TİM Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, kakao fiyatlarının küresel arzdaki düşüşün etkisiyle zirveye çıktığını, bu sebeple çikolata üretim maliyetlerinin zorlayıcı olduğunu ifade etti.


 

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri Sektör Kurulu Başkanı Ahmet Tiryakioğlu, kakao fiyatlarının küresel arzdaki düşüşün etkisiyle zirveye çıktığını, bu sebeple çikolata üretim maliyetlerinin zorlayıcı olduğunu ifade etti.

 

Tiryakioğlu, yaptığı yazılı açıklamada, iklim değişikliği ve kuraklık gibi etkenlere bağlı olarak kakao fiyatının ton başına 10 bin doları aştığını belirtti.

 

Çikolata ve kakao içeren gıda ürünleri ihracatlarının geçen yıl sektör ihracatının yüzde 7'sine denk geldiğine işaret eden Tiryakioğlu, şu değerlendirmede bulundu: "TÜİK verilerine göre geçen yıl 211 bin tonu aşan toplam kakao ithalatımızın büyüklüğü 672 milyon dolara ulaştı. Yurt içindeki tüketim ihtiyacını da kapsayan bu ham madde girişinin sonunda 2023 yılı çikolata ve kakaolu ürün ihracatımız 860 milyon dolar oldu. Gıdanın hemen hemen her alanında olduğumuz gibi firmalarımız çikolata konusunda da çok geniş bir coğrafyaya hizmet veren rekabetçi bir yapıya sahip. Uluslararası müşteri profilimizin temel bir özelliği fiyat hassasiyetlerinin yüksek olması. Bir kilogram kakao fiyatının 10 dolara ulaştığı bir ortamda çikolata üretim maliyetleri zorlayıcı oluyor."

 

ALTERNATİF ÜLKELERE YOĞUNLAŞILDI

 

Güneydoğu Anadolu Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Celal Kadooğlu da Türkiye'nin yılın ilk 2 ayındaki çikolata ve kakaolu ürün ihracatının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14,3 artarak 149 milyon dolara ulaştığına dikkati çekti.

 

Kakao fiyatlarındaki artışın karlılığı etkilediğini belirten Kadooğlu, şunları kaydetti: "Fiyatların artmasında arz sıkıntısının yanında ilerleyen aylarda talebin daha da artacağını öngörerek stok yapan alıcıların spekülatif etkisi olduğu kesin. Mevcut üretim rakamları, fiyatların uzun süre daha gevşemeyeceğini gösteriyor. Stoklarındaki kakaonun azalmaya başladığını gören üreticilerimiz de tedarik sorununu aşmak için alternatif ülkelere yoğunlaşıyor. Bölgemiz son yıllarda çikolata ve kakaolu ürün ihracatında en güçlü bölgelerden biri haline geldi. Bu ürünün bölgemizin hububat sektörü ihracatı içindeki payı 2023 yılında yüzde 4,8 seviyelerine yükseldi."

 

Kadooğlu, bölgeden en fazla çikolata ihracatını Irak, Libya ve ABD'ye yaptıklarını ifade etti.

29 Mart 2024 Cuma

Bir süredir birçok yerde dile getirdiğimiz ‘sigortalanamayan riskler,’ artık ülke ekonomisi için de zarar yaratabilecek boyutlara ulaştı. Biz de sektör olarak başta TOBB ve İTO’nun organize ettiği toplantılarda konuyu yetkili makamlara iletmeye gayret ettik.


 

ÖZGÜR YILMAZ

 

2020 yılında pandeminin hayatımıza girmesiyle beraber ‘pandemi öncesi ve sonrası’ diyebileceğimiz bir durum yaşar olduk hepimiz. 

 

Geçmişte her ne kadar benzerleri yaşanmış olsa da günümüzde böylesi sonuçlar yaşatabilecek bir pandeminin yaşanması muhakkak ki beklenmiyordu.

 

Hayatımıza giren pandeminin üstünden bu modern çağda rahatlıkla gelebiliriz diye bir düşünce vardı muhakkak hepimizde.

 

Lakin gördük ki ne birey olarak ne sektör olarak her ne kadar geçmiş yıllarda örnekleri olsa da bu gibi risklere karşı her zaman bir o kadar hazırlıksız olabiliyoruz.

