tatil-sepeti
Teknopark İstanbul 2. Etabı açıldı

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Teknopark İstanbul 2. Etap Açılış törenine katıldı. Açılışta, Erdoğan'ın yanı sıra, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, Savunma Sanayii Müsteşarı İsmail Demir, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı da yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, tören öncesinde Oktay ve bakanlarla Teknopark İstanbul'dageliştirilen ürünlerin sergilendiği alanıgezerek, milli teknolojiler hakkında bilgi aldı. Törende, Teknopark İstanbul'un tanıtım filmi de izletildi. Açılış konuşmasını yapan Teknopark İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Yerebakan, Teknopark İstanbul hakkında bilgi verdi. Yerebakan, Teknopark İstanbul'un bu günlere taşınmasına vesile olan başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere ilgililere teşekkür etti. TEKNOPARK HAKKINDA Erdoğan'ın 2. Etap açılışını yaptığı Teknopark İstanbul, Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nın yanında, yerli ve yabancı girişimcilerin Türkiye'nin teknoloji geliştirme kapasitesine katkıda bulunabilmesi amacı ile Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) ana ortaklığında kurulan bir teknoloji geliştirme bölgesi olarak faaliyet gösteriyor. Ar-Ge faaliyetlerinin ve teknolojik üretimin desteklendiği, böylece girişimciliğin ve yerli milli üretimin ve istihdamın tetiklendiği bir ekosistem yarattığı belirtilenTeknopark İstanbul'da, başta savunma sanayi olmak üzere havacılık/uzay, denizcilik, ileri elektronik, enerji, sağlık bilimleri ve endüstriyel yazılım alanlarında yüksek teknoloji içerikli Ar-Ge çalışmaları yapan; Aselsan, TAI, TEI, Roketsan, STM, ASFAT, BMC Power, Vestel Savunma, Yaltes, C-Tech, Altınay Havacılık, Pavotek, Femsan, Armelsan, Kale Havacılık, Figes, Boeing gibi şirketlerin de aralarında bulunduğu yerli ve yabancı şirketler yer alıyor. Öte yandan, Altay Tankı, Akıncı TİHA, Anka İHA, Atak Helikopteri ve özellikle denizcilik sektöründe Milgem Korvet, Anadolu Çok Maksatlı Amfibi Hücum Gemisi gibi savunma sanayinin önde gelen Ar-Ge projelerine destek veren Teknopark İstanbul'da,2020 Yılı Ocak sonu itibariyle 312 firmanın bulunduğu, 5 bin 392 Ar-Ge mühendisinin çalıştığı ve 1763 savunma sanayi odaklı milli projenin hayata geçirildiği de kaydedildi. 10 MİLYAR DOLARLIK KATKI SUNMASI HEDEFLENİYOR Teknopark İstanbul'da mevcut durumda 1. ve 2. Etap yapılar ile arazi tahsisi yapılarak kendi binalarını inşa eden firmaların alanlarıyla birlikte toplam 210 bin metrekare kapalı alan bulunduğu belirtilirken, açılışı yapılan 2. Etap binalarda 2020 sonuna kadar 4 bin ek istihdam sağlanmasının hedeflendiği vurgulandı. Bu arada, Teknopark İstanbul'un, 2030 yılına kadar sağlanacak istihdam ve gerçekleştirecek ihracatlarla ekonomiye 10 milyar dolarlık katkı sunmasının hedeflendiği de ifade edildi. Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve İstanbul Ticaret Odası (İTO) ana ortaklığında kurulanTeknopark İstanbul'un 2. Etap açılışı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yardımcısı Fuat Oktay, Bakanlar, SSB Başkanı İsmail Demir ve İTO Başkanı Şekib Avdagiç'in katılımlarıyla gerçekleştirildi. Törende konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Teknopark İstanbul'da yürütülen çalışmaların diğer teknoparklara da örnek olduğunu belirterek, tüm etapları tamamlandığında Teknopark İstanbul'un 1,5 milyon m2'lik kapalı alanda binden fazla Ar-Ge firmasına ev sahipliği yapacağını söyledi. Teknopark İstanbul başarısında Savunma Sanayii Başkanlığı ile İstanbul Ticaret Odası'nın güç ortaklığının önemini vurgulayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, açılış sonrası davetliler ve yetkililerle Teknopark İstanbul'da geliştirilen ürünlerin sergilendiği alanı gezdi.

