tatil-sepeti
Türk aile şirketleri KRİTİK VİRAJDA

Şu anda ikinci ve üçüncü kuşağa geçiş virajına yaklaşan Türk aile şirketlerinin bu süreci başarılı şekilde geçebilmesi için İTO da konuyu masaya yatırdı. Çözümler; kurumsallaşma, markalaşma, inovasyon ve aile anayasası ana başlıklarında özetlendi. HABER: ŞEREF KILIÇLI Aile şirketleri sadece Türkiye’de değil dünya ekonomisinde de etkin rol oynuyor. Dünya ekonomisinde aile şirketlerinin ağırlığı yüzde 85-90 arasında. Türkiye’de ise ekonominin yüzde 95’ini, istihdamın da yüzde 75’ini aile şirketleri oluşturuyor. Yani üretim ve istihdamın temel dinamiği aile şirketlerine dayanıyor. İkinci kuşaktan üçüncü kuşağa geçiş aşamasında olan köklü aile şirketleri ise dijital ekonominin de içinde olduğu kritik bir dönüşüm sürecini yaşıyor. KURUMSALLAŞMA VE MARKA Türkiye’deki aile şirketleri, varlıklarını sürdürebilmek için başta kurumsallaşma olmak üzere, markalaşma, inovasyon ve aile anayasası gibi önemli gündemleri tartışıyor. İstanbul Ticaret Odası, Aile İşletmeleri Derneği (TAİDER) ile birlikte ‘Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma’ konulu seminer gerçekleştirdi. Açılış konuşmasını İTO Genel Sekreteri Doç. Dr. Nihat Alayoğlu’nun yaptığı seminerde, Saruhan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadık Saruhan, İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan, Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı ve Hackquarters Kurucusu Kaan Akın görüşlerini aktardı. Toplantının moderatörlüğünü Servo Capital Yöneticisi Kaan Kiziroğlu ve TAİDER Akademi Koordinatörü Mustafa Bayındır yaptı. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK Kendisinin aile şirketleri konusunda çalışan bir akademisyen olmakla birlikte eski bir aile şirketi mensubu olduğunu belirten İTO Genel Sekreteri Doç. Dr. Alayoğlu, şöyle konuştu: “Nasıl ki toplumu ayakta tutan ailelerse, ekonomiyi ayakta tutacak olanlar da aile şirketleri. Dolayısıyla esas mesele, aile şirketlerinin var olan yapısını daha güçlü hale getirmek ve sürdürülebilir kılmak. Bu konu hem ülke ekonomisi açısından hem de ailelerin devamlılığı açısından kritik önemde. Bu kadar kritik olan konuyu niçin sürekli tartışmak durumunda kalıyoruz? Çünkü gerçekten sıkıntılar yaşanıyor. Sıkıntıların aşılması için ciddi çabalara da ihtiyaç var. Bu sorunları aşma yolunda, tecrübe sahibi şirketlerimiz ile henüz gündeminde olan ama nerden başlayacağı konusunda kafası net olmayan şirketlerimiz de var. Aile şirketlerini sadece şirket anlamında ele almak yeterli değil. Sorunlara çözümler üretme yönünde, Oda olarak elimizden gelen gayreti göstermeye devam edeceğiz.” UZMANLIĞA GÖRE GÖREV İkinci kuşak bir aile şirketi mensubu olarak tecrübelerini ve görüşlerini paylaşan