Türkiye'nin HUB sistemi ve modemlerde dışa bağımlılığının azaltılması hedefleniyor

Türksat AŞ'den yapılan yazılı açıklamaya göre, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Ar-Ge Fonu'ndan desteklenenprojeye,ASELSAN ile 17 Şubat'ta sözleşme imzalanarak başlandı. ProjeyleTürksat 4B uydusu üzerinden sağlanan Ka Bant servislerine ek olarak, 2021 yılında fırlatılması planlanan Türksat 5B uydusu üzerinden de Ka Bant servisleri sunulacak.Bu kapsamda, VSATsistemlerinde kullanılan Ka Bant hizmetlerinde noktadan noktaya haberleşebilen HUB sistemi ve modemlerin yerli ve milli imkanlar ile üretilmesi sayesinde ülkenin dışa bağımlılığı azalacak. Ayrıca kurulacak uçtan uca entegre bir sistem ile uydulardaki data trafiği daha güvenilir hale gelecek.Yüksek teknoloji seviyesindeürün sunmayı hedefleyen projenin sağlıklışekilde ilerleyebilmesi amacıylaher aşaması için farklı amaçve hedefler belirlendi. Proje kapsamında ortaya çıkacak ürünlerin,muadilleri ile kalite, performans ve güvenlik alanlarında yarışabilecek ve katma değeri yüksek ürünler olması hedefleniyor.

23 Şubat 2021 Salı

Moody's: İslami finans 2021 yılında büyümesini sürdürecek

Kredi derecelendirme kuruluşundan yapılan açıklamada, “İslami finans, destekleyici hükümet politikaları, güçlü ürün talebi, pazarın derinleşmesiyle salgının yarattığı zorluklara rağmen birden fazla cephede büyümeye devam edecek” değerlendirmesinde yer verildi. Açıklamada, “Sukuk ihracı rekor seviyelere yakın olacak, takaful (sigorta) primleri istikrarlı bir şekilde artacak ve İslami fonlar yıllık yüzde 4-5 büyüyecek” öngörüsüne yer verildi. Açıklamada değerlendirmelerine yer verilen Moody’s Başkan Yardımcısı ve Kıdemli Analist Ashraf Madani ise, “İslami finansın 2021 ve sonrasında yükselmeye devam etmesini ve büyüme trendini sürdürmesini bekliyoruz. Sektör, geniş Müslüman nüfusa sahip ülkelerde genel olarak yetersiz temsil edilmeye devam ediyor. Bu durum büyüme için bol alan sağlıyor.” ifadelerini kullandı. Madani, “Küresel sukuk ihracının, 2020'de yaklaşık 205 milyar dolarlık rekor ihracın ardından 2021'de yaklaşık 190-200 milyar dolar arasında istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

23 Şubat 2021 Salı

Avusturya'nın Türkiye Ticaret Müsteşarı Karabaczek: Türk inşaat şirketleriyle iş birliğinde büyük potansiyel görüyoruz

