tatil-sepeti
Akıllı otomobille patinaj bitecek

HABER: ADEM ORHUN Dünya Bankası, “Orta Gelir Tuzağı” (Middle income trap) tanımını, ilk kez 2007 yılında yayımladığı raporda kullandı. Bu tanım adeta Türkiye’nin ‘daha fazla büyüyememe’ hikayesinin de aynasıydı. Orta gelir tuzağı, kişi başına 1000-12000 dolar gelir aralığı esas alındığında, Türkiye’nin onlarca yıldır yaşadığı durumu yansıtıyor. Bir başka ifadeyle Türkiye bulunduğu ligde patinaj çekiyor. Üst lige çıkmak için de ‘katma değerli ürün’ imalatı anahtar rol üstleniyor. Katma değer için ise yüksek teknolojili ürün üretmek gerekiyor. İMALAT SANAYİSİ Gelişmişlik seviyesi ve milli gelir için, pahada ağır gelen sanayi ürünlerinin üretimdeki payı ön plana çıkıyor. Türkiye ekonomisi milenyumdan itibaren birçok dalgalanma yaşadı. Sanayileşme hedeflerine rağmen üretim yapısı, sanayileşme hedefinden daha farklı evrilirken, yabancı sermayenin büyük bir kısmı hizmet sektörünü tercih etti. Böyle olunca da imalat sanayinin milli gelir içindeki payı yüzde 24’ten geçtiğimiz yıllarda yüzde 15’e kadar geriledi. Ancak özellikle son iki yılda bu erimeyi durduracak yeni adımlar atıldı. TEKNOLOJİ ODAKLI Geçtiğimiz yıl mevzuatta yüksek teknolojili üretimi teşvik eden özel destek unsurları ilan edildi. Resmi Gazete’de 7 Ağustos’ta yayımlanan Teknoloji Odaklı Sanayi Hamlesi ardından, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, makina sektörü için öncelikli ürün listesini ilan etti. Kasım ayında da bu listedeki ürünlerin üretimine yönelik yatırım başvuruları alındı. Bu başvuruların sonuçları yılın ilk çeyreğinin sonunda açıklanacak. Yeni ürün listeleri de yakında yayımlanacak. ÖRNEK TEŞVİK Hamle kapsamında bir karar da Türkiye’nin elektrikli otomobilinin tanıtıldığı 27 Aralık 2019’da yayımlandı. “Bursa İlinde Yapılacak Olan Elektrikli Otomobil Üretim Tesisi Yatırımına Proje Bazlı Devlet Yardımı Verilmesine İlişkin Kararın Yürürlüğe Konulması Hakkında Karar” aslında elektrikli otomobil yatırımına ilişkin karar olmakla birlikte, yüksek teknolojili ürün üretimine yönelik yatırımların destekleneceği yönünde kararlılık perçini olarak nitelendiriliyor. OECD dokümanlarına göre yüksek teknolojili ürün ihracatı, yüksek katma değerli ürün anlamına geliyor. Bu da ülkenin sürdürülebilir refah artışı için kritik öneme sahip. Son çeyrek yüzyılda teknoloji yoğun ürünler üreten sektörlerin ve ülkelerin küresel dış ticaretteki payı hızla arttı. YÜKSEK TEKNOLOJİ İHRACATI Dünya Bankası’nın 2018 raporlarına göre, küresel yüksek teknolojili ürün (YTÜ) ihracatının, yüzde 78’ini gelişmiş 11 ülke gerçekleştiriyor. Listede ilk sırada Çin, Almanya ve ABD var. Bunları takip eden ülkeler ise Singapur, Güney Kore, Fransa, Japonya, İngiltere, Malezya, İsviçre ve Hollanda. DIŞ DENGE Toplam milli hasıla içinde sanayinin payını yükseltmeye çalışan Türkiye ise yüksek teknolojili ürün hedeflerine yeterince yaklaşamadı. TÜİK verilerine göre, 2013-2018 yılları arasında, Türkiye’nin yüksek teknolojili ürün ihracatı 25 milyar 826 milyon dolar oldu. Ancak bu kategoride yapılan ithalat 133 milyar 459 milyon dolara ulaştı. Sadece bu alanda 5 yılda ticaret açığı 107 milyar 633 milyon dolara yükseldi. Yine TÜİK verilerine göre, imalat sanayi ürünleri içindeki yüksek teknoloji sınıfındaki ürünlerin 2012 yılında yüzde 3.0 olan payı, 2013 yılında yüzde 2.7’ye geriledi. Önceki yıla kadar da bu oran yaklaşık yüzde 3 seviyesinde