Saruhan Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sadık Saruhan, uyguladıkları yönetim modeli konusunda şöyle konuştu: “İkinci kuşakta dört kardeş, uzman oldukları alanda görev dağılımı yaptı. Yönetim kurulunda her ay birbirimize hesap veririz. Herkesin hisse oranları belli. İşi kesinlikle eve taşımayız. Çocuklarımız birbirimizin yanında çapraz olarak, amcalarının yanında çalışıyor. Çocuklarımız yönetim kurulu toplantılarına katılır, görüşlerini söyler ama oy hakları yok. Ayrıca yaşam koçları var, haftada iki kez bir araya geliyorlar, yeni iş modelleri hakkında bilgi alıyorlar. Onlara yükseköğrenimi ve yüksek ahlakı hedef verdik. Şartlara göre değişen bir aile anayasası taslağımız var. Aile anayasasında örf ve gelenekler de mutlaka olmalı. Eğer kardeşler arasında güven varsa, güvene dayalı her söz dikkate alınır.” Saruhan, öncelikle katma değerli üretime odaklanılması gerektiğini belirterek, “Şirkette, satış pazarlama, finans ve teknikten oluşan üçlü sac ayağı sağlam olursa gelecek kasırgalara karşı hazır olursunuz. Global pazarda var olmak markaya bağlı. ‘3i’ dediğim bir başarı anlayışım var, iş, itibar ve iletişim. Taklit eden değil, taklit edilen olun. Üreticiyseniz ya marka geliştirin pazara odaklanın ya da iyi bir tedarikçi olun. Ancak ortak payda ille de üretim. Her zaman bir ‘b’ planı olmalı. Dijital ekonomik sisteme ayak uydurmak zorundasınız” dedi. BİRİNCİ KUŞAĞIN KORKUSU ŞİRKETİ ETKİLİYOR Şirketlerdeki sorunların büyük kısmının aile içi anlaşmazlıklardan kaynaklandığını belirten İstanbul Medipol Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Hüseyin Çırpan, “Aile anayasası, söylemesi kolay ama yapması zor bir konu. Yazılanları hayata geçirememe ikilemini yaşıyoruz. ‘Aile anayasası yazmak çözüm mü?’ bunu da düşünmek lazım. Aile gibi duygusal bir yapıyı, anayasa gibi bir formel yapıyla yönetmeye çalışıyoruz” dedi. Girişimcilik ile şirketin büyümesi arasındaki çelişkinin aile şirketi ekseninde de düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Çırpan, girişimcilik bir ekosistem. Girişimcinin işletmesiyle kurduğu bir bağ var. Girişimci özgür, pes etmez, statükoya uymaz, riski göze alır. Girişimcinin bu özellikleri şirket büyüdükçe sorun olmaya başlar” dedi. Birinci kuşağın, anne ve babanın çocuklarının geleceği için duyduğu korkuya benzer bir korku duyduğunu da belirten Dr. Çırpan, bunun profesyonellere güvenmeme sorununa yol açtığını söyledi. Çırpan, aile şirketlerinin yönetim kurulları için şu tavsiyede bulundu: “Yönetim kurullarının işlevsel oluşturulmasına dikkat edin, aile dışından görüş sağlayacak birileri de olsun.” İNOVASYONU TEŞVİK EDEN AİLE ŞİRKETİ MODELİ Üç kardeşin kurduğu bir aile şirketinde ikinci kuşak yönetici olduğunu belirten Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı, şöyle