tatil-sepeti

İstanbul, hizmete giren İstanbul Finans Merkezi ile sayılı küresel finans merkezleri arasında yer almaya hazırlanıyor. Özellikle katılım bankacılığında bölgesinin odağı olmaya hazırlanan İstanbul, tarihte de önemli bir finans kentiydi.

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

İstanbul, geçtiğimiz günlerde hizmete giren İstanbul Finans Merkezi (İFM) ile katılım bankacılığı konusunda bölgesinin merkezi olmaya hazırlanıyor. Küresel finans merkezleri arasında rekabet sürerken, bu alanda basamak atlamak isteyen İstanbul için önemli bir adım olan İstanbul Finans Merkezi, kadim şehrin asırlık finans tarihinde önemli bir kilometre taşı. İki kıtayı birleştiren, ticaret noktalarının kesişim merkezinde bulunan İstanbul, İFM ile tarihten gelen misyonunu yeniden üstlenecek.  

 

DEĞERLİ MADENLER 

 

Doğu Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluklarına başkentlik yapan İstanbul, tarihi boyunca bölgesinin ticari merkezi olmayı sürdürdü. Özellikle İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından kurulan Kapalıçarşı, kıymetli maden alışverişinin yapıldığı ve bölgeden para arzının gerçekleştiği finans merkezi rolünü üstlendi. Osmanlı İstanbul’unun ilk yıllarında bölgede bulunan 50’den fazla millete mensup tüccara ticaret serbestisi verilerek, kentin finans merkezi olma misyonunun ilk adımı atıldı. İşte İstanbul’un finans kültürü ve tarihine dair kısa notlar: 

 

KALABALIK NÜFUS 

 

İstanbul, Osmanlı döneminde ilk nüfus sayımının yapıldığı 1455 yılında tarihe 864 hanelik bir kent olarak geçti. Bu rakam, 1477 yılında 16 bin 324’e çıktı. Dönem tarihçilerinin tahminine göre bu da yaklaşık 195 bin kişilik bir nüfusa tekabül ediyordu. Bu rakam, o yıllarda Avrupa kentlerindeki nüfusa göre oldukça yüksek bir rakamdı. Dönemin kentlerine göre kalabalık bir nüfusa ev sahipliği yapan İstanbul’da buna paralel olarak finans piyasasında da hareketlilik söz konusuydu. 

 

FİNANSIN ÖNCÜSÜ

 

İstanbul finans tarihinin en önemli dönüm noktası olan bankalardan önce bu aracılık görevi farklı şekillerde icra edildi. Bunların en bilineni ise sarraflıktı. Bölgesinin önemli bir uluslararası ticaret merkezi konumunda olan Galata’da, ‘Galata sarrafları’ diye adlandırılan bir finansal aracılık sistemi bulunuyordu. Bir lonca düzeni içerisinde faaliyet gösteren bu grup, halkın para değişimi ihtiyacını karşılayarak piyasaya güvenli para sürümü gerçekleştiriyordu. Aynı zamanda piyasaya kredi sunarak para akışının kesintisiz sürmesini sağlıyordu. 

 

İHRACATÇI SARRAFLAR   

 

İstanbul’u yüksek nüfusu ve piyasa hareketliliği ile birlikte bölgesinin önemli bir finans aktörü konumuna getiren bir diğer unsur da ihracat piyasasının canlılığıydı. Bu ihracatın önemli bir bölümü yurt dışı bağlantıları da olan sarraflar vesilesiyle gerçekleştiriliyordu. Modern finansal aracıların atası konumunda olan sarraflar, güvenli ithalat ve ihracat zemini hazırlıyordu. 

 

PARA VAKIFLARI 

 

Osmanlı İstanbul’unun finansal tarihinde kendine has finansal aktörler de mevcuttu. Bunların başında para vakıfları geliyordu. İstanbul’da ticari mekanların neredeyse tamamı vakıf mülküydü. Burada faaliyet gösteren esnaf ise kiracı konumundaydı. Bu özelliklerinin yanı sıra vakıflar, finansal sistemin de bir parçasıydı. Bazı vakıflar piyasaya borç vererek esnaf için kredi kaynağı oluşturuyordu. 