17 Şubat 2020 Pazartesi

İTO Başkanı Avdagiç: Ekonomiye güven gittikçe yükseliyor

İTO Başkanı Avdagiç: - "Faizler tek haneye düştü. Kredi kullanımı arttı. Farklı kurumların yaptığı 4 güven endeksinin 3’ünde yükselme yaşadık" - "Aylardır fazla veren cari işlemler dengesinde yavaş yavaş açık tarafı öne geçmeye başladı" - "Yaz aylarıyla birlikte faizlerde yeni bir geri çekilme hamlesinin gelmesini bekliyoruz" İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ekonomiye güvenin gittikçe yükseldiğinibelirterek, "Diğer taraftan önemli bir gelişme de cari açıkta oldu. Aylardır fazla veren cari işlemler dengesinde yavaş yavaş açık tarafı öne geçmeye başladı. Aslında bu ekonomideki toparlanmayı gösteren bir durum. Çünkü üretimin ihtiyacı olan ham madde ve ara malın alındığını, yatırıma yönelim olduğunu gösteriyor." dedi. Avdagiç, şubat ayı olağan meclis toplantısındaki konuşmasına,İdlib'de şehit olan Mehmetçikleri anarak başladı. Acılarla dolu iki hafta yaşandığını dile getiren Avdagiç, "Şehitlerimize ağlıyoruz, şehit haberleri yüreğimizi yakıyor. Herkes şunu bilsin; biz şehitlerimizle gurur duyuyoruz, onların ölüme meydan okuyan şehadetleri bizim en büyük onurumuz. Bu vatanın onlar gibi evlatları oldukça, Türkiye var olmaya devam edecektir." ifadelerini kullandı. Devletin, şehitlerin kanlarını yerde koymayan tavrını büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını belirten Avdagiç, "Dişe diş, göze göz… Vatandaşlarına zulümde sınır tanımayan, hain terör örgütlerine kucak açan Suriye yönetimine gereken ders verilmektedir, verilecektir. Bundan zerrece şüphemiz yok." dedi. Avdagiç ayrıca Van'daki Çığ ve Elazığ’daki deprem felaketlerinin yanı sıra Sabiha Gökçen Havalimanı’ndaki kazada hayatını kaybedenler için de Allah'tan rahmet yaralılara da acil şifa dileklerini aktardı. İstanbul Ticaret Odası'nın deprem karşısında anında vaziyet aldığını ve en hızlı organize olup bölgeye ulaşan oda olduğunu anlatan Avdagiç, "Bu vesileyle şunu belirtmek isterim; deprem ülkemizin geçeği... Bu gerçekle yaşayacağız. Onun için gerekli hazırlıkları yapmalıyız. Uzmanların İstanbul’da er ya da geç olacağını söyledikleri depreme de hazır olmalıyız. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul’da depreme hazırlıksız yakalanırsak bu, büyük bir ekonomik sorun olarak karşımıza çıkabilir." ifadelerini kullandı. KURUCUMUZ SULTAN II. ABDÜLHAMİD'İ VEFATININ102. YIL DÖNÜMÜNDE RAHMET VE MİNNET ANILIYORUZ Şubat ayındaki üç önemli yıl dönüm için de düşüncelerini paylaşan Avdagiç, şöyle devam etti: "Birincisi, geçen meclis konuşmamda söylemiştim, İTO 138 yıl önce kuruldu. Kurucumuz ise Sultan II. Abdülhamid. Ekonomiden eğitime kadar birçok alanda ortaya koyduğu vizyonla Türkiye’yi değişen dünya şartlarına hazırladı. Bugünkü Türkiye’nin oluşmasında ciddi katkıları bulunuyor. Kurucumuz Sultan II. Abdülhamid, 10 Şubat 1918’de vefat etti. Yani ölümünün 102. yıl dönümü. Biz de onu rahmet ve minnet anılıyoruz. İkinci olarak bu ay biliyorsunuz, 28 Şubat Post-Modern Darbesi'nin de yıl dönümü. 28 Şubat 1997’de rahmetli Necmettin Erbakan’ın başbakanlığı döneminde başlayan bu süreç, inançlı insanları hedef aldı. Büyük acılara yol açtı. Ben de o sırada MÜSİAD yönetimindeydim. Ne tür baskılarla karşı karşıya kaldığımızı anlatsam, o günü yaşayanlar bile inanmazlar. Türkiye, kendi halkıyla uğraştığı o günlerden bu coğrafyadaki haklarını ve çıkarlarını cesurca savunduğu günlere geldi. Ayrıca o gün 28 Şubat’ta başrol oynayanların, kalemşörlük yapanların bugün isimleri bile okunmuyor. Bunun ne kadar önemli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Üçüncüsü de bugün 14 Şubat, yani Dünya Sevgililer Günü. Bizim geleneklerimize uymayan bir gün. Ama biz 'alemlerin aşk' üzerine