konuştu: “Prensibimiz var, her babadan en fazla 1 ikinci kuşak yönetim kurulu üyesi var. Ailede iki lider seçtik; biri aile lideri, diğeri şirket lideri. Her aile için ayrı bir zorluk var fakat başarıldığı zaman aile anayasası çok keyifli.” İnovasyonda, şirkette uyguladıkları modeli anlatan Arzum Elektrikli Ev Aletleri Yönetim Kurulu Üyesi Murat Kolbaşı, “Şirkette personelimiz, yazılı olarak yeni fikir sunabiliyor. Yeni fikirleri değerlendiren bir kurulumuz var. Çalışan, fikrini kurula verir, o fikir hayata geçerse, beş yıl boyunca kârın yüzde 1.5’ini alır” dedi. Üçüncü kuşağa, marka kültürünü aşılamaya çalıştıklarını da vurgulayan Kolbaşı, şu tavsiyelerde bulundu: “Anlayışlı olunmalı, çizgiler birbirine girmemeli, herkesin özeli olmalı. İnsanın başarılı olduğu yer, mutlu olarak yaptığı iştir. İyi olduğunuz alanları birbirinize bırakarak imkan verin. Her yiğidin farklı bir yoğurt yiyiş tarzı olduğunu unutmayın.” MARKA, MÜŞTERİYE VERDİĞİNİZ SÖZDÜR 2016’dan itibaren şirketlerin inovasyona bakış açısının değiştiğini belirten Hackquarters Kurucusu Kaan Akın, şunları aktardı: “Aile şirketinin kendine has kültürü olmalı. Bugün kurumsal şirketlerin en büyük sıkıntılarından biri, ‘bizim şirket kültürümüz ne olmalı ki geleceğe onu taşıyabilelim?’ Şirketler, ‘yeni dünyada yeni işler nasıl olacak?’ sorusunun cevabını arıyor. Marka olmak neden önemli? Çünkü marka müşterinize verdiğiniz söz. Markanızın bir değeri olmalı ki, müşterilerinizdeki güven devam etsin. Bu çağa ‘çok hızlı değişen çağ’ diyoruz. Telefonun icat edildiği zamanı düşünün, telefonla birlikte hayatımız değişti fakat telefon 100 senede hayata girdi. Oysa cep telefonu 20 senede hayata girdi ve hayatımızı hızlı değiştirdi. İşlerinizin sürdürülebilir olması için rakamlara dönüştürebilmeli ve ölçümleme yapılabilmelisiniz. İnovasyonda, müşteriye dokunmak, görüşlerini almak önemli. Müşteriler, görüşleriyle size her sorunun cevabını veriyor. Müşteriyle iletişim kanalınız iyi olmalı. Müşteriyi kaybettiyseniz, ne yapılması gerektiği konusunda en çok soru sormanız gerekenler yine müşteriler.” YÜZDE 95 AİLE ŞİRKETİ Türkiye’de şirketlerin yüzde 95’i ve halka açık şirketlerin yüzde 75’i aile şirketi. Aileler tarafından kontrol edilen kayıtlı şirketlerin oranı Avrupa Birliği’nde yüzde 50, ABD’de ise yüzde 95’in üzerinde. Dünya ortalamasında aile şirketlerinin yüzde 20’si ikinci kuşağa, yüzde 5’i üçüncü kuşağa ulaşabiliyor. Ülkemizde aile şirketlerinin ortalama ömrü 25 yıl. Sadece yüzde 30’u ikinci kuşağa, yüzde 12’si üçüncü kuşağa geçebiliyor. Türkiye’de aile şirketlerinin yüzde 41’i endüstri ve üretim, yüzde 14’ü hizmetler, yüzde 10’u yapı ve inşaat, yüzde 8’i ulaştırma, yüzde 7’si perakende sektörlerinde faaliyet gösteriyor.

