Türkiye'nin önemli kestane üretim merkezlerinden Sinop'ta iklim değişikliğine bağlı bahar aylarında yaşanan sağanak ve gal arısı zararlısı nedeniyle kestane balı rekoltesinde düşüş yaşanıyor.


 

Bölgedeki arı yetiştiricileri, yeni bal sağım sezonu öncesi arıların mevsimin sıcak geçmesi nedeniyle kış aylarında yeteri kadar uyumamış olmasından endişe duyuyor.

 

Sinop Arıcılar Birliği Başkanı Metin Oktay Fındık, küresel ısınmanın arıların bal üretimini olumsuz etkilediğini söyledi.

 

Arıların kış aylarında yeteri kadar uyumamasının bahara sağlıklı çıkmalarını engellediğini vurgulayan Fındık, bu durumun arılarda koloni kayıplarına yol açtığını dile getirdi.

 

Fındık, bölgede kış aylarının artık çok sert geçmediğine işaret ederek, "Eğer kış aylarında arı salkım yapmamış ise uyumamış ise bahara tabii ki canlı çıkamıyor, koloni kayıpları ile çıkıyor. Bunun yanında ilkbahar mevsiminde yaşanan yağışlar da koloni çoğalmasının önüne geçiyor. Bu da beraberinde arıcılarımızda verim düşüklüğünü getiriyor." dedi.

 

İlkbahar mevsiminde yaşanan sağanaklarda kestane çiçeklerinin yıkanmasının bal üretimini olumsuz etkilediğini, bu durumla geçen sezon acı şekilde yüzleştiklerini belirten Fındık, şöyle devam etti: "Çiçeklenme döneminde eğer yağmur olursa ve kestane çiçekleri yıkanırsa ki kır çiçekleri gibi tekrardan açmıyor, ne yazık ki nektarı da yıkanmış oluyor. Bu da bal veriminin düşük olmasına sebebiyet veriyor. Geçen sene ilkbahar mevsiminde yağmur uzun olunca kestane çiçeğinden bal alamadık. Ayrıca Çin'de ortaya çıkmış gal arısı dediğimiz böcek İtalya'ya, oradan da ne yazık ki ülkemize geldi. Kestanenin yapraklarına ve çiçeklerine larvalarını bırakan bir böcek. Böyle olunca da kestanenin çiçeklenmesini ve yapraklarını etkiliyor. Bizim de bal almamızı engelliyor. Kestanenin hem meyveleşmesinde hem ballaşmasında çok ciddi olumsuz etkisi var gal arısının. Bir de üzerine iklim eklenince geçen yıl bal rekoltesi çok düşük oldu."

 

"DOĞAYLA, İKLİMLE MÜCADELE ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL"

 

Fındık, kestane balı rekoltesinin geçen yıl 40 tonlara kadar düştüğüne dikkati çekerek, "Geçen yıl Sinop'ta kestane balı bazında baktığımızda 40-50 ton civarında bir bal üretilmiş. Normal şartlarda bunun 150-200 tona çıkması gerekiyor. Yani neredeyse yüzde 20-25 kapasiteyle çalışmışız." diye konuştu.

 

Arıcılar olarak iklim değişikliğine ayak uydurmaktan başka çareleri bulunmadığının altını çizen Fındık, şunları kaydetti: "Doğayla, iklimle mücadele etmemiz mümkün değil. Bir şekilde uyum sağlamalıyız. Gerek hastalıklarla mücadele, gerek arının ilkbaharda erken, sonbaharda geç besleme konusunda dikkat etmeliyiz. Kovanlarımız öncelikle sağlam olmalı, iyi havalandırılmalı, sağlıklı yiyecekler gelmeli. Sağlıklı polen akışı sağlanmalı. Arı hastalıklarından koruduğumuz zaman arılarımızı, mücadeleye başlamış sayılırız. Tabii iklimle mücadele kısa süreli olacak bir şey değil. Bütün insanlığın üzerine düşen bir görev bu."

 

Arı üreticisi Mahmut Akay ise geçen sezon bölgede hem kestane hem de çiçek balı üretiminde önemli derecede düşüş yaşandığını söyledi.