kaldı. İHA İHRACATI UÇUŞA GEÇİRDİ Kamunun, yüksek teknolojili ürün kategorisinde yatırım, üretim ve ihracat oranını artırmaya yönelik çabaları sonuç vermeye başladı. Özel sektörün, girişimcilerin ve startup’ların teknoloji geliştirme üslerinde daha fazla yer almasıyla önemli bir potansiyel oluştu. Nitekim, önceki yıl, ay bazında yüzde 4.2’ye kadar çıkan oran, daha da yükseldi. Kasım ayında yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı yüzde 4.7’ye çıktı. Bu ivmelenmedeki itici gücün Ukrayna ve diğer ülkelere yapılan silahlı insansız hava aracı ihracatından kaynaklandığı bildirildi. KURALLAR DEĞİŞİYOR Şimdi benzeri bir etkinin, elektrikli otomobil teknolojileri ile vücut bulması bekleniyor. Zira Türkiye’nin Otomobili Gelişim Grubu’nun (TOGG) tanıtımını yaptığı elektrikli otomobilin doğuracağı etkinin, sektörü de ekonomiyi de değiştireceği ifade ediliyor. Elektrikli otomobilin tanıtım konuşmasına “Dünyada oyunun kuralları değişiyor” diyerek başlayan TOGG CEO’su Gürcan Karakaş, şöyle devam etti: “Otomobil akıllı bir cihaza dönüşüyor. Fikri mülkiyeti yüzde 100 bizim olan bir otomobilden bahsediyoruz. 15 yıl içinde 5 modelimiz olacak. Neden SUV’u seçtik? Dünyanın en büyük segmenti. Yüzde 95’i ithal olan bir segment. Bataryasını sıfırdan geliştirdik. Aracın holografik asistanı var.” YÜKSEK GELİR Bu açıklamadaki birçok sözcük, hangi ürünlerin katma değer üreteceğini de gösteriyor. Model tasarımı, akıllı cihaz, batarya, holografik asistan… Türkiye, küresel otomobil markalarının önemli bir üretim merkezi. Ancak artık geleneksel parçaların üretim ve montajından daha fazla gelir getiren bir modele ihtiyaç var. Dünya artık, egzozu olmayan ve çevreyi kirletmeyen otomobiller dönemine adım attı. Hatta 2030 yılına kadar elektrikli araç dönüşümünün tamamlanması bekleniyor. Türkiye’nin elektrikli otomobil tanıtımının ardından gelen haberler, birçok küresel firmanın, elektrikli model planlarını da 1-2 yıl öne çektiğini gösteriyor. HEM TASARIM HEM YAZILIM Yerli elektrikli otomobile giden yolda batarya teknolojileri geliştirmek, akıllı sistemler üretmek, otonom sistemler ve bağlanabilirlik için milli yazılım yapmak, katma değeri sağlayacak önemli unsurlar. Zira aracın sadece şasisini yapıp üzerine bataryayı, ithal güç ünitesini ve elektronik parçaları yerleştirmek, geleneksel montaj endüstrisinden çok da farklı olmayacak. Bu noktada elektrikli otomobil, sanayiyi de üretim yapılarını da değiştirecek. Endüstrinin teknolojik kapasitesi, yüksek teknolojili ürün ihracatını belirleyen en önemli değişkenlerden biri. Burada teknoloji öncelikli tesis yatırımı yapacak iş adamlarının yanı sıra; tasarım ve yazılım yapan mühendislere ve startup’lara da çok büyük katma değer üretme, çok daha fazla kazanma fırsatı doğdu. BEŞERİ SERMAYE, PATENT VE TASARRUFLAR Yüksek teknolojili ürün ihracatçısı olan ülkelerde önemli faktörlerden biri beşeri sermaye. Sanayi ve teknoloji alanında doktora derecesine sahip insan sayısı ile Ar-Ge personeli sayısı, gelişmişlik seviyesinde öne çıkan unsurlardan biri. Patent başvuru sayısı ile dışa açıklık da benzeri şekilde önemli değişkenler. Diğer bir faktör de tasarruf. Tasarruf ve sanayi sektörü katma değer değişkenlerinin yüksek teknolojili ürün ihracatında önemli paya sahip olduğu kaydediliyor. Nitelikli üretim kapasitesinin artması için yurt içi tasarrufların katma değeri yüksek alanlarda yatırıma dönüşmesi gerekiyor.

