tatil-sepeti
Küresel borçlar 2021'de Çin'in etkisiyle 303 trilyon dolarlık rekor seviyeye ulaştı

Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF), "Küresel Borç Monitörü" raporunu yayımladı. Rapora göre, küresel borç tutarı, geçen yılın sonu itibarıyla 2020'ye kıyasla 10 trilyon doların üzerinde artarak 303 trilyon dolara yükseldi. Küresel borç tutarı, 2020'de Kovid-19 salgınının etkisiyle 33 trilyon dolarlık artış göstererek 292,6 trilyon dolar olarak kaydedilmişti. Küresel borçlarda geçen yıl yaşanan artışla özellikle Çin başta olmak üzere gelişmekte olan piyasaların borçlarındaki artış etkili oldu. Sektör bazında ise en büyük artış, kamu ve finansal olmayan şirketlere ait borçlarda görüldü. KÜRESEL BORCUN GSYH'YE ORANINDA DÜŞÜŞ Ekonomik toparlanma ve daha yüksek enflasyon, borç seviyelerinin istikrar kazanmasına yardımcı olurken, küresel borcun ülkelerin toplam GSYH'sine oranı geçen yıl yüzde 351'e geriledi. Küresel borcun ülkelerin GSYH'sine oranı 2020'de yüzde 360'ın üzerine çıkarak tüm zamanların en yüksek seviyesini kaydetmişti. Bu dönemde yaşanan düşüşe rağmen küresel borcun GSYH'sine oranı Kovid-19 salgını öncesi dönemin 28 puan üzerinde seyretti. Borcun dağılımına bakıldığında, hanehalkına ait borçlar 2021 sonu itibarıyla 56,9 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 88,8 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 88,1 trilyon dolar ve banka gibi finansal şirketlere ait borçlar 69,8 trilyon dolar oldu. Toplam GSYH'ye oranları dikkate alındığında, geçen yıl hanehalkına ait borçlar yüzde 66,4'ten yüzde 64,8'e ve finansal olmayan şirketlere ait borçlar yüzde 101,6'dan yüzde 98,4'e geriledi. Aynı dönemde kamuya ait borçlar yüzde 106,6'dan yüzde 104,7'ye ve finansal şirketlere ait borçlar da yüzde 85,8'den yüzde 83'e indi. ÇİN'İN BORCU 60 TRİLYON DOLARA YÜKSELDİ Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 2021'de 207,8 trilyon dolar olurken, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Brezilya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerin toplam borçları ise 95,7 trilyon dolar seviyesinde gerçekleşti. Bu dönemde Çin'in borcunda keskin bir artış yaşanırken, ülkenin borcu geçen yıl 7 trilyon dolar artışla 60 trilyon dolara yükseldi. Türkiye'de ise borçların GSYH'ye oranları dikkate alındığında, geçen yılın son çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine kıyasla hanehalkına ait borçlar, 1,8 puan azalışla yüzde 16,2'ye gerilerken, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 1,3 puan artarak yüzde 73'e ve kamuya ait borçlar 1,1 puan artışla yüzde 43,4'e çıktı. Türkiye'de banka gibi finansal şirketlere ait borçlar ise bu dönemde 6 puan artarak yüzde 34'e yükseldi.