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre,Avusturya, 2002 ile 2020 (Ocak-Ekim) yılları arasındaTürkiye'ye en çok uluslararası doğrudan yatırım yapan 4'üncü ülke konumunda yer alıyor. Ülkenin söz konusu dönemde Türkiye'ye toplam doğrudan yatırım tutarı 10 milyar 632 milyon doları buldu. Bu tutarın artışı için çeşitli iş birliği imkanları da değerlendiriliyor. Avusturya'nın Türkiye Ticaret MüsteşarıGeorg Karabaczek, Avusturya'nın Türkiye'ye yaptığı ve yapmayı planladığı yatırımlara ilişkin değerlendirmede bulundu. Avusturyalı yatırımcıların Türkiye'yi tercih etmesinde etkili olan faktörlere değinen Karabaczek, "Jeopolitik konum ve güçlü lojistik bağların yanı sıra ülkede birçok sektörün ihracat odaklı olması nedeniyle üretimde kaliteye verilen değer, iş gücü kapasitesi, başarılı mühendisler, doğu ülkelerine ve Afrika'ya erişim imkanı, Türkiye'ye yatırımı cazip kılan faktörler." diye konuştu. Karabaczek, Türkiye'nin coğrafi konumuyla da Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika pazarları için ideal bir köprü olduğuna dikkati çekerek, bölgedeki çoğu ülkeden temsilcilikleri ağırlamasının yanı sıra Türk Hava Yolları gibi güçlü lojistik hizmet sağlayıcıları ile çok iyi bir uçuş ağı sunmanın İstanbul'u iş yapmak için ideal bir yer haline getirdiğini söyledi. Türkiye'nin Avrupa'ya yakın ve nüfusuyla büyük bir ülke olduğunu vurgulayan Karabaczek, ülkenin genç ve eğitimli insanlarıyla da önemli bir pazar olduğunu bildirdi. TÜRKİYE YATIRIMLARIMIZDA ÖNDE GELEN SEKTÖRLER KAĞIT, AMBALAJ VE LOJİSTİK Karabaczek, Avusturyalı firmaların Türkiye'ye yatırımında önde gelen sektörlerin kağıt, ambalaj ve lojistik olduğunu dile getirerek, ayrıca aydınlatma, şehir-bölge planlama, "master planning" gibi alanlarda da Türkiye'nin birçok şehrinde Avusturya markalarının bulunduğunu kaydetti. Şehir içi teleferik sistemleri, park geçiş sistemleri, inşaat malzemeleri, yol bariyerleri ve havaalanı aydınlatmalarında da Avusturyalı şirketlerin Türkiye'de aktif olarak birçok projede yer aldığına işaret eden Karabaczek, İstanbul Havaalanı'nı sektörün önde gelen iki farklı Avusturyalı aydınlatma firmasının ışıklandırdığı bilgisini verdi. Karabaczek, Türkiye'de imalatçı arayışlarının ise başta tekstil, makine, metal, otomotiv olmak üzere birçok alanda bulunduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu: "Türkiye'de son zamanlarda artan bilişim teknolojileri, esnek ve hızlı karar alma mekanizmaları ile bu şartlar daha verimli hale gelse de hala bazı alanlarda geliştirmeye açık noktalar bulunuyor. Avusturya'nın teknoloji konularında başarılı çalışmaları Türkiye'de de hayli ilgi buluyor." Karabaczek, Avusturyalı firmaların Türkiye'de biyolojik su arıtma tesislerinden raylı ulaşım sistemleri ve yol teknolojilerine kadar farklı alanlarında da projelerinin bulunduğunu ifade etti. ENERJİ, GERİ DÖNÜŞÜM SİSTEMLERİ, ÇÖP VE SU ARITMADA TÜRKİYE DAHA FAZLA YATIRIM YAPMALI Türkiye'de yatırımcılar için potansiyel vadeden sektörlere ilişkin de değerlendirmede bulunan Karabaczek, enerji, geri dönüşüm sistemleri, çöp ve su arıtma gibi alanlarda ülkenin daha fazla yatırım yapması ve çevre teknolojilerini devreye sokmasının faydalı olacağını söyledi. "Özellikle inşaat sektöründe, Türk inşaat şirketleri ile Avusturyalı tedarikçiler arasında daha fazla iş birliğinde büyük potansiyel görüyoruz." diyen Karabaczek, Avusturya'nın resmi ihracat destek kuruluşu Oesterreichische Kontrollbank AG (OeKB) ve Türk Eximbank arasında yapılan reasürans iş birliği anlaşmasının üçüncü pazarlarda ortak projelerin finansmanını kolaylaştırmak için çok umut verici olduğunu dile getirdi. UZAK DOĞU'DA ÜRETİM YAPTIRAN AVUSTURYALI FİRMALAR TÜRKİYE'YE YÖNELİYOR Karabaczek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını döneminde yatırımların sektörel olarak farklılıklar gösterdiğine de değinerek, şunları kaydetti: "Çin ve Uzak Doğu'da üretim yaptıran Avusturyalı firmalar, ekonomik ve coğrafi avantajlarından dolayı Türkiye'ye yönelmeye doğru adımlar attı. Talepler bu konuda artış gösterdi. Avusturya Başkonsolosluğu Ticaret Ofisi olarak bizler de Avusturyalı firmalara bu konuda en verimli şekilde destek olmaya ve doğrudan iş birliği yapabilecekleri firmalara ulaşmalarına ve onları sanal ortamda bir araya getirmeye çalıştık." "Nearshoring (yakında pazar)" trendinin Türk şirketleri için de çok umut verici olabileceğine dikkati çeken Karabaczek, "Türkiye'den daha fazla ürün tedarik etmek için Avusturya'dan belirgin bir ilgi görüyoruz." ifadelerini kullandı. Karabaczek, Avusturya Başkonsolosluğu Ticaret Ofisi ile ilgili etkinlik ve yatırım haberlerinin "www.advantageaustria.org/tr" internet adresinden takip edilebileceğini sözlerine ekledi.