 

ARTAN DIŞ TİCARET 

 

İstanbul’un finans kültüründe bölgesinin merkezi olarak perçinlenmesi ise 19. yüzyıla rastlar. Dış ticareti iyice artan ve uluslararası para birimlerinin daha çok dolaşım gösterdiği Osmanlı piyasasında bankerler finansal aracılar olarak ortaya çıktı. Özellikle ‘Galata bankerleri’ olarak adlandırılan zümre bankacılığın da temelini oluşturdu. Bankerler kendi sermayesinden piyasaya borç vermesinin yanı sıra ticari işletmeler de kurarak finansal hareketliliğin akışını sağladı. 

 

MODERN KURUMLAR 

 

Bugün İstanbul’un bölgesinin finans merkezi olmasının modern temeli ise bankaların gündeme gelmesi ile oldu. Tanzimat Fermanı sonrası kurulan pek çok ticari banka İstanbul finans tarihinde yerini alırken, uluslararası deniz ticareti vesilesiyle gelişen sigortacılık sistemi de İstanbul para piyasasında değişikliklere neden oldu. Ancak sanayi devrimi ile birlikte uluslararası ticaret merkezlerinin yavaş yavaş yer değiştirmesiyle Londra, Amsterdam gibi kentler finans merkezi olarak öne çıkarken, İstanbul etkinliğini yitirdi. 

 

PARA ARZI

 

İstanbul’u bölgesinin finans merkezi haline getiren en önemli faktör, para arz merkezi olmasıydı. Başkent İstanbul, piyasaya para sürme yetkisi olan tek kurum konumundaki Darphane’ye ev sahipliği yapıyordu. İstanbul para darbının yapıldığı, özellikle Kapalıçarşı vesilesiyle kıymetli maden hareketlerine yön verildiği, para siyasetine ilişkin kararların alındığı bir merkez konumundaydı. 





Kaynak: Şark Ticaret Yıllıkları’nda Sarı Sayfalar: İstanbul’da
Meslekler ve İktisadi Faaliyetler Hakkında Bazı Gözlemler-
Ayhan Aktar İktisat Tarihi Yazıları, A. Gündüz Ökçün

02 Mayıs 2023 Salı

Ancak içe dönen ruhların dışa dönebileceğini söyleyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, “Bazen öyle dolar ki insan, bunun sonucu ancak taşmaktır” diyor. Karaoğlu; sanatı, yola şahitlik ederek yolda kalmaya niyet etmek olarak nitelendiriyor.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Biraz puslu, biraz güneşli, biraz akışta, biraz teyakkuzda, biraz farkında, biraz dışında… “Kimi zaman olur ki, devam ettiğim bir resmin başına haftalarca geçemem. Yollar aşarım, anlar biriktiririm, bir bakarım ki bir şey beni yeniden o esere doğru yönlendiriyor” diyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, sanatı ‘yolda olma hali’ olarak tanımlıyor. İçe dönüş ve yol anahtar kelimeleri ile Şems isimli koleksiyonunu oluşturan Karaoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

HER HAL İNSAN İÇİN 

 

* Neden Şems? 

 

Şems, biliyorsunuz Arapça’da güneş demek. Bu sergi, doğadan ve güneşten ilham alarak oluşturduğum bir sergi oldu. Genellikle Şems-i Tebriz-i gibi anlaşılıyor ilk etapta. Ancak ilk esin kaynağım güneş. Güneş, döngü ve dönüş üzerine çalışılmış parçalar bütünü diyebiliriz. İçe dönüşün çeşitli vesilelerle sembolize edildiği eserlerden oluşuyor. 

