin yazılım mühendisliği olduğunu da unutma” diyebilmektedir. BİREYSEL BİLGİ ÜRETİR Büyük Veri disiplini, bireysel veriden yola çıkar, bireysel veriyi kitlesel bilgi ile harmanlar, anlamlandırır ve sonuç olarak yine bireysel bilgi üretir. Bu anlamda öğretmen ve öğrencilerin, bireysel bazda ayrıntılı verilerinin güvenli bir sistem ile toplanması gerekir. Burada dijitalleşme büyük önem taşır.

18 Ekim 2018 Perşembe

İş dünyası istiyor, İDA hazırlıyor

HABER: SOYHAN ALPASLAN Yalnızca İstanbul’un değil, Türkiye’nin ve dünyanın yeni think tank’i olma iddiası ile yola çıkan İstanbul Düşünce Akademisi (İDA), ekonomik, sosyal ve siyasi araştırmalarını www.istda.org adresinden yayınlamaya başladı. İDA’nın tarafsız, doğru ve bilimin ışığında hazırladığı çalışmalara artık portal üzerinden ulaşmak mümkün. İDA; sosyal ve siyasal araştırmalardan düzenli yayınlara, sektörel sorun ve trendlerin küresel ulusal ve yerel boyutta izlenmesine, yenilikçi politikaların geliştirilmesine, rekabetçiliğin artırılmasına, pazar dönüşümü ve çeşitlendirmeye yönelik olarak iş dünyasının ihtiyaç duyduğu çalışmaları gerçekleştiriyor. İDA, İstanbul Ticaret Odası’nın, İstanbul Ticaret Üniversitesi ile birlikte İstanbul Kalkınma Ajansı’nın da desteği ile faaliyete geçirdiği oluşumlardan biri. İDA, ticari bilginin uygulanabilir ticari faaliyetlere dönüştürülmesi için çalışan İTO Bilgiyi Ticarileştirme ve Araştırma Vakfı’nın (BTM) bünyesinde kuruldu. İDA, kuruluşundan bu yana geçen kısa sürede ilk olarak Kızılay Maden Suları İşletmesi Stratejik Karar Analizi raporu hazırladı. Yine İstanbul iş dünyasından gelen araştırma taleplerini değerlendirmeye alarak şu çalışmaları kitaplaştırdı: Türkiye’de Film Endüstrisi / Gözlükçülüğün Tarihsel Gelişimi ve Türkiye’de Gözlük Sektörü / İstanbul’da Ekmekçilik Sektörü; Sorunlar ve Çözüm Önerileri / Türkiye’de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi; Otomotiv Yan Sanayi Sektörü Örneği / Tekstil Yan Sanayi ve Aksesuarları Sektörü / Kırtasiye Sektör Raporu / Kağıt Sektör Rap­oru. MATBAA AŞAMASINDALAR İDA’nın matbaada kitaplaştırılmak için gün sayan çalışmaları ise şunlar: Emlak Vergisinin Değerlendirilmesinde Yeni Düzenleme Önerisi / Perşembenin Gelişi: Bugünün Dünyasında 2008 Küresel Krizi Etkileri / Suriyeliler AB ve Türkiye Özelinde Mülteciler / Türkiye’nin Hammadde İthalatı; Kısa Değerlendirme / Dünya Ticaret Örgütünde Türkiye’nin de Taraf Olduğu Anlaşmazlıkların Çözümü Mekanizması / Hiçbir Şey Tesadüf Değildir: Japonya Örneğinde Dünya Ticaret Tarihi. Bu metinlere portaldan online olarak ulaşmak mümkün. GÜNCEL RAPORLAR Endüstriyel reklamcılık ile ilgili sektör araştırmasına yeni başlayan İDA’nın güncel raporlarla hazırladığı incelemelerin konu başlıkları şöyle: Mesleki Eğitimde Yeni Düzenleme İhtiyacı; Bir Model Önerisi / Döviz Kurlarında Son Gelişmeler / ABD Dünyaya Karşı: Ticaret Savaşları / Banka Teminat Mektupları / Mutlak Üstünlük ve Bazı Dış Ticaret Teorileri / İTO Tahkim Merkezi

17 Ekim 2018 Çarşamba

Kendi markalarını üreten kadınlar

Kendi markalarını üreten kadın girişimciler, TOBB İstanbul Kadın Girişimciler Kurulu’nun (İKGK) ekim ayı toplantısına konuk oldu. Toplantıya, başarılı girişimcilik hikayeleri ile rol model iş kadınları Behiye Özdemir ve Hülya Kıyak konuk oldu. Özdemir ve Kıyak, kendi markalarını oluşturma yönünde karşılaştıkları güçlükleri nasıl aştıklarını dile getirdiler. İKGK, ekim ayı icra toplantısını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Levent Taş yönetiminde gerçekleştirdi. Toplantıda kadın girişimciliğinin desteklenmesi yönünde yapılabilecekler masaya yatırıldı. Taş, kadın girişimcilik konusunda büyük bir küresel ağ olan IWEC’e dikkat çekerek, Çin’de gerçekleştirilen “IWEC Ödül Töreni” hakkında bilgi paylaştı. BİZ DE KATILMALIYIZ İKGK Başkanı ve İTO Meclis Üyesi Hatice Kal, Sancaktepe’de gerçekleştirilen İlçe Belediyeleri Kent Konseyi Kadın Meclis Başkanları ile katıldığı toplantıda ele alınan konuları dile getirdi. TOBB İKGK İcra Komite Üyesi Fatma Özden de Budapeşte’de gerçekleştirilen “Dünya Beceri Yarışması”na gözlemci olarak katıldıklarını dile getirerek, en fazla 24 yaşındaki gençlerin becerilerini sergilediği bu yarışmaya Türkiye’den de katılım sağlanması gerektiğine dikkat çekti.

16 Ekim 2018 Salı