06 Mayıs 2019 Pazartesi

TOBB Genel Kurulu’nda ortak payda çağrısı

TOBB’un 75. Genel Kurulu’na katılan Erdoğan, öncü verilerin bu yılın ilk çeyreğinde istihdamda 100 bin kişilik bir artışa işaret ettiğini belirterek, “Bu, yeniden yükselişe geçtiğimizi göstermesi bakımından önemli bir rakam ama yeterli değil” diye konuştu. HABER: ŞEREF KILIÇLI Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) 75. Genel Kurulu’nda, son zamanlarda ‘kucaklaşma zamanı’ ifadesinin moda olduğunu belirterek, “Biz hiçbir zaman kucaklaşmadan kaçmadık. İşte onun için ‘Türkiye İttifakı’ dedik, onun için Cumhur İttifakı dedik. Cumhur İttifakı milletimizin tamamını aynı idealler etrafında buluşturma çabamızın lokomotifidir, sürükleyici gücüdür. Ülkemizin son dönemde yaşadığı kritik süreçte milletimizin hep yanımızda yer alıyor olması, bizim en büyük güven ve güç kaynağımızdır. İş dünyamız da bu büyük imtihandan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır” dedi. ORTAK PAYDA Bir zamanlar toplu iğne bile üretemeyen bir ülkenin kendi bölgesinde ve dünyada söz sahibi haline gelmeye başlamasının birilerini rahatsız ettiğinin çok açık olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Ne yaparlarsa yapsınlar, biz bu yoldan geri dönmeyeceğiz. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet ülkümüze sıkı sıkıya sarılacağız. Merhum Aliya İzzetbegoviç’in ‘Savaş ölünce değil, düşmana benzeyince kaybedilir’ sözünü asla aklımızdan çıkarmadan inancımıza, tarihimize ve kültürümüze sıkı sıkıya sahip çıkarak mücadeleyi sürdüreceğiz. Türkiye İttifakı diyerek 82 milyon vatandaşımızı işte bu ortak payda altında bir araya gelmesi idealini hayata geçirmeye çalışıyoruz” diye konuştu. SİZİN BAŞARINIZ TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen Genel Kurul’da konuşan Erdoğan, ahiliğin ve lonca teşkilatının bugünkü mirasçısı olan TOBB’un en başından beri hep birlikte çalıştıkları, yol yürüdükleri bir kuruluş olduğunu söyledi. Erdoğan, ekonomi başta olmak üzere ülkenin geleceğine ilişkin hemen her konuda iş dünyasıyla istişareye özel önem verdiklerinin altını çizerek, şöyle devam etti: “TOBB çatısı altında bir araya gelen 1.5 milyon girişimcimiz, temsilcisi oldukları yatırım, ihracat, istihdam dinamikleriyle geleceğimizin de güvencesidir. Sizlerin azmi, çalışkanlığı, dirayeti ve kabiliyetiyle önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak hedeflerimize doğru yürümeye devam ediyoruz. Sizler ürettiğiniz, istihdamı artırdığınız, ihracatı yükselttiğiniz, yatırımlarınıza devam ettiğiniz, yeniliklere açık olduğunuz sürece bu ülkenin ve milletin önünde kimse duramaz. ‘Türk malı’ ifadesi artık dünyanın dört bir yanında kalitenin sembolü haline gelmişse bu başarının altında sizlerin imzası var.” İSTİHDAMDA ARTIŞ TOBB ile 2011’de bir istihdam seferberliği başlattıklarını ve 1.5 milyon hedefine ulaştıklarını hatırlatan Erdoğan, “Bu defa çıtayı yukarıya taşıdık. 2.5 milyonluk ilave istihdam için ‘Burası Türkiye, burada iş var’ sloganıyla yola çıktık. Öncü veriler, bu yılın ilk çeyreğinde istihdamda 100 bin kişilik bir artışa işaret ediyor. Bu yeniden yükselişe geçtiğimizi göstermesi bakımından önemli bir rakam ama yeterli değil. Yaz sezonunun da açılmasını fırsat bilerek gaza basmalı ve hedefimize doğru süratle yol almalıyız. Sahip bulunduğunuz her şeyi borçlu olduğunuz ülkeniz bugün sizlerden böyle bir fedakarlık bekliyor.” BİZ YOL AÇTIKÇA SİZLER RİSK ALARAK KOŞTUNUZ Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Türkiye