07 Ocak 2020 Salı

İklimlendirme sektöründen 5 milyar dolarlık ihracat

HABER: YAHYA GÜL İstanbul Ticaret Odası (İTO) Mekanik Tesisat ve Doğalgaz Tesisatı Meslek Komitesi, İTO Cemile Sultan Korusu’nda bir araya geldi. Toplantıya, İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman, İTO Mekanik Tesisat ve Doğalgaz Tesisatı Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı ve Meclis Üyesi Ali Dönmez ile komite üyeleri ve konuyla ilgili firma yetkilileri katıldı. İTO Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Doğan Salman, açılışta yaptığı konuşmada, “İstanbul Ticaret Odası olarak bu dönemde mekanik tesisat ve doğalgaz tesisatçılarıylagerek sorunlarımızı ve çözüm önerilerimizi paylaşabildiğimiz, gerekse nitelikli istişarelerde bulunarak güçlü iletişimimizi sürdürdüğümüz bir dönem geçiriyoruz” dedi. İHRACAT ARTTI 2020’ye yönelik beklentilerini de dile getiren Salman, 2018’e güçlü giriş yapan Türkiye ekonomisinin, yılın ikinci yarısına kadar pozitif görünümünü sürdürdüğünü söyledi. Bu dönemde inşaat sektöründeki yavaşlamanın iklimlendirme sistemleri sektöründe de talep daralmasına neden olduğunu savunan Salman, şöyle devam etti: “Bu durum aynı zamanda bir fırsat kapısı açarak, iklimlendirme sektörünün dış pazarlara yönelik faaliyetlerini artırmasını sağladı. İklimlendirme Sanayi İhracatçıları Birliği’ne göre iklimlendirme sanayi ihracatı, 2019’un ilk 10 ayında bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 2.7 artarak 4 milyar dolara yaklaştı.” POZİTİF BÜYÜME Bu yılın geri kalan iki ayında ise ihracat artışının devam edeceğini ve yıl genelinde 5 milyar dolara yükseleceğini ifade eden Salman, “2020’de iç piyasanın toparlanması ile birlikte dış ticaret faaliyetlerinin de artarak sürdürülmesi sektör tarafından hedefleniyor” dedi.Salman, “Hükümet ve ekonomi yönetiminin politika ve programlarını, 2019’da da şartlara göre güncelleyerek sürdürmesi, sorunların kapsamlı şekilde ele alındığını gösteriyor” diyerek, şöyle devam etti: “2019’un ikinci yarısından itibaren iç talepteki ılımlı toparlanma, enflasyon ve faiz oranları başta olmak üzere temel makroekonomik göstergelerdeki iyileşme neticesinde yılın genelinde pozitif büyüme performansı ortaya konacağına dair tereddüdümüz kalmadı.”Toplantının ardından sektörün sorunlarıyla ilgili firma yetkilileri taleplerini, görüş ve önerilerini katılımcılarla paylaştı.

03 Ocak 2020 Cuma

Yabancı turistlerin Mevlana aşkı

Öğretiler ile dünyanın her yerinde ilgi uyandıran düşünce adamı ve mutasavvıf Mevlana Celaleddin-i Rumi’yi anlamak, onu daha iyi tanımak için yurtiçi ve dışından binlerce turist Konya’yı ziyaret etmeyi sürdürüyor. Her yıl 7-17 Aralık’ta gerçekleştirilen ‘Mevlana’nın Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Anma Törenleri’ni bu yıl da binlerce Mevlana sevdalısı takip etti. Törenlerin ardından bazı yabancı turistler ülkelerine dönerken, bazıları ise Konya’da kalmaya devam ediyor. Turistler Mevlana’ya ve öğretilerine neden ilgi duyduklarını şu şekilde anlattılar: Kendisini ‘Mevlana aşığı’ olarak tanıtan İranlı sanatçı ve gezgin Kaveh Afraie, Mevlana’nın öğretilerinin tüm zamanların ötesinde çok derin ve evrensel olduğunu ifade ederek, “Bütün dünyanın Mevlana’yı bilmesini isterdim. Kelimelerle açıklamak zor, kalbimin derinlik-lerinde böyle hissediyorum” dedi. HUZURU HİSSEDİYORUZ Konya’ya ilk kez geldiğini söyleyen Pakistanlı doktor Raffat Hassan ise “Dünyada birçok yer gezdim, gördüm. ‘Konya, Medine’den sonra gelen en huzurlu yer’ diyebilirim” diye konuştu. Meksikalı iki arkadaş Nadia Garcia Santisteban ve Paulia Martinez Jimenez de Türkiye’nin farklı şehirlerini ziyaret ettikten sonra Konya’ya geldiklerini ve burayı çok beğendiklerini söylediler. Jimenez, Mevlana’nın şiirlerini ‘Dosta verilecek en güzel hediye’ şeklinde tanımlayarak, bir şiirinde geçen ‘Altın madenine altın sunmanın ne anlamı var?’ dizesinin derin anlam içerdiğini anlattı.

