tatil-sepeti
Ticari uyuşmazlığa arabulucu İTO’da

HABER: ADEM ORHUN Ticari uyuşmazlıklarda ‘dava şartı olarak arabuluculuk’, 1 Ocak 2019’da yürürlüğe girdi. Artık uyuşmazlıklarda dava açmadan önce arabulucuya başvurulması zorunlu oldu. Üyelerine 30 yıllık tecrübesiyle tahkim hizmeti veren İstanbul Ticaret Odası Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi (İTOTAM), yeni kurallar gereğince güvenilir ve hızlı arabuluculuk hizmetiyle de iş dünyasının uyuşmazlıkta çözüm noktası oldu. İTOTAM, hizmet alanıyla ilgili yeni bir konferans düzenledi. ‘Ticari Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk’ konulu konferans, akademisyenlerle hukukçuları bir araya getirdi. Açılış konuşmasını yapan İTO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, İTOTAM bünyesinde Ocak 2017’den bu yana arabuluculuk hizmeti verildiğini belirtti. Özer, “İTO, süreci sizinle takip ederek uyuşmazlığınıza daha hızlı çözüm almanızı sağlıyor. Arabulucu atayamadığınız ya da o konuda tecrübeli bir arabulucu belirleyemediğiniz hallerde İTOTAM Divanı, konusunda uzman bir arabulucuyu sizin için atıyor” dedi. ŞARTLAR ZORLUYOR Konferansın ilk oturumunu yöneten İTOTAM Tahkim Divanı Başkanı Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez ise arabuluculuğun olumlu yönleri kadar dava şartı olarak konulmasının olumsuz bazı etkileri olduğuna dikkat çekti. “Siz hiç zorla barıştırıldınız mı? Eğer böyle bir durum yaşadıysanız sonuçları kalıcı oldu mu?” diye soran Pekcanıtez, şöyle devam etti: “Dava açmaya karar vermek ve dava açmak zaten zor bir iş. En son çare olarak dava açılıyor. Yeni düzenlemedeki her alanda bizi tekrar zorlayarak arabulucuya göndermek ne kadar fayda sağlar?” Pekcanıtez, arabuluculuk şartının belirli konularla sınırlı tutulmasının daha verimli bir yöntem olduğunu söyleyerek, “Belli alanlarda ve miktarlardaki uyuşmazlıklar için şart koşulmalıydı. Zaten ihtiyari arabuluculuk boşluğu doldururdu. Biz de sistemi geliştirirdik” diye konuştu. Hangi davaya hangi mahkemenin bakacağı konusunda sorunların devam ettiğini kaydeden Pekcanıtez, Prof. Abuzer Kendigelen’in yaptığı bir araştırmaya göre ticari davalarda en çok çıkan problemin ‘görev’ problemi olduğu bilgisini paylaştı. Medeni Usul ve İcra-İflas Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Atalay ise kanunun; ticari davalarda ‘konusu bir miktar paranın ödenmesi olan uyuşmazlıklarda’ arabulucuya başvurmayı şart koştuğunu belirtti. Kapsam konusunda bankacılık hizmetleri gibi bazı alanlarda tartışmalar olduğunu kaydeden Atalay, uygulamada ise ‘dava açılmasına izin verilmeyen’ süreçler olduğunu vurguladı. UYAP’ta programın, arabuluculuk dava numarası olmadan sisteme dava girişi yaptırmadığını belirten Atalay, “Fiili olarak dava hakkını engelleme var” dedi. TİCARET MAHKEMESİ Atalay, takipli iflasta ödeme emrine itiraz edilip edilmemesine dair vakalarda ticaret mahkemesine dava açmak gerektiğini belirtti. Tüketici davalarında taraflardan biri tüketici olduğundan davaya tüketici mahkemesinin bakacağını kaydeden Atalay, bunda da düzenleme gerektiğini söyledi. İTOTAM Tahkim Divanı Üyesi Doç. Dr. Tolga Akkaya da arabuluculuğun dava şartı olarak konulmasının, birçok usul tartışmasını beraberinde getirdiğini anlattı. Ticari iş kavramının önemini vurgulayan Akkaya, “Her ticari işten doğan dava, ticari dava değil. Ticari iş niteliğinde olan ancak ticari dava olmayan hukuki uyuşmazlıklar bulunabilir. Bu durumda arabulucuya başvurulması zorunlu değil” dedi. Akkaya, şunları söyledi: “Görevli mahkeme, davanın özel bazı usul kurallarına tabi olup