ekonomisinin sahip olduğu kapasite, donanım ve dirayetle suni manipülasyonları en az hasarla atlatabileceğini bütün dünyaya gösterdiğini söyledi. Oktay, TOBB’un 75. Genel Kurulu’nda iş dünyasına şöyle seslendi: “Biz, dış kaynaklı manipülasyonlara sizlerle birlikte göğüs gerdik, hep birlikte Türkiye’yi büyüttük ve yatırımcılar için güvenli bir liman olmasını sağladık.Omuz omuza dirayetli durdukça, önümüzde yeni kapılar açıldı, daha güçlü Türkiye hedefine doğru yürümeye devam ettik.Biz yol açtıkça sizler risk alarak koştunuz.” Oktay, uluslararası aktörlerin sadece kendi çıkarları doğrultusunda dünyayı şekillendirmek istemelerinin, kural tanımaz müdahaleleri ve demokrasi katliamlarının, iş dünyası ve ihracatçıların dünya pazarlarındaki esneklik ve hızlı hareket kabiliyetlerini çok önemli kıldığını belirtti. Bu kabiliyet sayesinde ihracatın geçen yıl 168 milyar doları aştığını ve kendi rekorunu kırdığını anımsatan Oktay, “Bizler 200 milyar dolar ihracat rakamını bir an önce geride bırakmak zorundayız” mesajını verdi. Oktay, sanayide dijital dönüşüm adımlarının gerisinde kalmayarak yapay zeka, büyük veri ve blok zincir alanlarında Türk iş dünyasını en önlerde görmek istediklerine de dikkat çekti. İHRACAT DESTEK OFİSLERİ 81 İLE YAYILACAK Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, ekonominin iş dünyasının omuzlarında yükseldiğini belirterek, “Bu nedenle sorunlara en iyi çözümleri iş dünyamızla güç birliği yaparak getireceğimize ve rekabet gücü daha yüksek, daha dayanıklı bir ekonomi ile yüksek gelirli ülkeler ligine yükseleceğimize inanıyorum. Bu nedenle bulunduğumuz pazarlarda daha fazla güçlenmeye ve markalaşmaya özen gösteriyoruz. İç ticarette, dış ticarette ve gümrüklerde dijitalleşmeye önem veriyoruz, e-ticareti ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Üretimde yeni teknolojileri yakalamayı hedefliyoruz” dedi. Pekcan, ihracatçı sayısının artırılabilmesi amacıyla TOBB ile beraber 21 ilde 31İhracat Destek Ofisi kurduklarını ve bunu 81 ile yayacaklarını belirtti. PROJE FABRİKASI GİBİYİZ TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye’nin ilk gündem maddesinin ekonomi olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi: “Atılacak çok adım, yapılacak çok iş var. Sadece umutsuzluk, kötümserlik aşılayanlara inat, 82 milyonun geleceği için hep beraber çalışma, kucaklaşma, birlik ve beraberliğimizi perçinleme zamanı.” Hisarcıklıoğlu, oda ve borsaların ‘proje fabrikası’ haline geldiklerini belirterek, “Çalışıyor, üretiyor, şehirlerine yeni eserler kazandırıyor, üyelerimize daha çok hizmet sunuyorlar. Sadece yurt içinde değil, dışarda da bayrağımızı dalgalandırıyorlar” dedi. İTO’YA ÖDÜL Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOBB tarafından 8 kategoride düzenlenen proje yarışmasında birinci olan oda ve borsaların yöneticilerine ödüllerini verdi. İstanbul Ticaret Odası, Girişimcilik Kategorisinde İstanbul Bilgiyi Ticarileştirme ve Araştırma Mekanizmalarının Kurulumu Projesi ile ödül aldı. Ödülü, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İTO Başkanı Şekib Avdagiç’e takdim etti. Törene, TOBB Yönetim Kurulu Üyesi ve İTO Meclis Başkanı Öztürk Oran ile Genel Sekreter Doç. Dr. Nihat Alayoğlu da katıldı. DELEGELERE ŞEREF BELGESİ Uzun yıllar TOBB delegeliği yapan İTO üyelerine ‘Hizmet Şeref Belgesi’ verildi. Belge alan isimler şunlar: Erhan Erken, Hasan Keleş, Mehmet Develioğlu, Mehmet Yıldırım ve Yusuf Cevahir.