24 Şubat 2022 Perşembe

Çin, emeklilik yaşını 2025'ten itibaren aşamalı olarak artıracak

Çin'de kabine işlevini yerine getiren Devlet Konseyi'nden yapılan açıklamada, emeklilik yaşının 2021-2025 yıllarını kapsayan 14. Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminin sonundan itibaren "aşamalı olarak öteleneceğini" bildirdi. Ülkede halen emeklilik yaşı sınırı erkeklerde 60, kadınlarda ise işçi sınıfında 50, ofis çalışanlarında 55 olarak uygulanıyor. Söz konusu yaş sınırları Çin Halk Cumhuriyeti'nin (ÇHC) kuruluşunu izleyen yıllardan bu yana hiç değişmedi. ÇHC'nin kurulduğu 1949 yılında ülkede ortalama yaşam beklentisi 35 iken 2019 yılında 77,3'e kadar çıktı. Devlet Konseyi açıklamasında, değişikliklere ilişkin somut bilgi vermezken sosyal güvenliğin geliştirileceği, emeklilik maaşı ve genel sağlık sigortasının geliştirilerek daha fazla insanı kapsayacak hale getirileceği kaydedildi. Çin'de emeklilik sistemi halen yalnızca kamu sektörü çalışanları ile bazı özel sektör kurumunda çalışanları kapsıyor. NÜFUS ARTIŞ HIZINDAKİ DÜŞÜŞ ÇALIŞAN NÜFUSUN PAYINI AZALTIYOR Doğum oranları ile ölüm oranları arasındaki farkın 1998'den bu yana yüzde 1'in altında olduğu Çin'de nüfus artış hızı giderek düşüyor. Çin'de 2020 sonunda yapılan 10 yıllık nüfus sayımı sonuçlarına göre, ana kara nüfusu, 10 yılda yaklaşık 72 milyon artarken, yıllık ortalama artış binde 5,3 olmuştu. Nüfus artış hızı, önceki 10 yıla göre binde 0,4 azalmıştı. 2020 sayımı sonuçlarına göre Çin nüfusunun yüzde 17,95'ini 0-14 yaş, yüzde 63,35'ini 15-59 yaş ve yüzde 18,70'ini 60 ve üzeri yaştakilerin oluşturduğu bildirilmişti. Toplam nüfus içinde 0-14 yaş grubunun payı önceki 10 yıla göre yüzde 1,35 artarken, çalışma çağındaki 15-59 yaş nüfusun payı yüzde 6,79 azalmıştı. 60 yaş üzeri yaşlı nüfusun payı ise yüzde 5,44 artmıştı. Çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içinde azalması, buna karşılık bakıma muhtaç yaşlı nüfusun artması, ekonomik büyümenin sürdürülebilirliği açısından kuşkuların dile getirilmesine yol açmıştı.

23 Şubat 2022 Çarşamba

Temiz enerjiye geçişle yarım trilyon dolarlık boru hattı projesi atıl kalabilir

Küresel Enerji Takipçisi (GEM) tarafından yapılan yeni araştırmaya göre, dünya genelinde doğal gaz boru hattı planlamalarında görülen artış iklim hedeflerini tehdit ediyor. Geçen yıl dünyada inşa edilen boru hattı uzunluğu Kovid-19 salgını kaynaklı aksaklıklara bağlı olarak 6 bin 500 kilometreyle 1996'dan bu zamana kadarki en düşük seviyede olmasına rağmen, bu yıl 36 bin 800 kilometre uzunluğunda doğal gaz boru hattı projesinin işletmeye alınması planlanıyor. Dünyada hali hazırda 70 bin 900 kilometre uzunluğunda boru hattı inşa edilirken, 122 bin 500 kilometrelik boru hattı proje aşamasında bulunuyor. Bu projelerin toplamda 485,8 milyar dolar değerinde sermaye harcaması oluşturduğu hesaplanıyor. Küresel ısınmayı 1,5 dereceyle sınırlandırma ve net sıfır emisyon hedefleriyle uyumlu olmayan bu projelerin temiz enerjiye geçişin hızlanmasıyla "atıl varlık" haline gelme riski bulunuyor. ÇİN, HİNDİSTAN, AVUSTRALYA VE ABD, BORU HATTI PLANLARINDA BAŞI ÇEKİYOR Boru hattı genişleme yatırımlarında ilk sırada Çin yer alıyor. Çin'de inşası devam eden 26 bin 300 kilometre uzunluğunda doğal gaz iletim boru hattının yanı sıra 29 bin 800 kilometre uzunluğunda boru hattı proje aşamasında bulunuyor. Çin'de inşaat halinde ve proje aşamasındaki boru hatlarının atıl varlık riski 89,1 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Bu rakam Hindistan'da 14,7 milyar dolar, Avustralya'da 18,6 milyar dolar ve ABD'de 47,6 milyar dolar seviyesinde bulunuyor. ABD'nin bu yıl dünyanın lider doğal gaz ihracatçısı olması bekleniyor. GEM araştırmacısı Baird Langenbrunner, rapora ilişkin değerlendirmesinde, geçen yıl doğal gaz boru hatları geliştirmede durağanlık yaşandığını belirterek, "Ne yazık ki bu durağanlık iklim krizinden ziyade salgın kaynaklıydı. Geleceğe baktığımızda ise planlama aşamasındaki yaklaşık yarım trilyon dolarlık doğal gaz boru hattı projesi, dünya yenilenebilir enerji kaynaklarına geçtikçe atıl varlık haline geleceğinden, ekonomik olarak hiçbir anlam ifade etmiyor." ifadelerini kullandı.