olmayacağının belirlenmesi bakımından önemli. Davanın, dava şartı arabuluculuğa tabi olup olmadığının belirlenmesi bakımından ticari dava kavramı önemli.” Konuşmasında, “Bir uyuşmazlığın tüketici davasına dönüşmesi halinde ‘ticari davadan’ söz edilebilir mi?” diye soran Akkaya, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un, Ticaret Kanunu’na göre daha özel bir kanun olduğunu kaydetti. Akkaya, “Örneğin, tüketicinin borcuna karşılık verdiği bonodan kaynaklanan uyuşmazlığı çözmeye tüketici mahkemesi görevlidir. Burada dava tüketici davasıdır ve arabulucuya başvurulması dava şartı olarak değerlendirilmemeli” dedi. Akkaya, “İşlemin bir tarafında tüketici varsa, dava şartı arabuluculuk açısından yeniden bakılmalı. Sadece konunun lafzına bakarak, bu dava ticari davadır dememek gerek” dedi. İTO Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Nurcan Turan’ın da takip ettiği konferansta ikinci oturumu Prof. Dr. İlhan Helvacı yönetti. Bu oturumda İTOTAM Tahkim Divanı Üyesi Dr. Ebru Şensöz Malkoç, ‘Zorunlu Arabuluculukta İTOTAM’ın Yeri’ni anlattı. Dr. Rabia Eda Giray ise İTOTAM bünyesinde fikri mülkiyet uyuşmazlıklarının arabuluculuk ile çözümüne dair bir sunum yaptı. TİCARİ İŞ KAVRAMI NEDEN ÖNEMLİ? Bir işin adi veya ticari iş olarak nitelendirilmesi, bu işe hangi hükümlerin uygulanacağının belirlenmesi bakımından önem taşıyor. Örneğin, ticari işlerde temerrüt faiz oranı olarak avans faiz oranı uygulanıyor. Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar ticari iş olarak kabul ediliyor. Örneğin bono TTK’da düzenlendiğinden, iki memur arasında düzenlenen bono dahi bir ticari iş sayılıyor. Ticaret davasında bir tacirin borçlarının ticari olması asıl sayılıyor. TTK’da düzenlenen haksız rekabet, çatma gibi fiillerle; TTK’da düzenlenmediği halde bir ticari işletmeyi ilgilendiren her türlü işlem ve fiiller de ticari iş kabul ediliyor.

03 Mayıs 2019 Cuma

100 yıl önce yakılan istiklal meşalesi

Samsun Doğu Park sahilindeki Bandırma Vapuru, Büyük Önder Atatürk ve 18 silah arkadaşının 19 Mayıs 1919’da Samsun’a geldiği vapurun orjinal planı esas alınarak inşa edildi. Gemi müze olarak hizmete açılan vapurda Atatürk ile silah arkadaşlarının balmumu heykelleri sergileniyor. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün İstanbul’dan yola çıkarak Samsun’a ulaşmasıyla başlayan İstiklal Mücadelesi’nin mihenk taşlarından olan 19 Mayıs 1919 tarihinin 100. yılı dolayısıyla oluşturulan logo ve kurumsal kimlik çalışmaları tamamlandı. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre100. yıl kutlamaları için hazırlanan logo, kurumsal kimlik, etkinlik programı ve diğer duyurulara ‘yuzuncuyil.gov.tr’ internet sitesinden ulaşılabilecek. RESMİ YAZIŞMALARDA Milli Mücadele’nin başladığı 19 Mayıs 1919’un 100. yılı vesilesiyle başta Samsun olmak üzere 2019 boyunca tüm Türkiye’de gençlik, spor ve kültür etkinlikleri düzenlenecek. Etkinlikler, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın koordinasyonunda yürütülecek. Yıl boyunca gerçekleştirilecek tüm gençlik, spor ve kültür etkinliklerine ilişkin logo, afiş, duyuru, davetiye, ilan ve benzeri belge ve görsel dokümanlar, 100. yıl kutlamaları için oluşturulan kurumsal kimliğe uygun kullanılacak. Belirlenen 100. yıl logosu, başta Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Samsun Valiliği olmak üzere tüm ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca 2019 boyunca tüm resmi yazışmalarda yer alacak. YIL BOYU ETKİNLİK Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 16 Mayıs’ta İstanbul’dan yola çıkarak Samsun’a ulaşmasıyla