 

Aynı durum deprem, sel gibi katastrofik riskler için de geçerli.

 

SİGORTA ÖNCESİ İMECE USULÜ ÇÖZÜM

 

Bu riskleri yaşadığımızda belki sektör olarak özellikle ülkemizde insani değerlerin yüksek oluşu ve sigorta öncesi dönemde bile imece usulü yardımlaşmaya değer veren bir toplum olarak hızlıca aksiyonlar alıp mağduriyetleri gidermeye çaba gösteriyoruz. 

 

Yaşanan acı olaylardan sonra bundan sonraki süreçler için bir süre daha dikkatli oluyor, tedbiri elden bırakmıyor ve önleyici ya da koruyucu çalışmalar içerisinde yer alıyoruz.

 

Zaman geçtikçe azalan kaygılarında etkisiyle yine benzer bir risk ile karşı karşıya kaldığımızda bizi aslında yine sadece insani değerlerimiz ayakta tutuyor ve bir şekilde toparlıyoruz yine.

 

Bu sarmal döne dursun sektöre baktığımızda artık her ne kadar ne zaman olacağını bilemesek te bu ve benzeri riskler ile karşılaşma ihtimalimizin eskisinden daha yüksek olduğunu görüyoruz.

 

YERİ GELİYOR ZORLUK YAŞAYABİLİYORUZ

 

Haliyle reasürörlerinde gördüğü risklerin gerçekleşme ihtimallerinin daha yüksek oluşu ve yaşanan geçmiş risklerin yarattığı maliyet yükü onların da kabul kriterlerini ve dolayısıyla sigorta şirketleri ile yaptıkları trete anlaşmalarını etkiliyor.

 

Hal böyle olunca da bizler mevcut hasarsız işlerimizi sigortalamakta bile yeri geliyor zorluk yaşayabiliyoruz.

 

Burada en çok mağdur olan şudur diyemiyoruz çünkü sigortayı talep eden ama temin edemeyen sigortalıda mağdur, sigortalısına teminat bulmak için çaba sarf eden ama teminat bulamayan aracı da mağdur, ticari faaliyetlerinin devamı için ana gelir kalemi sigorta ürünü satmak olan sigorta şirketi de bu işleri riski almaktan haklı olarak endişe duyduğu için kaçınarak bir yerde mağdur.

 

EKONOMİK ŞURA’DA DETAYLICA ANLATILDI

 

Bu süreç daha büyük bir çerçeveden baktığınızda sigortalanmayan riskler nedeniyle bir yerde de ülke ekonomisi içinde zarar yaratabilmekte.
 
 Bir süredir sigortalanamayan riskleri birçok yerde dile getiriyoruz muhakkak.

 

Dile getirdiğimiz ve dikkate alınacağını öngördüğümüz en önemli dile getiriş sanırım 29 Şubat 2024 tarihinde TOBB Ankara İkiz Kulelerde TOBB’un ev sahipliğinde düzenlenen Ekonomik Şura’da oldu.

 

İlgili Ekonomik Şura da Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sn. Cevdet Yılmaz ve katılan değerli bakanlara karşı sigortalanamayan riskler ve bu risklerin sigortalanabilmesini kolaylaştıracak çözüm önerilerini TOBB-Sigorta Acenteleri İcra Komitesi başkanı olarak meslektaşlarım adına dile getirdim.

 

Tabi sigortalanamayan riskler dediğimizde hep riskli yangın sigortaları düşünülürken maalesef zorunlu kara yolu mali sorumluluk sigortalarını da bu riskler içerisinde dile getirir olduk.

 

SİGORTA ŞİRKETLERİ ÜZERİNDE CİDDİ YÜK OLMAYA BAŞLADI

 

Zira 2 yılı aşkın bir süredir trafik sigortalarında sektörün yaşamış olduğu yüksek hasar maliyetleri ve ayrılan karşılıkların maliyetleri sigorta şirketlerinin üzerinde ciddi bir yük olmaya başladı.

 

Zorunlu karayolu mali sorumluluk sigorta branşında lisansı olan ilgili sigorta şirketleri her ne kadar yapmakla mükellef olsalar da bu poliçeleri hasar maliyetlerinden dolayı yapmamayı tercih eder duruma geldiler.