yaratıldığını söyleyen bir dine inanıyoruz. Bugünün, bizler için, muhabbet ve sevgiyi hatırlamamıza, çevremize böyle bakmamıza vesile olmasını diliyorum." TEMEL SEKTÖRLERİN TÜMÜNDE ÖNEMLİ BİR İYİLEŞME SÜRECİ İÇİNDEYİZ Avdagiç, ekonomik gelişmelere de değindi. Ekonomiye güvenin gittikçe yükseldiğini, faizlerin tek haneye düştüğünü ve kredi kullanımının arttığını dile getiren Avdagiç, ayrıca farklı kurumların yaptığı 4 güven endeksinin 3’ünde yükselme yaşandığını bildirdi. Verilerin, temel sektörlerin tümünde önemli bir iyileşme süreci içinde olduğuna işaret ettiğini belirten Avdagiç,inşaat, perakende ve hizmet sektörlerinde güvenin, hem önceki ayın, hem de önceki yılın üzerinde gerçekleştiğini dile getirdi. Sanayi üretiminin de Kasım 2019’da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5,1 arttığını ve böylece 2018 ortasından bu yana en olumlu performansını gösterdiğini anımsatan Avdagiç, "Kasım ayında ara malı ve sermaye malı üretiminde yıllık bazda görülen artışlar, 2019’un en güçlü artışları oldu. Bu son derece önemli. Çünkü bu gelişme, ekonomideki toparlanmanın yatırıma yansımaya başladığını gösteriyor. Yine Kasım ayında imalat sanayinin 24 alt sektörünün 17’sinde üretimin artması da, son dönemin dikkati çeken bir gelişmesi. Merkez Bankamızın açıkladığı reel kesim güven endeksinde de yıllık bazda önemli bir artışımız var. Reel Kesim Güven Endeksi 2019 Ocak ayında yüzde 95,4 iken, yüzde 12’nin üzerinde artarak, bu yıl 106,4 oldu. Sanayi üretiminde de reel kesimin güveninde de daha iyi gelişmeler bekliyoruz." şeklinde konuştu. CARİ İŞLEMLER DENGESİNDE YAVAŞ YAVAŞ AÇIK TARAFI ÖNE GEÇMEYE BAŞLADI Diğer taraftan önemli bir gelişmenin de cari açık tarafında yaşandığına dikkati çeken Avdagiç, şunları söyledi: "Aylardır fazla veren cari işlemler dengesinde yavaş yavaş açık tarafı öne geçmeye başladı. Aslında bu ekonomideki toparlanmayı gösteren bir durum. Çünkü üretimin ihtiyacı olan hammadde ve ara malın alındığını, yatırıma yönelim olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla 2019’un son çeyreğinde başlayan ekonomik toparlanma, kasım ayında cari işlemler dengesine 518 milyon dolarlık açık olarak yansıdı. Özetle, ekonomide büyümeye geçişin, ithalatımızı da büyütmesi beklenen bir gelişmedir. Hatırlarsanız, Orta Vadeli Program’da, bu yıl ithalatın yüzde 10 artışla 231,5 milyar dolara ulaşacağı öngörülmüştü. Bundan dolayı büyüme trendiyle birlikte cari dengenin 2020’de 10 milyar doları aşması şaşırtıcı olmayacak." Avdagiç, "Üretimde kullanacağımız ham madde alımları yapacaksak kapasitemizi ve rekabet gücümüzü artıracak yatırım malları alacaksak, ithalatındaki artışa üzülmemiz değil sevinmemiz gerekir. Önemli olan cari açığa en fazla katkıyı yapan üretime dönük olmayan tüketici kredileri üzerinden cari dengemizin zorlanmamasıdır. Bir başka deyişle, Türkiye’nin tasarruflarının gereksiz ve lüks tüketim malları ithalatına yönelmemesidir. Nitekim ekonomi yönetimi de zorunlu karşılık oranları üzerinden verdiği teşvikleri, tüketici kredilerinin hızlı artışı sonrasında ticari kredilere doğru kaydırmıştır." dedi. FAİZLERDE YENİ BİR GERİ ÇEKİLME HAMLESİNİN GELMESİNİ BEKLİYORUZ Şekib Avdagiç, ekonomi yönetimi ve kamu bankalarının çabalarıyla kredi maliyetlerinde önemli bir avantaj elde edildiğine dikkati çekti. İş dünyası olarak, enflasyonunun bugünkü gidişatını ve reel faizlerin geldiği noktayı takdirle karşıladıklarını belirten Avdagiç, "Maliyetlerimizin düşmesi, bilançolarımızın düzelmesi Türkiye ekonomisi için kritik önemdedir. Öte yandan, Ocak ayında yüzde 12.15 olan manşet enflasyonun yeniden tek hanelere inmesi ile birlikte yeni faiz indirimleri de gelecektir. Yaz aylarıyla birlikte faizlerde yeni bir geri çekilme hamlesinin