23 Şubat 2021 Salı

Uzaktan çalışma sistemi konut ve konaklama tercihlerini değiştirdi

İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İşadamları Derneği(İMSİAD) Yönetim Kurulu BaşkanıMustafa Andıç, 2020'de salgına rağmen konut kredisi faizlerinde indirime gidilmesinden dolayı sektörün yaklaşık 1,5 milyon konut satışıyla yılı iyi bir seviyede tamamladığını söyledi. Bu yıl sektörün gidişatını Kovid-19 süreci ve aşılamanın etkilerinin belirleyeceğini dile getiren Andıç, 2021'in ilk yarısının ardından salgının etkilerinin iyice azalmasını temenni ettiklerini kaydetti. Andıç, maliyet artışlarının konut fiyatlarını yükseltebileceği uyarısında bulundu. Konut arzında da azalma yaşanabileceğini kaydeden Andıç, "Yıllar itibarıyla bakıldığında 2018'den bu yana her yıl yeni ruhsatlar azalarak devam ediyor. Bu da arz eksiği oluşturacak ve insanlar aradığı evi rahat bulamayabilirler. O yüzden ev alma programları olan vatandaşların bu programlarını ertelememesinin faydalı olacağını düşünüyorum." dedi. "İMAR PLANLARIMIZDA DA PANDEMİ SONRASI BAZI REVİZYONLAR YAPMAMIZ GEREKEBİLİR" Andıç, dünyanın olağanüstü bir süreçten geçtiğini ve salgının insanların alışkanlıklarını da değiştirdiğini, buna paralel olarak konut taleplerinde değişimler olduğunu vurguladı. Bu dönemde yaygınlaşan uzaktan ve evden çalışmanın daha da artacağını ifade eden Andıç, ev bakan kişilerin çalışma alanı olup olmadığını sorduğunu aktardı. Mustafa Andıç, şu ifadeleri kullandı: "Önümüzdeki süreçte şehrin dışında yaşam başlayabilir. Yayvan bir yapılaşma olabilir. İnsanlar doğayla, yeşille, toprakla iç içe yaşam şekline geçebilirler. Oralara hızlı ulaşım sağlanabilirse şehir içinde toplu taşımadaki yoğunluk da azalabilir. Belki yakın gelecekte '3 gün tatil, 4 gün' çalışma da olabilir. Yaşam daha uzak noktalarda, doğayla daha iç içe olabilir. O zaman da iş yerlerine yakın konaklama alanları gündeme gelebilir. İnsanlar bir yurt veya otel gibi çalışma günlerinde konaklayıp tatil günlerinde kendi evlerine gidebilir. Dolayısıyla yaşam şartları, ev ve konaklama anlayışı çok farklı bir yere gidiyor. Belki imar planlarımızda da pandemi sonrası bazı revizyonlar yapmamız gerekebilir. Değişimin çok hızlı olduğu bir sürecin içindeyiz. Bunlara da sektör adapte olmaya çalışıyor. Dünya ikincisi olan Türk inşaat sektöründen bahsediyoruz. Her türlü bilgi birikimimiz var. Dolayısıyla güncel değişiklikleri de çok rahat sektörümüze hızla adapte edebilecek altyapımız var.” ÇALIŞMA ODASI OLAN, GENİŞ EVLER TERCİH EDİLİYOR Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Gayrimenkul Komitesi ve Bursa Sorumlu Emlak Danışmanları Derneği (BURSED) Başkanı Rıdvan Hasırcı ise ev sahibi olmak isteyenlerin artık doğayla iç içe, sosyal donatı ve yaşam alanlarının fazla olduğu yapıları tercih ettiğine dikkati çekti. Salgınla değişen çalışma şartlarının yaşam alanlarını da etkilediğini anlatan Hasırcı, "Artık insanların evlerine bakış açısı değişti. Koronavirüs nedeniyle evden veya uzaktan çalışma sürecinde insanlar evlerinde daha fazla vakit geçirmeye başladı. Bununla birlikte evlerde çalışma alanlarına ihtiyaç oldu. Yeni ev almayı düşünen kişiler, tercihini çalışma odası olan ve geniş evlerden yana kullanıyor. Bu süreçte havalandırma açısından balkonu bol olan evler de tercih ediliyor." diye konuştu. Hasırcı, insanların genellikle şehir merkezindeki evlerden ziyade kent merkezi dışında doğaya yakın, nüfus yoğunluğunun az olduğu yerleşim yerlerini tercih ettiğini sözlerine ekledi.