 

* İçe dönüş en nihayetinde Şems-i Tebrizi’ye de ulaşıyor sanki…

 

Evet, elbette Şems-i Tebrizi’ye de bakan bir yönü var. İçe dönüş çünkü başlı başına bir felsefe. İnsan anda kalarak, akışta yaşayarak bu hali yakalayabiliyor. Sürekli teyakkuz hali içe dönüşle tam uyumlanamıyor. Ancak elbette her hal insan için. Bazen akışta, bazen teyakkuzda olabiliyoruz. 

 

KENDİNİ ARAMAK 

 

* Şems sergisinin tanıtımında bir hikâyeden bahsediyorsunuz…

 

Aslında bu sergi, başlı başına bir hikâye. Misafirlerimizin sergiyi bir yolculuğa çıkmış gibi gezmesini istiyorum. Suda akışta kalır gibi bir hikâye bu… Ben de zaten onu hissederek bu sergideki eserleri oluşturdum. Sonrasında uzaklaşarak baktığımda gerçekten o suyun içinde süzüldüğümü hissettim.  

 

* Sanat eseri bir mesaj taşır mı? 

 

Her sanatçının beslendiği kaynaklar, etkilendiği dinamikler çok farklıdır. Bu bağlamda ben kendi eserlerim için ‘evet benim eserlerim bir mesaj taşıma misyonunda’ diyebilirim. Şems de kendini aramaya ve bulmaya dair bir mesajlar içeren bir sergi. 

 

SINIRLARDAN KURTULMAK 

 

* Kendini arama mesajına ulaşmak için bir hazır bulunuşluk hali gerekiyor ama değil mi? 

 

Aslında hem evet hem hayır diyebiliriz; çünkü bazen hazır bulunuşluk fikrinin kendisi dahi sınırlama olabiliyor. İnsan bazen hazır bulunabiliyor, ancak bunun farkında bile olmayabiliyor. Tıpkı bir yolculuk gibi aslında. Bazen çıktığınız A yolu sizi B sonucuna ulaştırmayabilir. 

 

* Zor bir şeyden bahsediyoruz sanki…

 

“Teslim olmalıyım” düşüncesi de bizi teslim olmaktan uzaklaştıran bir hal olabiliyor. Tüm sınırlayıcılıklardan kurtulup akıl yoluyla idrak edilemeyecek şeylerin his yoluyla idrakine doğru akan bir yolculuktan bahsedebilirim. 

 

BULANLAR ARAYANLARDIR

 

* İnsana ne iyi gelir? 

 

İnsan doğuma ve ölüme bir şahit. O arada bir kızıllık var; hangisi doğum, hangisi batım belli değil. İnce bir belirsizlik çizgisi var ve bu çizgi Yaratan’ın lütfu. O incecik çizgiyi bilmek ve orayı anlamaya çalışmak insana iyi gelecektir. Belki orayı aramaya çalışmak… Büyüklerin bir sözü vardır, “Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır” diye…

 

* Eserlerinizdeki Farsça rah-yol kelimesi de bu arayışın öyküsü diyebilir miyiz? 

 

Eserlerimin çoğunda yol ve güneş kelimelerine hat yazısı olarak yer verdim. Çünkü aramak bir yoldur. Yolda olmaktır, yola niyet etmektir. Koleksiyonumdaki eserlerimin ilhamını da yollarda heybeme ekledim. 

 

İLHAM BİTİNCE 

 

* Bir koleksiyonunun bittiğine nasıl karar veriyorsunuz? 

 

Aslında koleksiyon kendi kendini tamamlıyor. Şems de öyle oldu. Bir yerden sonra yaptığınız yeni eserler o koleksiyona uyumlanmıyor ve ‘tamam artık oldu’ diyorsunuz. Ben bu koleksiyonu yaklaşık 5 senede tamamladım. Aslında başlarken koleksiyon olacağına dair de bir fikrim yoktu. 

 

* Soyut resimde tamamlama haline nasıl ulaşıyorsunuz? 