22 Şubat 2022 Salı

AB'nin organik tarım alanları artıyor

Avrupa İstatistik Kurumu (Eurostat), AB üyesi 27 ülkede 2020 yılındaki organik tarım alanları hakkında verileri yayımladı. Buna göre, Avrupa'da son yıllarda organik tarım yapılan alan artış gösterdi. AB ülkelerinde 2012 yılında 9,5 milyon hektar olan organik tarım alanı, yüzde 56 artarak 2020'de 14,7 milyon hektarı buldu. Böylece AB ülkelerinin toplam kullanılan tarımsal alanının yüzde 9,1'inde organik tarım gerçekleştirildi. Polonya dışındaki bütün AB üyesi ülkelerde 2012-2020 arasında organik tarım yapılan alan arttı. AB ülkeleri arasında kullanılan tarımsal alanın en büyük kısmında organik tarım yapılan ülke Avusturya oldu. Avusturya'da toplam tarımsal alanın yüzde 25'i, Estonya'da yüzde 22'si ve İsveç'te yüzde 20'sinde organik tarım yapıldı. En düşük organik tarım alan oranına sahip ülkeler ise Malta, İrlanda, Bulgaristan ve Polonya olarak belirlendi.

22 Şubat 2022 Salı

Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş küresel buğday piyasalarını derinden sarsabilir

Rusya ve Ukrayna'nın küresel buğday ihracatındaki toplam payları 2019'da yüzde 25 düzeyinde gerçekleşti. Dünyanın en büyük buğday ihracatçısı Rusya'nın 2019'da küresel buğday ihracatındaki payı yaklaşık yüzde 18 düzeyinde bulunurken, Mısır, 2,5 milyar dolarla ülkede üretilen buğdayın ana ithalatçısı konumunda yer aldı. Buğday ihracatı 2021'de bir önceki yıla kıyasla yüzde 8,5 artarak 8,8 milyar dolara çıkan Rusya, enerji ihracatına yönelik bağımlılığından kurtulmak için tarım sektörüne yönelik yatırımlarını gelecek yıllarda artırmayı planlıyor. Yüzyıllardır önemli bir buğday üreticisi konumunda olan ve Avrupa'nın "ekmek sepeti" olarak bilinen Ukrayna da dünyanın en büyük 5'inci buğday ihracatçısı olarak ön plana çıkıyor. Ukrayna, 2019'da 3,1 milyar dolar buğday ihraç ederken, Mısır, yüzde 22,2 pay ve 685 milyon dolar ithalatla Ukrayna'nın da buğday ihracatında aslan payına sahip. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre, 2020'de Lübnan'da tüketilen tüm buğdayın yaklaşık yüzde 50'si, Yemen'de yüzde 22'si ve Libya'da yüzde 43'ü Ukrayna'dan ithal ediliyor. UKRAYNA, BÜYÜK ORANDA KARADENİZ İHRACAT YOLUNU KULLANIYOR Ukrayna, yakındaki komşularına kara yoluyla az miktarda buğday ihraç ediyor. Ülkenin ihraç ettiği buğdayın neredeyse tamamı Karadeniz'deki limanlardan sevk ediliyor. ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre, Ukrayna'nın buğday ihracatının yüzde 95'i Karadeniz üzerinden gerçekleştiriliyor. Analistler, Rusya ile Ukrayna arasındaki olası bir çatışmanın Karadeniz’e sıçraması ve bölgedeki buğday ticaretinde yaşanabilecek ufak aksaklıkların dahi küresel buğday fiyatlarında yüzde 10 ila 20 civarında artışa neden olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor. BÖLGE, TÜRKİYE'NİN TARIM İHRACAT SEKTÖRÜ İÇİN ÖNEMLİ Gerek buğday ithalatı gerekse de işlenmiş buğday ürünlerinin ihracatında Karadeniz havzasında önemli bir yere sahip Türkiye de Rusya-Ukrayna arasındaki gerginliğin tarım sektörüne olası etkilerini yakından takip ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye'nin toplam buğday ve buğday ürünleri ithalatında Rusya'nın payı 2021'de yüzde 66, Ukrayna'nın payı ise yüzde 18,5 düzeyinde gerçekleşti. Türkiye, 2020'de yaklaşık 21 milyon ton buğday üretimi gerçekleştirirken, ithalatın ana nedeni olarak buğdaya dayalı mamul madde ihracatının karşılanması gösteriliyor.

22 Şubat 2022 Salı