03 Ocak 2020 Cuma

Kitap doktorluğu yeniden aramızda

HABER:SÜMEYRA YARIŞ TOPAL Ciltleri bozulmuş, sayfaları kitap kurtları tarafından kemirilmiş, şirazesi dağılmış kitaplar... Hepsinin ortak noktası ise barındırdıkları hazineyi yıllara rağmen yok olmadan taleplilerine ulaştırma arzusu. Kitapların dünyasına inen ve onların bu isteklerine asırlardır cevap veren mücellitler, bir dönem mesleklerini sessizce icra etseler de günümüzde açılan kurslarla yeniden aramızdalar. Belediyelerin, milli sarayların ve çeşitli derneklerin verdiği mücellitlik kurslarına katılım bu mesleğe olan merakı artırıyor. Mücellitliğin duayen isimlerinden olan Rafet Güngör de “Mesleğimizin yeniden hak ettiği değere kavuşması mutluluk verici” diyor. ÇIRAK YETİŞTİRİYOR Asırlık kitaplara olduğu gibi yeni kitaplara da doktorluk yapan, kimi kitabı ise sıfırdan ‘giydiren’ mücellit Güngör, mesleğinde yarım asrı devirmiş. Ciltçilik yolculuğuna öğrenciyken bir atölye vesilesi ile başlayan Güngör, Süleymaniye’nin dar sokaklarında kitaplarla halleşerek mesleğini icra ediyor. Güngör, kendi öğrencilik yıllarında ciltçiliğin ders olarak işlendiğini ifade ederek, şunları söylüyor: “Sonradan bu gelenek kalktı, ciltçilik ‘nostaljik’ bir meslek olarak görülmeye başlandı. Fakat son birkaç yıldır bu konuda iyi niyetli çalışmalar var. Belediyelerin, kültür müdürlüklerinin ve derneklerin açtığı mücellitlik kursları var. Bunun yansıması olarak mesleğimize ilgi yeniden arttı diyebilirim. Benim dükkânımda da kendini bu alanda yetiştirmek isteyen bir çırağım var.” DİLDEN ANLAYACAK Mücellit Rafet Güngör’e göre bu meslek yalnızca teknik bir meslek değil. Çünkü her kitabın ayrı bir dili var ve onu tedavi eden mücellitlerin de bu dili anlamadan kitabı yeniden hayata döndürmesi mümkün değil. Sadece aklını değil ruhunu ve gönlünü de koyarak bu işin yapılabileceğini ifade eden Güngör, “Atalarımız ciltleri öyle ince işlemişler ki, siz bir kitabı aldığınızda henüz hiç içini açmadan o dönemin sanat anlayışı, kültürü ve kitap hakkındaki her türlü bilgiye ulaşabiliyorsunuz” diyor. Güngör’e göre bu meslek kitaplar var oldukça yok olmayacak bir meslek. HER AŞAMA ELLE Güngör’e, ailesinden bir büyüğe ait kitapları tedavi ettirmek, yeni kitaplara özel ciltler yaptırmak isteyenler ve dükkânındaki eski kitapları koruma altına alma ihtiyacı duyan sahaflar geliyor. Her bir kitabı özenle ciltleyen Güngör, mesleğinin her bir aşamasını ince ince eliyle icra ediyor. Gelen eski bir kitapsa önce hepsi tek tek yapraklarından ayrılıyor, tozları alınıyor, sıraya diziliyor, her biri dikiliyor sonra şirazesi yapılıyor. Eğer yapraklarda bozulma varsa bunlar onarılıyor ve ciltleme işlemine geçiliyor. Rafet Usta, ciltleme işleminde sahtiyan yani keçi derisi kullanıyor. Güngör, bu derinin hem dayanıklı hem de doğal olduğunu ve kitapların ömrünü uzattığını söylüyor. EL YAZMASI ESERLER Mücellit Rafet Güngör’ün şu ana kadar onardığı en eski eser Hz. Ali’ye ait el yazması Kuran-ı Kerim. Güngör el yazması Kaside-i Bürde ve Muhyiddin İbn- Arabi’nin el yazması eserlerini de onarmış. Dünyanın en eski tarih kitabı olarak bilinen ve 10. yüzyıla ait olan “Tarih-i Dımaşk”ı da UNESCO görevlisi olarak tedavi eden Güngör için; üç asırlık el yazması Kuran-ı Kerimler, iki asırlık el yazması dini kitaplar dükkânın bir rutini. SAHAFLAR DA GİDİYOR Mücellitlik mesleğinin bir diğer kardeşi de sahaflık. Mücellitlerin en büyük müşterilerinden olan sahafların bir kısmı da son yıllarda mücellitlik kurslarına devam ediyor. Eline ulaşan tarihi kitapların dilinden daha iyi anlayıp onları hayata döndürmeyi amaçlayan sahaflardan biri de sahaf Mehmet Ağkuş. Ağkuş, “Bizler kitaba dokunan onlarla hem hal olan bir meslek icra ediyoruz. Elimize çok sayıda tedavi edilmesi gereken kitap geliyor. Kurslara devam ederek bazı kitapları kendim hayata döndürmeye çalışıyorum” diyor.