03 Mayıs 2019 Cuma

İstanbul’un kadim kuşçular çarşısı

HABER: BEGÜM DEKAN İstanbul yüzyıllardır kuşçuluğa dair geniş bir tarihe ve kültüre ev sahipliği yapıyor. Bu kültürü, günümüzde kuş merakını eve taşıyanlar sürdürüyor. Şehrin tarihi mekanlarında hâlâ varlığını koruyan kuşçularda, huzur veren sesleri ve rengarenk güzellikleriyle birçok türde kuşu bulmak mümkün. MERHAMETİN SEMBOLÜ Şehir coğrafi konumunun göç yolu üzerinde olmasıyla 225-250 arasında kuş türüne ev oluyor. Eski zamanlarda kuşlarla güzel dostluklar kuran atalarımız bu canlılara her zaman saygı ve merhamette bulundu. Tarih boyunca oluşan hassasiyetin vücut bulduğu en değerli mimari yapılardan biri ise onlara barınacak yer olan kuş evleri oldu. Kuş denince akla ilk gelen yer Tarihi Eminönü Kuşçular Çarşısı. Baharın gelmesiyle bahçe ve balkon kullanımının artması, karne tatilinin yaklaşmasının da etkisiyle evcil kuş beslemek isteyenlerin ilk uğrak yeri Tarihi Eminönü Kuşçular Çarşısı oluyor. MUHABBET VE SULTAN PAPAĞANI Çarşı esnafı; ömürlerinin uzun, ev yaşamına uygun ve makul fiyatlara sahip olan muhabbet kuşu ve sultan papağanının çok rağbet gördüğünü söylüyor. Bu kuşların fiyatı 50-150 Lira arasında değişiyor. Bazı kuş türleri ise ithal edildiği için kurdaki değişimlere bağlı olarak daha yüksek fiyattan alıcı buluyor. Bunların başında papağanlar ve başta Çekya olmak üzere yurtdışından getirilen muhabbet kuşları geliyor. Bunun yanı sıra saka, kanarya ve güvercinler de ilgi gören kuş türleri arasında. ÇOCUKLAR İÇİN Öte yandan özellikle akıllı telefonların, tabletlerin ve ileri teknolojinin günlük rutinimizde edindiği yer büyüdükçe, internet ve sosyal medya araçlarının kullanımı da her yaştan kitleler için erişilebilir hale geldi. Eminönü Kuşçular Çarşısı’ndaki esnafa göre, dijital platformlara bağlı yetişen çocuklar, tabiat ve hayvan sevgisinden uzak yetişiyor. Çarşı esnafı, bunu durumu tersine çevirip çocuklara hayvan sevgisi aşılamak amacıyla başlangıç olarak, dönem sonunda karne hediyesi maksatlı çocuklara kuş hediye edilebileceğini belirtiyor. Böylece çocuklara ‘sorumluluk’ ve hayvan sevgisi bilincinin de erken yaşlarda aşılanabileceği ifade ediliyor. EVLERİN SULTANI Sultan Papağanı, Avustralya kökenli. 1800’lü yıllarda önce Amerika’ya sonra da Avrupa’ya evcilleşerek geldi. Dirençli olması ve zahmet gerektirmeyen bakımı sayesinde hem ev ortamına hem de aile üyelerine kolayca uyum sağlıyor. Meraklı bir yapıya sahip ve bu özellikleri ile eğitilmeleri de çok kolay. EVLERDEKİ MUHABBET Anavatanı Avustralya olan muhabbet kuşları, son derece gösterişli ve papağanlarla aynı familya içerisinde yer alıyor. Geniş renk ve desen seçenekleri ile sıklıkla evcil hayvan olarak tercih ediliyor. NASIL BAKILMALI? Kuşlar, kediler ve köpeklerden sonra en popüler evcil hayvanlar arasında üçüncü sırada yer alıyor. Fiyatı çok yüksek değil ancak onlara kendilerini rahat hissetmeleri için gereken ilgiyi vermek de önemli. Evde kuş bakmanın püf noktaları ise şöyle: Kafes, kuşun rahat hareket edebileceği genişlikte olmalı. Kafesin içinde, bir su kabı, bir yem kabı ve kuşun gagasını ve tırnaklarını törpülemesi için mürekkep balığı kemiği bulunmalı. Kafesin yeri, doğrudan güneş ışığına maruz kalmayacak uygun bir yerde seçilmeli. Kuşun sağlıklı olması için günlük olarak belirli süreler dahilinde ev ortamında uçmasına izin verilmeli. Kafes, haftada bir düzenli olarak temizlenmeli. Yem olarak tohum, meyve ve sebze karışımı ideal bir seçim oluyor. DIŞ PAZARA DA KANATLANDILAR Kilis’te doğup büyütülen kuşlar, İstanbul’da kurulan karantina merkezinde kontrol işlemleri yapılarak, Suudi Arabistan, Ürdün, Katar, Lübnan gibi Arap ülkeleriyle Afrika’ya ihraç ediliyor. Her yıl iç piyasada üretilen 5 bin kuş, 7 ülkeye ihraç edilerek, ülkemize önemli miktarda döviz girdisi sağlıyor ve böylece ekonomiye de katkısı oluyor. Ağırlıklı olarak muhabbet kuşu, sevda papağanı ve sultan papağanı türleri ihraç ediliyor.