başlayan İstiklal Mücadelesi’nin mihenk taşlarından olan 19 Mayıs 1919’un 100. yılı vesilesiyle başta Samsun olmak üzere 2019 boyunca tüm Türkiye’de gençlik, spor ve kültür etkinlikleri düzenlenecek. Buna göre, 100. yıl kutlamalarına ilişkin etkinlikler yıl boyunca İstanbul, Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara güzergahı başta olmak üzere tüm Türkiye’de gerçekleştirilecek. Milli Mücadele’yi başlatmak için 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru’yla Samsun’a gelen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Amasya’ya giderken kullandığı ‘Kurtuluş Yolu’, açık hava müzesine dönüştürüldü. Yol üzerindeki tarihi binaların restorasyonu yapılırken, Atatürk’ün kullandığı makam otomobillerinden birinin de birebir benzeri yapılarak, tarihi yolda kullanılmaya başlandı. KURUMLAR KUTLAMALAR İÇİN SEFERBER OLACAK 100. yıl kutlamaları kapsamında yapılacak sportif faaliyetler Gençlik ve Spor Bakanlığı’nca kültür, sanat, turizm ve tanıtım alanında yapılacak etkinlikler de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından planlanıp yürütülecek.Diğer faaliyetler ise ilgili bakanlıklar ve valiliklerin koordinasyonunda yapılacak. Bu kapsamda gerçekleştirilecek proje ve etkinliklere ait giderler ilgili bakanlıklarca karşılanacak.İstanbul, Samsun, Amasya, Erzurum, Sivas ve Ankara’da yapılacak etkinlikler için ilgili bakanlıklardan bütçe talep edilebilecek, koordinatör kurumlarca uygun görülen sponsorluk, hizmet alımı anlaşmaları yapılabilecek. 100. yıl kutlamaları kapsamında yıl boyunca tertiplenecek etkinliklerin en iyi şekilde gerçekleştirilebilmesi için ihtiyaç duyulacak her türlü destek, yardım ve kolaylık tüm kamu kurum ve kuruluşlarınca geciktirilmeksizin öncelikli olarak yerine getirilecek.

02 Mayıs 2019 Perşembe

Rekabette gündem BIG DATA

G7 ülkeleri Büyük Veri’yi değerlendirerek bir yılda 1.7 trilyon dolar katkı sağladı. Türkiye de gelişmeyi dikkate alarak, Ulusal Veri Merkezi’ni kurmaya hazırlanıyor. Gerek özel gerekse kamu sektöründe artık gündem Big Data. Dünya ekonomisini yönlendiren kişi ve kuruluşlar artık kararlarını Büyük Veri’yi (Big Data) değerlendirerek alıyor. Büyük Veri’yi değerlendiren yatırımcı ve tacirler rekabette de üstünlük sağlıyor. Üstelik e-ticarette de büyümenin motorunun Big Data olduğu konusunda herkes hemfikir. HABER: ŞEREF KILIÇLI Ticaretten yatırıma, tüketimden üretime bütün ekonomik kararlar artık gündelik alışkanlıklarımızı rakamlarla ifade eden verilere dayanılarak alınıyor. Dünya genelinde ise bu veriler Büyük Veri (Big Data) olarak tanımlanıyor. Büyük Veri’yi başarıyla değerlendirebilen yatırımcı ve girişimciler rekabette de avantaj yakalıyor. O kadar ki, G7 ülkeleri Büyük Veri’yi kullanarak yıllık 1.7 trilyon dolar katkı sağladı. PAZARIN GÖZÜ KULAĞI Büyük Veri’yi etkili kullanan Google, Amazon, Apple, Facebook ve Microsoft, dünyanın en değerli beş şirketi arasında yer alıyor. Veri yatırımları sayesinde, Google insanların ne aradığını, Facebook ne paylaştığını, Amazon ne satın aldığını biliyor. Hem kendi sektörlerini hem de diğer sektörleri görüyor, izliyor ve kontrol ediyorlar. Büyük Veri sadece büyük şirketlere fayda sağlamıyor. SBM Group’un araştırmasına göre, küçük işletmelerin yüzde 18’i, orta büyüklükteki şirketlerin yüzde 57’si Büyük Veri analizlerinden yararlanıyor. McKinsey’in ‘Büyük Veri Üretimi Nasıl Geliştirir’ raporunda ise Büyük Veri’nin servis-bakım süreçlerini kolaylaştırırken, üretim maliyetlerini düşürdüğüne dikkat çekiliyor. Müşteri beklentilerinden pazar hareketlerine kadar her konuda analizlerin ve öngörülerin kolaylaşması, karar alma süreçlerinin ve değer zincirlerinin iyileştirilmesi de Büyük Veri’nin faydaları arasında. ULUSAL VERİ MERKEZİ Türkiye de 21. yüzyılın petrolü olarak görülen veri konusunda önemli adımlar atıyor, reform programlarında bu konuya atıf yapıyor. 