tatil-sepeti

Türkiye, geçtiğimiz günlerde Türk Hava Kuvvetleri görüşüne sunulan Milli Muharip Uçağı (MMU) Kaan’ın gururunu yaşadı. Göklerde hava kuvvetlerinin ana savunucu gücü olması planlanan milli muharip uçağının ismi, Türk devlet büyüğü Oğuz Kağan’dan geliyor.

Türk töresinin kurucu atası olarak bilinen Oğuz Kağan’ın devlet kurarken en büyük düsturu ise cihan hakimiyeti anlayışıydı. 

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Yerli savunma sanayinde her geçen gün yeni atılımlarla envanterini güçlendiren Türkiye, en son Milli Muharip Uçağı’nın (MMU) sevincini yaşadı. İsmi Kaan olarak açıklanan uçak, Türk Hava Kuvvetleri’nin ana savunucu gücü olarak konumlandırılacak. Hanların hanı, hükümdar anlamını taşıyan Kaan isminin en büyük taşıyıcılarından biri, Türklerin devletleşme sürecinde ilk adımı atan Oğuz Kağan. Kimi tarihi kayıtlarda Büyük Hun İmparatoru Mete Han’la aynı karakter olduğu yer alan Oğuz Kağan ismi, Türk destan kültürü için de büyük önem taşıyor.



TARİHİ NET DEĞİL

 

Türk kültür tarihinin en önemli kaynaklarından biri olarak kabul edilen Oğuz Kağan Destanı’nın yazılış tarihi hakkında net bir bilgi bulunmuyor. Ancak genel görüş, Oğuz Kağan Destanı’nın katmanlar halinde ve uzun yıllara yayılarak yazıldığı. İlk olarak Oğuz Kağan’ın devletleşme ve cihan hakimiyeti kurma yolundaki gayretlerinin anlatıldığı destanda geçen oğuz kelimesinin ise Türk milletinin genelini temsil ettiği görüşü hakim. 

 

ORİJİNALİ PARİS’TE

 

Milattan önce 209 ile 174 yılları arasında hüküm sürmüş olan Mete Han’dan başlayan destan, yıllar içinde genişletilip farklı eklerle kapsamlı hale getirilmiş. İlk olarak sözlü kültür geleneğinin bir gereği olarak dilden dile dolaşan destan, yazılı olarak 1300’lü yıllarda kayda alınmış. Orijinal dili Uygurca olan Oğuz Kağan Destanı’nın ana metni Paris Milli Kütüphanesi’nde bulunuyor. Destanda İslam öncesi Türk toplumunun yaşayışına dair ipuçları da bulunuyor. 

 

FARKLI VERSİYONLAR

 

Tarihi kayıtlarda Uygur harfli tek bir Oğuz Kağan Destanı bulunduğu, ancak buna mukabil farklı dönemlerde 18 adet daha Oğuz Kağan Destanı yazıldığı yer alıyor. Oğuz Kaan Destanları’nın Uygur dilinde kayda geçen nüshasının dışındaki diğer nüshalar, İslamiyet sonrası Türk toplumunun yaşayışını anlatıyor. Batı rivayeti olarak anılan bu nüshaların en eskisinin ise 1300’lü yıllara ait olduğu tahmin ediliyor. 

 

TOPKAPI SARAYI’NDA

 

Oğuz Kağan Destanları’nın en önemli nüshalarından biri de İlhanlı Sarayı’nda vezir olarak görev yapan Reşidettin’in yazdığı ‘Tarih-i Oğuzan ve Turkan’ isimli eser olarak kabul ediliyor. Reşidettin Oğuznamesi olarak kayıtlarda kendine yer bulan bu nüshada Türklerin İslam dinini kabul ettikten sonraki kahramanlık hikayeleri anlatılıyor. Eserin bu nüshasının 1317 yılında yapılmış orijinal kopyalarından biri, bugün Topkapı Sarayı’nda bulunuyor. Minyatürlerle süslenmiş olan bu Oğuz Kağan destanı, birkaç eksik sayfası dışında orijinalliğini muhafaza ediyor. 

 

TÜRK TARİHİNE AİT İSİMLER YAŞATILIYOR

 

Milli savunma sanayi, her geçen gün yeni ürünlerle gelişirken yerli ürünlerin isimleri de Türk tarihinde iz bırakmış isimlerden seçiliyor. Genel amaçlı helikopter olarak tasarlanan Gökbey, füze sınıfında yer alan Gökdoğan ve Bozdoğan, mayın avlama gemisi olarak tasarlanan Osmangazi, Sarucabey, Karamürsel bey, insansız hava aracı Aksungur bunlardan sadece bazıları. 

