tatil-sepeti

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden derlenen bilgilere göre, 2013-2017 döneminde ithal edilen güneş gözlüğü adedi, 34 milyon 243 bin 93 olarak kayıtlara geçti. En fazla ithalat yapılan yıl 2015 olarak belirlenirken, anılan yılda 135 milyon 323 bin 748 dolarlık dış alım yapıldı. Beş yılda gerçekleştirilen toplam ithalat ise 628 milyon 748 bin 962 dolar oldu.

PLASTİK CAMLI İLK SIRADA

Tür bazında değerlendirildiğinde ise en fazla ithalatı yapılan gözlükler, plastik camdan imal edilenler oldu. Bu tür gözlükler için 5 yılda toplam 490 milyon 864 bin 237 dolar ödenirken, plastik camlı gözlüklerin toplam gözlük ithalatı içindeki payı yüzde 78 olarak kaydedildi.

YARISI ÇİN’DEN

Ülke bazında değerlendirildiğinde de son 5 yılda Türkiye’nin en fazla ithalat yaptığı ülke Çin olarak tespit edildi. Söz konusu ülkeden anılan dönemde 321 milyon 867 bin 229 dolarlık alım gerçekleştirilirken bu tutar, toplam güneş gözlüğü ithalatının yüzde 51.2’sini oluşturdu.

Çin’in ardından en fazla ithalat yapılan ülke ise İtalya olarak belirlendi. İtalya’dan 5 yılda 261 milyon 177 bin 407 dolarlık güneş gözlüğü satın alınırken, bu tutarın toplam ithalat içindeki payı yüzde 41.5 oldu.

Böylece Çin ve İtalya’dan yapılan ithalatın 5 yıldaki toplam payı yüzde 93 olarak hesaplandı.

STANDART DIŞI GÖZLÜK SAĞLIĞA ZARARLI

Gözlükçülük sektörü temsilcileri, standart dışı üretilmiş ve kaçak güneş gözlüklerinin insan sağlığına ve ülke ekonomisine zarar verdiğini söylüyor. Gözlükçüler, “İşportada, cami önlerinde, kahve köşelerinde, spor mağazalarında, marketlerde, alt geçitlerde, garanti belgesiz, UV ışınlarından koruma özelliği bulunmayan güneş gözlükleri halk sağlığı açısından ve ülkemize kayıt dışı sokulması nedeniyle kamu zararı bakımından endişe verici” diyor. Söz konusu ürünlerin göz sağlığına son derece zararlı olduğunu belirten gözlükçüler, ünlü markaların taklitlerinin sahte ve ucuz olmasının yanı sıra satın alan için de suç teşkil etmemesi nedeniyle piyasada önemli miktarda kendine yer bulduğunu dile getiriyor.

AZ TEHLİKELİ ÜRÜN SINIFINA GİRİYOR...

Gözlükçüler, çocukların ve gençlerin yaygın olarak kullandığı plastik camlı güneş gözlüklerinin, ‘çoğunlukla işçilerin gözlerine çapak kaçmasını engelleyen sert plastikten bir ürünmüş’ gibi Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği’ne göre ithal edildiğine dikkat çekiyor. Güneş gözlüklerinin ithalat denetim-lerinin ilgili yönetmeliğe tabi bir ürün olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı adına Ekonomi Bakanlığı’nca gerçekleştirildiğini vurgulayan gözlükçüler, şunları söylüyor: “İlginç yanı, güneş gözlüklerinin mevzuata göre tehlike sınıfı en düşük olan, az tehlikeli ortamlarda kullanılabilecek Kategori 1 sınıfına girmesi. Bu bahisle ithalatçının güneş gözlüğü ithal edebilmek için üreticiden veya tedarikçiden almış olduğu beyanı Ekonomi Bakanlığı’na ibraz etmesi yeterli oluyor.”