10 Nisan’da Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak tarafından açıklanan ‘Yeni Ekonomi Programı Kapsamında Yapısal Dönüşüm Adımları’ paketinde, mali sistemin gözetim ve denetiminin güçlendirilmesi ve veriye dayalı iktisadi politikalar geliştirilmesi amacıyla Ulusal Veri Merkezi’nin kurulacağı ilan edilmişti. Bu merkez ile risk ve potansiyellerin çok erken analiz edileceğinin de altı çizilmişti. DİJİTAL TÜRKİYE Dijital dönüşüm sürecindeki önemli projelerden biri de ‘Dijital Türkiye Versiyon 1.0’. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, projenin haziran ayında tamamlanıp hizmete alınacağını açıkladı. Oktay, proje hakkında şu bilgileri de verdi: “Dijital Türkiye Versiyon 1.1’de yerel yönetim uygulamalarına ağırlık vereceğiz. Kamu hizmetlerinde belge değil, beyan esası ile vatandaşımızla kamu arasında güven unsurunu tesis etmeyi, hizmet hızı, şeffaflık ve izlenebilirliği maksimum seviyeye çıkarmayı hedefliyoruz. Vatandaş hizmet almaya geldiğinde bizde olan hiçbir bilginin belgesini talep etmeyeceğiz.” 1.7 TRİLYON DOLAR KATKI Peki, veriler ekonomiler için ne ifade ediyor? Verilerin ekonomilere sağladığı katma değer ne kadar dediğimizde, ABD’li Digital Realty’nin 2018 yılında G7 ülkelerini baz alarak yaptırdığı bir araştırma ve açıkladığı rapor, oldukça çarpıcı bilgileri gözler önüne seriyor. Veriler, dünyanın en büyük 7 ekonomisine yıllık toplam 1.7 trilyon dolar katkı sağlamış. Ülke özelinde baktığımızda yıllık rakamlar şöyle: ABD 1 trilyon dolardan fazla Japonya 219 milyar dolar Almanya 126 milyar dolar İngiltere 105 milyar dolar DÜNYA İLE REKABET İÇİN ÖNERİLER RAPORU Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’nin (TELKODER) ‘Veri Merkezi İşletmeciliği Önemi Anlaşılabildi mi?’ başlıklı bir raporunda, Türkiye’deki veri merkezlerinin dünya ile rekabet edebilmesi için önerilerde bulunmuştu. Rapordaki önerilerden bazıları şu şekilde: ‘Veri Merkezi İşletmecisi’ tanımı 5651 sayılı kanunda yerini almalı. Ülkemizde veri merkezlerine fiber hizmet sunan işletmeci sayısı en fazla 3-4’le sınırlı kalıyor. Fiber hatların sayısının artması gerekir. Türkiye’nin, dünya ortalamasında bir veri merkezi alanına sahip olması için toplam veri merkezi alanını 4 kat artırması gerekir. Bir başka deyişle Türkiye topraklarında bulunması gereken veri merkezi alanı, yaklaşık olarak 400 bin metrekaredir. ‘Cazibe Merkezleri Programı’ kapsamında sağlanan destek ve teşvikler ülke geneline yaygınlaştırılmalı. Herhangi bir beyaz alan sınırının olmamasıyla bu düzenlemeler asıl amacına ulaşmış olacak. KİŞİSEL VERİLERE HUKUK GÜVENCESİ Kamu kurumları ve özel sektör kuruluşlarında kapsamlı bir dijital dönüşüm süreci yaşayan Türkiye, kişisel verilerin korunması konusunda da önemli çalışmalar yapıyor. Bu kapsamda, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, 7 Nisan 2016 tarihinde yürürlüğe girdi. Yine kanun kapsamında, düzenleyici ve denetleyici bir kamu kurumu olarak Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) oluşturuldu ve Ocak 2017’de faaliyetlerine başladı. KVKK, kanuna uyum sürecinde özel sektör ve kamu kuruluşlarına yol gösterici bir misyon üstlenmiş durumda. KVKK’ya bugüne kadar 188 kuruluştan görüş talebi geldi. Kişişel Verilerin Korunması Kanunu’nun, veri işlemeyi yasaklayan bir kanun değil, standarda bağlayan, disiplin altına alan bir kanun olduğunun altı çiziliyor. Veri temelli ekonomiye giden global dünyada, Türkiye’nin öncü rol üstlenmesini sağlamak da kanunun ve KVKK’nın hedefleri arasında. E-DEVLETTE YILLIK 2.5 MİLYAR İŞLEM Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecinin kamu tarafında 18 Aralık 2008 tarihi kritik bir öneme sahip. Bu tarihte uygulamaya alınan ‘e-devlet Kapısı Projesi’ ile tüm e-devlet faaliyetleri tek merkezden yürütülmeye başlandı. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, 18 Nisan 2019’da yaptığı açıklamada e-devlet projesinde gelinen noktayı şöyle anlattı: “Vatandaşlarımızın devletle ilgili kamu işlerini yaparken hem başvuru sayısını hem sunmak zorunda oldukları belge sayısını hem de gezmek zorunda oldukları kurum sayısını azaltan bir dijital dönüşüm sürecinden geçiyoruz. Yani daha önce ortalama bir işlem için 3-4 belge istenirken, bununla ilgili harcanan zaman bazen yarım güne, bazen bir güne yayılıyordu. Bugün bu belge sayısı 1.5’lere düşmüş durumda. Sarfedilen zaman ise 10-20 dakika gibi sürelere inmiş durumda. 42 milyon vatandaşımız e-devlet sistemini etkin olarak kullanıyor. 2018 yılında bu sistem üzerinden 2.5 milyar hizmet işlemi gerçekleştirildi. 18 Nisan itibarıyla da yapılan işlem sayısı 1 milyarı aşmış bulunuyor.” CUMHURBAŞKANLIĞI DİJİTAL DÖNÜŞÜM OFİSİ Dijital dönüşüm, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi yapılanmasında da öncelikler arasında yer aldı. Yeni dönemde, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde oluşturulan dört ofisten biri ‘Dijital Dönüşüm Ofisi’ oldu. Ofis, ekonomik ve sosyal hayat ile kamudaki hizmetlerin dijital dönüşümü için çalışma yapılması, dijital dönüşüm ile kamudaki hizmetlerin de hızlandırılıp, bürokratik süreçlerin sıfıra indirilmesi hedefiyle kuruldu. Dijital Dönüşüm Ofisi’nin veri politikası konusunda özel çalışmaları var. Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofis Başkanı Ali Taha Koç, mart ayında gerçekleştirilen Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde şu açıklamayı yapmıştı: “İlk yaptığımız şeylerden biri, kamunun veri sözlüğünü oluşturmak. Kamu kurumları ürettiği verinin tanımını yapacak ve bir paylaşma standartları olacak. Mesela hepimizin kullandığı 11 haneli bir kimlik numaramız var. Bunu bazı kurumlar TCKN, bazı kurumlar vergi numarası, kimlik no diye kaydediyor. Yani bir standart yok. O zaman konuşma problemi yaşıyoruz. Verinin üstsel anlamda değeri artıyor. Verinin miktarı arttıkça değeri de artıyor ve yapay zekanın olabilmesi için en önemli şeylerden biri, verinin çokluğu. Dijital Dönüşüm Ofisi olarak, verinin kullanımı açısından açık veri politikası getireceğiz.” VERİ MERKEZLERİ NE İŞ YAPAR? Veri merkezleri, internet sitelerinin yayında olması ve saklanması, e-posta ve anlık ileti gönderimi, bulut depolama ve uygulamaları hizmetleri, e-ticaret işlemleri gibi konularda hizmet sunuyor. Hemen hemen her özel şirket ve devlet kurumu, kendi verilerine erişilebilmesi için veri merkezlerine ihtiyaç duyuyor. Bazı kurum ve kuruluşlar kendi veri merkezlerini kurmayı tercih ederken, bazıları sunucu barındırma ve kiralama hizmetlerinden yararlanıyor, bazıları da kamuya açık bulut bilişim hizmetlerini kullanıyor. Veri merkezleri, günlük hayatımızın işlevlerini yerine getirmek için kritik önem taşıyor. Toplumumuzun en önemli unsurlarının çoğu; enerji, kentsel trafik, aydınlatma, finans, ulaşım ve haberleşme hizmetleri, sağlık, güvenlik sistemleri, eğlence (dizi, sinema, oyun), veri merkezleri tarafından kontrol ediliyor.