03 Ocak 2020 Cuma

Vergide e-belge dönemi başlıyor

HABER: ŞEREF KILIÇLIElektronik belgeleri düzenleyen ‘509 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin 19 Ekim 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından vergi işlemlerinde de yeni bir dönemin başlayacağı ilan edilmişti. Bu doğrultuda mükellef gruplarının e-belge uygulamalarına 2020 itibariyle kademeli şekilde geçişleri başlayacak. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yapılan çalışmayla bu alanda da kapsamlı bir e-dönüşüm yaşanacak. İTO BİLGİLENDİRDİ İstanbul Ticaret Odası’nda gerçekleştirilen Elektronik Belge ve Defter Uygulamalarındaki Yenilikler Bilgilendirme Semineri’nde yenidönem tüm yönleriyle anlatıldı. Açılış konuşmasını İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münür Üstün’ün yaptığı toplantıda, İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Gelir Kanunları Usul Grup Müdürü Dilşad Derin ile İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası Yönetim Kurulu Üyesi Halim Bursalı sunum yaptı. Sunumlarda, 2020’de e-fatura, e-arşiv fatura, e-defter ve diğer uygulamalara dahil olması zorunlu mükellefler ile yükümlülükleri konusunda ayrıntılı bilgi verildi. DİJİTALLEŞMEYE ENTEGRASYON Açılış konuşmasında, dijitalleşmenin başta ekonomi, sanayi, ticaret ve finans alanlarını ciddi bir dönüşüme tabi tuttuğunu belirten İTO Yönetim Kurulu Üyesi Münür Üstün, “Teknolojik gelişmelerin hızını artırarak ilerlediği dünyamızda artık tüm iş süreçleri dijitalleşme yolunda ilerleme eğilimi gösteriyor. Dolayısıyla hem kamu hem de özel sektör, iş yapma alışkanlıklarını dijital çağa ayak uydurarak güncelleme yoluna gitmek durumunda kalıyor. Ekonominin ve ticaretin gittikçe dijitalleştiği bir dünyada kurumların da iş süreçlerini bu gelişmeye entegre etmesi, kaçınılmaz ve uzak durulamaz bir durum olarak ortaya çıkıyor” dedi. Seminerde vergi mükelleflerine yapılan sunumlara göre e-belge sistemi şöyle işleyecek: İHRACATTA E-FATURAYA NASIL GEÇİLECEK? İhracat işlemlerinde e-fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu:e-fatura uygulamasına kayıtlı olan mükelleflerden, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 11’inci maddesi kapsamındaki mal ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar dahil) ve yolcu beraberi eşya ihracı (Türkiye’de ikamet etmeyenlere KDV hesaplanarak yapılan satışlar) kapsamında fatura düzenleyecek olanlar. Bahsi geçenlerin faturalarını 1 Temmuz 2017’de (Türkiye’de ikamet etmeyenlere özel fatura ile yapılan bavul ticareti kapsamındaki satışlar açısından 1 Temmuz 2020’den) itibaren e-fatura olarak düzenlemeleri zorunlu. E-FATURA KİMLERİ KAPSIYOR? 10 MİLYON TL ÜZERİ SATIŞ HASILATI:2018 hesap dönemi brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 10 milyon TL ve üzeri olan mükellefler. (1 Ocak 2020’den itibaren e-fatura uygulamasına geçmek zorunda), 5 MİLYON TL ÜZERİ SATIŞ HASILATI: 2018 veya 2019 hesap dönemleri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 5 milyon TL ve üzeri olan mükellefler. (1 Temmuz 2020’den itibaren e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) TEMMUZDAN İTİBAREN: 2020 veya müteakip hesap dönemleri brüt satış hasılatı (veya satışları ile gayrisafi iş hasılatı) 5 milyon TL ve üzeri olan