 

Soyut resimde tamamen ilham üzere yola devam ediyorsunuz. Benim aylarca başına hiç geçmediğim eserlerim oldu. Bu kelimelerle anlatılamıyor. Bu arada başka resimlere de başlıyorum. Ama bir şey bu iki resmi birbirinden ayırıyor. Onun ilhamı farklı, öbürününki farklı… Biraz uzak kalıyorsunuz, bir süre sonra o yarım bıraktığınız eser size göz kırpıyor ve onun yarım kalmışlığını tamamlıyorsunuz. Şiir gibi aslında…

 

YOLLARIN İLHAMI 

 

“Sergideki en büyük eserim Hane Berduş’un ilhamı yollarda tamamlandı. Yollar bana çok farklı kapılar açtı.” 

 

İZLEYİCİNİN ANLAMASI 

 

“Eserlerimi içimdeki bir mesajla yapıyorum. İlla mesaj ileteceğiz diye bir kaygım da yok. Ama bir başkasının bir şeyler anlaması bizler için çok kıymetli.”

 

KALP ÇARPINTISINI YAKALAMAK

 

“İlham, aslında sözle anlatılamayacak bir şey. Biri bir esere bakarken kalbi çarpıyorsa onu yakalayabilmek ilhamdır.”

 

İNSAN SANATTIR 

 

“İnsan bütünüyle sanattır. Potansiyelimizi ne derece kullanıyoruz. Kimimiz yemek yaparak kimimiz bir tablo yaparak bu sanatı açığa çıkarabiliriz.” 

 

EN BÜYÜK İLHAM KAYNAĞI

 

“En çok doğada olmak bana ilham oluyor. Sonsuz nur sahibi olan Yaratıcı ile en çok doğada bağ kurduğumu hissedebiliyorum.”

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Kültür Sanat HünkarKasrı Şems

İstanbul Ticaret Üniversitesinin 24. Akademik Yılı Açılış Töreni, Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleştirildi.






Törende konuşan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, ÖSYM'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü kutladıklarını belirtti. 


Ersoy, "Her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 60'a yakın sınav yapan bir kurumuz. Bu yıl 3 milyon 120 bin adayı sınava aldık ve 980 bin öğrenciyi yerleştirdik." dedi.


Uluslararası alanda TR-YÖS adıyla öğrenci sınavları yaptıklarını dile getiren Ersoy, bu doğrultuda 1 milyon uluslararası öğrenci hedeflediklerini kaydetti.


Şubat 2025'te uluslararası öğrenciler için 4 beceriyi ölçen yeni bir sınavın hayata geçirileceğini söyleyen Ersoy, "Yusuf Tekin Bakanımızın tavsiyesiyle uluslararası alanda Türkçe sınavını da başlatacağız.


 Dijitalleşmeyle artan e-sınav kabiliyetiyle, ileride YKS'yi de e-sınav olarak yapmayı ve yılda birden fazla sınav gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal fayda sağlamanın üniversitelerin asli görevleri olduğunu vurgulayan Ersoy, "İbni Sina, Farabi ve Cezeri gibi bilim insanlarını yetiştiren bu coğrafya, bugün de Necmettin Erbakan, Aziz Sancar ve İskender Pala gibi isimler yetiştirecek." ifadelerini kullandı.


Dünyada yaşanan savaşlara ve insan hakları ihlallerine değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Bugün burada rahat bir açılış yapıyoruz ancak Gazze'deki akademisyenler ve öğrenciler aynı imkana sahip değil. Katil İsrail devletinin zulmüne tanık oluyoruz. İnşallah bu tür açılışlar, özgür Filistin'in kurulmasına vesile olur."


İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek ise "Bugün baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilgi üreten kurumların fayda eksenli bilgisiyle elde ettikleri sonuçlardır. Ancak teknolojik gelişmelerle elde edilen gücün adil kullanımı değer üreten, yani ahlak bilgisiyle mümkün olmaktadır. Bu dönemde üniversitemizin değer ve fayda bilgisinin birlikte işlendiği bir üniversite olması temel hedeflerimiz arasında olacaktır." şeklinde konuştu.


Törene, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Pala, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri ile öğrenciler katıldı.

16 Eylül 2024 Pazartesi