28 Mayıs 2018 Pazartesi

Etiketler : Sektörel

Kötü giden havalar, balık tezgahını da vurdu. Olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçılar av için denize açılamadı. Karadeniz’de av sezonunun başlamasıyla bol miktarda avlanan ve tanesi 50 liradan satılan palamutun fiyatı, 150 liraya kadar çıktı.


 

Saathane Meydanı'nda balıkçılık yapan Dündar Kırbaş, olumsuz hava şartları nedeniyle balıkçıların av için denize açılamadığını söyledi.

 

Kırbaş, bu durumun balık fiyatlarına yansıdığını ifade ederek, "Balığın azalması da bu duruma etki ediyor. Olumsuz hava olmasaydı palamut 150 değil de yine 100 lira olacaktı. Şu an hem havanın etkisi hem de balığın azalmasıyla fiyatlar biraz yükseldi. Balıkçılar şu an denize açılamıyor." dedi.

 

Av sezonunun başında palamudun tanesinin 50 liradan satıldığını, daha sonra 70-80'i gördüğünü, şu an ise 130 ile 150 lira arasında satıldığını belirten Kırbaş, "Balıkta irileşme de var. 50 liraya sattığımız balığın şu an iki katı. Yani 400 gramdı balık, şu an 800-900 gram oldu." diye konuştu.

 

Balıkçı Halit Bayrak da balığın azalması nedeniyle fiyatların arttığına işaret ederek şunları dile getirdi: "Biz fiyatları yükseltmiyoruz. Kayıklar kötü hava şartları nedeniyle denize açılamadığı için balık az çıkıyor. Bu palamut bir ay daha çıkar nasip olursa. Bütün balık fiyatlarında artış var. Mezgit 150, barbun 100 lira, fiyatlar bu aralar biraz yüksek. Hamsi inşallah önümüzdeki ay çıkar."

 

Vatandaşlardan Nail Aytekin, "Balık çok pahalı,150 lira, 50 liraya almıştım en son. Şimdi bakıyoruz, nasıl alacağız. Yirmi gün önce 50 liraydı. Alamayız bu fiyatlara." şeklinde konuştu.

 

Günay Birvar ise "Fiyatlar parası olana iyi ama parası olmayana kötü. Balık az çıktığı için fiyatların arttığı söyleniyor. Balığı çok severiz. Eşim de balıkçı. Mecbur alıyoruz." ifadelerini kullandı.

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : balık palamut balıkçı tezgah fiyat

Türkiye'de maden çeşitliliği açısından yüksek potansiyel ve iyi eğitilmiş insan gücü bulunduğu ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere ‘ruhsat güvencesi’ sunmasının beklendiği bildirildi.


 

Türkiye Madenciler Derneği (TMD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yılmaz, Anadolu Ajansının (AA) Global İletişim Ortağı olduğu 3. Maden Kurtarma Yarışması sonrası, basın mensuplarına Türkiye'nin madencilik sektörüne ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

Dünyadaki 90 çeşit mineralin 70 tanesinin Türkiye'de üretilebildiğini ifade eden Yılmaz, buna rağmen yüksek potansiyelin istenilen şekilde değerlendirilemediğini söyledi.

 

Mehmet Yılmaz, sektörün yer altı madenciliği konusunda devletten beklentileri olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bizim sorunumuz yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletimizin çekinik kalması, bu durum sadece altın madeni için geçerli değil, mermer, krom ve kömür için de geçerli. Türkiye'nin madencilikte jeopolitik potansiyeli ve iyi eğitilmiş insan gücü var. Ancak yer altı kaynaklarının değerlendirilmesi konusunda devletin ruhsat sahibi şirketlere 'ruhsat güvencesi' sunmasını bekliyoruz. Madencilikte sahip olduğumuz değeri gün yüzüne çıkarmaya çalıştığımızda yatırımcılar çevre ile ilgili endişelerden dolayı vatan haini gibi görülüyor. Halbuki kesilen her 100 ağaçtan sadece biri madencilik için kesiliyor. Devletin verdiği izinlerin arkasında durması lazım, o da bizim tam da tabirimizle 'ruhsat güvencesi'."