23 Şubat 2021 Salı

Emtia piyasasında geçen hafta sert yükselişler ön plana çıktı

Emtia piyasasında geçen hafta genel anlamda pozitif bir seyir izlenirken, analistler, üretim tahminlerindeki düşüş ve artan talebin fiyatların artışını desteklediğini ifade etti. Emtia piyasasında işlem gören ürünlerde geçen hafta kayda değer yükselişler görüldü. Her ne kadar altın, gümüş, Brent petrol ve paladyum fiyatlarında sınırlı gerilemeler görülse de şeker, bakır, pamuk, nikel ve platin fiyatlarındaki artışlar dikkati çekti. ABD'deki ekonomik destek paketine ilişkin gelişmeler, dolar endeksinin seyri ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına ilişkin haber akışı, piyasa fiyatlamaları açsısından belirleyici olmaya devam ediyor. Analistler, emtia tarafında üretim tahminlerindeki düşüş ve artan küresel talebin geçen hafta emtia fiyatlarını yukarı yönlü etkilediğini söyledi. Kötü hava şartlarının arza yönelik endişeleri artırdığına işaret eden analistler, özellikle ABD'de artan soğuk havalarla buğday fiyatlarında artışlar görüldüğünü kaydetti. Emtia piyasasında geçen hafta en fazla yüzde 8,4 ile şekerin fiyatı arttı. Şekerin fiyatı, 0,1704 dolarla Nisan 2017'den bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Şeker üretim tahminlerinde yaşanan düşüş ve petrol fiyatlarındaki artış, fiyatlarda yükselişe neden oldu. BAKIR DA ÖN PLANA ÇIKTI Bakırın libresi de 4,0664 dolarla Eylül 2011'den bu yana en yüksek seviyesini gördü. Analistler, Çin'den gelen kuvvetli talep ve Kovid-19 salgınında aşılama çalışmalarının etkisiyle küresel büyümenin destekleneceğine dair beklentilerin bakır fiyatlarını yukarı yönlü etkilediğini söyledi. Bakır fiyatları, geçen hafta Çin'de tatil olmasına karşın yükseliş eğilimini sürdürdü. Pamuk, 0,9116 dolarla Haziran 2018'den bu yana, Nikel de 8,9103 dolarla Eylül 2014'ten bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Platin fiyatı da 1.340 dolarla Eylül 2014'ten bu yana en yüksek seviyeyi gördü. Brent petrolün varil fiyatı ise 64,8 dolarla geçen hafta içinde 13 ayın zirvesini görmesine karşın haftayı bir önceki hafta kapanışına göre düşüşle tamamladı. Emtia piyasasında geçen hafta en fazla altının ons fiyatı değer kaybetti. Temmuz 2020'den bu yana en düşük seviyesi olan 1.760,8 doları gören altının onsu, geçen hafta yüzde 2,3 değer kaybetti. Analistler, emtia fiyatlarındaki artışın küresel bazda enflasyonist baskı oluşturabileceğine ilişkin endişelerle yükseliş eğiliminde hareket eden ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin, altının ons fiyatını baskılamaya devam ettiğini söyledi. Vadeli işlem ve emtia piyasaları uzmanı