mükellefler. (ilgili hesap dönemini izleyen yılın 7. ayının başından itibaren e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) LİSANS ALANLAR: 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (I) sayılı listedeki mallarla ilgili faaliyetleri nedeniyleEnerji Piyasası Düzenleme Kurumu’ndan (EPDK) lisans alan mükellefler (bayilik lisansı alanlar dahil) mükellefler. (2019’da lisans alanlar 1 Temmuz 2020’den itibaren, 2020 veya müteakip yıllarda lisans alanlar ise lisans alımının gerçekleştirildiği ayı izleyen dördüncü ayın başından itibaren e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) ÖTV 3 SAYILI LİSTE: Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na ekli (III) sayılı listedeki malları imal, inşave/veya ithal edenler. (Bu işlemleri 2019’da gerçekleştirenler 1 Temmuz 2020’den itibaren, 2020 veya müteakip yıllarda gerçekleştirenler ise gerçekleştirildiği ayı izleyen dördüncü ayın başından itibaren e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) HİZMET SAĞLAYICILAR: Mal veya hizmetlerin alınması, satılması, kiralanması veya dağıtımı işlemlerinin gerçekleştirilmesine aracılık etmek üzere internet ortamında elektronik ticaret ortamını sağlayan gerçek veya tüzel kişi aracı hizmet sağlayıcıları. (2019’da mükellefiyeti bulunan aracı hizmet sağlayıcıları 1 Temmuz 2020’ye kadar, 2020 veya müteakip hesap dönemlerinden itibaren işe başlayacak mükellefler ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) İNTERNET SİTESİ SAHİPLERİ: İnternet ortamında, gerçek ve tüzel kişilere ait gayrimenkul vemotorlu araç vasıtalarının satılmasına veya kiralanmasına ilişkin ilanları yayınlayan internet sitelerinin sahipleri veya işleticileri ile internet ortamında reklamların yayınlanmasına aracılık faaliyetinde bulunan internet reklamcılığı hizmet aracıları. (2019’da mükellefiyeti bulunanlar 1 Temmuz 2020’ye kadar, 2020 veya müteakip hesap dönemlerinden itibaren işe başlayacak mükellefler ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) KOMİSYONCU VE TÜCCAR: 5957 sayılı Sebze ve Meyveler ile Yeterli Arz ve Talep Derinliği Bulunan Diğer Malların Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre, komisyoncu veya tüccar olarak sebze ve meyve ticaretiyle iştigal eden mükellefler. (2019’da mükellefiyeti bulunanlar 1 Ocak 2020’ye kadar, 2020 veya müteakip hesap dönemlerinden itibaren işe başlayacak mükellefler ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde e-fatura uygulamasına geçmek zorunda) e-İRSALİYE: e-irsaliye uygulamasına geçiş zorunluluğu nedeniyle e-fatura uygulamasına geçmek zorunda olanlar. e-ARŞİV: e-arşiv fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu nedeniyle e-fatura uygulamasına geçmek zorunda olanlar. İLAVE YETKİ: GİB, yapılan inceleme çalışmaları neticesinde riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük olduğu tespit edilen mükellefleri veya mükellef gruplarını, faaliyet, sektör ve ciro tutarına bağlı olmaksızın, yazılı bildirim yapmak ve geçiş hazırlıklarıiçin en az 3 ay süre vermek suretiyle e-fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkili. E-ARŞİV FATURA UYGULAMASI e-fatura uygulamasına zorunlu veya isteğe bağlı olarak dahil olan/olacak olan mükellefler. (Hali hazırda e-fatura uygulamasına dahil