29 Nisan 2019 Pazartesi

Arap ülkeleriyle ticaret fuarlarla güçlenecek

İstanbul’da, 24-26 Nisan tarihleri arasında 6. Türk-Arap Gıda ve Gıda Teknolojileri Fuarı ile 4. Türk-Arap Tarım ve Tarım Teknolojileri Fuarı (Turap Expo) gerçekleştirildi. Arap ülkelerinden bin 500 iş adamının katıldığı fuarda, Türk gıdası ve makinaları görücüye çıktı. Türk-Arap Ülkeleri İşbirliği Derneği’nin (TÜRAP) düzenlediği fuarda otel, cafe, pastane ekipmanları, konaklama teknolojileri ve ev dışı tüketim ürünleri sergilendi. ÇOK ÖNEMSİYORUM Fuarın açılışında konuşan İTO Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye’nin, bu tür organizasyonlar sayesinde sahip olduğu teknolojik üstünlükleri, üretim kabiliyetini ve kaliteli ürünlerini makul fiyatlarla satma becerisini Arap yatırımcılara sunma imkanı bulduklarını söyledi. Avdagiç, “Bu anlamda fuarları çok önemsiyorum. Bugüne kadar arzu etmediğimiz noktada olan Arap ülkeleri ile ticaret hacmimizin, bu fuarlar sayesinde çok daha iyi noktalara geleceğini ümit ediyorum” dedi.

29 Nisan 2019 Pazartesi

Yan sanayi firmaları savunma ile büyüyecek

HABER: ADEM ORHUN İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yan Sanayi Borsası, sektörlerin büyük firmalarıyla onlara işbirliği yapabilecek tedarikçi adayı firmaları bir araya getiriyor. İTO’nun sık sık düzenlediği ‘Tedarikçi Günleri’ kapsamında önceki hafta savunma sanayi firmaları, yan sanayi firmalarıyla buluştu. Etkinliğin ilk gününde ROKETSAN yer aldı. ROKETSAN’IN SİSTEMİ Tedarikçi adayı firma temsilcilerine şirketlerini tanıtan bir sunum yapan Tedarik Direktörü Ali Şarlak, ROKETSAN’ın dünyanın en büyük 100 savunma firması arasında 96. sırada olduğunu söyledi. Şarlak, geçen yıl, bin 229’u KOBİ statüsünde toplam bin 827 yurtiçi tedarikçi ile çalıştıklarını kaydetti.” Yurtiçi sanayide üretilebilen hiçbir malın ROKETSAN tarafından üretilmediğini belirten Şarlak, “Yan sanayi kalemleri arasında CNC talaşlı imalat, sac metal, kesim, büküm, kaynak, kompozit, döküm, kaplama, boya, plastik enjeksiyon, kauçuk, termoset, dövme, ısıl işlem yer alıyor” dedi. TUSAŞ’TAN İHRACAT ATAĞI Tedarikçi Günleri’nin ikinci gününde ise TUSAŞ, sanayi ve bilişim firması temsilcileriyle bir araya geldi. İkili görüşmeler öncesinde TUSAŞ yetkilileri bir sunum yaparak, dış kaynak kullanımı hakkında bilgi verdi. TUSAŞ Strateji Yönetimi Uzmanı Gökberk Öztürk sunumunda, geçen yılki 1.7 milyar dolarlık cironun yarısını ihracattan elde ettiklerini söyledi. Öztürk, “TUSAŞ, havacılık sanayinde ağırlıklı olarak yerli tedarikçi kullanarak, 2027’de cirosunu 10 milyar doların üzerine çıkarmayı hedefliyor” dedi. TUSAŞ’ın, HÜRJET, ANKA 2, ATAK 2, 10 ton genel maksat helikopteri çalışmalarının olduğunu kaydeden Öztürk, uzay sistemleri ve uydu üretim çalışması yaptıklarını da hatırlattı. YILDA 