 

Yılmaz, Türkiye'nin sadece madencilik ürünlerinden kaynaklanan dış ticaret açığının 60 milyar dolar olduğunu, bunun yaklaşık 30 milyar dolarının altın ithalatı, geriye kalan 30 milyarının ise diğer madenlerin ithalatından kaynaklandığını anlattı.

 

Türkiye'nin yabancı maden yatırımcısı açısından çekici olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Şu andaki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız kendisi de bunu defalarca söylüyor. 'Yerli veya yabancı biz bu sektöre yatırım getirmek zorundayız' diyor. Maden aramaları bölümünde bizim paraya ihtiyacımız var. Yabancı sermayenin buraya gelmesine ihtiyacımız var. Sondaj maliyetleri çok yüksek. Buna rağmen biz maden işletmesi açısından çok iyiyiz. Çok kuvvetli mühendislik yapımız var, mühendislik firmalarımız var, operatörlerimiz var ancak arama konusunda yatırım ihtiyacı bulunuyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

"300-350 MİLYAR DOLARLIK ALTIN MADENİ YER ALTINDA"

 

Mehmet Yılmaz, Türkiye'nin madencilikte bir yol haritası oluşturması gerektiğini, özellikle kritik mineraller grubuna altının da dahil edilmesi gerektiğini dile getirdi.

 

Kobalt, nikel, kadmiyum, lityum, grafit ve bakırın kritik madenler olduğunu anımsatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hatta şimdilerde altının da o kritik mineraller listesine girmesi gerektiği söyleniyor. Bu madenlerin aranması ve işletilmesi sırasında ciddi bir yatırım gerekiyor. Buraya yabancı sermayenin ilgi ve alakasının olacağını düşünüyoruz. Türkiye'nin altın potansiyeli ortada. Biz şu anda en büyük ihtimalle üçte birini biliyoruz. Geriye kalan üçte ikisi ki yaklaşık 300-350 milyar dolarlık bir altının yer altında olduğunu düşünüyoruz. Bu alanda yabancı yatırımcı ilgisi oldukça yüksek. Madencilik faaliyetlerinin gayrisafi milli hasıla içindeki payı yüzde 1, bu oranın yükselmesi için yatırımlara ihtiyaç var. Bu oranı yüzde 2'ye çıkarmak için bile yeni yatırımcılara ihtiyaç var. Madenciliğin gelişmiş olduğu birçok ülkede bu oran yüzde 7-8 civarında."

 

Yılmaz, Orta Vadeli Plan'da madencilikle ilgili üç maddenin sektör tarafından olumlu karşılandığını ifade etti.

 

Madenciliğin Türkiye için olmazsa olmaz bir sektör olduğuna dikkati çeken Yılmaz, şunları kaydetti: "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 'koordinatör bakanlık' olması yönünde bir düşünce var. İzinler konusunda birden fazla bakanlıktan izin almak gerekiyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının izinler konusunda koordinasyonu sağlaması düşüncesi var. Bir de ön izin aşaması düşünülüyor. Ön izin alınarak maden sahasının başka bir mevzuatla işletmeye kapatılmasının ya da hareketinin kısıtlanmasının önüne geçmek için ön izin mekanizmasından bahsediliyor. Bu da bizim için çok önemli. Güvenlik soruşturması sürecinde basitleştirme ya da standart oluşturulmasına da ihtiyaç duyuluyor. Ekonomide beklenen iyileşmenin temelinde gerçekten dış ticaret açığı çok büyük önem arz ediyor. İstihdam olmasını istiyorsak, vergi üretmek istiyorsak, yatırım gelsin istiyorsak bunların önünün kontrollü bir şekilde açılması lazım."

23 Eylül 2024 Pazartesi

Etiketler : maden ruhsat