gelmesini bekliyoruz. Bir hususun altını çizmek isterim. Bu süreçte, faizlerin düşmesi sebebiyle, kullandıkları kredilerin maliyetini düşürmek; vatandaşlarımızın ve firmalarımızın en doğal hakkıdır. Bankalara düşen onlara yardımcı olmaktır." ifadelerini kullandı. Ancak bu konuda kimi özel bankaların iyi bir sınav veremediğini savunan Avdagiç, "Yüksek faizli kredilerini kapatmak ve yeni oranlardan kredi kullanmak isteyen vatandaşlarımızdan çok yüksek komisyonlar talep ettiler. Bunu hem biz tespit ettik, hem de sizden ve üyelerimizden gelen bilgilerle teyit ettik. Bu konuda yetkililer nezdinde gerekli girişimlerde bulunduk. Ayrıca özel bankaları bu konuda yaptığımız açıklamalarla da uyardık. Çünkü biz özel bankaların, faizini güncellemek isteyen firmaları yüksek komisyon talebiyle adeta cezalandırdığını düşünüyorduk. Talebimiz, alınan komisyona belirli bir sınır çizilmesiydi. Sesimiz duyuldu. Ekonomi yönetimi bu konuda kararlı hareket etti." dedi. TÜRKİYE EKONOMİSİ DİRENCİNİ ARTIRIYOR Olağanüstü gelişmeler yaşanmadığı takdirde, gelecek dönemde, çok daha iyi bir iş ve piyasa ortamınının oluşacağını vurgulayan İTO Başkanı Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bunda hem ekonomi yönetiminin isabetli politikalarının, hem de iş dünyamızın büyük payı olacaktır. Bir konunun altını çizmeliyim. Bu süreçte zaman zaman hava boşluklarına düşmüş olabiliriz. Ama kesin olan şudur ki gerek kur cephesinde, gerekse Borsa İstanbul’da da görüldüğü gibi Türkiye ekonomisi direncini artırıyor. Bu da bizim sevinç kaynağımızdır. Bu arada Çin’de ortaya çıkan koronavirüs dahil, ekonomiyi etkileyen pek çok gelişme oldu. Bunlara rağmen Türkiye varlıklarının, ekonomimizdeki olumlu gelişmelere paralel olarak, bu yıl da dünyayı yenmeye devam etmesini bekliyoruz.Özetle, koronavirüs, deprem ve çığ felaketi, kazalar gibi hepimizi üzen olumsuz gelişmelerin yaşandığı bu süreçte bir şeye şahitlik ediyoruz. Türkiye kötü haberlere karşı direniyor. Duruşunu koruyor. Peş peşe gelen felaketlere rağmen, koordineli bir şekilde işlerini yeniden rayına sokabiliyor. Bu, Türkiye’nin ve ekonomisinin gücüdür." İADE ETMEK ZORUNDA KALDIĞIMIZ HOLLER DE İDTM'YE DÖNDÜ Başkan Avdagiç ayrıcaİstanbul Dünya Ticaret Merkezi (İDTM) salonlarının tahliye süreciyle ilgili ise şunları kaydetti: "Size güzel bir haber vermek istiyorum. Bu kürsüden daha evvel yaptığım konuşmalarda, size, İDTM salonlarının tahliye süreçleriyle ilgili bilgi vermiştim. Hatırlayacağınız gibi 2019 yılında 1,2,5,6,7,8 nolu salonları tahliye etmiştik. Ancak, kiracımız olan şirketin bir alt firması olan Pozitif Fuarcılık, bu karardan zarar gördüğünü öne sürerek, mahkemeye müracaat etmişti. Mahkeme de jet hızıyla 1,5,6,7,8 nolu salonları iade eden bir karar vermişti. O gün bu kürsüden size aynen şöyle demiştim: 'Bizi biraz yoracak ama, adalet er-geç tahakkuk edecek ve iade etmek zorunda kaldığımız holler de İDTM’ye dönecektir. Türk adaletine güveniyoruz.' Bu inançla, adalete güvencimizi yitirmeden, gerekli hukuki süreçleri sürdürdük. Avukatlarımız oldukça güçlü argümanlarla itirazlarını dile getirdiler. Mahkeme toplanıp dosyayı tekrar inceleyip bir ara karar verdi ve daha önce verdiği 'tedbir kararını' kaldırdı. Böylece bütün salonlar, İDTM yönetimine devredildi. Şu an itibarıyla 1, 5, 6, 7, 8 nolu salonları İDTM olarak, tekrar işletmeye başladık. Adalet yerini buldu. Hayırlı olsun." Öte yandan meclis toplantısı öncesinde Yeni Cami Hünkar Kasrı'nda Ahmet Nejat Birdevrim'in hazırladığı, seramik sanatı eserlerinin sunulduğu "Toprakla Yeşeren 40 Yıl" adlı serginin açılışı İTO Başkanı Şekib Avdagiç, İTO Yönetim Kurulu Üyeleri ve Fatih Belediye Başkanı Ergün Turan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.