03 Mayıs 2019 Cuma

Teknolojik güvenlik stratejik önemde

HABER: ŞEREF KILIÇLI Güvenlik, Savunma ve Emniyet Yönetişimi Derneği (GUSEYAD) yöneticileri, İstanbul Ticaret Odası’nı ziyaret etti. İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman’ın iştirak ettiği toplantıda, kurum ve kuruluşların teknolojik güvenliğinin sertifikasyon ve akreditasyon konuları ele alındı. Toplantıda, İTO İşletme Destek Hizmetleri Meslek Komitesi Başkanı Mehmet Ünal ile Komite Üyesi Salih Dursun da hazır bulundu. FİRMALARA İYİ ANLATILMALI Güvenlik sektöründe birçok alt başlık olduğuna dikkat çeken İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman, teknolojik güvenlik konusunda risklerin ve dünyadaki örneklerin, kuruluşlara ve firmalara iyi anlatılması gerektiğini söyledi. Salman, teknolojik güvenliğin dijital ekonomi döneminin olmazsa olmazı haline geldiğinin de altını çizerek, kuruluşların bu konuda danışmanlık hizmetlerine ve risk analizlerine ihtiyaç duyduğunu vurguladı. İŞBİRLİĞİ ÖNERİSİ Güvenlik, Savunma ve Emniyet Yönetişimi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Murat Pabuç, derneğin faaliyetleri hakkında sunum yaptı. Pabuç, stratejik tesisler denilince sadece kamuya ait tesislerin anlaşılmaması gerektiğini, birçok özel sektör tesisinin de ekonomik önemiyle bu kapsama girdiğini ve akreditasyona ihtiyaç duyduğunu belirtti. Murat Pabuç, Afet ve Acil Durum (AFAD) Yönetimi’nin siber saldırı gibi üretimi durduran, toplumu etkileyen durumları da kapsadığını söyledi. Daha önce Güvenlik Yönetişimi Çalıştayı düzenlediklerini belirten GUSEYAD Başkanı Özcan Özgen ise İTO’nun ­­katılımından büyük memnuniyet duyduklarını ifade etti. GUSEYAD yöneticileri; işbirliği sözleşmesi, mesleki standart geliştirme yetki başvurusu, zirve/sertifika programı önerilerinde de bulundu.

03 Mayıs 2019 Cuma

Suriyeli girişimciler İDA’da yarıştı

İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından kurulan Bilgiyi Ticarileştirme ve Araştırma Vakfı bünyesindeki İstanbul Düşünce Akademisi (İDA), Suriyeli girişimciler için fikir ve proje yarışması düzenledi. Suriyeli sığınmacıların ekonomiye entegrasyonu çerçevesinde düzenlenen ‘Suriyeli Girişimciler Fikir ve Proje Yarışması’nda finale kalan 9 Suriyeli girişimcinin fikirleri yarıştı. ÜÇ PROJE Elektrikli araçlar için şarj altyapısı projesi ile Anas Kvvider, jenerik ilaç tespit cihazı projesi ile İsmail Muhanna ve bulut bazlı kurumsal çözüm projesi ile Omar Rabbat olmak üzere üç girişim, jüri tarafından geliştirilmeye uygun bulundu. Üç girişimci, projelerinin geliştirilmesi için desteklenecek ve yatırımcı ile buluşturulacak. İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı İsrafil Kuralay, Suriyeli sığınmacıların tamamının niteliksiz insanlar olarak algılanmasının yanlış olduğunu belirtti. Kuralay, “Yarışma ile bir yandan Suriyeli girişimcilerin ekonomiye entegrasyonu sağlanırken, diğer yandan da ülke ekonomisine katkıda bulunulacak” dedi. 7 BİN 654 FİRMA VAR İDA Direktörü Tezer Palacıoğlu, İTO’nun 12 Nisan kayıtlarına göre İstanbul’da 7 bin 654 Suriyeli firma bulunduğunu söyledi. Palacıoğlu, “Her üç Suriyeli firmadan biri Fatih’te, altı firmadan biri Esenyurt’ta kuruldu. Firmaların yüzde 70’ten fazlası Başakşehir, Zeytinburnu ve Şişli dahil olmak üzere bu beş ilçede toplanıyor. Firmaların beşte biri toptan ve dış ticaret, yüzde 14’ü emlak müşavirliği, yüzde 9’u da konut inşaatı ile ilgileniyor.” diye konuştu.

03 Mayıs 2019 Cuma