Zafer Ergezen, küresel şeker tüketiminin, 2019 seviyesine bu yıl içerisinde dönmesinin beklendiğini, bu nedenle şeker fiyatlarının da güçlü seyrettiğini söyledi. Üretim tahminlerindeki düşüşün de fiyatları olumlu etkilediğini ifade eden Ergezen, her zaman göz önüne alınan petrol fiyatlarının da yükselişi destekleyen bir unsur olduğunu aktardı. Şekerde bu hafta yine güçlü bir piyasa görüleceği beklentisinin mevcut olduğunu belirten Ergezen, özellikle tüketime yönelik gelen tahminlerin fiyatların güçlü kalmasını sağlayabileceğini kaydetti. Ergezen, Hindistan'da şeker üretimine yönelik beklentilerde düşüş olduğunu belirterek, Rusya, Tayland ve AB'de de üretimin önceki yıla göre düşük kalacağı öngörüleri bulunduğunu söyledi. Petrol fiyatlarındaki yükselişin şeker piyasasını desteklediğini ifade eden Ergezen, "Şeker kamışı; etanol üretimi içim kullanılan ham maddelerden bir tanesi. Petrol fiyatlarındaki değişim, üreticilerin şeker veya etanol üretimini tercih etmesine neden oluyor." dedi. "EKONOMİLERİN AÇILACAĞI BEKLENTİSİ PAMUĞA OLUMLU YANSIYOR" Zafer Ergezen, ekonomilerin açılacağı beklentisinin pamuğa olumlu yansıdığını, özellikle Çin ekonomisinde büyümenin 2021 yılında yüzde 8'e ulaşabileceği beklentisinin pamuk talebine yönelik beklentilerin de artmasına yol açtığını söyledi. Bunun da fiyatları yukarı yönlü etkilediğini belirten Ergezen, "ABD'nin haftalık ihracat listesinde Çin'in yer almaya devam etmesi yakından takip ediliyor. Bu hafta içerisinde özellikle ekonomilere yönelik gelecek haberler etkili olmaya devam edecek. Haftalık ihracat rakamlarında Çin'in liste başında yer almaya devam etmesi, fiyatlara yönelik olumlu beklentilerin artmasına yol açıyor." değerlendirmesinde bulundu. Çin'in en büyük alım yapan ülkeler listesinde olmasının talep beklentilerini de artırdığını aktaran Ergezen, "Çin, dünyanın en büyük pamuk tüketicisi, ABD ise en büyük ihracatçısı." dedi. Ergezen, buğdayda da bu hafta Çin kaynaklı talep ve soğuk havalar nedeniyle fiyatlarda alıcılı bir yön izlenebileceğini ifade etti. Salgın sonrasında olumlu etkilenecek emtialardan bir tanesinin de kahve olarak gösterilebileceğini belirten Ergezen, şunları kaydetti: "Özellikle kahve zincirlerinin ve turizm sektörünün açılması, kahve talebine de olumlu yansıyacak. Bu nedenle aşılama ile ilgili haberler ve kısıtlamaların azaltılacağı haberleri, kahve piyasası üzerinde etkili olmaya devam edecek. Vietnam'da tatil sonrası piyasalar yeniden açıldı. Yeni teslimatların olması ile talep beklentileri olumlu etkilenebilir. Bu nedenle kahve piyasasının haftaya olumlu başlangıç yapması bekleniyor."

23 Şubat 2021 Salı