olanlar 1 Ocak 2020’de, 1 Ocak 2020’den sonra e-fatura uygulama-sına dahil olanlar ise e-fatura uygulamasına geçilen tarihte)Aracı hizmet sağlayıcıları, internet ortamında ilan yayınlayanlar ile internet reklamcılığı hizmet aracıları. (Mevcutlar 1 Ocak 2020’den itibaren, 2020 ve müteakip hesap dönemlerinden itibaren belirtilen işler ile iştigal etmek üzere işe başlayacak mükelleflerin ise işe başlama tarihinden itibaren 3 ay içinde)e-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce 1 Ocak 2020’den itibaren vergi mükellefi olmayanlara düzenlenecek faturaların, vergiler dahil toplam tutarı 30 bin TL’yi aşanlar. (Sadece belirtilen tutarın aşılması halinde fatura e-arşiv fatura olarak GİB portalları üzerinden düzenlenecek)e-arşiv fatura uygulamasına dahil olmayan mükelleflerce 1 Ocak 2020’den itibaren vergi mükelleflerine düzenlenecek faturaların, vergiler dahil toplam tutarı 5 bin TL’yi aşanlar. (Sadece belirtilen tutarın aşılması halinde fatura e-arşiv fatura olarak GİB portalları üzerinden düzenlenecek)GİB, yapılan analiz veya inceleme çalışmaları neticesinde riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük olduğu tespit edilen mükellefleri veya mükellef gruplarını, faaliyet, sektör ve ciro tutarına bağlı olmaksızın, yazılı bildirim yapmak ve geçiş hazırlıkları için en az 3 ay süre vermek suretiyle e-arşiv fatura uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkilidir.İnternet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan ve 2015 ve müteakip hesap dönemlerinde brüt satış hasılatları 5 milyon TL ve üzerinde olan mükellefler. (İlgili hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği tarihi takip eden hesap döneminin başına kadar. İnternet satışı yapan ve 2018 yılında 5 milyon TL ve üzerinde hasılat elde edenlerin 1 Ocak 2020’den itibaren) E-DEFTER KİMLERİ KAPSIYOR? e-fatura uygulamasına geçiş zorunluluğu bulunan mükellefler.19 Ekim 2019 itibariyle Türk Ticaret Kanunu’nun 397’nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca bağımsız denetimetabi olan şirketler.GİB, yapılan analiz veya inceleme çalışmaları neticesinde riskli ya da vergiye uyum düzeyi düşük olduğu tespit edilen mükellefleri veya mükellef gruplarını faaliyet, sektör ve ciro tutarına bağlı olmaksızın, yazılı bildirim yapmak ve geçiş hazırlıkları için en az 3 ay süre vermek suretiyle e-defter uygulamasına geçme zorunluluğu getirmeye yetkili.5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na ekli cetvellerde yer alan idare, kurum ve kuruluşlar ile iktisadi kamu kuruluşlarının e-defter uygulamasından yararlanma zorunluluğu bulunmamakla birlikte isteğe bağlı olarak uygulamaya dahil olabilirler.e-defter uygulamasına isteğe bağlı olarak dahil olanlar.e-defter uygulamasına geçme zorunluluğu olduğu belirtilen mükellefler; tam bölünme, birleşme (devralma şeklinde birleşme ve yeni kuruluş şeklinde birleşme) veya tür (nev’i) değişikliğine gitmeleri halinde devrolunan veya birleşilen tüzel kişi mükellefler ile tam bölünme veya tür değişikliği sonucunda ortaya çıkan yeni tüzel kişi mükellefler elektronik defter uygulamasına geçmek zorunda.2018’de internet üzerinden mal ve hizmet satışı yapan ve brüt satış hasılatı 5 milyon TL ve üzerinde olan mükellefler.

02 Ocak 2020 Perşembe