tatil-sepeti

Ekim ayında 100. yaşını kutlayacak olan Türkiye Cumhuriyeti, bağımsızlık mücadelesinin en büyüğünü iktisadi hayatta verdi. “Endüstrileşmek milli davadır” mottosuyla çıkılan sanayileşme yolculuğunda, ilk 10 yılda yaklaşık 30 fabrika kuruldu. Bu fabrikaların arasında tayyare fabrikası dahi vardı.

 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Türkiye Cumhuriyeti, ekim ayında 100. yaşını karşılamaya hazırlanıyor. Artık yerli otomobil üreten bir ülke haline gelerek küresel ekonomideki gücünü taçlandıran Türkiye, bugün Cumhuriyet’in ilanı ile başlayan sanayileşme hamlesinin meyvelerini topluyor. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nde tam bağımsızlığın ana damarı olarak görülen endüstrileşme hareketi, Türkiye’ye ilk 10 yılda yaklaşık 30 fabrika kazandırdı. Bunların arasında tayyare, şeker, bez, cam fabrikaları varken ulaşımda da millileşme hareketi başladı. Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsızlık için iktisadi mücadelesinin yolculuğu, ‘Yaşasın Cumhuriyet! Atatürk Döneminde İktisadi Bağımsızlığın İlk Adımları’ ismiyle İş Bankası Müzesi’nde. Sergi, yıl sonuna kadar ücretsiz olarak gezilebilecek. 

 


37 ÇALIŞANLA BAŞLADI 

 

“Endüstrileşmek milli davadır” mottosuyla çıkılan yolda, ilk adım milli sermaye oluşumuna katkıda bulunmak oldu. Bu amaçla İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde İş Bankası kuruldu. Ankara merkezli kurulan bankanın İstanbul şubesi de aynı yılın aralık ayında açıldı. İlk yıl çalışanların sayısı toplam 37’ydi. 

 

TASARRUF HAREKETİ

 

Genç Cumhuriyet’in ilk hedeflerinden biri de yastık altındaki yatırımları banka kasalarına aktarmaktı. Bunun için İş Bankası çeşitli kampanyalar düzenledi ve meşhur İş Bankası kumbaraları tarih sahnesine çıktı. Kumbaralar, özellikle çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlandı. Tasarrufu teşvik etmek için 25 Aralık 1929’da İstanbul ve 5 Ocak 1930’da Tasarruf Günü etkinliği yapıldı. 

 

İHRACATA KATKI 

 

Sanayileşme hamlesi ile bağımsızlığını perçinlemeye başlayan Türkiye Cumhuriyeti için 1929 yılı, ekonomik bunalımı zorlayıcı bir etken oldu. Söz konusu dönemde oluşan para darlığı, Türkiye’nin ihraç ürünlerine pazar bulunmasını zorlaştırıyordu. İş Bankası, Türk ihraç ürünlerine pazar bulabilmek için İş Limited, Mısır İş, İş Komimport isimli ihracat firmalarını kurdu. 


 

ENERJİ YATIRIMLARI 

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk resmi yatırım alanlarını enerji oluşturdu. İş Bankası öncülüğünde maden kömürünün temini için 1926 yılında Maden Kömürü İşleri, Kozlu İstismar Merkezi Madeni şirketleri kuruldu. Bu milli enerji yatırımlarını kurşun, kükürt, krom, bakır alanlarında yapılan yatırımlar izledi. Aynı yıllarda tel, çivi, tahta, demir gibi alanlarda da yatırım yapıldı.

 

İLK ŞEKER FABRİKASI 

 

Türkiye’de ilk milli şeker fabrikası da Türkiye Cumhuriyeti’nin sanayileşme hamleleri arasında yer aldı. Yine İş Bankası tarafından 1926’da Alpullu Şeker Fabrikası açıldı. Bunu Eskişehir Şeker Fabrikası izledi. Şeker fabrikaları pancar üretimini de artırdı. Dokuma ihtiyacının karşılanması için 1925’te İpekiş, 1926’da Yüniş fabrikaları açıldı. 

 

CAMLA CANLANMAK 

 

Farklı alanlardaki sanayi yatırımları birbirinin peşi sıra geldi. Türkiye’nin ilk cam ocağı Şişecam da 1935 yılında kuruldu. Sanayileşme hareketinin önemli adımlarından biri olan Şişecam, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarından miras olarak varlığını hâlâ sürdürüyor. Fabrika, 40’ı aşan üretim tesisi, 20 bin çalışanı, 150’ye yakın ihracat gerçekleştirdiği ülke ile ilk günkü niyeti bugün de yaşatıyor. 