1.3 MİLYON PARÇA TUSAŞ Yardımcı Sanayi Operasyonları Şefi Serkan Yalız ise dış kaynak kullanım alanlarıyla ilgili bilgi paylaştı. Yalız, TUSAŞ yardımcı sanayi operasyonları kapsamında geçen yıl üretilen parça miktarının 1 milyon 335 bin adet olduğunu belirtti. Tedarikçi olacak firmalardan ISO9001/AS9100 istediklerini kaydeden Yalız, işbirliği içinde devam eden süreçte firmaların ISO14001’e ulaşmalarını beklediklerini vurguladı. SAHA’YA DAVET TUSAŞ’ın sunumlarının ardından programda SAHA İstanbul Genel Sekreter Yardımcısı Murad Çakır da, kuzey Marmara bölgesindeki sanayide kümelenme örneğini anlatarak, firmaları SAHA’ya davet etti.” Sunumlardan sonra ikili görüşmelere geçildi. Bu aşamada yan sanayi firmaları ile bilişim ve Ar-Ge girişimleri savunma sanayi firmalarının yetkilileriyle işbirliği ve üretim imkanlarını görüştü. ROKETSAN SEÇME DEĞERLENDİRME KRİTERLERİ Makina yeterliliği Aparat/takım yeterliliği İşgücü ve teknik bilgi altyapısı Üretim yeteneği Referans listesi Mali bilgiler Paketleme ve sevkiyat bilgileri Proses-teknik doküman yeterliliği ve yönetimi Planlama ve doküman yönetimi Kayıt yönetimi ve altyapı Satın alma faaliyetleri ve kontrolü Ürün yapabilirliği Özel prosesler, depolama, son kontrol Ölçüm ve test ekipmanları TUSAŞ DIŞ KAYNAK KULLANIMINDA NELER VAR? Talaşlı imalat Kablo demeti Kimyasal yüzey işlemleri Sac metal KompozitAlt montajTakım tasarımı ve üretimi Alt sistemler bileşenleri Malzeme Özel proses Tedarikçinin gözünden tedarikçi günleri İTO Yan Sanayi Borsası’nın düzenlediği” Tedarikçi Günleri’ne katılan firmalar, İstanbul Ticaret’e izlenimlerini anlattı. Firma temsilcileri, bu etkinliğin şirketlerinin sağlam adımlarla gelişmesi için ciddi fırsatlar sunduğunu belirtti. DIŞ PAZAR İÇİN DE AVANTAJ SAĞLIYOR Furkan Ölmez - Onur Ay (Çuhadaroğlu Metal): Daha önce ASELSAN ile görüşmek için Tedarikçi Günleri’ne katılmıştık. Halen savunma sanayine malzeme veriyoruz. Alüminyum profil anlamında önde gelen firmalardan biriyiz. Büyük parçaları da motor pompasının içindeki parçayı da üretebiliriz. Elektrikli araç üretmeye yönelen firmalar bu otomobillerin şasesini alüminyumdan yapmayı planlıyor. Türk firmaları için alüminyum parçalar konusunda ABD ve Kanada yükselen bir pazar. Tedarikçi Günleri’ndeki işbirliklerinin getireceği tecrübe, Türk yan sanayine dış pazarlarda ilerlemek için de avantaj kazandıracaktır.” GELİŞMEK İÇİN İDEAL PLATFORM Ali Can İnellioğlu (Norm Civata): İzmir’den geldim. 