14 Şubat 2020 Cuma

Milyoner sayısı 225 bini aştı

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, yurtiçinde ve dışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı 2019 sonunda 225 bin 440’a yükseldi. 2018 sonuna göre milyoner sayısı 45 bin 314 kişi artarken, söz konusu milyonerlerin toplam mevduatı 1 trilyon 391 milyar 597 milyon liraya çıktı. 2018 sonunda milyonerlerin toplam mevduatı 1 trilyon 109 milyar 859 milyon lira seviyesinde bulunuyordu. 2018’de 6 milyon 162 bin lira olan milyoner başına düşen ortalama mevduat tutarı, 2019 sonunda 6 milyon 173 bin lira seviyesine yükseldi. Yurtiçinde yerleşik milyonerlerin sayısı 2019’da bir önceki yılın sonuna kıyasla 40 bin 220 kişi artarak 202 bin 20’ye yükseldi. Aynı dönemde milyonerlerin toplam mevduatları 271.1 milyar liralık yükselişle 1 trilyon 295 milyar liraya çıktı. Geçen yılın sonu itibarıyla milyonerlerin mevduatlarının 574 milyar 264 milyon lirası yerel para cinsi, 707 milyar 724 milyon lirası döviz tevdiat hesabı, 13 milyar 136 milyon lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. Yurtiçinde yerleşik milyoner başına düşen ortalama mevduat da 6 milyon 411 bin lira olarak hesaplandı. Yurtiçinde yerleşik milyonerlerin sayısı 2018’de 161 bin 800, mevduat toplamı da 1 trilyon 24 milyar 25 milyon lira düzeyinde gerçekleşti. Yurtdışında yerleşik mudi sayısı 2019 sonu itibarıyla 23 bin 420’ye yükseldi. Yurtdışındaki milyonerlerin sayısı 2018 sonuna göre 5 bin 94 kişi artarken, bu kişilerin hesaplarındaki para miktarı 96 milyar 472 milyon lira olarak hesaplandı. Yurtdışında yerleşik mudilerin banka mevduatlarının 10 milyar 622 milyon lirası yerel para, 85 milyar 352 milyon lirası yabancı para ve 497 milyon lirası da kıymetli maden depo hesaplarından oluştu. Yurtdışında yerleşik milyoner başına düşen ortalama mevduat da 4 milyon 119 bin lira olarak hesaplandı.