 

TOHUM ISLAHI 

 

Türkiye Cumhuriyeti için tarım sanayi de önemli bir kalkınma aracı olarak markaja alındı. Tarımın verimli gelişmesi için 1924 yılında Adana’da, 1926’da İstanbul’da Umumi Ziraat Laboratuvarı açıldı. Tohum ıslahı gerçekleştirilen merkezleri, Yüksek Ziraat Okulları ve bir süre sonra üniversiteye dönüşecek Ziraat Enstitüleri izledi. 

 

YERLİ ÜRÜNLER AVRUPA’DA

 

Yerli sanayi ile kendine güveni artan Türkiye Cumhuriyeti’nde bu ürünlerin yurt dışında pazarlanması için de hareket başlatıldı. Türk ürünleri, 1930’lu yılar boyunca çeşitli yurt dışı sergilerde tanıtıldı. Ayrıca 1926 yılında gezici bir ihracat merkezi kuruldu ve Karadeniz isimli seyyar gemi, Avrupa’nın 17 liman kentini 86 gün boyunca dolaştı. Seyyar fuarda baharat, boya, dokuma, porselen, maden gibi birbirinden farklı alanlarda ürünler tanıtıldı, sipariş alındı. 

 

STRATEJİK ALANLAR

 

Türkiye Cumhuriyeti’nin stratejik sanayi atılımlarından birini de çimento ve kağıt oluşturdu. Yerli sermaye ile ilk çimento fabrikası, 1926’da Bakırköy’de kuruldu. 

Bir diğer stratejik alan da kağıt olarak belirlendi ve 18 Nisan 1936’da SEKA kağıt fabrikası selüloz hammaddeli kağıt üretimine başladı. Selüloz girdi olarak kullanılarak bir de suni ipek fabrikası kuruldu. İlk yatırımların ardından 1931 yılında Kayseri Tayyare Fabrikası kuruldu.

 


YIL SONUNA KADAR ÜCRETSİZ

 

Yıl sonuna kadar ücretsiz olarak gezilebilecek sergide, Türkiye İş Bankası ve çeşitli kurumların arşivleriyle birlikte aile yadigarlarından müteşekkil objeler yer alıyor. İş Bankası bünyesinde kullanılan aletler, fotoğraflar, birikim kumbaraları, çeşitli el yazması belgeler, ilk fabrikaların küçük numuneleri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarına ait insan manzaralarının da görülebildiği sergide, toplam 2 bini aşkın belge bulunuyor. Serginin küratörlüğünü Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Murat Koraltürk gerçekleştiriyor.

10 Nisan 2023 Pazartesi

Ancak içe dönen ruhların dışa dönebileceğini söyleyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, “Bazen öyle dolar ki insan, bunun sonucu ancak taşmaktır” diyor. Karaoğlu; sanatı, yola şahitlik ederek yolda kalmaya niyet etmek olarak nitelendiriyor.



 

HABER: SÜMEYRA YARIŞ TOPAL

 

Biraz puslu, biraz güneşli, biraz akışta, biraz teyakkuzda, biraz farkında, biraz dışında… “Kimi zaman olur ki, devam ettiğim bir resmin başına haftalarca geçemem. Yollar aşarım, anlar biriktiririm, bir bakarım ki bir şey beni yeniden o esere doğru yönlendiriyor” diyen soyut resim sanatçısı Sena Nur Karaoğlu, sanatı ‘yolda olma hali’ olarak tanımlıyor. İçe dönüş ve yol anahtar kelimeleri ile Şems isimli koleksiyonunu oluşturan Karaoğlu, İstanbul Ticaret’in sorularını yanıtladı. 

 

HER HAL İNSAN İÇİN 

 

* Neden Şems? 

 

Şems, biliyorsunuz Arapça’da güneş demek. Bu sergi, doğadan ve güneşten ilham alarak oluşturduğum bir sergi oldu. Genellikle Şems-i Tebriz-i gibi anlaşılıyor ilk etapta. Ancak ilk esin kaynağım güneş. Güneş, döngü ve dönüş üzerine çalışılmış parçalar bütünü diyebiliriz. İçe dönüşün çeşitli vesilelerle sembolize edildiği eserlerden oluşuyor. 