 

Ekonomik Şura’da dile getirdiğimiz konulardan biri de teminat bulmakta zorlandığımız trafik sigortaları oldu. Konu ile ilgili çözüm önerilerimizi de yine değerli Cumhurbaşkanı yardımcımız ve bakanlarımız nezdinde dile getirmiş olduk. 
 
 Ekonomik Şura’da dile getirdiğimiz bir diğer önemli konuda dağıtım kanalları arasında yaşanan haksız rekabet durumuydu. Bununla ilgili mevzuat olarak dağıtım kanallarının sınırlarının daha belirgin çizilmesi, sigorta şirketlerinin dağıtım kanalları arasında haksız rekabet yaratabilecek davranışlarının engellenmesi ve risturn, iskonto ve promosyon uygulamalarının engellenmesi gibi önerilerimizi de ayrıca belirtmiş olduk. 
 
 Yaşamış olduğumuz ve Ekonomik Şura’da dile getirdiğimiz bir diğer çözülmesini beklediğimiz konu da kredi kuruluşlarının sigorta poliçesi düzenlenmesi gereken konularda sanayici, tüccar ve çiftçilerin seçme hakkını sınırlandırıcı uygulamalarıydı.

 

HANGİ KONUNUN ALTI ÇİZİLDİ?

 

Sigortalının kendi tercih edeceği ve kredi kuruluşunun da taleplerini karşılar nitelikteki sigorta ürününü sunması halinde kredi kuruluşlarının yaptırım uygulamalarının mümkün olmaması gerekliliğinin altı önemle çizildi. 
 
 Öncelikle böylesi bir büyük organizasyona ev sahipliği yapan değerli Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne ve değerli TOBB Başkanımız Sn. Rifat Hisarcıklıoğlu’na teşekkürlerimizi iletmek isterim.

 

Sektör temsilcilerinin en yetkili bakanlara sektörel sorunlarını dile getirebilmesine imkan tanıyan bu gibi organizasyonlar muhakkak ki sorunların çözümünü kolaylaştıracak ve hızlandıracaktır.
 
 Ekonomik Şura sonrası yine böylesi bir imkanı Mart ayı İstanbul Ticaret Odası Meclis toplantımızda yakalamış olduk.

 

İlgili meclis toplantımıza iştirak eden değerli İçişleri Bakanımız Sn. Ali Yerlikaya‘ya önemli birkaç konu başlığımızı iletme fırsatımız oldu. Bunlardan bazıları trafik sigortalarında devir zeyili uygulamasına yeniden geçilmesi, 50 cc ve altı motorlu bisikletlerinde zorunlu trafik sigortası kapsamına alınması, sigorta acentelerinin belediye den ruhsat alma zorunluluğunun kaldırılması, trafik ve kasko poliçelerinde hatalı poliçe düzenlemenin önüne geçilmesi için araç tescil belgelerine unique kod tanımlanması yada tescil belgesinde yer alan kare koda ( qr code ) aracın tam marka ve tip bilgilerinin tanımlanmasının sağlanmasıydı. 

 

Motorlu araçlara ilişkin zorunlu trafik ve kasko poliçeleri tanzim edilirken Türkiye Sigorta Reasürans ve Emeklilik Şirketleri Birliği tarafından yayınlanan Kasko Değer Listesinde belirtilen araç marka ve tip kodu bilgileri ilgili poliçeye kaydedilmektedir.

 

Diğer yandan, poliçelere araç tipinin hatalı girilmesi nedeniyle, sigortalı ve hak sahipleri açısından çeşitli mağduriyetler oluşmaktadır.

 

Ayrıca, TÜİK verilerine göre 2023 yılında 10 milyon 551 bin 762 adet motorlu kara taşıtının devri yapılmıştır. Noter aracılığıyla yapılan devir işleminde devredilen aracın mevcut zorunlu trafik sigortası 15 gün süre ile yeni araç maliki tarafından kullanılmakta, 15 günlük süre sonunda araç için yeni trafik sigortası düzenlenmesi öngörülmektedir.