13 Şubat 2020 Perşembe

Altına yatırım ikiye katlandı

Küresel çapta yaşanan gelişmelerin yatırımcıların güvenli varlıklara yönelmesini beraberinde getirmesiyle yurtiçinde gram altının fiyatı geçen yıl 2018’e göre yüzde 33.1 yükselirken, altın mevduatları da ikiye katlanarak 80.2 milyar liraya ulaştı. ABD-Çin arasındaki ticaret müzakereleri ve buna bağlı olarak küresel ekonomide yavaşlama endişeleri, jeopolitik riskler, Avrupa kaynaklı siyasi belirsizlikler ve Brexit kördüğümüne dair haber akışının piyasalara yön verdiği 2019’da yatırımcı algısında ciddi bozulma yaşandı. YILLIK YÜZDE 33.1 ARTIŞ Bu dönemde, merkez bankalarının ekonomilere destekleyici politikalar benimsemesine karşın risk fiyatlamalarının öne çıktığı görülürken, portföy dağılımında altın ve tahvil gibi varlıklar da ağırlık kazandı. Artan talebin etkisiyle uluslararası piyasalarda altının onsu geçen yıl yüzde 18.4 artarak 2019’u 1.517,86 dolardan tamamladı. Yurtiçinde ise 2018 sonunda 218.1 lira olan altının gram fiyatı, geçen yılı 290.3 liradan tamamladı. Böylece altının gram fiyatı, 2019’da yıllık bazda yüzde 33.1 artış kaydetti. Dolar/TL ise yüzde 12.4’lük yükselişle geçen yılı 5.9491’den kapatırken, döviz kurundaki yükselişin altındaki kazancın gerisinde kalması, yatırımcıların altın mevduatına yönelmesini sağladı. Bu gelişmelerle Türkiye’deki altın hesaplarının TL karşılığında 2019’da önemli bir artış yaşandı. TÜRKİYE’DE ALTIN MEVDUATI Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre, Türkiye’deki altın mevduatları 2019’da bir önceki yıla kıyasla yüzde 100.2 artarak 80 milyar 213 milyon 645 bin liraya ulaştı. Altın mevduatları, 2018 sonunda 40 milyar 73 milyon 962 bin lira düzeyinde bulunuyordu. Bu da mevduatların 40.1 milyar lira artarak iki katına çıktığını ortaya koydu. EN FAZLA ALTIN MEVDUATI İSTANBUL’DA Türkiye’de, geçen yıl en fazla altın mevduatına sahip kent İstanbul oldu. İstanbul’daki altın mevduatlarının karşılığı 25 milyar 329 milyon 39 bin lira olarak hesaplanırken, bu tutar; Türkiye’deki altın mevduatının neredeyse 3’te birinin İstanbul’da bulunduğunu gösterdi.