 

* İçe dönüş en nihayetinde Şems-i Tebrizi’ye de ulaşıyor sanki…

 

Evet, elbette Şems-i Tebrizi’ye de bakan bir yönü var. İçe dönüş çünkü başlı başına bir felsefe. İnsan anda kalarak, akışta yaşayarak bu hali yakalayabiliyor. Sürekli teyakkuz hali içe dönüşle tam uyumlanamıyor. Ancak elbette her hal insan için. Bazen akışta, bazen teyakkuzda olabiliyoruz. 

 

KENDİNİ ARAMAK 

 

* Şems sergisinin tanıtımında bir hikâyeden bahsediyorsunuz…

 

Aslında bu sergi, başlı başına bir hikâye. Misafirlerimizin sergiyi bir yolculuğa çıkmış gibi gezmesini istiyorum. Suda akışta kalır gibi bir hikâye bu… Ben de zaten onu hissederek bu sergideki eserleri oluşturdum. Sonrasında uzaklaşarak baktığımda gerçekten o suyun içinde süzüldüğümü hissettim.  

 

* Sanat eseri bir mesaj taşır mı? 

 

Her sanatçının beslendiği kaynaklar, etkilendiği dinamikler çok farklıdır. Bu bağlamda ben kendi eserlerim için ‘evet benim eserlerim bir mesaj taşıma misyonunda’ diyebilirim. Şems de kendini aramaya ve bulmaya dair bir mesajlar içeren bir sergi. 

 

SINIRLARDAN KURTULMAK 

 

* Kendini arama mesajına ulaşmak için bir hazır bulunuşluk hali gerekiyor ama değil mi? 

 

Aslında hem evet hem hayır diyebiliriz; çünkü bazen hazır bulunuşluk fikrinin kendisi dahi sınırlama olabiliyor. İnsan bazen hazır bulunabiliyor, ancak bunun farkında bile olmayabiliyor. Tıpkı bir yolculuk gibi aslında. Bazen çıktığınız A yolu sizi B sonucuna ulaştırmayabilir. 

 

* Zor bir şeyden bahsediyoruz sanki…

 

“Teslim olmalıyım” düşüncesi de bizi teslim olmaktan uzaklaştıran bir hal olabiliyor. Tüm sınırlayıcılıklardan kurtulup akıl yoluyla idrak edilemeyecek şeylerin his yoluyla idrakine doğru akan bir yolculuktan bahsedebilirim. 

 

BULANLAR ARAYANLARDIR

 

* İnsana ne iyi gelir? 

 

İnsan doğuma ve ölüme bir şahit. O arada bir kızıllık var; hangisi doğum, hangisi batım belli değil. İnce bir belirsizlik çizgisi var ve bu çizgi Yaratan’ın lütfu. O incecik çizgiyi bilmek ve orayı anlamaya çalışmak insana iyi gelecektir. Belki orayı aramaya çalışmak… Büyüklerin bir sözü vardır, “Aramakla bulunmaz, bulanlarsa ancak arayanlardır” diye…

 

* Eserlerinizdeki Farsça rah-yol kelimesi de bu arayışın öyküsü diyebilir miyiz? 

 

Eserlerimin çoğunda yol ve güneş kelimelerine hat yazısı olarak yer verdim. Çünkü aramak bir yoldur. Yolda olmaktır, yola niyet etmektir. Koleksiyonumdaki eserlerimin ilhamını da yollarda heybeme ekledim. 

 

İLHAM BİTİNCE 

 

* Bir koleksiyonunun bittiğine nasıl karar veriyorsunuz? 

 

Aslında koleksiyon kendi kendini tamamlıyor. Şems de öyle oldu. Bir yerden sonra yaptığınız yeni eserler o koleksiyona uyumlanmıyor ve ‘tamam artık oldu’ diyorsunuz. Ben bu koleksiyonu yaklaşık 5 senede tamamladım. Aslında başlarken koleksiyon olacağına dair de bir fikrim yoktu. 

 

* Soyut resimde tamamlama haline nasıl ulaşıyorsunuz? 