2004’ten bu yana Tedarikçi Günleri etkinliklerine katılıyorum. Daha önce İnelli Plastik şirketindeyken son derece olumlu görüşmelerimiz olmuştu. Siemens’in yan sanayi ihtiyaçlarını, Demirdöküm, Vaillant, Hydac gibi firmaların parça ihtiyaçlarını karşılamıştık. Dört yıldır Norm Civata’da kıdemli iş geliştirme uzmanı olarak görev yapıyorum. Firmada aylık 10 bin ton çelik işliyoruz. Bu etkinliğin faydasını görüyoruz. Firma olarak yeni alanlara yatırım yapmaya hazırlanıyoruz. Özellikle plastik, havacılık ve savunma sanayine yönelik. Stratejik hedeflerimiz arasında havacılığa yönelmek var. Bu etkinliğin düzenlenmesinde emeği olan herkese canı gönülden teşekkür ediyorum. Burası, yeni firmalarla tanışmak ve gelişmek için çok ideal bir platform. HEDEFİMİZ SAVUNMADA AR-GE Onur Üretmen (İzeltaş El Aletleri): Daha önce ASELSAN ve ROKETSAN için düzenlenen Tedarikçi Günleri’ne geldik. İşbirliklerimizi bayilerimiz kanalıyla yapıyoruz. 50 yıllık firmayız, ancak şimdi farklı bir vizyon geliştiriyoruz. Daha işin emekleme dönemindeyiz. Bizim amacımız farklı yönde ilerlemek. Burada bulunma amacımız Ar-Ge projelerinde savunma sanayi firmalarıyla birlikte hareket etmek. İSTANBUL’DAKİ POTANSİYELİ DEĞERLENDİRİN Hasan Güner - Halil İbrahim Yavuz (Superlit Boru San. A.Ş.): Kompozit işleri yapıyoruz. Tedarikçi Günlerine ilk kez katılıyoruz. Dış yüzeylerin malzemelerini üretiyoruz. Savunma firmaları genelde Ankara merkezli. Ancak İstanbul’daki sanayi ve üretim potansiyelini daha iyi görmeleri lazım. TUSAŞ’tan da beklentimiz İstanbul firmalarını daha iyi tanıması. Bu etkinliğin bu yönden de faydalı olduğuna inanıyoruz. Dahil olduğumuz Karamancı Holding’in prensipleri gereği her zaman milli hassasiyetlere özen gösterdik. Devletimizin ihtiyacı olan her türlü ürünün üretiminde üstümüze düşen çalışmayı yapmaya hazırız. KALİBRASYONLA BÜYÜMELİ Hanife Ural (Simkal Kalibrasyon): Tedarikçi Günleri’ne ikinci kez katılıyorum. Daha önce ASELSAN için yapılan programda bulundum. Bu etkinlikten çok memnun ayrıldım. ASELSAN ve TUSAŞ ile çalışmalarımız var, TUSAŞ ile ilişkilerimizi geliştirmek istiyoruz. Havacılık ve savunma sektöründe kurallar çok sıkı. Bu sektör büyürken, biz de kalibrasyona dikkat çekmeye çalışıyoruz. Tedarikçi KOBİ’lerle işbirlikleri yapan büyük kuruluşların kalibrasyon konusundaki hassasiyetlerini yan sanayi firmalarına daha fazla yansıtmalarını bekliyoruz. İmkanları daha iyi olan laboratuvarların kullanılması, ürünlerin, kalibrasyondan geçirilmesi anlamında daha fazla yönlendirme yapılması, hem bu firmaların hem de yüksek kaliteli ürün bilincinin gelişmesine olumlu katkı yapacaktır. TANITIM İÇİN İMKAN SUNUYOR Mehmet Tuncer (DAYE Makine): Servo motorlar ve servo sürücüler uzmanlık alanım. Dünyada belli ürünlerde tek üretici olan firmaların ürünlerini tanıtıyorum. O ürünleri buradakilerin ayağına getirdik. Bu ürünler, dünyaya hitap eden ürünler yapan firmalarımızın işine yarıyor. Tanıtımını yaptığımız motorlar, hemen her sektörde üretim yapan firmaların makinalarında kullanılabilecek motorlar. Tedarikçi Günleri ile bize bu fırsatı verdikleri için teşekkür ediyorum.

29 Nisan 2019 Pazartesi