13 Şubat 2020 Perşembe

Ürün zararlıysa tazminat ödenecek

Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanun Teklifi, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu’nda kabul edildi. Konu, Güvenilir Ürün Platformu tarafından Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Oyuncaktan Gıdaya Her Kurumda Ürün Güvenliği’ panelinde tartışıldı. Panelde konuşan Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak, ürün güvenliği konusunda Ticaret Bakanlığı olarak piyasa gözetimi ve denetimini yapmakla mükellef olduklarını belirtti. Uçarmak, “Önce ürünün nasıl üretilmesi gerektiğine dair bir mevzuat ortaya konuyor. Yetkilendirilmiş kuruluşlar bu mevzuata uygun üretim yapılıp yapılmadığını denetliyorlar. Yeni bazı müesseseler getiriyoruz. ‘Ürün güvenliği tazminatı’ diye bir şey hayatımıza giriyor. Siz ürettiğiniz ürün nedeniyle tüketiciye veya tüccara zarar vermişseniz bunun karşılığında tazminat ödemek durumundasınız. İzlenebilirlik diye bir müessese getiriyoruz. Eskiden bir kişi, merdiven altı bir yerden bir malzemeyi alır ve piyasaya sürebilirdi. Ortada fatura çoğu zaman olmazdı. Ürünü kimden aldığını ve kime sattığını ispat edemeyenler ‘ürün kaynaklı suç’un sorumlusu ilan edilecekler” diye konuştu. GÜMRÜKLERİN KOORDİNASYONU Piyasa gözetimi açısından kurumlar arasında çok fazla tartışmalı alan olmadığını vurgulayan Uçarmak, şunları kaydetti: “Yerli ürünlerin yetkili kuruluşların belirlediği ölçüde güvenli üretimi ve piyasaya arzı çok önemli. Aynı zamanda ithal ürünlerin denetimini de sağlamaya çalışıyoruz. Çok azımsanmayacak sayıda ithaline engel olunan ürün var. Reddettiğimiz ürünün, dolaşıp tekrar gelmemesi için önlem alıyoruz. Gümrüklerimiz arasında koordinasyonu sağlamamız lazım. 200’e yakın noktadan Türkiye’ye giriş imkanı var. Eğer bir ürün bir limandan ret yerse başka bir limandan Türkiye’ye girememesi gerekiyor. Tek tek tüm ürünler denetlenemiyor olsa da risk esasına göre ciddi denetimlerin yapıldığını söyleyebiliriz.”Ticaret Bakanlığı Ürün Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Hakkı Karabörklü de “Ürün güvenliğine ulaşma amaçlarımızdan biri, malların ülkeler arasında serbest dolaşımının sağlanması. Gümrük Birliği anlaşmalarında ürün güvenliği en önemli unsur” diye konuştu. İMALATÇIDAN DAĞITICIYA SORUMLULUKLAR BELİRLENDİ Kanun teklifiyle, imalatçının yükümlülüklerinin ve ürün sorumluluğu tazminatının diğer iktisadi işletmecilere uygulandığı durumlar düzenleniyor. İmalatçı piyasaya, ancak teknik düzenlemesine veya genel ürün güvenliği mevzuatına uygun ürünleri arz edecek. Üretici, uygunluk değerlendirmesine ilişkin teknik dosyayı ve belgeleri teknik düzenlemede belirtilen sürede, süre belirtilmediği hallerde ürünün piyasaya arz edildiği tarihten itibaren en az 10 yıl boyunca muhafaza edecek. Buna göre, ürünü kendi isim veya ticari markası altında piyasaya arz eden veya piyasada bulundurulan ürünü teknik düzenlemesine veya genel ürün güvenliği mevzuatına uygunluğunu etkileyecek şekilde değiştiren ithalatçılar ile dağıtıcılar imalatçı sayılacak ve imalatçının yükümlülüklerini yerine getirmekle sorumlu olacak. GÜVENİLEBİLİR ÜRÜN İÇİN GÜVENİLİR İNSAN YETİŞMELİ Oyuncaktan Gıdaya Her Kurumda Ürün Güvenliği panelinde konuşan İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu Sayman Üyesi Ahmet Özer, üretici ve tüketicinin ahlaklı olması gerektiğine dikkat çekti. Özer, “Eğitim ve öğretim sürecinde insanlarımızı ahlaklı olmaya teşvik etmeliyiz. Eğer insanımızı düzgün yetiştiremezsek hiçbir kanuni uygulama ile bunu engelleyemeyiz. Güvenilebilir ürün üretmenin en büyük şartı güvenilir insan yetiştirmek” dedi. ZİRAİ İLAÇ KALINTISI DENETİMİ İstanbul Tarım İl Müdürü Ahmet Yavuz Karaca, çağımızın en büyük problemlerinden birinin zirai ilaç kalıntıları olduğunu söyledi. Karaca, “Üreticilerimizin zirai üretimde ilaçları zamanında kullanmış olması gerekiyor. Bunun kontrolünü hem tarlada hem tüketiciye ulaştığı mekanlarda yapıyoruz. Bugün hem Ataşehir hem Bayrampaşa halinde denetimlerimizi gerçekleştiriyoruz” dedi.

13 Şubat 2020 Perşembe