 

Soyut resimde tamamen ilham üzere yola devam ediyorsunuz. Benim aylarca başına hiç geçmediğim eserlerim oldu. Bu kelimelerle anlatılamıyor. Bu arada başka resimlere de başlıyorum. Ama bir şey bu iki resmi birbirinden ayırıyor. Onun ilhamı farklı, öbürününki farklı… Biraz uzak kalıyorsunuz, bir süre sonra o yarım bıraktığınız eser size göz kırpıyor ve onun yarım kalmışlığını tamamlıyorsunuz. Şiir gibi aslında…

 

YOLLARIN İLHAMI 

 

“Sergideki en büyük eserim Hane Berduş’un ilhamı yollarda tamamlandı. Yollar bana çok farklı kapılar açtı.” 

 

İZLEYİCİNİN ANLAMASI 

 

“Eserlerimi içimdeki bir mesajla yapıyorum. İlla mesaj ileteceğiz diye bir kaygım da yok. Ama bir başkasının bir şeyler anlaması bizler için çok kıymetli.”

 

KALP ÇARPINTISINI YAKALAMAK

 

“İlham, aslında sözle anlatılamayacak bir şey. Biri bir esere bakarken kalbi çarpıyorsa onu yakalayabilmek ilhamdır.”

 

İNSAN SANATTIR 

 

“İnsan bütünüyle sanattır. Potansiyelimizi ne derece kullanıyoruz. Kimimiz yemek yaparak kimimiz bir tablo yaparak bu sanatı açığa çıkarabiliriz.” 

 

EN BÜYÜK İLHAM KAYNAĞI

 

“En çok doğada olmak bana ilham oluyor. Sonsuz nur sahibi olan Yaratıcı ile en çok doğada bağ kurduğumu hissedebiliyorum.”

17 Eylül 2024 Salı

Etiketler : Kültür Sanat HünkarKasrı Şems

İstanbul Ticaret Üniversitesinin 24. Akademik Yılı Açılış Töreni, Sütlüce Kampüsü'nde gerçekleştirildi.






Törende konuşan Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanı Prof. Dr. Bayram Ali Ersoy, ÖSYM'nin kuruluşunun 50. yıl dönümünü kutladıklarını belirtti. 


Ersoy, "Her yıl yaklaşık 13 milyon adaya 60'a yakın sınav yapan bir kurumuz. Bu yıl 3 milyon 120 bin adayı sınava aldık ve 980 bin öğrenciyi yerleştirdik." dedi.


Uluslararası alanda TR-YÖS adıyla öğrenci sınavları yaptıklarını dile getiren Ersoy, bu doğrultuda 1 milyon uluslararası öğrenci hedeflediklerini kaydetti.


Şubat 2025'te uluslararası öğrenciler için 4 beceriyi ölçen yeni bir sınavın hayata geçirileceğini söyleyen Ersoy, "Yusuf Tekin Bakanımızın tavsiyesiyle uluslararası alanda Türkçe sınavını da başlatacağız.


 Dijitalleşmeyle artan e-sınav kabiliyetiyle, ileride YKS'yi de e-sınav olarak yapmayı ve yılda birden fazla sınav gerçekleştirmeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Eğitim, öğretim, AR-GE ve toplumsal fayda sağlamanın üniversitelerin asli görevleri olduğunu vurgulayan Ersoy, "İbni Sina, Farabi ve Cezeri gibi bilim insanlarını yetiştiren bu coğrafya, bugün de Necmettin Erbakan, Aziz Sancar ve İskender Pala gibi isimler yetiştirecek." ifadelerini kullandı.


Dünyada yaşanan savaşlara ve insan hakları ihlallerine değinen Ersoy, şöyle konuştu: "Bugün burada rahat bir açılış yapıyoruz ancak Gazze'deki akademisyenler ve öğrenciler aynı imkana sahip değil. Katil İsrail devletinin zulmüne tanık oluyoruz. İnşallah bu tür açılışlar, özgür Filistin'in kurulmasına vesile olur."


İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necip Şimşek ise "Bugün baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojik gelişmeler bilgi üreten kurumların fayda eksenli bilgisiyle elde ettikleri sonuçlardır. Ancak teknolojik gelişmelerle elde edilen gücün adil kullanımı değer üreten, yani ahlak bilgisiyle mümkün olmaktadır. Bu dönemde üniversitemizin değer ve fayda bilgisinin birlikte işlendiği bir üniversite olması temel hedeflerimiz arasında olacaktır." şeklinde konuştu.


Törene, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkanı Prof. Dr. İskender Pala, Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Cihad Demirli, İstanbul Ticaret Üniversitesi akademisyenleri ile öğrenciler katıldı.

16 Eylül 2024 Pazartesi