 

Nisan ve mayıs aylarının yağışlı geçmesinin bal üreticileri olarak kendilerini olumsuz etkilediğini aktaran Akay, "Dut bile olmadı, karardı, yandı. Mevsimden kaynaklı bir şeydi. Artı, gal arısı kestane ağaçlarında çok büyük tahribat yaptı. Bunun dışında mevsimsel değişiklikler... Mesela bu sene arılar hiç uyumadı. Normalde aralık, ocak, şubat gibi uyuması gerekirken arılar polen taşıdı, çalıştı. Çalışan arı ölüyor, yenileri yavru yapamıyor, yiyeceği bitiriyor. Bunlar gibi bir sürü problemimiz var." ifadelerini kullandı.

29 Mart 2024 Cuma

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, 1213 atık su arıtma tesisi ile ülke nüfusunun yüzde 90.6'sına hizmet verildiğini bildirdi.



 

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, Bakanlığın atık su ve katı atık çalışmalarına ilişkin açıklamalarda bulundu.

 

 

Bakanlığın, arıtılmış atık suların yeniden kullanımı konusunda çalışmalar yaptığını belirten Özhaseki, şu bilgileri verdi: "Bu çerçevede halihazırda yüzde 5,30 olan arıtılmış atık suların yeniden kullanım oranını, 2028 yılında yüzde 11'e çıkarmayı hedefliyoruz. Bakanlık olarak yerleşim yerlerinden kaynaklanan atık suların toplanarak arıtılması, çevre ve insan sağlığının korunmasını amaçlıyoruz."

 

Kentsel atık su arıtma tesislerine ilişkin bilgi veren Özhaseki "2002 yılında 145 olan atık su arıtma tesisi sayısını 1213'e çıkardık. 74 ilimizde bulunan tesisler ile ülke nüfusunun yüzde 90,6'sına hizmet veriliyor." dedi.

 

Özhaseki, devam eden kentsel atık su arıtma tesisi çalışmalarına ilişkin, "74 ilimizdeki atık su arıtma tesislerinin yanı sıra 3 il merkezinde inşaat, 3 il merkezinde de proje aşamasında çalışmalarımız sürüyor. Mevcut durumda atık su arıtma tesisi olan illerden 3'ünde ileri biyolojik atık su arıtma tesislerimizin inşaat süreci, 3'ünde ise proje süreci devam ediyor." bilgisini paylaştı.

 

"EVLATLARIMIZA DAHA SAĞLIKLI VE DAHA TEMİZ BİR DÜNYA EMANET EDECEĞİZ"

 

Belediye atıklarının insan ve çevre sağlığına etkilerinin en aza indirilip, etkin yönetiminin gerçekleştirilmesi amacıyla, belediyelerin finanse etmekte zorlandıkları atık altyapı projelerinin desteklenmesi için başlatılan Katı Atık Programı (KAP) projesi kapsamında, düzenli depolama tesislerinin yapımına da destek sağlandığını aktaran Özhaseki, bu kapsamda düzenli depolama tesisi bulunmayan yerlere öncelik verildiğini bildirdi.

 

Özhaseki, şunları kaydetti: "Katı atıkların çevreye zarar vermeden bertarafını sağlamak üzere düzenli olarak depolanması amacıyla inşa edilen katı atık düzenli depolama tesisi sayısı 2024'ün ilk çeyreğinde 94'e ulaştı. Bu tesisler ile 1248 belediyede 75,9 milyon kişiye yani nüfusun yüzde 94,5'ine hizmet veriliyor. Suyun her damlasının değerlendirilerek ekonomik, sosyal ve çevresel yaşama kazandırılmasını önemsiyoruz. Çevremizi hassasiyetle koruyor, katı atıkları düzenli depoluyoruz. Evlatlarımıza daha sağlıklı ve daha temiz bir dünya emanet edeceğiz."

28 Nisan 2024 Pazar

Tarım ve Orman Bakanı Yumaklı, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) yeni hasat sezonuna hazır olduğunu belirterek, "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız." ifadesini kullandı.


 

Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, Yumaklı, TMO'nun Merkez ve Taşra Teşkilatı Eğitim, Koordinasyon ve Değerlendirme Toplantısı'na katıldı.

 

Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, burada yaptığı konuşmada, TMO'nun zor zamanların kadim kurumu olduğuna işaret ederek, hububat sektörünün ekonomi ve gıda güvenliği açısından stratejik önem taşıdığını bildirdi.