 

Diğer yandan, Anayasa Mahkemesi zorunlu trafik sigortasının 15 gün boyunca devam etmesine ilişkin düzenlemeyi 23.01.2024 tarihinde iptal etmiştir. Söz konusu iptal kararı 23.10.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.

 

İKİ ALTERNATİF UYGULAMA

 

Bu çerçevede, iki alternatif uygulama öngörülmektedir. Birinci uygulama; araç satışı esnasında mevcut poliçenin iptal edilmesi ve aracı devir alanın yeni poliçe tanzim ettirmesidir. 

 

İkinci uygulama ise geçmiş yıllarda trafik sigortasında uygulanan halen zorunlu deprem sigortası poliçelerinde uygulanmaya devam eden devir zeyli uygulamasıdır. 

 

Araç satış işlemi esnasında mevcut trafik poliçesinin iptal edilerek yeni trafik poliçesi düzenlenmesinin; 

 

  • Yeni işletenin yeni poliçeyi temin sıkıntısına,
  • İptal edilmeyen poliçeler nedeniyle, sigortalının hak kaybına,
  • Noter çevrelerinde ve elektronik ortamda yetkisiz sigortacılık faaliyetlerine,
  • Acentelerin iptal işlemi nedeniyle yaşamış olduğu mağduriyetlere neden olacağı değerlendirilmektedir.

 

Bu çerçevede talebimiz, zorunlu trafik sigortasında devir zeyli uygulamasına yeniden geçilmesidir. Devir zeyli işlemi, satış tescil işlemi esnasında ilave işleme gerek kalmaksızın otomatik olarak yapılmasıdır. Bu konu hakkında da bakanımıza ilgili çalışma dosyamızı takdim ettik.

 

Bu organizasyona ev sahipliği yapan değerli İstanbul Ticaret Odasına ve Kıymetli İTO Başkanımız Sn. Şekib Avdagiç’e teşekkürlerimizi iletmek isterim. 
 

Gerek Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğindeki, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sn. Cevdet YILMAZ ve Bakanlarımızın katıldığı Ekonomik Şura, Gerekse İstanbul Ticaret Odamızın düzenlediği Meclis toplantımıza teşrif eden T.C. İçişleri Bakanı Sn. Ali YERLİKAYA’nın katıldığı toplantıda, büyük bir hassasiyet ile dinlenen ve not edilen konu başlıkları ile ilgili aksiyonları da diliyorum ki en kısa sürede hep beraber görüyor olacağız.

 

28 Nisan 2024 Pazar

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, "Bu yıl yapılacak düğünlerle birlikte evliliklerin 500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor." ifadesini kullandı.


 

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada, yuva kuracak çiftlerin yaptığı harcamaların başta mobilyacı, beyaz eşyacı, kuyumcu, tekstilci olmak üzere çok sayıda esnafı etkilediğini bildirdi.

 

Geçen yıl yaklaşık 565 bin çiftin evlendiğini belirten Palandöken, "Bu yıl da artan nüfusa rağmen yaklaşık 600 bin çiftin evleneceğini öngörülüyor. Fotoğrafçı, kuaför, berber, gelinlikçi, çiçekçi, pastacı, çeyizci gibi onlarca farklı sektörde esnafımız düğün sezonuna hazır. Bu yıl yapılacak düğünlerle birlikte evliliklerin 500 milyar liralık ekonomi oluşturması bekleniyor." değerlendirmesinde bulundu.

 

Palandöken, ortalama bir düğününün maliyetinin 500 bin liradan başladığını, döviz kurlarındaki artış ve yüksek enflasyona bağlı olarak tüm ürün ve hizmetlerde çok ciddi fiyat artışlarının olduğunu kaydetti.

 

Palandöken, hükümetin gençleri evliliğe teşvik etmek için elinden geleni yaptığına işaret ederek, "Birtakım teşvik ve destekler var. Ancak tüm çiftler için sıfır faizli destek kredilerinden yararlanma olanaklarının sağlanması çok önemli. Bu hem çiftlerin düğün masraflarına katkı hem de kuracakları yuvalarla ekonomiye katkıları bakımından çok önemli olacak." değerlendirmesinde bulundu.

27 Nisan 2024 Cumartesi