08 Mayıs 2023 Pazartesi

Ancak içe dönen ruhların dışa dönebileceğini söyleyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, “Bazen öyle dolar ki insan, bunun sonucu ancak taşmaktır” diyor. Karaoğlu; sanatı, yola şahitlik ederek yolda kalmaya niyet etmek olarak nitelendiriyor.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Biraz puslu, biraz güneşli, biraz akışta, biraz teyakkuzda, biraz farkında, biraz dışında… “Kimi zaman olur ki, devam ettiğim bir resmin başına haftalarca geçemem. Yollar aşarım, anlar biriktiririm, bir bakarım ki bir şey beni yeniden o esere doğru yönlendiriyor” diyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, sanatı ‘yolda olma hali’ olarak tanımlıyor. İçe dönüş ve yol anahtar kelimeleri ile Şems isimli koleksiyonunu oluşturan Karaoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

HER HAL İNSAN İÇİN 

 

* Neden Şems? 

 

Şems, biliyorsunuz Arapça’da güneş demek. Bu sergi, doğadan ve güneşten ilham alarak oluşturduğum bir sergi oldu. Genellikle Şems-i Tebriz-i gibi anlaşılıyor ilk etapta. Ancak ilk esin kaynağım güneş. Güneş, döngü ve dönüş üzerine çalışılmış parçalar bütünü diyebiliriz. İçe dönüşün çeşitli vesilelerle sembolize edildiği eserlerden oluşuyor. 

 

* İçe dönüş en nihayetinde Şems-i Tebrizi’ye de ulaşıyor sanki…

 

Evet, elbette Şems-i Tebrizi’ye de bakan bir yönü var. İçe dönüş çünkü başlı başına bir felsefe. İnsan anda kalarak, akışta yaşayarak bu hali yakalayabiliyor. Sürekli teyakkuz hali içe dönüşle tam uyumlanamıyor. Ancak elbette her hal insan için. Bazen akışta, bazen teyakkuzda olabiliyoruz. 

 

KENDİNİ ARAMAK 

 

* Şems sergisinin tanıtımında bir hikâyeden bahsediyorsunuz…

 

Aslında bu sergi, başlı başına bir hikâye. Misafirlerimizin sergiyi bir yolculuğa çıkmış gibi gezmesini istiyorum. Suda akışta kalır gibi bir hikâye bu… Ben de zaten onu hissederek bu sergideki eserleri oluşturdum. Sonrasında uzaklaşarak baktığımda gerçekten o suyun içinde süzüldüğümü hissettim.  

 

* Sanat eseri bir mesaj taşır mı? 

 

Her sanatçının beslendiği kaynaklar, etkilendiği dinamikler çok farklıdır. Bu bağlamda ben kendi eserlerim için ‘evet benim eserlerim bir mesaj taşıma misyonunda’ diyebilirim. Şems de kendini aramaya ve bulmaya dair bir mesajlar içeren bir sergi. 

 

SINIRLARDAN KURTULMAK 

 

* Kendini arama mesajına ulaşmak için bir hazır bulunuşluk hali gerekiyor ama değil mi? 

 

Aslında hem evet hem hayır diyebiliriz; çünkü bazen hazır bulunuşluk fikrinin kendisi dahi sınırlama olabiliyor. İnsan bazen hazır bulunabiliyor, ancak bunun farkında bile olmayabiliyor. Tıpkı bir yolculuk gibi aslında. Bazen çıktığınız A yolu sizi B sonucuna ulaştırmayabilir. 

 

* Zor bir şeyden bahsediyoruz sanki…

 

“Teslim olmalıyım” düşüncesi de bizi teslim olmaktan uzaklaştıran bir hal olabiliyor. Tüm sınırlayıcılıklardan kurtulup akıl yoluyla idrak edilemeyecek şeylerin his yoluyla idrakine doğru akan bir yolculuktan bahsedebilirim. 

 

BULANLAR ARAYANLARDIR

 

* İnsana ne iyi gelir? 

 

İnsan doğuma ve ölüme bir şahit. O arada bir kızıllık var; hangisi doğum, hangisi batım belli değil. İnce bir belirsizlik çizgisi var ve bu çizgi Yaratan’ın lütfu. O incecik çizgiyi bilmek ve orayı anlamaya çalışmak insana iyi gelecektir. Belki orayı aramaya çalışmak… Büyüklerin bir sözü vardır, “Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır” diye…

 

* Eserlerinizdeki Farsça rah-yol kelimesi de bu arayışın öyküsü diyebilir miyiz? 

 

Eserlerimin çoğunda yol ve güneş kelimelerine hat yazısı olarak yer verdim. Çünkü aramak bir yoldur. Yolda olmaktır, yola niyet etmektir. Koleksiyonumdaki eserlerimin ilhamını da yollarda heybeme ekledim. 

 

İLHAM BİTİNCE 

 

* Bir koleksiyonunun bittiğine nasıl karar veriyorsunuz? 