 

Çiftçilerin toprağa verdiği emeğin, alın terinin karşılığını alacağı hasat sezonunun yaklaştığına işaret eden Yumaklı, Bakanlık olarak hububat ve diğer ürünlerin üretim sürecinden alımına kadar her aşamayı titizlikle takip ettiklerini vurguladı.

 

Yumaklı, geçen yıl Tarım Kanunu'ndaki değişiklikle ülkenin bu alanda uzun yıllardır söylenen ancak sadece teoride kalan birtakım hususları hayata geçirdiklerine dikkati çekerek, şöyle devam etti: “Devrim niteliğinde oldu bu değişiklikler. Özellikle bitkisel ve hayvansal üretim için stratejik öneme sahip ürünlerde inşallah bu yılın ekim döneminden itibaren planlı üretime geçmiş olacağız. Özellikle işlenmeyen arazilerin üretime kazandırılması konusu odak noktamız oldu. Tarımsal üretim yapılan tüm alanların kayıt altına alınması bunun başlıklarından bir tanesi. Stratejik ürünlerde planlı üretime geçilmesi yine en önemli başlığımız. Yeni normale karşı bu ülkenin dayanıklı olmasını, daha fazla tarımsal ürün üretmesini ve ilerleyen yıllarda hem ihtiyacımızın karşılanması hem de önemli bir gelir kaynağı olan tarımsal üretim ürün ihracatımızı da artırmak istiyoruz.”

 

DEPOLAMA KAPASİTESİ TEKNOLOJİK YENİLİKLERLE GÜÇLENDİRİLECEK

 

Yumaklı, 2022 yılı sonunda bitkisel üretimin 129 milyon ton iken 2023'teki deprem felaketine rağmen üreticilerin 137 milyon ton bitkisel üretim gerçekleştirdiği bilgisini verdi.

 

Deprem zamanında TMO'nun yaraların sarılmasında önemli görevler icra ettiğini vurgulayan Yumaklı, "Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz yıl bütün bunlar yaşanırken, daha olayın akut hali devam ederken hububat fiyatlarının açıklamasını gerçekleştirdi. O andan itibaren TMO bu görevi üstlendi ve 13,1 milyon tonluk alım gerçekleştirdi. Bu bütün zamanların rekoru oldu." değerlendirmesinde bulundu.

 

Yumaklı, tarımda teknolojinin kullanımının önemine dikkati çekerek, bundan sonraki dönemde de ülkenin ihtiyacı olan depolama kapasitesini son teknolojik yeniliklerle ülkeye kazandıracaklarını ifade etti.

 

"YAĞIŞLAR REKOLTENİN GİDİŞATINI BELİRLEYECEK"

 

Arpa ekim alanlarında geçen seneye göre yüzde 4, buğday ekim alanlarında ise yüzde 7'lik artışın söz konusu olduğunu dile getiren Yumaklı, "Mısırda 2023'te herkesin beklentisinin aksine Cumhuriyet tarihinin üretim rekorunu kırdık. Bu sene de benzer bir rakamın geleceğini düşünüyoruz. Buğday ve arpa üretimiyle alakalı malumunuz yağışların önemi var. Mayısın 15'ine kadar görülecek yağışlar, rekoltenin gidişatını ve ürün kalitesini belirlemiş olacak. Makrodan baktığımız zaman Ekim 2023-Nisan 2024 dönemi uzun yıllar ortalamasına göre yüzde 1,6, geçen seneye göre yüzde 25'in üzerinde yağışlarda fazlalık var." ifadelerini kullandı.

 

Yumaklı, yeni hasat sezonunun başarılı geçmesi için bütün hazırlıkların tamamlandığını ve yeni sezona hazır olduklarını bildirdi.

 

Geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da üreticinin yanında yer alarak üretimin sürdürülebilirliğini sağlayacak her türlü adımı atacaklarını belirten Yumaklı, şunları kaydetti: "2024 hasat döneminde randevu sistemi, planlanan alım ve depolama programlarımızla tüm tedbirleri almış durumdayız. TMO, her dönemde olduğu gibi bu sezon da üretimin sürdürülebilirliği ve piyasa istikrarı için başta üreticilerimiz olmak üzere tüm kesimlere hizmet vermeye devam edecek. Çiftçilerimize de hayırlı ve bereketli bir sezon diliyorum."

28 Nisan 2024 Pazar