 

Aslında koleksiyon kendi kendini tamamlıyor. Şems de öyle oldu. Bir yerden sonra yaptığınız yeni eserler o koleksiyona uyumlanmıyor ve ‘tamam artık oldu’ diyorsunuz. Ben bu koleksiyonu yaklaşık 5 senede tamamladım. Aslında başlarken koleksiyon olacağına dair de bir fikrim yoktu. 

 

* Soyut resimde tamamlama haline nasıl ulaşıyorsunuz? 

 

Soyut resimde tamamen ilham üzere yola devam ediyorsunuz. Benim aylarca başına hiç geçmediğim eserlerim oldu. Bu kelimelerle anlatılamıyor. Bu arada başka resimlere de başlıyorum. Ama bir şey bu iki resmi birbirinden ayırıyor. Onun ilhamı farklı, öbürününki farklı… Biraz uzak kalıyorsunuz, bir süre sonra o yarım bıraktığınız eser size göz kırpıyor ve onun yarım kalmışlığını tamamlıyorsunuz. Şiir gibi aslında…

 

YOLLARIN İLHAMI 

 

“Sergideki en büyük eserim Hane Berduş’un ilhamı yollarda tamamlandı. Yollar bana çok farklı kapılar açtı.” 

 

İZLEYİCİNİN ANLAMASI 

 

“Eserlerimi içimdeki bir mesajla yapıyorum. İlla mesaj ileteceğiz diye bir kaygım da yok. Ama bir başkasının bir şeyler anlaması bizler için çok kıymetli.”

 

KALP ÇARPINTISINI YAKALAMAK

 

“İlham, aslında sözle anlatılamayacak bir şey. Biri bir esere bakarken kalbi çarpıyorsa onu yakalayabilmek ilhamdır.”

 

İNSAN SANATTIR 

 

“İnsan bütünüyle sanattır. Potansiyelimizi ne derece kullanıyoruz. Kimimiz yemek yaparak kimimiz bir tablo yaparak bu sanatı açığa çıkarabiliriz.” 

 

EN BÜYÜK İLHAM KAYNAĞI

 

“En çok doğada olmak bana ilham oluyor. Sonsuz nur sahibi olan Yaratıcı ile en çok doğada bağ kurduğumu hissedebiliyorum.”

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Kültür Sanat HünkarKasrı Şems

İstanbul Ticaret Üniversitesinin 24. Akademik Yılı Açılış Töreni, Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleştirildi.






Törende konuşan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, ÖSYM'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü kutladıklarını belirtti. 


Ersoy, "Her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 60'a yakın sınav yapan bir kurumuz. Bu yıl 3 milyon 120 bin adayı sınava aldık ve 980 bin öğrenciyi yerleştirdik." dedi.


Uluslararası alanda TR-YÖS adıyla öğrenci sınavları yaptıklarını dile getiren Ersoy, bu doğrultuda 1 milyon uluslararası öğrenci hedeflediklerini kaydetti.


Şubat 2025'te uluslararası öğrenciler için 4 beceriyi ölçen yeni bir sınavın hayata geçirileceğini söyleyen Ersoy, "Yusuf Tekin Bakanımızın tavsiyesiyle uluslararası alanda Türkçe sınavını da başlatacağız.


 Dijitalleşmeyle artan e-sınav kabiliyetiyle, ileride YKS'yi de e-sınav olarak yapmayı ve yılda birden fazla sınav gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal fayda sağlamanın üniversitelerin asli görevleri olduğunu vurgulayan Ersoy, "İbni Sina, Farabi ve Cezeri gibi bilim insanlarını yetiştiren bu coğrafya, bugün de Necmettin Erbakan, Aziz Sancar ve İskender Pala gibi isimler yetiştirecek." ifadelerini kullandı.


Dünyada yaşanan savaşlara ve insan hakları ihlallerine değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Bugün burada rahat bir açılış yapıyoruz ancak Gazze'deki akademisyenler ve öğrenciler aynı imkana sahip değil. Katil İsrail devletinin zulmüne tanık oluyoruz. İnşallah bu tür açılışlar, özgür Filistin'in kurulmasına vesile olur."


İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek ise "Bugün baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilgi üreten kurumların fayda eksenli bilgisiyle elde ettikleri sonuçlardır. Ancak teknolojik gelişmelerle elde edilen gücün adil kullanımı değer üreten, yani ahlak bilgisiyle mümkün olmaktadır. Bu dönemde üniversitemizin değer ve fayda bilgisinin birlikte işlendiği bir üniversite olması temel hedeflerimiz arasında olacaktır." şeklinde konuştu.


Törene, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Pala, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri ile öğrenciler katıldı.

16 Eylül 2024 Pazartesi